İLYADA VE ODİSSEİA

Odisseus ve arkadaştan,

Poseidon’un öfkesinden kaçıp, doğa güçlerinin, Insanlann ve doğaüstü varlıklann kaprislerine boyun eğerek on yıl boyunca denizlerde dolaşırlar.
İLYADA VE ODİSSEİA

Batı edebiyatının kökeninde yer alan, trajik, dokunaklı, lirik ve yer yer ince alaylar da taşıyan, uzun süre, tarihöncesine ilişkin olduğu sanılan efsanelere ve masallara özgü hikâyelerle dolu iki şiirdir: ttyada’mn gerçek kahramanı Ahilleus’u merkez alan Truva (İlion) Savaşı şiiri; ve on yıl süren tehlikelerle dolu yolculuğu Odisseiia’da anlatılan, bu savaşın bir başka kahramanı Odisseus’un, kansı Penelope ve oğlu Telemahos’un yanma, İtaki’ye dönüşünün şiiri.
HOMEROS BİLMECESİ

Eskiler, Îlyada ve Odisseia’nın metinlerini, lon Lehçesi kullanan ve kör olduğu öne sürülen Homeros adındaki bir Anadoluluya bağlar. Burada bir simge saptanabilir: şiirin babasını dış dünyaya yöneltilen bakıştan yoksun bırakmak, onu, düşünce ve güzellik dünyasına yönelik bir içsel bakışla donatmak değil midir?

İîyada gençlik ve Odisseia olgunluk dönemi eserleri olabilir. Ama Homeros’unne nerede doğduğu, ne de nerede öldüğü bilinir. MÖ VI-

II. ve VII. yyların başlan, sırasıyla her iki şiirin oluşturduğu tarihler o-larak saptandığından, yalnızca îlyada’mn dünyasının Odisseia’da çağnş-tırılan dünyadan daha eski olduğu akla gelir. Ama modemler, bu şiirlerin tek bir ozana bağlandığı düşüncesine karşı çıkar ve Homeros’u bir ozan olarak kabul eder: söyleme ve yaratım arasında Homeros’un daha önceden var olan temaları bir araya getirmiş olabileceği düşünülür. Böylece, «Homeros malzemesi» sözlü yolla aktarılan dört veya beş yüzyılın belleğini oluşturur. Kalıp tümceler, dize yinelemeleri, aynı durumun: meydan okumanın, bir kahramanın savaşa hazırlanmasının, yemeğin, gündoğu-munun, günbatımının her ortaya çıkışında yinelenen bütün dize öbekleri bunun kanıtıdır. Üstün nitelikleri anlatan sıfatlar, yinelenen anlatımlar, «hafif ayaklı Ahilleus» ve «becerikli Odisseus»tan «beyaz kollu Nausika-a» ve «tirşe sözlü tanrıça» Atena’ya kadar metinlerin örgüsünü oluşturur. Bunlar, kuşkusuz, daha önceki bir destan geleneğinden yola çıkarak, uyarlayarak, hatta yaratarak binlerce dizelik şiiri akılda tutmak için bir yöntem oluşturur: bir başka deyişle îlyada ve Odisseus, kuruluş ve birlikleri bunları bir tek yazarın oluşturduğunu varsaymaya olanak tamsa bile, yalnızca Homeros’un imgeleminden çıkmamıştır. Böylece, «Homeros bilmecesi» tek yazar varsayımı yandaşlan «birlikçiler» ile tersine, iki şiirin, birçok yıla yayılmış bir çalışmanın birçok izlerini taşıdığını destekleyen «çözümleyiciler»! ikiye bölmüştür. Günümüzde, Homeros destanının birçok geçmiş dilimini kapsamakla birlikte, bir tek ozan tarafından özümlendiği ve açıklıkla hazırlandığı kabul edilmektedir.
Odisseia ise romanı ortaya çıkarmıştır: bu iki şiir, birçok türlerine canlı, bir biçimde kaynaklık etmişt

AHİLLEUS’UN ÖFKESİ

Îlyada’da, Yunanlı kahraman Ahilleus (bir ölümli; niz tanrıçası Tetis’in oğlu), kendisinden gözde köle lan, Troya’ya sefere giden Yunanlı güçlerin başı, kı memnon tarafından aşağılanır. Ahilleus’un öfkesi, ”ı için trajik sonuçlar doğuracaktır: çadırına çekilip s mayı reddeder, bu sırada, annesi Tetis, Zeus’a zafer fına geçmemesini kabul ettirir. Karşılıklı güçlerin, öz vaş gemileri dökümü»nü sunduktan sonra şiirde M ta kralı ve Güzel Helene’nin aldatılmış kocası) ile I prens ve Helene’nin sevgilisi), Diomedes (son dere nanlı savaşçı) ile Aeneas’ı (Troyalı prens) veya Hekt lı Priamos’un oğlu) ile Aias’ı (öfkesi burnunda Yu karşı karşıya getiren eşi görülmemiş çarpışmalar gib tar epizot aracılığıyla savaş anlatılır. Bu düellolara, U raf olduğu olağanüstü savaş betimlemeleri eklenir, j lar, Yunan donanmasını yakacakları sırada, kaderi] bir anda, Ahilleus, çekincesini bırakır: silahlarım, h dan okuyan arkadaşı Patroklos’a verir, ama Patroklo us, arkadaşına muhteşem bir cenaze töreni düzenler mak için yeniden silah kuşanır; bu sırada Tetis, ateş istos’a, üzerinde bir tanrının dünyayı betimlemeyi kalkan başta olmak üzere, yeni bir silah takımı yapı ları kuşanan Ahilleus, korkunç bir kıyıma girişir, Tro lan çevresinde Hektor’u kovalar ve onu öldürür. Da vaş arabasına bağladığı düşmanının cesedini, babas oğluna cenaze töreni yaparak onurlu bir biçimde gö kabul edene kadar sürükler; Îlyada böylece son buIuı

ODİSSEUS’UN DÖNÜŞÜ

Odisseia, deniz tanrısı Poseidon’un öfkesinin ülkes ni yasakladığı Yunanlı savaşçıların en kurnazı Odiseus de gelişir. Odisseus’un Itaki’ye geri dönebilmesi için fı yalıklarla, devlerle ve büyücülerle dopdolu on yıl sürt vene atılması gerekecektir. İlk dört şarkı, kendisine iv rehberlik eden tanrıça Atena’nın önerileri üzerine, bal ya koyulan Odisseus’un oğlu Telemahos’un yolculuk İtaki’de tahtta gözü olanlar, gerçekten de, Odisseus’un leşmişlerdi ve sadık eşi Penelope’yi evlenmeye zorluyı sonra, Odisseus’un, terk etmeye zorlandığı Kalipso’nı. başlayıp korkunç bir fırtınanın sürüklediği Faiaklar Kra. süren yolculuğunun öyküsü gelir. Kralın kızı Nausikaa, zazedesini bulur ve babasının sarayına götürür; kral, kabul eder. Bir yemek daveti sırasında, Odisseus, bir c Savaşı’ndan parçalar söylediğini duyar. Altüst olur, kim ve bunun üzerine, ozan, Troya Savaşı’nın bitiminden b seus’un yaptığı yolculukların öyküsünü anlatmaya kc
Benzeri görülmemiş çarpışmaların öfkesiyle ve vahşî göğüs gö-ğüse savaşlarla (bu savaşlarda, Aias, Menelaos, Paris, Aeneas, Hektor ve Ahilleus yüreklilikleriyle dikkat çeker) dolu olan îlyada, Avrupa’nın ilk destanıdır; denizlerde serüvenlere atılan ve çok yalın ve son derece kişisel bir mutluluğa ulaşana kadar başıboş dolaşmaya ve yalnızlığa tutsak edilen bir adam üzerine kuruluİLYADA VE ODİSSEİA

 

 

Ddisseus’u Lotofagoi halkına (unutkanlık veren çiçek Lötos ıen halk), tek gözlü ve insan etine düşkün dev Kiklopslar’a, /en Laistrigonlar’a, arkadaşlarını domuza çeviren büyücü sürüklemiştir. Üstelik, Odisseus, cehenneme inmiş, Kire-lüyülü şarkılarına direnmiş; ama yedi yıl boyunca güzel Kail tutsaklığım kabul etmiştir. Faiaklar’m kralı, Odisseus’un ulaşması için yol gösterir; dilenci kılığına bürünen kahra-şlı domuz çobanı Eumaıos’un yanına gider, Telemahos’a ve kendisini yalnızca yaşlı süt annesi ve köpeği tamr. Son î, yalnızca kendisinin gerebildiği yayıyla, tahtı ellerine ge-steyenleri öldürüp kendisine sonuna kadar sadık kalan Pere kavuşan Odisseus’un zaferi yer alır. Penelope, kocasına j sevgiden, gündüz dokuduğu ve gece yeniden sökülen hali bulmuştur: tahtı ellerine geçirmek için kendisiyle evlen-;yenlere, halıyı tamamladıktan sonra aralarından birini se-: söz vermiştir. Penelope’nin bu yoğun sevgisini ve Odisse-lmayan yürekliliğini ödüllendirmek için, tanrılar, bu çiftin ine kavuştuğu geceyi uzatır.

3İHTEN ŞİİRE

3 Savaşı’nın gerçekten olup bittiği tartışma götürmez; savaşın, Spartalı Helene’nin güzelliği yüzünden çıkmadı-sindir. Troya kenti bulunmuş, Mikenai ve Tirins’de kazılmış ve «Agamemnon’un mezarı» olarak adlandırılan ya-şığına çıkarılmıştır; Girit’in gizemlerinden bir bölümü, sa-m gösterişliliği, parlak medeniyetinin incelikleri konu-)ilgiler toplanabilmiştir. Ama, Ahaia krallarının Anadolu işmeleriyle (MÖ 1200’lere doğru gerçekleşen Troya Sava-‘a’mn kaleme alınması arasında dört yüzyıllık bir fark var-iirit’te (Minos), Peloponnesos’ta (Sparta’da, Agamemnon .elaos’un; Pilos’ta, Nestor’un krallıkları) ortaya çıkan zen-jeniyet daha gerilere, MÖ XVI. ve XV. yy’lara uzanır. Bel-yazımn kullanımının bile ortadan kalkıp, ancak Home-iki destam oluşturduğu dönemde yemden ortaya çıktığı, Kta kalan dört yüzyıl söz konusudur. Ayrıca, güvenilir bir iniklik oluşturmaktan uzak olan, köhneleşmiş kullammla-fazla yer veren ve kahramanlık şiiri dizelerinde tümüyle il olan bu dünyamn gereklerini karşılamak üzere düzen-bir uzun iki kısa altı ölçülü dizelerden oluşan saf şiirsel bi-ıde, çeşitli lehçeleri bir araya getiren Homeros’un destan-ki malzeme, bütünü itibariyle kurgusal ve edebî nitelik ta-adır. Her ne kadar ozanın çağdaş evreninde bir yeri varsa meros’un dünyası aynı zamanda birçok bakımdan gerçek öncelikle sıradan ölümlülerin çok üstünde, aralarına tanda karıştığı kahramanlan, kralları ve kraliçeleri sahneler; geçmişin anımsatılması da şiirselleştirilmiştir. Homeros’a emirci ustası tanrının, insan yaşamını tüm çeşitliliği içinde nş içinde, öteki savaşta iki kent, tarlada çalışma, dansçılar) r biçimde aktardığı Ahilleus’un kalkanından Odisseus’un lomuzu dişinden yapılmış kaskına veya Nestor’un altın na kadar en ince ayrıntılarıyla betimlenen birkaç eşya tara-simgelenen altın çağ daha şimdiden bitmiştir. Gerçekliğin öğelerine bağlı olan bu eşyalar, kesinlikle yalmzca şiir dü-.en kaynaklanan yoğun bir çağrıştırma gücü edinmişlerdir. . şiirin yapısında zaten belirgin olan dünyamn yeni düzeni yer alırlar. Uzunluklarına rağmen (iki şiirin her biri 24 şar-

2 000 dizeden oluşur), Îlyada ve Odisseia, içinde anlatının ■de doğrusal bir hat izlemediği ustaca oluşturulmuş metin-
lerdir. Îlyada’da, eylem, Ahilleus’un öfkesinin yol açtığı dört günlük bunalım üzerinde yoğunlaşmıştır; bu bunalım, sırasıyla öfkesini, Troyalılara duyduğu kin duygusunu ve kahramanca bir yaşamın ardından genç yaşta ölümü kendi isteğiyle seçtiği için, kendi kaderini bile yenen Ahilleus’un geçirdiği aşamalarla birlikte eserin birliğim sağlar. Şiirde aktarılan birkaç haftalık süreye, zaferi Yunan tarafına kazandırmaya dayalı Zeus’un arzusu»nun güçlendirdiği insana özgü gelişmeler egemendir.

Odisseiia ise, Odisseus’un yolculuğunun son günleri üzerinde yoğunlaşmıştır; önceki on yılı kapsayan olaylar, ancak geri dönüşlerle anlatılır. Aym zamanda, Odisseus’un beklendiği Itaki gibi, Avrupa’nın en eski folklorundan kaynaklanan devlere karşı savaştığı Akdeniz gibi yerlere şiirde değinilir. Odisseiia’da ancak kırk gün sürmekle birlikte, eylem, geçmişin son derece büyük bir kesimini kucaklar: kahramam kadar kurnaz olan ozamn becerisi, deniz perisi Kalipso’nun yamna gelen Odisseus’a, önceki tüm serüvenlerini kendi ağzından anlattırmasından kaynaklanır, Odisse-us’u karşılayan Faiaklar’a anlatılan bu öyküler, IX. – XII. şarkıları oluşturur; XII. şarkının sonu, okuru, Kalipso’nun Odisseus’u bulduğu V. şarkıdaki zamana getirir. Kötü yaratıklararasında yaşanan talihsizlikler ve mudu rasdantılar birbirini izler: Penelope’ye kavuşana kadar, Odisseus, Kalipso’nun kendisine âşık ettiği büyücü Kirke ve insanlığın kendisinden başka bir şey olmayan Nausikaa ile karşılaşır. Ölüm tehlikesine düşüp buna karşı birçok kez savaştığı tehlikeli yolculuğu boyunca, Odisseus’a, dosdukları pürüzsüz bir biçimde süren Atena, sadık bir biçimde eşlik eder: bu durum, yaptıkları müdahalelerin kesinlikle olağanüstü nitelikler taşıdığı tanrıların belirgin biçimde insanların üstünde yer aldığı Îlyada’ya göre, evrenin değişiminin bir göstergesidir: tanniar istedikleri anda yer değiştirir, doğamn güçlerini harekete geçirir, istediklerini mucizevî bir biçimde iyileştirir, delirtir veya bilge kılarlar; ama önünde sonunda insanlar gibi davranırlar. Çok eski öykülerden kaynaklandığı tartışma götürmeyen ve Odisseus un intibak etme ve sabırlı kurnazlıktan oluşmuş zekî bir kişiliği olan mefez’ini karşısına diktiği Odisseia’mn büyülü niteliği çok farklıdır.

Homeros, Avrupa hümanizmasının bir bölümüyle temelini oluşturan o Akdeniz zihniyetinin yaratıcısıdır. Şiirlerinin sürekli çekiciliği, uyandırdıkları düş gücünden kaynaklanır: kültüre baş-kaldıran sarı topraklar, çetin kayalar, daha sonra da, özellikle, sarı kumlardan oluşan kumsalları okşayan veya döven yosun, menekşe veya şarap renkli denizle, bir görünüm ortaya çıkar. Birkaç sürü, çalışma sahneleri, av seferleri; yağ, zeytin, buğday, şarap dolu küplerin bulunduğu, saygın bir yönetim görevlisinin denetiminde depolar içeren saraylar; çamaşır yıkayan kızlar. Savaş arabalarıyla güzel baldır zırhları kuşanmış savaşçıların silahları birbirine çarpar, demirden bir yüreği olan ve korkuyu bilmeyenlerin kanlan Troya önlerinde akar. Sonsuza kadar belleklere kazınmış bütün bu kırıntılar, ebedî bir Yunanistan’ın, yakıcı, ama aym zamanda, duyarlı bir insanlığın özelliklerini ortaya koyar: Küçük Astianaks, ölüme gitmek üzere kendisine veda eden babası Hek-tor’un kaskımn sorgucundan korkar; Telemahos ne yapılması gerektiğini hiçbir zaman bilemez; Penelope, Odisseus kendisini kucaklayana kadar, yaptığı halıyı bozmak için göz nuru döker. □
Odisseus ve Kireneler.

Odisseus, Kirenelerin şarkılarına direnmek için kendini gemisinin direğine bağlatır (Dugga mozaiği; Bardo Müzesi, Tunus).
Ahilleus’un cesedini taşıyan Aias.

Paris, Ahilleus’u vücudunun tek zayıf noktası olan topuğundan okla vurarak öldürür («bir Yunan kraterinin»- [bir çeşit büyük vazo] süslemelerinden aynntı, MÖ VI. yy, Arkeoloji Müzesi, Floransa).
AYRICA BAKINIZ

– 3.mı Atina sitesi

• İB^nsli Girit medeniyeti

– E3B Latin dili ve edebiyatı

– IB.ANSM mitoloji

– [b-aüşli Vergilius

– ESS Yunan (Eski)

– ib.ansl| Yunan dili

ve edebiyatı

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*