KOKLAMA FİZYOLOJİSİ

OCLAMA FİZYOLOJİSİ

KOKLAMA FİZYOLOJİSİ

KOKLAMA FİZYOLOJİSİ

-……..—ekanizması hâlâ çok iyi bilinmemektedir. Bu-

. ahuların kodlanmasıyla ilgili birtakım kuramlar : _ . =_rur. kokulara duyarlılığının onun birtakım dav-: ,„L • – – _ . aa:§: deneysel çalışmalarla kamdanmıştır.

Lmunn analizi

………..;= aatrra gibi kimyasal bir duyudur, ama kokuların

i— ” analizinden çok daha karmaşıktır. Tatlar acı, tatlı,

■ . : _T_ak üzere dört temel niteliğe göre sınıflandırılır-. . ■ ı.a-kça geniş bir çeşitlilik gösterir. Temel kokuları

r………- . . :a_şar. farklı araştırmacıların kuramlarına göre bu

_ ;-;;_r.da değişmektedir. Ancak bu kuramlar koklama ; ~.i~ açıklayamadıklarından, hiçbirisi kabul görme–.i T.ekanizmasının karmaşık olmasının nedeni, alı-: , r – .r_yasal yapıdaki moleküllere karşı yakm tepkiler ‘”T…..- – -;f r îcsayasal moleküllere çok farklı cevaplar verebilin,.;;:: : . ■ ,’ ./anında uyarılara her zaman tamamen aynı şekil-

– . c alıcı bulabilmek de zordur. Ancak, yapılan gözer ■ ■ -: ~’-İ2 a’»™ koku ailesine ait moleküllerin, her zaman :ı • i r_ bölgesini uyardıkları ortaya çıkartılmıştır. Koku-_- : —=.< kodlanması kavramı bu gözlemden doğmuş-

■ er koku, özgün bir nöron topluluğunun bölgesel

ı ……. – . .1 belirlenecek ve uyarılan her nöron kokunun ta-

M~~~ – i aatkıda bulunacaktır.

remel kokular kavramı da tamamen terk edilmiş T ■; — aH;c: kategorilerinin bulunduğu varsayılmakta ve

, …… : ■ arar, inandırıcı kanıtlar bulunmaktadır. Belirli bazı

r . r-anamaması (anozmi) şeklindeki patolojiler de bu „ aağruluyor gibi görünmektedir. Araştırmacılar tara-

t” – ~ :— fazia çeşidi tanımlanan «koku körlükleri» genel-: a. ezellik gösterir. Bu yakınmalar belirli bir alıcı tipi-. . a. sya yetersiz çalışmasıyla açıklanmaktadır.

»medarın algılanması

a ramdan koklama eşiği, uçucu bir maddenin, koku du–j. • .zc’.< derecedeki en düşük yoğunluğu olarak tanımla-.. c:.;l:k eşiği insanda 107, köpekte ise 103 molekül/ml …….-: r 3u farkı bir başka örnekle açıklayacak olursak, insa-

— . ak-sunu algılayabilmesi için en az 200 etantiyol mo-■: ■ ar, köpek için 30 molekül yeterli olmaktadır.

. ~; • arasitesi sürekli sabit kalmaz, çünkü kokuların nite-:: . ■; aaâaşen bir süre sonunda, alıcılarda bir uyum meka–.a a çıkar. Bu mekanizma sonucunda ortamda bulu-: .• :.<usu 2 dk, kâfur kokusu ise 5 dk sonunda ayırt edi-:: – … Koku alma keskinliği, fizyolojik duruma (dikkat …:: £unum yolu enfeksiyonları vb) veya fiziksel koşul-. -em gibi) göre değişiklikler gösterir. 20-40 yaşları , _ : – ‘.¿eşek düzeyine erişen koku alma yeteneği, işitme

— yaşın ilerlemesiyle giderek azalır.

OKULAR VE TOPLUM

• – :’insanda eski önemini yitirdiği bilinmekle beraber,

: ‘ arşlarımızın pek çoğu üzerinde hâlâ bilinçli veya bi-: : ı.-.r.:n olduğu göz ardı edilemez. Kokular, diğer in-. :-;T_:zdaki ilişkileri önemli ölçüde etkilemektedir. Bu .- ;: an leş gibi kokuyor, çekilir gibi değil» şeklinde günlük ; „re de yansımıştır. Karşılaştığımız kişide ilk fark etti-: – .serden olan koku veya parfüm, çekiciliği belirleyen

– . ~ .z tcplumlarında rahatsız edici vücut kokuları bir yan-

– ı- anneye çalışılırken bir yandan da kullanılan parfüm-

ı~_arda bulunan çekici özelliğe sahip, hoş kokular katıl-olda kalıcı özelliği yüksek bir parfümün anısı uzun ; ■ *r saklanabilir. Parfüm endüstrisinin başarısı da bu ve-. . a..a:r. Ünlü modacılardan Coco Chanel, parfümü kadı-ı;: .-„.mez süsü olarak tanımlamıştır.

;: aar.da ilk uyanan duyu koklamadır. Görme yeteneği he-atarsız olan bebek, annesini kokusundan tanır. Ağlayan ; a; verilen birçok tişörtün içinden annesinin kokusunu ta-

– _ yatıştırabilmektedir.

. Erir., henüz bilinmeyen bilinçdışı mekanizmalar aracı-

– ■ ;_<a durumlarda da insanlar üzerinde etkili olduğu sa-. ‘;a_r Damak zevkinin oluşmasında tatlar kadar koku-

. :nernli bir rolü vardır. Yıllanmış bir şarap eşliğinde su-

• ; afet sofralarının iştah açıcı kokusunun verdiği haz in-: ı a.lır mi? □
PARFÜMLER

Kokulu maddelerin kullanımı çok eski tarihlere dayanır. Eski Mısır’da parfüm sanatı çok gelişmişti. Başlıca parfüm endüstrilerinin bulunduğu İskenderiye’ye Arabistan, İran, Hindistan ve Çin’den hammadde getirilmekteydi. Parfümler, ölülerin mumyalanması ve pek çok dinî törende yaygın olarak kullanılmaktaydı.

Doğu’daki bu uygulamalar daha sonra Yunanistan ve Roma’ya da yayıldı. Ortaçağ’da parfümlerin din dışı kullanımı giderek azaldı ve ibadetlerle sınırlı kaldı. Haçlıların Doğu’ya gitmelerinden sonra parfüm kullanma alışkanlığı Avrupa’da yeniden yayıldı ve temizlik sonrasında veya çekiciliği artırmak için parfüm kullanıldı.

Her parfüm, içindeki temel kokuların dengeli bir bileşimi sonucunda ortaya çıkar. İlk çıkış kokusu en uçucu kokulardan oluşur. Kalp kokusu çiçek (gül) veya baharat (hindistancevizi) kökenlidir. Fon kokusu ise kullanılan maddeye göre (ağaçlar, hayvandan elde edilenler, reçineler, meyveler gibi) değişir. Parfümün kokusu zaman içinde değişir. Buharlaşma tamamlandıktan sonra, yalnızca en kalıcı bileşenler, yani bileşim içindeki en ağır koku algılanabilir. Parfümün temel kokusu günlerce varlığını sürdürebilir. Parfüm yaratıcıları, bitkisel ve nadiren hayvansal (kunduz, misk gibi) kaynaklı doğal ürünler yanında, aldehidler, fenoller, amber, misk vb gibi sentez ürünlerinden de yararlanırlar.
AYRICA BAKINIZ

—► [B.ANSU aromalar —► IB.ANSU beyin —► IB.AHSU parfüm —¡B.AH5H solunum —► ie.aksli üzüm ve şarapçılık
dış sinir kökü orta sinir kökü
koklama sinirleri
koklama

mukozası
55

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*