İTALYAN DİLİ VE EDEBİYAT

İTALYAN DİLİ VE EDEBİYAT

İTALYAN DİLİ VE EDEBİYATI

Siyasal parçalanmışlık nedeniyle, Avrupa kültürü açısından belirleyici olan yenilenme dönemiyle (Kuatroçento) durgunluk dönemini (XVII. yy) art arda yaşayan ve İtalyan birliğine ve kimliğine bağlı dil sorunuyla da zaman zaman karşılaşan millî edebiyatın İtalya’da geç oluştuğu görülür.
Her ne kadar Avrupa’da Roman dilleri VIII. yy’dan itibaren edebî Latince’nin yerini almışsa da, İtalya’nın birçok kültürel merkezinde patlama yapan lehçelere dayalı bir edebiyatın ortaya çıkması için XIII. yy’ı beklemek gerekmiştir.

Alçakgönüllülük gereğinin Jacopone da Todi’nin lauda’larında halk diliyle anlatıldığı, Assisi’li Aziz Francesco’nun kişiliğinin egemen olduğu («Güneş İlahisi» [Cautio di Frate Sole, 1224]) Umbria, baştan aşağı manevî bir atmosferin damgasını taşır.

Lombardia’da ve Venedik’te, özellikle Giacomino da Verona veya «Üç Kutsal Kitapnnı (Libro delle Tre scritture) 1274’de tamamlayan Bonvesin de la Riva’nın eserleri aracılığıyla ahlak derslerine dayalı bir edebiyat ortaya çıkar. Trubadurlar (Ortaçağ halk şairleri) aracılığıyla yabancı etkiler, İtalyan edebiyatına taşınır: özellikle Charlemagne dönemi destanlar ile Arthur dönemi destanlarını birleştiren eserleri Oc dilinde, kendilerince değiştirirler; soylu çevreler, Breton dönemi destanlarının kabalaştırılmış biçimlerini yeğler (Tristano Riccardiano, XIII. yy).

Sicilya Okulu, kendisi de şair olan II. Friedrich’in sarayında gelişir: trubadurların eserlerinin etkisiyle, aşk-bağlılık temasını konu alan şarkılar, dönemin sorunlarına veya mudu olaylarına herhangi bir gönderme yapmaksızın Sicilya diliyle yemden ele alınır. Yalnızca Giacomo da Lentini (soneyi onun bulduğu öne sürülür) ve Giacomo Pugliese, saraylı aşk temasını da yadsımayarak, insanlık koşulunun incelenmesine o zamana kadar tamk olunmamış derecede önem verir.

Öykünmeye dayalı eserlerin ardından, Toscanalı şairler özgün eserler ortaya koyar: Bolognalı Guido Guinizelli’nin örneğini izleyerek, akıcı ve açık bir lehçe ile eserler kaleme alırlar; Guido Gu-inizelli’nin eseri Al cor gentile, laik anlayıştaki Guido Cavalcanti’nin
gelişimine katkıda bulunduğu dölce stil nuovo’nun lup»; İtalyan şiir okulu) habercisidir. Buna parale Angiolieri’den Folgore da San Gimignano’ya kadar çi olarak adlandırılan birçok şair, manevî aşk temas görüntülerini karşı karşıya koyan Floransa yaşamu

DANTE’DEN MACHİAVELLİ”

Ghibellinoların (Alman İmparatorluğu yanlısı) ve yeni bağımsız devletler ortaya çıkarken, Dant biyatın anlamını sorgular. «Yeni Yaşam»da (Vita doğru) stil nuova’yu temsil eden yazarlık anlayışlı rel bir çözümlemeye girişir, daha sonra İlahî Kc Commedia, 1306-1321) ile şiiri öteki dallarla aym yamn etkin bilgisini elde etme aracı durumuna Petrarca’ya gelince, o da Antik dünyaya karşı layışı sürdürmekle birlikte, Ortaçağ uygarlığım: nan-Latin geleneği içinde bir yamt arar. Eseri sans’ın en büyük hümanisti durumuna getirir, ar da Laure de Noves’e adadığı, Toscana lehçesiyle leri bir araya getiren (yazarın ölümünden soı 1470) ile esinli bir şairdir.

Aym bakış açısından Boccaccıo, Dekameron 1348-1351) aracılığıyla feodal hiyerarşinin ağırlığı] bireye yeni değerler sunma çabasındadır. Kendi bağlayan dosduğun aydınlattığı uzun süren bir < düşecektir ve düşünceleri özellikle Latin ve Yunar yaptığı ağırbaşlı incelemelerle beslenecektir. Yak döneme damgasını vuran bir olgudan kaynaklanıl Fiorite’lerin (klasik eserler derlemesi) sayısı art çıkan küçük topluluklar (Bologna, Padova, Vicem ni Antikçağ eserlerinin incelenmesine adarken ena, Tanrı’ya giden yolun ahlakî ve toplumsal biı ğini öne sürer ve Dino Compagni’den Giovanni \ tarihî olaylar yazarları, insan eylemlerinin İlahî lendirildiğine inanmakla birlikte, giderek daha t£ açısını benimserler. Halk edebiyatının kendisi de lumsal sınıflara en sert eleştirileri getirir ve bu: kahramanlıklarım anlatan cantari’ye değin vardın ni oluşan tinsel ve toplumsal evren, Yunan ve Lat çevesinde kültürel bir geçerlik kazandığından, It rini (geçici olarak) Latince alır, insanların kendi; ilişkin bilinci yansıtan «kader» teması, XV. yy’d Alberti ve Marsile Ficin, ardından XVI. yy’da Ma icciardini tarafından yeniden ele alınır. Hümaniz anlayışı içinde, sanatçılar insanın yaratıcı gücün Gerçekte, prensler insan dilini biçimlendirenleriı cün ayrıcalıklı konuşucuları olduğu düşüncesind

XVI. yy’lar boyunca Avrupa’nın öncüsü korumu virtu («erdem») saygısının kişiliğe duyulan derin meşine, bir başka deyişle Rönesans düşüncesini] değin yol gösterici bir rol oynayacaktır. Hür ron’dan Lucretius’a kadar, eskileri yemden keşfet
«Aziz Francesco d’Assisi kuşlara vaaz veriyor» (Aziz Bonaventura’nın «Legenda major»undan; elyazması 1266/147, Roma Fransisken Müzesi).
Oante, Dometıico di Michelino’nun fırçasından (Floransa Katedrali).
İÇİNDEKİLER

DANTE’DEN MACHÎAVELLÎ’YE KARŞI REFORM VE MARÎNOCUIUK AYDINLANMA DÖNEMİ

romantik dönem

VERlSMO’DAN FÜTÜRIZME XX. YY BİLİNCİ

Dekameron (1348-1353), Boccaccio’nun, Dante’nin düzyazıda ya da Petrarca’nın şiirde olduğu kadar cesur ve yenileştirmeci göründüğü bir hikâye kitabıdır. Bu tezhipte (Avusturya Ulusal Kitaplığı, Viyana)«Andreuccio da Perugia», adlı hikâyenin kahramanlan görülüyor.
Landino ile Pico della Mirandola’mn seçim kenti Floran-, Cosimo de Medici’nin çevresi Gianozzo Manetti ve Mislin gibi Platoncu Akademi’yi yeniden canlandıran edebiyat riyle dolar. Roma’da Flavio Biondo, Roma Akademisi’nin lcisi Giulio Pomponio Leto ve Valla diye de çağrılan Loren-:11a Valle ile hümanizmacı bir merkez olacaktır. Valla, kısa ire içinde bir akademi kuracağı Napoli’ye gider ve aralarm-Panormita diye çağrılan Antonio Beccadelli ile Giovanni ıno’nun da yer aldığı kişileri, bu akademide bir araya geti-er ne denli Latince’nin egemenliği sürmekteyse de, halk di-?aş yavaş günlük yaşama girmektedir (noterlik belgeleri, t yazışmaları). Lorenzo de Medici ve Poliziano gibi kişiler, [i günün beğenisine uyarlayacaktır. XV. yy’da, bu dil dinsel edebiyatta da kullanılır; ama Feo Belcari, Bernardo Pulci ve llone de Castillani için ermişlerin tarihi artık bir bahaneden i bir şey değildir. Sienalı Aziz Bernardino ve Savonarole, alanında halk dilini salık verirken Venedikli Francesco Co-’mn Hypnerotomachia Poliphili’si (1459), İtalyanca’yla Yu-ı ve Latince cümlelere uyumlu bir biçimde bir arada yer ve-ovellino’da (1476) bir yapı sunmayan dil, yazar Salernola ccio’nun beceriksizliğinden değil, bilerek üstlenilmiş bir yat seçiminden kaynaklanır. En başarılı öykülerden birisi je Antonio Manetti’nin yazdığı sanılan Novella del Grasso iolo, Brunelleschi ve Donatello’yu anlatır, rler, ister Domenico Burchinello’nun yaptığı gibi en açık ği kafiyeler düzerek düşündürsün, isterse ölümü betimle-çalışsın (Pandolfo Collenuccio), Petrarca’nın yaptıkların-sinlensin (Aquilano da denilen Serafino de Ciminelli) ya nedik lehçesini canlı ve gerçekçi nakaratlarla Italyancalaş-yı denesinler (Leonardo Giustiniani) tümü de halk diliyle, çağlarına tedirgin bir uyanıklık içinde tanıklık eder. Halk loransa’da kimi sözlü biçimleri, XIII. yy edebiyatının an-yollarım ve İtalya’nın öteki bölgelerinden kaynaklanan m biçimlerini kapsar. Matteo Palmieri, o zamana değin :e’ye ayrılmış konulan ele alırken, Leon Battista Alberti, lubu dönemin kültürel ortamına uyarlayarak yeniler ve İa-) Sannazzaro, Arcadia (1504) ile bunu yetkinleştirir. XVI. Toscana lehçesinin İtalyanca’ya dönüşmesiyle sonuçlana-lan süreç artık başlamıştır. Klasik edebiyata dayanan bu nin belirtici özelliği gerçekçilik de, Lorenzo Medici’nin İsa’sında gelişir. Florentinalı yazarlar doğayı ötekiler gibi ; durumuna getirirler, efsanelere ilişkin gönderimlerin ser-ldiği (Politianus’da olduğu gibi) bundan kaynaklanan re-;erçekçi anlayışı korur. «Kader» ve virtu («erdem») sürtüş-li incelemek için pikaresk romanlardan esinlenen Pulci ve e’nin feodal dünyasının ideallerim, şövalye edebiyatından nen durumlara aktaran Boiardo’da ilham kaynağı aymdır. lesansm en duyarlı seslerinden birisi olan, doğmak üzere nalımın ilk belirtilerine tanık olunan Ariosto, Ferrare’de or-;ıkar. Olağanüstü evrenlerden vazgeçse bile «Çılgın Orlan-n (Orlando Furioso) serüvenleri (1516) bir çıkmaza düş-:n kurtulamaz. Ama Ariosto’nun yaşama ilişkin bilinçli bir Lceye dayalı felsefesi, düşman bir evrenle başa çıkmada bir dma niteliğim edinmekte gecikmeyecektir. Aynı dönemde, bulunulan zamam anlayabilmek için geçmişi ve bütün İtal-îarsan değerler bunalımını inceleyen siyaset adamı ve yazar iavelli, kişisel egemenliğini sağlamlaştırmak kaygısı taşı-zın kendini toplumun mutluluğuna adayan yeni prensin :sini çizer. Yıllar geçtikçe dünya görüşü karamsar bir görü-dönüşecek ve klasik metinlerin incelenmesine dayalı bir mi amaçlayacaktır.
KARŞI REFORM VE MARİNOCULUK

Trento Konsili’nden (1545-1563) soma ortaya çıkan ahlakî ve dinsel düzen, yüzyılın ilk yıllarından başlayarak Karşı Reform’a yol açan Rönesans’ın canlı kaynaklarının (kimi büyük çaplı eserler bir yana bırakılırsa) fosilleşmesi sürecine ilişkin belirtilerin öncesinde yer alır. Ardı arkası gelmeyen tartışmalar, XIV. yy Floransa ağzımn savunucularını, halk dili yandaşlarım ve saray dili yandaşlarını karşı karşıya getirir. Ulusal devletlerin sarayları yıkarak yok ettiği ve mutlakiyetin tırmandığı sırada, «Saray Adamı» (El Cortegiano, 1520) ile Baldassare Castiglione Italyan saraylarına ilişkin en büyük eseri verir. Yalnızca birkaç sanatçı doğayı ve bundan kaynaklanan dolaysız dönüşümleri ele alırken Giovanni Della Casa’nın «Galateo»su (yazarın ölümünden sonra yayımlandı, 1558) gibi birçok bilimsel inceleme ortaya çıktı. Kısa bir süre sonra biçimcilik ve eskiliğin egemen olduğu bir edebiyat üretimi içinde, Machiavelli’nin «hamasi» savaşçılığım, düş kırıklığı içinde betimlenen özerkçi eğilimlerle karşıtlaştıran Gu-icciardini gibi bir düşünürün «İtalya Tarihi» (Storia d’İtalia, 1537-1540) adlı eseri dikkatleri çeker. Tarihsel olaylar yazarları bölgesel edebiyat geleneklerinin yalın sürdürücüleri olarak ortaya çıkarken, biyografik eserlerin (Giorgio Vasari: «En İyi Mimar, Heykelci ve Ressamların Yaşamı» [Vite de Piu Eccelenti Architetti, Scul-tori, Pittori, 1542-1568]) ve mektup biçimindeki derlemelerin (Pietro Aretino) bolluğu bireysel araştırmaya yönlendirilmiş bir kuşağın varlığına tanıklık eder. «Halk Dilinde Düz Yazılarında (Prose della Lingua Volgare, 1525), Petrarca’mn Canzoniere’sini anan Kardinal Bembo’nun önerilerim izleyen şairler (ve Veroni-ca Gambara’dan Isabella di Morra’ya değin kadın şairler) uyum ve incelikle dolu derlemeleri oluştururlar. Bununla birlikte, en özgün yazarlar Petrarca’dan uzaklaşma yürekliliğini gösterenlerdir. Bunlar: Della Casa, Galeazzo di Tarsia’dır ve Michelange-lo’yu da anımsatmak yerinde olacaktır.

Kendilerine örnek olarak Dekameron’u alan düzyazı yazarları, İtalya dışında ortaya çıkacak olan bir olgunun, modem Avrupa romamnın doğuşunun yolunu açan toplumsal değişimlere daha duyarlı görünürler. Her ne denli Angolo Firenzuola ve Lasca da denilen Anton Francesco Grazzini burjuva hikâye tarzına bağlı kalmayı sürdürürlerse de, Girolamo Parabosco ve Gian Francesco Straparola bu örneklerden daha çok uzaklaşırlar ve domini-ken Matteo Bandello («Dört Hikaye Kitabı» I Ouattro Libri del-le Novelle, 1554) gerçekliğe dayanan, kural dışına çıkan her şeyi saptayan ve böylelikle Avrupa Barok edebiyatının habercisi olan bir bakış açısı yöneltir.

Tiyatro alamnda, klasik örnekler trajediye güçlü ve yoğun bir dönüş yapar (özellikle Gian Giorgio Trissino’nun «Sophonisba»sı [1524] ile) ve Bibbiena («Tarlakuşu», La Calandra, 1513) gibi güldürü yazarlarınca daha serbest bir biçimde izlenir. Ama XVI. yy boyunca halkın beğenisini kazanan eserler (Agostino Becca-ri’nin, Tasso’nun, Giovan Battista Guarini’nin «Sadık Çoban» [Pastor Fido, 1590]) kırsal yaşama ilişkin dramlardır.

Cateau-Cambresis banşının İtalya’nın bölünmesine (1559) yol açtığı ve Karşı Reform’un yeniden gözden geçirilmesi sürecinin sonuçlandığı (1563) sırada, hümanistlerin inşam her türlü kölelikten kurtarmak için hazırladığı araçlar, saygı duyulması gereken birer kurala dönüştü. Dönemin çelişkilerim en başanlı biçimde Tas-so dile getirir: henüz saray efsanesine inancım korumaktadır ama hiçbir sarayda bir yer edinememiştir ve yaşamın gizemleri karşısında büyük bir şaşkınlık duymakla birlikte zamanının tarihi, yaşamı çözümlemesine olanak tanıyacak hiçbir öğeyi kendisine sağlamamaktadır; yalnızlığın ürkünçleştirdiği kişilerin yer aldığı hareketli bir evrenle karşıtlaşan katı sözbilimsel kalıplardan oluşmuş kahramanlık şiiri «Kurtarılmış Kudüs»de (Gerusalemme Liberata,
Baldassare Castiglione,

Raffaelio’nun tablosu (Louvre Müzesi, Paris).

Alessandro Manzani

ve eşi Henriette Blondel (Ernesto Bis’nin çizdiği resim, 1823).
1575) çatışkıları çözmeye çalışır. Tasso’yu kuşatan dinsel kuruntular, bozulmuş bir kültürel bağlamı yansıtır. Doğa bilimleri alanında yalnızca üç kişi bu kuruntulardan yakasını kurtarır: yakılmaktan kıl payı kurtulan Galileo, kurtulamayan Giordano Bruno ve en güzel şiirlerini hapiste yazan Tommaso Campanella; bu kişiler, kendilerine göre ilerlemeyi engelleyen Antikçağ yazanlannın itibarına saldırmaktan çekinmezler. Bruno («Şamdancı», II Candela-ro, 1582) şiirin kurallardan doğmadığım, tersine çağdaşlığa değer kattığını öne sürer. Bu üç kişi de İtalyanların geçmek için bir yüzyıldan fazla bir süre harcayacaktan bir edebiyat çölünde boşuna nefes tüketmektedir: yalnızca Cavalier Marin, Barok sanatın edebiyatta karşılığı olan parlak ve olağanüstü bir şiir (Adonis, 1623) yaratacaktır (Paris’te, Catherine de Medicis’nin koruması altında). Üslubu, Napoli’den Sicilya’ya, Venedik’ten Bologna’ya kadar yayılan bir edebiyat hareketinin kökeninde yer alacaktır.

Tiyatroda, XVÎI. yy’da melodramın ve doğaçlamaya dayanan commedia dell’arte’nin egemenliğine tamk olunurken, Federico Della Valle («lskoçya Kraliçesi», Reina di Scotia, 1628) ve Carlo de Dottori («Aristodemo», 1657) Karşı Reform’u trajedilerle doldururlar. Ama yenileştirici öğeler, siyasal ve ahlakî (Paolo Şarpi) ya da bilimsel (Evangelista Torricelli, Francesco Redi ve Lorenzo Magalotti) düzyazıda ağır basar. Bu arada, kimi edebiyatçıların kendi ayrıcalıklı anlatım yollarını oluşturmalarından sonra halk dili edebiyatı yaygınlık kazamr.

AYDINLANMA DÖNEMİ

XVIII. yy’ın başında, tarih ve uzmanlık araştırmaları yeniden başlar. Roma’da 1690’da kurulmuş olan Arcadia Akademisi Mari-noculukla savaşmayı üsdenir (ama bu topluluk da daha soma yapmacığa ve özenticiliğe kapılacaktır). Antonio Muratori tarihçileri parlak bir biçimde temsil ederken, Pietro Chiari’nin Fransız romanına öykünen eserleri, Giambattista Carli’nin aşk hikâyeleri ve Lorenzo Da Ponte’nin çekici otobiyografileri («Antlar», [Memorie, 1823-1827]) ile Giacomo Casanova (1789’dan sonra kaleme alman «Antlar» [Memorie, 1823-1827]) karşısında oldukça renksiz kalır. Ama en üginç deneyimler tiyatro dünyasında yaşanır: Gianvin-cenzo Gravina, trajedilerinde Yunan örneklerinden esinlenir ve Pier Jacopo Martello, Fransız yazarlara öykünür; buna karşın, Scipi-one Maffei ve Antonio Conti klasik gelenekle yabancı eserler arasında bir bileşim gerçekleştirmeyi dener ve P.T. Metastasio kişilerin ruh durumlarıyla melodramlar üstüne derinlemesine araştırmalar gerçekleştirir. Buna paralel olarak, Aydınlanma felsefesi, edebiyatı deneyime yerleştirir. Milano’da bu yeni akım Yumruklar Akademisi (Academia dei Pugni) ve özellikle Verri ve Cesare Bec-caria Kardeşler ile, İl Caffe gazetesi çerçevesinde örgüdenir. Gu-iseppe Baretti ve güdümlü dergisi La Frustra Letteraria öncülüğünde, aydınlar dil sorununu bir kez daha gündeme getirirler. Gozzi Kardeşler’in ayrı bir yeri vardır: Gasparo, yeni Avrupa edebiyatla-nyla eski yazarları bağdaştırmaya çalışırken Aydınlanma düşüncesine sert bir biçimde karşı çıkan Carlo, aralarında «Geyik olan kral» (İl Re Cervo, 1762) «Turandot» (1762) ve «Anılar»ının da (Memorie, 1797-1798) yer aldığı, tiyatro için on fabl yazar.

XVIII. yy’ın bu ikinci yarısında, bir dizi başka türler gelişir: öğretici şiir (Angelo Mazza’dan Lorenzo Mascheroni’ye) Horati-us’tan esinlenen eğitici şiir (Agostino Paradisi’den Francesco Cassoli’ye) ve Ossiancı şiir (Melchiorre Cesarotti, Angelo Dal-mistro). Toplumsal bakımdan güdümlü yazarlar. Diderot’dan De Foe’ya, Swift’den Richardson’a kadar Avrupalı yazarların en yenilikçi düşüncelerim İtalya’ya yayarlar. Ama çok fazla yenilikçi olmayan eserleriyle, yalmzca Guiseppe Parini, Vittorio Alfieri ve Carlo Goldoni bu yazarlardan ayrılır. Commedia dell’arte artık yeni manevî ve toplumsal gerçekliğe denk düşmediğinden, rakibi Carlo Grazzi karşısında, Carlo Goldoni tiyatroyu yeniden yapılandırmaya yönelecektir. Yine de, halkın commedia dell’arte tiyatro biçimi içinde kendisini bulduğunu bildiğinden, bu tiyatroyu tümüyle dışlamaktan kaçımr ve dünya ile tiyatro arasında yeni bir iletişim kurma girişiminde bulunmayı yeğler. Bununla birlikte, Venedik en küçük bir yenileştirme çabasım kaldıramayacak durumda olduğundan, Goldoni etkinliklerim dışarda sürdürecektir. Aydınlanma felsefesine karşı, Milanolu şair Parini, özgün bir tutumu yeğler: eşitlikçi doktrine bağlanmakla ve yapısal reformların dikkadi bir yandaşı olarak görünmekle birlikte, İtalyancamn Fransızca’nın etkisine girmesini ve Italyan geleneklerinin bırakılmasını benimsemez. Alfieri’ye gelince, o da çağının yenileştirmeci düşüncelerine yabancı kalmamasına karşın çökmekte olan aristokrasinin öncüsü durumuna gelir. Oyunları Saul (1782) ve Mirra (1787) burjuva dramının habercileridir.
ROMANTİK DÖNEM

Aydınlanma çağımn sonunda, aydınlar, edebiya tuluşun araçlarından birisi yapacak ve siyasete m çelik tanıyacaklardır. Yeniklasikçilik örneği bu bı lamlıdır: kimileri, Yeniklasikçiliği Napolyoncu otc me karşı bir güvence olarak, kimileri de tarih akı masının yol açtığı boşluk duygusundan kaçmak iç mişe sığınmanın bir yolu olarak görürler. İtalya, Fr yunduruğunda kaldığı sürece dalkavuklukla dolu y şair Vincenzo Monti, inanmış bir demokrat olarak ve Napolyon’un iktidardan düşmesinin ardından II ni sahiplerine övgüler düzer («Mistik Saygt», [İl Mis gio, 1815]); romantiklere karşı olmakla birlikte, ulı biyat dilinin gerekliliği konusunda onların düşüne şır. Bireysel yaratımı öne çıkarmakla birlikte, rom, rai ve yurtseverlik düşüncelerine sıkı sıkıya bağl ulusunu oluşturmak isteyen birçok yazara göre, roı siyasal stratejilere uyarlamak, hatta Francesco Do erazzi ve Carlo Bini’nin öne sürdükleri gibi sans kaldırmak için silaha sarılmak gerekmektedir. Ugc gelince, o da «Jacopo Ortis’in Son Mektupları» (18ı edebiyatçının güçsüzlük duygusu üstüne bir tanıklı ken Alessandro Manzoni tarihsel bir roman ola (I Promessi Sposi, 1825-1827) ile İtalyan romantizn neğini oluşturur. Daha sonra, yarım yüzyıldan fazlı da siyasal düzlemde çaba göstermeyi ve gelecektek türün çıkış noktası olan dil sorunu konusunda eser yeğleyecektir. Giacomo Leopardi (salt lirik şiirleri} lar», 1831] Dante ile eşdeğerli sayılır) romantik «umut kırıcı bir felsefe»nin açımasız süzgecinden g taşlığa özgü Yeniklasikçilikle karşıtlaştırır ve klasi’ modern özlemler arasında bir bileşim gerçekleştir! rin dışında, romantik dönem yurtsever ve duygusa ha az önemli şairler topluluğunca bütünlenir; bu l yalmzca bir halk hareketi olan Risorgimento’ya kat maya kendini inandırmış İppolito Nievo ve Manz opardi’nin açtığı nesnel gerçekçilik yolunda ilerleye) Gioacchino gibi lehçe şiiri yanlıları ayrılır. Bu arada gunculuğun bezdirici ortamında iyi kötü bir biçim k mantizme olduğu gibi dine de karşı çıkan Giosu< («Vahşi Odlar» [Odi Barbare, 1877-1889]), İtalyan ilişkin sert gözlemlerine karşın, sonunda resmi şair lenecektir.

VERİSMO’DAN FÜTÜRİZME

1870’den sonra Italyan edebiyatım paylaşan akır önemlisi, Giovanni Verga’nın da katıldığı verismo’dur cilyalıların sert ruhunu betimler («Malavoglia», 1881) değerlerin kültürel kimliği yıktığım açıklar. Kültürel kir çıkar çıkmaz, kimi yazarlar kendilerini yeni bir destar geciliğin sözcüsü durumuna getirirler. Bu dönemin en v sikilen arasında, gizemci esinli şair Giovanni Pascoli ve XX. yy İtalyan edebiyatım, faşizmin de ele alacağı kahr pe kişiliğine bağlı tartışmaların ötesinde büyük oranda e olan, eylem adamı, şair ve romancı Gabriele D’Anı («Alev» [II Fuco, 1900]); ayrıca D’Annunzio, 1909’da Pa: garo gazetesinde yayınlanan Marinetti’nin bildirisiyle nan fütürizm içinde, estetik bir aklanma çabasına girişe
Gabriele d’Annunzio (<’Simplicissimus»un karikatürü) ve Cesare Pavese: savaşçı züppe ve antifaşist militan.
e-
Tassa, Karşı Reform’un çelişkilerini dile getirir (Allori’nin portresi, Uffizi Müzesi, Floransa).
Vittorio Aitleri, Italyan romantizminin öncülerinden biridir; François-Xavier Fabre’nin tablosu (Uffizi Müzesi).

İTALYAN DİLİ VE EDEBİYATI
‘oto Pasolini, şair ve sinemacı, konusunu «Dekameron»dan aldığı, 5 çevrilen filmde ressam Giotto rolünde.
(. YY BİLİNCİ

olursa olsun, artık İtalyan edebiyatı doğmuştur ve en göze ı yazarları: tiyatroda, her türlü betimleme olanaksızlığı üstü-jünceler taşıyan Luigi Pirandello’dan (Size Öyle Geliyorsa Öy-losi e Se Vi Pare, 1917]) militan güldürülerin Dario Fo’suna “o Buffo, 1969) ya da Carmelo Bene’nin kışkırtıcı baroğuna

I.E., 1975); şiirde Guiseppe Ungaretti’nin hermesçiliğinden Edilmiş Topraklar» [La Terra Promesa, 1950]) ve Umberto Sa-özçözümlemelerinden («Şarkılar Kitabı» [İl Canzoniere, 1945 ve 1961]) Eugenio Montale’nin biçimsel yetkinliğine irulmak» [Satura, 1971]) ve Salvatore Ouasimodo’dan («Ver-ı Sahibolmak», [Dare e Avere, 1966]) Pier Paolo Pasolini’nin :nî şiir»ine («Gramsci’nin Külleri» [La Ceneri di Gramsci, romanda Italo Svevo’nun içe bakışından «Zeno’nun Bilinci» ınscienza di Zeno, 1923), Carlo Emilio Gadda’mn biçem araş-arına («Udine Şatosu» [İl Castello de Udine, 1934]) Malapar-savaş ve modem yaşam tablolanndan (Can Pazarı, [La Pelle, , Cesare Pavese’nin yeni gerçekçiliğine (Çıplak Modeller [Bel-ıte, 1949]) ve Alberto Moravia’mn çağdaş sorunlan ruhbilim ‘a anımsatmasına («Sıkıntı» [La Noia, 1960]), yüzyıl üstüne
oranle, Tarih Devam Ediyor (Storia, 1974) ile çocukluğun masumiyeti :kin dünyasının acımasızlığı arasındaki zıtlıklan derinlemesine inceler.
Yer Sarsılıyor (La Terra Trema), Luchino Visconti tarafından 1948’de Giovanni Verga’nın romanı «Malavoglia»dan uyarlanarak çekildi.
sorular yöneltenlerdir. Dino Buzatti fantastik esini (K, 1966) ve İta-

lo Calvino düşseli («Ağaca Tüneyen Baron» [İl Barone Rampante, 1957]) ve Elsa Morante de «Yalan ve Büyü» [Menzogna e Sortilegio]

(1948) «Aracoeli»ye (1982) değin çok özel bir gerçekçilik yaratırken, Sicilya’nın tarihi, Tomasi Di Lampedusa’ya Sicilyalı soylu bir ailenin efsanesini yemden oluşturmasına (Leopar, [İl Gattopardo, 1958]) ve Leonardo Sciascia’ya toplumsal baskıların yergili bir çözümlemesine («Şu ya da Bu Yol» [Todo Modo, 1974]) gerekçe sağlar; eleştirmen ve dilbilimci Umberto Eco’ya gelince, bir polis ve Ortaçağ entrikasıyla, yansılamalı bir biçimde romana geçer (Gülün Adı [II Nome Della Rosa, 1980]) ve çok büyük bir başan kazamr. Eco bu tarzım 1989’da yayımladığı Foucault Sarkacı (İl Pedolo di Faucault) adlı romanıyla sürdürür.

Eleştirmen, Amerikan romanlarının çevirmeni ve hem lirik hem de güdümlü bir roman olan «Sicilya Konuşmaları» (Conver-sazione in Sicilia, 1941) yazarı Elio Vittorini, 1947’de şu görüşü öne sürer: «Devrimci yazar, eserinde siyasal gerekliklerden farklı olan devrimci gereklikleri tanımlamayı başaran kişidir.» O zamandan bu yana birçok yazar bu konuda görüşlerini belirtmiştir ama sorun bütünsel niteliğini korumaktadır: İtalya’da güdümlü yazarlarla güdümlü olmayanları karşı karşıya getiren kavgaların ötesinde, kendi çözümleme yeteneğine, saygınlığına inanan aydınlar topluluğu hiçbir zaman olmamıştır. □
İTALYANCA

İtalya (Sicilya ve Sardinyayla birlikte), Fransa (Korsika) ve İsviçre’de yaklaşık 66 milyon kişinin konuştuğu bir Roman dilidir. Kuzey ve Güney Amerika’da özelikle ABD ve Arjantin’de yaşayan çok sayıda göçmen de İtalyanca konuşur. Italyancadaki ilk yazılı belgeler, X. yüzyıldan kalma, Latince mahkeme kayıtlarında yer alan tanık ifadeleridir.

İtalyanca standart edebî dil, Floransa lehçesine dayanır. Halkın konuşma dili ise, bölgeden bölgeye lehçe farklılıkları gösterir. Konuşmacı eğitim düzeyinin daha düşük ya da konuşmanın teklifsiz olduğu durumlarda standart dili hiç konuşamaz, ttalyancamn başlıca lehçe öbekleri, Kuzey İtalya ya da Galya-Italya lehçeleri, İtalya’nın kuzeydoğusunda konuşulan Venedik lehçeleri ve Korsika lehçesini de içeren Toscana lehçeleridir. Bunların yanı sıra, İtalya’nın güney ve doğusunda konuşulan, birbirine yakın üç öbek ayırt edilir: 1) Marche, Umbria ve Roma lehçeleri, 2) Abruzzi, Pug-lia (Apulia), Napoli Campania ve Lucania lehçeleri, 3) Calabria, Ot-ranto ve Sicilya lehçeleri.
BAŞLICA ESERLER

1224 «Güneş İlahisi» (Castico di Frate Sole, Aziz Francesco). 1274 «Üç Kutsal Kitap»

(Libro delle Tre Scritture, Bonvesin de la Riva).

1306- İlahi Komedya (La Divina 1321 Commedia, Dante).

1348» Dekameron

1353 (Decameron, Boccaccio).

1431- «Haz Üzerine»

1432 (De Voluptate, Valla).

1470 «Şarkılar Kitabı»

(Canzoniere, Petrarca).

1504 «Arcadia»

(îacoppo Sannazzaro).

1516 «Çılgın Orlando» (Orlando Furioso, Ariosto).

1520 «Saraylı» (II Cortegiano, Castiglione).

1524 «Sofonisba» (Trissino).

1537- «İtalya Tarihi» (Storia 1540 d’Italia, Guicciardini).

1558 « Terbiyeli»

(II Galateo, Della Casa).

1575 «Kurtarılmış Kudüs»

| (Gerusalemme Liberata,

| Tasso).

1582 «Mum Yapımcısı»

(li Candelaio, Bruno).

1590 «Sadık Çoban»

(11 Pastor Fido, Guarini).

1623 «İskoçya Kraliçesi» (Reina di Scotia, Della Valle).

1657 «Aristodemo» (Dottori)

1760 Yabanlar

(I Rusteghi, Goldoni).

1762 Turandot (Gozzi).

1782 «Sauî» (Alfieri).

1815 «Mistik Saygr» (H Mistico Omaggio, Monti).

1825- Nişanlılar 0 Promessi 1827 Sposi, Manzoni).

1831 «Baladlar»

(Canzoni, Leopardi).

1877- «Vahşi Odlar»

1889 (Odi Barbare, Carducci).

1881 «Malavoglia»

(I Malavoglia, Verga).

1900 «Alev» (H Fuco, D.Annunzio). 1917 Size Nasıl Geliyorsa Öyledir

(Cosi e Se Vı Pare, Pirandello) 1923 Zeno’nun Bilinci (La coscienza di Zeno, Svevo).

1949 Can Pazan (La Pelle, Malaparte). Çıplak Modeller (La Belia Estate, Pavese).

1950 «Vaat Edilmiş Topraklar» (La Terra Promeisa, Ungaretti).

1957 Ağaca Tüneyen Baron (Î1 Barone Rampante, Calvino).

1958 Leopar (Ü Gattopardo, Di Lampedusa).

1960 «Sıkıntı»(La Noia, Moravia). 1971 «Doğrulmak»

(Satura, Montale).

1974 «Şu veya Bu Yol»

(Todo Modo, Sciascia).

1980 Gülün Adı

(H Nome Della Rosa, Eco). 1982 «Aracoeli» (Elsa Morante). 1989 Foucault Sarkacı (Jlfeâolo di Foucault, Eco)
AYRICA BAKINIZ

—► IB.ANSLİ commedia dell’arte —► ib.ansli Dante AÜghıen —► IB.ANSU fütürizm

—► 13.ANSH Goldon:

—► İB.ANSL1 hümanizm —BM) İtalya —► IB.ANSU Petrarca —► ielansu Pirandello Luigi)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*