Hadîs ve fıkıh âlimlerinin büyüklerinden. Adı, Ahmed bin Amr bin Abdullah bin Sarh el- Emevî’dir. “Ebû Tâhir” künyesi ile ineşhûr- dur. Benî Ümeyye’nin azâdlısıdır. “Şerhu’l-Muvattâ” adındaki eserin yazandır. Irak’ta yetişen âlimlerdendir. Doğum târihi belli değildir. 250 (m. 864) senesinin Zilkade ayında vefât etti. Hadîs ve fıkıh ilimlerinde büyük bir âlim olan Ebû Tâhir, bir çok âlimden ders alıp ilim öğrendi. O, Süfyân bin Uyeyne, Abdullah bin Vehb, Sa’îd-ül-Âdem ve daha başka âlimlerden ilim alıp hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de, Imâm-ı Müslim, Ebû Dâvûd-ı Sicistânî, Imâm-ı Nesâî, Ibn-i Mâce, Ebû Bekir bin Ebû Dâvûd, Abdurrahmân bin Ahmed er-Rüşdinî ve daha bir çok âlim ilim aldılar ve rivâyette bulundular. O, âlimlerin büytiklerindendi. Irak’ta
yetişen Mâlikî mezhebi âlimlerinin ikinci tabakasından idi. Sonra Mısır’a gidip yerleşti. Dedesi de Endülüs’e gitmişti. Mısır’da meşhûr Mâlikî âlimi Abdullah bin Vehb ile görüştü. Ondan çok ilim aldı ve rivâyetlerde bulundu. Hadîs ilminde Sadûk (rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerde sağlam; bir râvidir. Aynca derin bir fıkıh âlimidir. Imâm-ı Mâlik bin Enes’in fıkıh bablanna göre tedvin ettiği meşhûr Muvattâ’yı şerh etti. Bu eser yazmadır Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden ba’ zJan şunlardır: Hz Âişe, şöyle anlatır* Şiddetli bir rüzgâr estiği vakit, Resûl aleyhisselâm “Allahım! Senden, bunun, (rüzgârın) hayrını ondahi şeyin hayrını ve onun gönderildiği vazifenin hayrını diliyorum. Bunun (rüzgârın» şerrinden, ondahi şeyin şerrinden ve onun gönderildiği vazifenin şerrinden sana sığınıyorum” buyururdu. Hava bulutlan
dığı vakit rengi değişir, (yerinde duramayıp içen; girer çıkar, (öteye ben ye» gider gelirdi. Yağmur yağdığı vakit ise açılırdı. Ben, bunu O’nun yüzünden anlardım. Kendisine sebebini sorduğumda: “Yâ Âişe! Belki bu bulut Âd kavminin dediği gibi (bir azâb) olur. Onu vadilerine doğru gelen bir bulut hâlinde görünce, (Bu bize yağmur verecek bir buluttur) dediler…” “Cenazeyi götürmede acele ediniz! Eğer sâlih bir kimse ise, onu hayra yaklaştırmış olursunuz. Eğer böyle değilse, (zâten işm sonu, kötüdür. (Bir an evvel; onu, boyunlarınızdan atmış olursunuz. ” “Yağmur suyu veya nehir, dere suyu ile sulanan arazinin mahsûlünden uşr (ya’nî onda bir-, havvanla sulanan arâzinin mahsûlünden ise yarım« uşr (ya nî yirmide bir- vardır odun toplaması ve onu sırtına yüklenerek getirip satması, kendisine bir- şey verilsin veya verilmesin, bir kişiye el açmaktan daha hayırlıdır. ” “İhtiyarın kalbi, iki şeyi sevmek hususunda gençtir: 1- Çok yaşamak, 2-Malı sevmek.,.” “Mü’min, mü’minin kardeşidir. Bir mü’min için, kardeşinim üzerine satış yapması ve vazgeçmedikçe, dünürlüğü üzerine dünür göndermesi helâl olmaz,” Hayber fethedilince, yahudiler Resûlullahtan (s.a.v.; Hayber’de çıkan meyve ve ekinin yansım vermek şartı ile çalışmak üzere kendilerini orada bırakmasını istediler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz: “Bu şartla dilediğiniz müddetçe sizi burada bırakıyorum…” buyurdu.