Milliyeti, Annesi, Babası Yanında Sevgililiği:
Selmân-ı Fârisî, tbn-i Abbas’a, hayatını şöyle anlatmıştır :
«Ben, Isfahan halkından ve Ceyy denilen kariyeden bir Farslı idim.
Babam, bu kariyenin Dihkan’ı, Muhtan idi.
Ben, onun yanında, Allâh’ın yarattıklannm en sevgili olanı idim.
O, beni, bu aşın sevgisinden dolayı, yanından hiç ayırmaz, kız hapseder gibi evinde hapsederdi.
Dindarlığı ve Hıristiyanlığa Özenmesi :
MecûsHiğe o kadar kendimi kaptırmıştım ki, Ateşgede’ye bakma, ateş yakma işini bile üzerime almıştım.
Bir an,’onun sönmesine meydan vermezdim.
Babamın büyük bir çiftliği vardı.
Kendisi, bir gün, inşaat işiyle uğraşıyordu. Bana : (Oğulcuğum! Ben, bugün hep yapı işiyle uğraşacağım, çiftliğime gitmekten geri kalacağım. Oraya sen git!) dedi ve bana, orada, kendisinin yapmayı istediği bâzı şeyleri de, emretti. Sonra da bana : (Sakın ha, oralarda oyalanıp da, beni, gözletme!
Çiinki, gecikirsen, beni çiftliğimden daha çok sen merakta bırakır, her işimden alıkorsun!) dedi.
Babanım, beni, göndermek istediği çiftliğe gitmek üzere yola çıktım.
Yolda, Hristiyan kiliselerinden bir kiliseye rastladım. Seslerini işittim. Hıristiyanlar içeride ibâdet ediyorlardı.
Babam, beni, hep evinde hapsedip hiç dışanya bırakmadığı için, ben, insanların ne gibi işler yaptıklarım, ne gibi dinler tuttuklarım bilmezdim.
Rastladığım kilisedeki Hıristiyanların seslerini işitince, ne yapıyorlar bir bakayım? diye yanlarına vardım.
Yaptıklarım seyrettim. İbâdetleri, çok hoşuma gitti.
Dinlerine imrendim : (Vallâhi, bu, bizim tuttuğumuz dinden daha hayırlıdır!) dedim ve güneş batmcaya kadar onların yanım bırakmadım.
Babamın çiftliğini bıraktım, çiftliğe hiç gitmedim.
Oplara : (Bu dinin aslı, kökü nenededir?) diye sordum.
(Şam’dadır!) dediler.