Fazıl Ahmed Paşa’nın ilk işi serdar rütbesiyle Uyvar seferine çıkmak oldu. Kaleyi aldı. Sonra da Neograd ve Yeni Kaleyi fethetti. Avusturya ile yapılan barış antlaşmasından sonra da İstanbul’a döndü. Yeni sadrazam işleri iyi idare ediyor, babası Köprülü Mehmed Paşa’yı aratmıyordu. Bir gün yanıma çağırttım ve “Biz senden Girit’in fethini isteriz! Donanmayı kuvvetlendir sonra da yola çık. Şimdiden gazan mübarek olsun.” dedim. Sadrazam, “Ferman hünkârımızındır!” deyip dışarı çıktı ama donanmanın yola çıkması uzun bir zaman aldı. Çünkü hâzinedeki para donanmayı yenileyecek kadar çok değildi. Sonunda kendi hâzinemdeki parayı oraya aktararak bu bekleyişe bir son verdim.huyumdan vazgeçirmek için çok uğraştığını hatırlıyorum. Ama ne yazık ki bu konuda başarı olamadı. Bu arada Anadolu’nun bazı yerlerinde isyanlar baş gösterdi. Onları kısa sürede bastırdık. Sonra da Rus ordusu ile Konotop’ta bir savaş yaptık ve zafer bizim oldu. Bize başkaldıran Eflak ve Erdel Prenslerini yola getirdik. Ama her şey tam yerine oturmaya başlarken sevgili sadrazamım Köprülü Mehmed Paşa, hayata gözlerini yumdu. Onun yerine oğlu Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa getirildi.Bu arada İstanbul’da yaşayan Hristiyanlar, meğer devleti yıkmak ve kendi dinlerini yaymak için uğraşıyorlarmış. Rum Patriği III. Partenios, bize bağlı olan Eflak ve Boğdan voyvodalarına birer mektup yazmış. Bu mektupta “Pek yakında bütün devletler Hristiyanların eline geçecek, haça ve çana inananlar İslam ülkelerine sahip olacaklar.” diyormuş. Köprülü hemen patriği çağırıp sorguya çekti ama inandırıcı bir cevap alamayınca onu idam ettirdi. Patrikhaneye yapılan baskında ise gizli bölmelerden çıkan yeniçeri kıyafetlerinin ne işe yaradığı anlaşıldı. Rumlar yeniçeri kıyafetleri giyip zorbalık yapıyor ve halkı isyana hazırlıyorlardı. Benim yıllardır süregelen bir av merakım vardı. Sık sık dağda ormanda dolaşıp yabani hayvan avlardım. Önceleri bu bana küçük bir eğlence ya da bir spor gibi gelirken, sonradan bu meraktan vazgeçemez oldum. Artık saraydan çok av köşklerinde ve görevimden uzak yerlerde yaşamaya başlamıştım. Çevremdekiler ve halk bundan şikâyet etmeye başladı. Benim adım “Avcı Mehmed” olmuştu ve güvenilir bir padişah olmaktan gittikçe uzaklaşıyordum. Köprülü Mehmed Paşa’nın beni bu“Sadrazam dediğin, hem genç hem tecrübeli hem bilgili biri olmalı. Oysa bu adam yerinden bile kalkamaz. Kısa sürede bunu da gönderirler ama bari işleri daha da kârıştırmasa.” Ortalıkta böyle söylentiler dolanıyordu. Köprülü’nün sadrazam olduğu zaman ben on beş yaşındaydım; sadrazamım ise yetmiş. Yani biz bir dede torun gibiydik ve çok iyi anlaşıyorduk. Çalışmalara hemen başlayan yeni sadrazam; kısa sürede baş kaldıran sipahileri yakalatıp cezalarını verdi. Zorbalara göz açtırmadı. Yeniçeri generallerini susturdu. Devlete baş kaldırmak isteyenlere göz yummadı. Benim çevremde dönüp dolaşan yeteneksiz kişilerin işlerine son verip yerlerine güvendiği adamlarını getirdi. Bu durum pek çok kişiyi rahatsız etmiş, arka arkaya şikâyetler gelmeye başlamıştı ama ben kimsenin sözünü dinlemedim. Sadrazamıma güveniyor ve sonuçlan bekliyordum.çok şaşırmış. Çünkü bu zamana kadar kime bu teklif yapılsa güle oynaya kabul etmişti. Annem, “Şartların nedir Paşa?” deyince Köprülü, “Dört şartım var Sultanım.” demiş. “Ancak burçlar yerine getirilirse devlet huzura kavuşur. Birinci şartım şudur: Padişaha ne söylersem |ti- raz edilmeden yapılacak. İkincisi, memur tayinlerinde, rütbelerin artırjmı veya indirimi konularında kimse bana karışmayacak. Üçüncüsü, kimse yargılanmadan ceza görmeyecek. Mahkeme kararı olmadan kimsenin malına el konmayacak. Dördüncüsü ise, hakkımda söylenenlere itibar edilmeyecek. Bu şartlar kabul edilirse Allah’ın yardımıyla bu işin üstesinden geliriz. Kabul edilmezse yeni^ bir sadrazam arayabilirsiniz.” Annem biraz düşündükten sonra, “Sizi haklı., buluyorum. Bir de padişah oğlumuzla konuşayım.” demiş. “Ertesi gün Köprülü’yü tekrar saraya çağırttık. Bir süre konuştuktan sonra, “Ben bu şartlara uyacağıma söz veriyorum. Seni kendime sadrazam tayin ettim. Görelim bakalım devletine nasıl.hiz- met edeceksin.” dedim. Sarayda ve şehirde Köprülü’nün sadrazam oluşu büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştı.
© 2007 Eserin her hakkı anlaşmalı olarak Timaş Basım Tîcaret ve Sanayi Anonim Şrrketi’ne aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir