İstanbul ve dolaylarında çıktığı bilinen türküler; klasik Türk musikisinin etkisini taşır. Bir bölümü, eskiden Semaî kahvelerinde Anadolu’dan gelen saz şairlerinin doğuştan ve klasik musikinin etkisinde kalarak yarattıklarıdır, bir bölümü ise kanto düettolardır. Asıl İstanbul türküleri ise, Rumeli ve Anadolu türkülerine çok yakın olan ve sahibi bilinmeyen şarkı ve türkülerdir. İstanbul türküleri çapkın, şuh, samimî, kalender, fakat muhakkak içli ve duygulu bir özelliktedir. Klasik musiki genel kurallarından ilham alınarak halk yaşayışını yansıtan eserlerdir. Başlıca türküler: İstanbul’dan Üsküdar’a yol gider, Çavuş türküsü (bayatî aksak), Ben havada uçardım, avcılar tuttu beni (eve yürük aksak), Gemilerde talim var, bahriyeli yarim var (hicaz aksak). Şu gelen atlı mıdır, aman sorun Bağdat’tı mıdır (hicazkâr düyek), Yanıyor mu yeşil köşkün lambası (hüzzam yürük aksak), Yemenimin uçları, çıkamam yokuşları (hüzzam curcuna), Sana da yaptırayım Naciye’m fildişi tarak (hüzzam yürük aksak), Şendeki kaşlar bende de olsa (kürdî yürük aksak), Sıra, sıra siniler (neva düyek), Yangın olur, biz yangına gideriz (tulumbacılar türküsü) [nevâ yürük aksak], Bir dalda iki kiraz, biri al biri beyaz (saba düyek), Kahve olsam dolaplarda kavrulsam (segâh düyek), Bahriyeli güzelsin, niçin beni üzersin (uşşak yürük düyek), Telgraf m tellerine kuşlar mı konar (uşşak düyek), Üsküdara gideriken aldı da bir yağmur (buselik sofyan).
İstanbul türküleri
09
Eki