İSA

İSA

Hıristiyanlığı doğuran dinî hareketin önderi İsa, onu ve Tanrı’nın kutsadığı Mesih İsa olarak adlandıran ve «insanları günahlarından arındıracak» kurtarıcı olarak gösteren dört İncil kitabının başkişisidir. İsa’nın tanrısal ve İnsanî olmak üzere, iki yönlü doğasıyla ilgili teolojik tartışmalar, insan yazgısının yönünü değiştiren başdöndürücü bir serüvenin sadece bir yüzüdür.
«Mezara indiril iş», Isa, gelecek kuşaklara yazılı hiçbir belge bırakmadığından, Rogier Van der Weyden’in yaşamıyla ve öğretisiyle ilgili tanıklıkların büyük bir bölümü eseri (Uffizi Müzesi, Floransa). Incil’lerde anlatılanlardan kaynaklanır. Oysa, tamamen tarihî karakterdeki biyografik göndermeler bu kaynaklarda çok az yer tutar. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla İsa, Roma iktidarınca tanınan Yahudi kralı Büyük Hirodes’in ölümünden kısa bir süre önce, Nasıralı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Otuz yaşlarına doğru, Celile ve Yahudiye’de ancak üç yıl süren vaazına başlar. Filistin’in Romalı valisi Pontius Pilatus zamanında, 30 yılı dolaylarında ölüme mahkûm edilir ve çarmıhta ölür.

TARİHÎ KİŞİLİĞİ

Isa’nın tarihî kişiliğiyle ilgili, başlıca bilgi kaynağı olan Incil’lerin ve çoğu zaman tartışmalı ve daha sonraki tarihlerde ortaya konan, kuşkusuz, Hıristiyanlığın ışığında yeniden değerlendirme konusu olan Yahudi kaynaklarının dışında, iki de dindışı metin vardır: Tacitus, Yıllıklar1 ında, 64 yılında, Neron’un Roma’yı yakmakla suçladığı Hıristiyanlardan söz eder. Yazar Genç Plinius ise, imparator Trajanus tarafından görevle gönderildiği Bitinya’da (bugünkü İzmit-Bursa yöresi), «Isa’yı bir tanrı
gibi yücelten» ve Roma’mn zorla kabul ettirmek iste ratorluk kültüne katılmayı reddeden Hıristiyanlar ki şaşkınlığını dile getirir.

İsa’nın ortaya çıktığı dönemde, Filistin, Roma işgal: Romalı valinin gücü yerel krallıkların üstündedir. Bu des’in ölümünden sonra, toprakları Roma tarafından c: lu arasında paylaştırılır. İsa en çok, 39 yılına kadar Ce. ğu Şeria’da hüküm süren Hirodes Antipas ile karşı karş: tir. Yahudiler, kâhin ve din mahkemesi kanalıyla dinî a tidarlarını korumaktadırlar. Roma, yerel krallıklar ve b£ rı ayrı vergi toplamaktadır. Çağımızın başında Filistin mik durum kötü, siyasî havaysa gergindir.

İsa’nın zamanında Yahudilik pek çok akımla temsıi e en önemli iki grup, Ferisîlerle (dinî yasaların savunucu-kîlerdir (Tapınak’a bağlı). Diğerleri daha çok milliyet (zelotlar) veya dinî karşı çıkışlara (essenler) yönelmişls tin’de, Yunan kültürüyle, Imparatorluk’un dört bir ya: mış Yahudi cemaaderinin karşılaşması, Hellenistik Yal verilen dinî bir anlayışa yol açmıştır.

Bu tarihî çerçeve, İsa’nın bir yandan Yahudiliğin çeş: leriyle, bir yandan da belli bir siyasî iktidar ve dinî bü\ layışıyla mücadelesini gösteren Incil’lerin arka planın;

Vaazlar ve İsa’nın resullüğü

Incil’lerde Isa, öğretisini yayan, cinleri kovan ve has veren gezici bir vaiz olarak görülür. Sinoptik Incil’leri Markos ve Luka), Isa’nın öğretisi ve yaptıkları, daha ço arasında ve insanlarla Tanrı arasında adil ve barışçı ilişi cak olan «Tanrı Saltanatı»nın gelişiyle ilgilidir. İsa, orta; la yeni bir yaşam biçiminin başlayacağını haber verir.

İsa’nın, zamanın Yahudi yetkililerince korunan dirû yas pınak gibi iki büyük kuruma karşı tutumu, kendisinin, Ro lerinin eline teslimi ve idama mahkûm edilişiyle son bula mn nedenidir. Yahudi bakış açısından, bu davanın neden karettir. Roma’nın bakışıysa, kamu düzenini bozmaktır.; rın Yahudiye’sinde, ancak Roma iktidarı ölüm cezası verrr sahip olduğundan, İsa, Roma yöntemince, çarmıha geriler lür. Yeni Ahit’te bu ölümün insanlık için bir anlamı olduj n’nın İsa’yı diriltmekle, onu oğlu olarak tanıdığı vurgulan

Incil’ler, İsa’nın tarihî kişiliği üstünde durur ve onu, i yan kuşaklarının kullandığı ve anlamaya çalıştığı unvan lar: İsa, Mesih, Rab, Tanrı’nın oğlu…

İsa’nın zamanındaki bir Mesih bekler

İsrail’in çağımızdan önceki yüzyıllarda yaşadığı çali nemler, krallığın sonu, yabancı topraklardaki sürgünlü Yunanlı hükümdarlar dönemindeki dinî baskılar, bir M gili temaların gelişmesini besledi: gerek doğrudan doj rekse Tanrı tarafından seçilip gönderilen bir insanın, bir aracılığıyla Tanrı’nın yardıma gelmesi beklentisi. MS I. ; bancı bir gücün işgali altında yaşayan, yabancı bir kült karşıya kalan ve içten içe bölünen Yahudi halkı, bu umı vuruluşunda özellikle duyarlıdır. Mesih beklentisi, değ nümler altında farklı siyasî veya dinî yeniden yapılanm rının bir ifadesidir.

Doğal olarak, etrafı Yahudi tilmizlerle çevrili, Yahudi iz Isa’nın beklenen Mesih olup olmadığı sorusu ortay Çünkü, Yahudi anlayışındaki Mesih, acılar içinde bir fij kendini göstermez. Yahudi inanışı, halkına yüce mudu tiren bir Mesih ummaktadr.

Bununla birlikte, Incil’lerde, kötülüklere karşı başa guşan, kendini dinletmeyi bilen ama tilmizlerine ölün zorunluluk olduğunu bildiren bir Isa gösterilir: Tanrı mıhın üstündeyken Mesih’i olarak tamyacaktır. Isa’n bu tanınma olgusunun sonucu ve mahkûm edilmiş, uğramış ve aşağılayıcı bir işkenceyle ölüme terk ediln sanın dirilişidir.

Yeni Ahit’te Mesih karşılığı olarak kullanılan Yuna tos terimi, Yahudi dünyasında aynı anlamı taşımaz. Is; edilecek bir varlık olarak gösterir ve bir özel isim değ

İSA’NIN KİŞİLİĞİ SORUNU

Incil’lerde İsa’nın dünyevî yaşamının önemi vurgulan şamda, İsa’nın, Tanrı’nın seçtiği elçi olarak ortaya çıkışın yı sağlayacak ipuçları bulmaya çalışılır. Incil’lerde çoğu z başına kullanılan «İsa» adı, Mesih’in etten kandan bir va ğunu hatırlatır. «Hristos» adı ise, Isa’yla bir iman ilişkisir tirir. Bu nedenle Isa ile Hristos adı birlikte anılır.

ı vaftizi», Giovanni Bellirıi’nin eseri rona Kilisesi, Vicenza).

i Ahit’teki metinler

n kişiliği ve yaptıkları üstüne düşünceler Yeni Ahit’te ırumlara yol açar.

ırum ve araştırmaların hareket noktası İsa’nın dirilişidir, îtiyanlar, İsa’nın ölümünü yorumlarken ve onun İnsanî li ve yaşamım sorgularken, Eski Ahit’teki metinlere da-ardır. Aslında, Isa Mesih ile Tanrı arasındaki ilişkinin ıçe-dirlemeyi amaçlayan bu sorgulamalar, zaman içinde hiç emiş ve sürekli yeni yorumlara yol açmıştır.

Paulus’un mektuplarının tanıklık ettiği Hıristiyanlığı yay-yonunun özü, haç ile Isa Mesih’in dirilişi arasındaki bağlanmıştır. insanlık için kendini kurban eden ve onların gü-un kefaretini ödeyen Isa’nın ölümünün anlamını aydın-ı çalışır. Nitekim, Hıristiyan misyonerler bakımından, nan, tek başına kurtuluşu sağlarken, Paulus, Isa’nın tarihî na atıfta bulunmaz.

lerde Mesih’in üstünlüğü sadece dirilen Rab’bın üstünlü-1, yeryüzünde yaşamış Rab’bın üstünlüğüdür. İsa’nın geriliğini bu çerçevede aydınlatmaya çalışırlar.

:os Incil’inde, İsa’nın Tann’nın oğlu olduğunun ancak çarken açıklandığı doğrulanır. Matta ve Luka Incil’lerinde, Ru-is’ün bir eseri olarak bakire bir genç kızdan doğan İsa’nın do-a ilgili öyküler, onun daha var oluşundan itibaren, Tanrı’nın luğu düşüncesini pekiştirir. Yuhanna İncili, daha da ileri gi-vdesih’in çok daha önceden var olduğunu ve Isa’da ete kemi-ndüğünü kabul eder. Paulus’un daha geç tarihli mektuplann-külerde de bu önceden var oluş dile getirilir. İlk Hıristiyan ce-i, I. yy sonlanna kadar İsa’ya Tann adım vermemişlerdi. Yu-ncil’inin girişinde, Isa, başlangıçtan beri var olan Kelâm ola-ulur ve «Kelâm Allah’tı» denir. Isa’nın Tann olarak gösteril-eski Kilise bünyesinde tartışmalara neden olmuş ve ikili doğası ve Teslis (Üçleme) ile (Tann Baba, Oğul, Ruhülku-ili dogmalara yol açmıştır.
Hıristiyanlığın ilk yüzyılları

Yunan-Roma dünyasında, Hıristiyanlığın yayılması için verilen vaazlarda, Tanrı ile Isa Mesih’in arasında ne tür bir ilişki olduğu sorusu odak noktası olmuştur. Bu soruya verilen çeşitli yanıtlar başlıca iki akımda toplanabilir: Isa’nın insanlığını vurgulayan ve daha da ileri giderek tanrısal niteliğini reddeden Antakya Okulu ve İsa’nın tanrısallığım vurgulayan ve bir insan olduğunu redde kadar gidebilen İskenderiye Okulu. Hıristiyanlığın imparatorluk içinde serbest bırakılmasıyla («Kilise Barışı» MS 313) bu iki okul arasındaki anlaşmazlıklar devlet sorunu haline gelir. İmparatorlar, herkesçe kabul edilebilecek dogmalar ortaya koymakla görevli konsilleri işbaşına çağırır.

Nikeia (İznik) Konsili (325), «Oğul’un doğası, Baba’mn doğasıyla aynıdır ve ortak cevhere sahiptir» der. Khalkedon Konsili (451), her ne kadar ikisinin birliğini vurgularsa da, Isa’nın İnsanî doğası ile İlahî doğası arasında ayrım yapar. Ne var ki, sorunlar bitmez; çünkü doğa, cevher ve kişi kavramları herkes tarafından aym şekilde tanımlanmaz. 553’te toplanan II. İstanbul Konsili ve 681’de toplanan III. İstanbul konsili de bu konuda, Batı (Latin Kilisesi) ile Doğu (Yunan Kilisesi) arasındaki anlaşmazlığın yerleşmesini engelleyemez.

Reformdan günümüze

Yüzyıllar boyunca, özellikle de, XII. yy’dan itibaren, Batı teolojisi, Khalkedon Konsili’nin aldığı kararın anlamı üstünde duracaktır: «Isa iki doğalı bir kişidir». XVI. yy’da, Protestan Reformu sırasında Luther kurtuluş sorununu ortaya atar: insanoğlu nasıl kurtulacaktır? Ona göre, İsa Mesih, Tanrı’nın insanoğluna dönük yüzüdür. Sadece, o, Tanrı’ya ulaşılmasını ve onun tarafından kurtarılmayı sağlayabilir.

XVIII. yy’da, İsa ile ilgili klasik tanımların temelini sorgulayan Aydmlanma’mn savunduğu rasyonel yaklaşım ve antropolojik bakış açısı ağır basar. Bilimlerdeki atılım, İncil metinlerindeki hakikatin doğası sorununu ortaya çıkartır. Bu eleştirel incelemeler, XIX. yy’da ve XX. yy başlarında, Hıristiyan inancını doğuran olayların ve metinlerin tarihî boyutunun dikkate alınmasıyla sonuçlamr. Isa’mn kimliği sorunu, tarihle gerçek, tarihle iman arasındaki ilişkiler perspektifi içinde yeniden ele alınır. Birtakım araştırmalar, Isa’mn yaşamındaki gerçek olaylan ve gerçekten onun ağzından çıkan sözleri ortaya çıkarma çabasıyla hiçbir yere ulaşamazken, Protestan teolog Rudolf Bultmann (1884-1976), ancak iman edilen Mesih’e ulaşılabileceğini ve Tanrı’nın da onun aracılığıyla insanlara seslendiğini vurgular.

Bultmann’ın yandaşları, Isa’mn tarihî kişiliğine onun inanç kişiliğinden ulaşılabileceğini savunurlar. Bugün, gerek Katolik, gerekse Protestan ilahiyatı, Mesih’in kimliği ve öğretisiyle ilgili araştırmaları bir engel değil, tersine, Nasıralı İsa’ya giden yollardan biri olarak görmektedir.

Mezheplere, çağlara ve kültürlere göre, Hıristiyanlar İsa Mesih’in kâh tanrısallığı, kâh insanlığı üstünde dururlar. Yahudilik ve İslamiyette ise, İsa İnsanî açıdan ele alınmıştır. Tek tanrılı bu dinlere göre, o, büyük Rab (veya Öğretmen) ve büyük bir Peygamberdir. Bu arada, Batılı toplumların laikleşmesiyle, Isa’mn kişiliği, Tanrı’ya inancın tamamen dışında tartışılmaya başlanmıştır. Bu değerlendirmelerde, İsa zaman zaman bir ahlakçı, bir devrimci, bir barış öncüsü olarak kabul edilir…

Hıristiyan inancının özü, Isa Mesih’in hem insanlığım, hem tanrısallığım kabul ederek, onun kişiliğinin bütünlüğünü ifade etmeye dayamr. Bu inanç, Tanrı ile insan arasındaki buluşmanın olabilirliğini İsa Mesih’in kişiliğinde kabul eder. □
İSA’NIN YAŞAMINDAKİ ÖNEMLİ ANLAR

Doğum. Matta ve Luka Incil’leri, İsa’nın doğuşunu, Roma’nın kuruluşunun 750 yılında ölen Büyük Hirodes dönemine tarihlerler. Resullük. Luka încili’nde Vaftizci Yahya’nın vaazlan, M sında gösterilir. Isa da halk arasındaki yaşamına aym dönemde başlamıştır. Luka’ya göre, îsa o tarihte otuzyaşlanndadır(Lu<\ 2.-.. Sinop tik Incil’lerde bu resullüğünne kadar sürdüğü belirtilmez, ama Yuhanna încili’nde üç paskalya yortusundan söz edilin Buna göre, Isa’nın re-suUüğü, 27-30 yılları arasında 2-3 yıl sürmüş olmalıdır.

Ölümü. Isa, 26-36 yıllan arasında, Yahudiye valisi Pontius Pilatus döneminde öldü. Sinoptik Incil’lerde bu ölümün paskaîyv. gününe •’asrla-dığı belirtilir. V .i..«rıP.-& ı<j, Isa’nın bir £..n r-ı.c- öldüğüm, soylar Y^.İju-di paskalyası 15 nisandadır (mart-nisan). Markos ve Yuhanna, ayrıca, Isa’nın bir Şabat arifesi, yani cuma gi::v : ııl*a j’s-ııLiifV-ji br’ımrlsT 27,30 ve 33 yıllarında 15 nisan cumaru-siyc rbarlüir.rtrır Bv. h?»&r’fcinA lardan İsa’nın 30 yılının 7 nisan günü .’rni.j î>Vr,:h‘ı ei/. çıkarElarilir.
AYRICA BAKINIZ

► Din

► HlânsO Hıristiyanlık

► 53833 ilahiyat

► EMSİ Incil

► mü Katoliklik

► [Pişil Kitabı Mukaddes

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*