Edison artık çok geniş ve sürekli bir iş hayatına girmişti. 1870- 71 yılları arasında Newyork’da üç imalâthane açmak zorunda kaldı. İmalâtçılığa başlayınca Newyork’daki «Otomatik Telgraf Kumpanyası» ona iş teklif etti. George Little adında bir İngiliz kısa hatlarda iyi çalıştığı halde uzun hatlarda işlemiyen otomatik bir telefon sistemi yapmıştı. Bu sistemin uzun hatlarda da iş görebilmesini sağlamak için pek çok güçlüklerin yenilmesi gerekti. Edison büyük bir istekle işe girişti. Nihayet üç yıl devamlı çalışarak meydana getirdiği âletle Newyork’la VVashington arasında dakikada 1000 kelime gönderiliyor ve alınıyordu. Sonraları Edison bunu daha da geliştirdi. Yazılar şerit üzerine otomatik olarak nokta veya çizgi yerine Romen harfleriyle karşı tarafa gönderiliyor şeritlere yazılıyordu. Böylelikle makinenin yazdığı kâğıt olduğu gibi sahibine veriliyordu. Böylece, hem paradan hem de zamandan büyük tasarruf sağlanmış oluyordu. Bundan önceki sistemle usta bir memur çizgi ve noktaları tercüme ediyor, göndermeden önce de kâğıda yazmak zorunda kalıyordu. Halbuki yeni mükemmel âletle Philadelphia ve tfewyork arasında dakikada 3000 kelime gönderilip, aynı anda Romen harfleriyle banda kaydediliyordu. Edison’un bu sistemi Amerika’da başarı ile kullanılınca, İngiltere de aym şeyi memleketinde yapması için teklifte bulundu. 1873 de çalışmaları idare etmek üzere İngiltere’ye gitti, orada da yüzünün akı ile işi bitirdi. koştukça kendini devaynasında görüp gururlaniTiiyordu, Nevvyork’dan I Paris’den, Londra’dan kitaplar getirtiyor, gece gündüz bunları okumak, yeni deneyler yapmakla uğraşıyordu. Yemeğini iş masasında yiyor, sandalyesi üzerinde uyuyordu. 6 hafta içinde getirttiği kitapları okuyup, bir kitap yazdı.. Bu arada 2000 de tecrübe yapmıştı. Edison bir gün yaptığı tecrübelerde başarısızlığa uğramış ve cesaretini kaybetmiş bir gence : «Evet! 2000 defa başarısızlığa uğradınız! Fakat bu ne büyük bir ilerlemedir. Şimdi, başarıya götürmiyen 2000 yolun var olduğunu biliyoruz» demişti. Bu sıralarâa annesi öldüğünden, anne sevgisinden yoksun kalmıştı. Kendini yalnız hissediyordu. Bir gün Newyork’daki fabrikasında çalışan genç kızlardan birinin arkasına dikilmiş, ona bakıyordu. Genç kız korkmuş ve utanmıştı. Acaba ustası ve patronu makineye mi bakıyordu, yoksa kendisi işi yanlış mı işliyordu? Edison yumuşak bir sesle kıza sormuştu: «Sizi korkuttum mu?» Kız bu soruya başını sallıyarak «hayır» demişti. Edison tekrar sormuştu: «O halde benim karım olmak ister misiniz?» Böylece Edison 1873 senesinde Mary E. Stillvell ile evlenmişti. Edison’un uzun seneler bekâr, derbeder ve yalnız olarak bu kadar güç bir hayata dayanabilmesi şaşılacak şeydi. Onun karakterinde Saint Clair nehrini yüzerek geçen babasının etkisi vardı. O, rastgel diği canının istediği yerde yatar uyurdu. Bazan da 36 saat uykusuz dururdu. Sevince ve kedere gerektiğinden fazla değer vermezdi. Sinirlerine hâkimdi. Edison telgrafçılığı aile hayatına da sokmuştu. Oğulları Thomas Alva ile William Leslie’yi, Mors alfabesine uyarak «Nokta» ve «Çizgi» diye çağırırdı. Karısı, Edison için iyi bir arkadaş, çocukları için ise iyi bir anne olmuştu. Fakat zavallı iyi kadın, evlendikten 8 sene sonra öldli; çocuklarını öksüz, Edison’u da yalnız bıraktı…
Gelişen işler:
25
Mar