KOLOMBİYA

KOLOMBİYA

Kolombiya yerleşim biçimlerinin çeşitliliği, değişik manzaraları, doğasının verimliliği, hammadde bolluğu, gibi birçok yönüyle en kuzey noktasında yer aldığı Güney Amerika’yı tek başına özetleyebilir. Bağımsızlıktan bu yana, her zaman mevcut olan şiddet dolu dönemlerin ötesinde, Kolombiya’nın tarihi modern bir ulusun kuruluş tarihidir.
Uluslararası kod: COL Yüzölçümü: 1 141 748 km2

Nüfus: 36 160 000 [1997]

Nüfus yoğunluğu: 36,1 kişi/km Başkent: Bogota (çev. 5 237 635 nüf.) [1995]

Resmî dil: İspanyolca Din: Katolik % 96 [1997]

Millî bayram: 20 Temmuz (1819’da elde edilen bağımsızlık bayran Para birimi: Kolombiya pezosu (COP)

[1 Kolombiya pezosu= 100 Centavos]

Hükümet ve yönetim Anayasa: 1991 Anayasası, üniter devlet yapısında bir cumhu’v. çok partili rejimi kabul eder.

Kurumlar: Senato (114 üye) ve Millet Meclisi (199 temsilci); te.< n reçeli seçimle dört yıllığına seçilen cumhurbaşkanı.

Yönetim birimleri: 32 il, 1 başkent bölgesi (Bogota)

Ekonomi GSMH: 71,4 milyar dolar [1997]

Kişi başına GSMH: 1977 dolar [1997]

İthalat: 18 853 milyon dolat [1995]

İhracat: 10 125 milyon dolar [1995]

Eğitim ve sağlık Okuryazar oram: yetişkin nüfusun % 91’i [1994]

Ortalama ömür: kadın 73, erkek 67 [1996]

Çocuk ölüm oram: %„ 37 [1985-1990] Bogota, Andtar’m Batı Sıradağları kolu üzerinde 2 600 m yükseklikte kurulmuş olan ve Andlar’da merkezî bir konumdaki tek başkent niteliği taşıyan Bogota’da, eski sömürge semtlerinin sevimliliği korunarak modern bir alışveriş merkezi geliştirilmiştir.
TARIM

(1991)
Ürünler ve üretim (milyon ton)
kahve 0,87
kakao 0,06
manyok (1989) 1,39
mısır 1,30
muz (1990) 1,08
pamuk 0,15
patates 2,32
pirinç 1,76
platano (1990) 2,22
şeker 1,76
şekerkamışı 27,12
Hayvancılık (milyon baş)
domuz 2,70
koyun 2,74
sığır 24,87
Balıkçılık (1994) 122 700 ton

İÇİNDEKİLER

FİZİKÎ COĞRAFYA BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA TARİH

DEVLET VE KURUMLAR TOPLUM KÜLTÜR VE MEDENİYET
Orta Amerika kıstağına temas eden Kolombiya’nın konumu, uyuşturucu ticaretinin kavşak noktası olarak oynadığı role kısmen açıklık getirir; uyuşturucu kaçakçılığı (ihracatın % 20’si kadar) ve «uyuşturucu terörizmi», ekonomide elde edilen tatmin edici sonuçları gölgelemektedir. Oysa, 1960 – 1989 arasında ortalama büyüme yüzde 5 ve enflasyon genellikle yüzde 30’un altındadır.

FİZİKÎ COĞRAFYA

Kolombiya, birbirinden ayrı üç coğrafî şekil gösterir: kıyılar, doğudaki platolarla ovalar ve Andlar. Ülkenin dörtte birini kaplayan And Dağları üç kola ayrılır: batı, orta (en yüksek) ve doğu.

Yüzey şekilleri ve akarsular

Zaman zaman harekete geçen, 1985 patlamasında dev çamur akıntısıyla 22 000 kurban alan, Armero şehrini yakıp yıkan Ne-vado del Ruiz (5 400 m) gibi yanardağların bulunduğu Orta Sıradağlarda buzullarla kaplı birçok tepe vardır. And Dağları’nın üç kolu iki büyük olukla (Magdalena ve Cauca nehirlerinin vadileri) birbirinden ayrılır. Ülkenin en yüksek noktası, uç kuzey bölgesi Sierre Nevada Dağları’nda Santa Marta Tepesi’nde 5 775 m’ye ulaşır; burası aynı zamanda dünyanın en yüksek kıyı kütlesidir.

Ülkenin doğusunda, Doğu Sıradağları’nın eteklerinden Amazon ve Orinoco havzalarına kadar ülkenin yarısını kaplayan, geniş savanlarla örtülü ve güneydoğuda geniş Amazon orman parçalarıyla kaplı nispeten alçak bir bölge uzanır.

Kolombiya, Pasifik Okyanusu boyunca, mangrov ormanlarıyla kaplı 1 300 km’lik Karayib Denizı’nde de 1 600 km’den daha uzun deniz kıyılarına sahiptir. Nikaragua’ya bakan Karayib sahillerinde Kolombiya’nın San Andres ve Providencia takımadaları yer alır.

Kolombiya akarsu ağının temelini üç havza oluşturur. Pasifik Okyanusu yamacı, Batı Sıradağları’nın batısında dar bir kıyı şeridine dönüşür. Kuzeye ve Karayib Denizi’ne doğru, üç sıradağ arasındaki vadilerde, İspanyol fetihlerinin üç önemli ekseni olan Atrato, Magdalena ve onun kolu Cauca akar. Doğu ovaları içinde Amazon’un kolu Caqueta ve kuzeye doğru Orinoco’nun kollarından oluşan birçok nehir akar.
İklim ve bitki örtüsü

Kolombiya, Ekvator kuşağında yer alır ve gerçek anlam;:- -simleri yaşamaz; yıllık sıcaklık ortalamalan 5 “C’den dal’; -değişiklik göstermez. Buna rağmen, ortalama sıcaklık, yi:? -bağlı olarak düşer ve kıyılarda 30 °C’yi biraz geçerken doğru 0 °C’yi bulur. Bu değişiklik, tarım ürünlerinin dağıir lirleyici ısı kademeleri yaratır; böylece 0 – 1 000 m araşınca bölgeler» (ortalama sıcaklık 24 °C), 2 000 m’ye kadar «ıl^r_i” ‘ geler» (17-24 °C), 3 000 m’ye kadar «soğuk bölgeler» (12 – -ve bunun ötesinde de «dağ» bölgesi yer alır. Bunun tersçi yağışlar (mart ve ekime denk düşen, nem bakımından er. _•>-iki iklimle birlikte), Guajira Çölü’nün uç bölgeleriyle (yıüc: 200 mm yağış) yağmurların yılda 10 000 mm’yi bulduğu : == Okyanusu kıyıları arasında büyük değişiklikler gösterir.

Coğrafî koşulların son derece çeşitli olması, Alexander ver –J boldt’u büyüleyen hayvan türleri (jaguar, timsah, tavşan, ag_■ i ana, kaplumbağa, papağan [ara], maymun, boa yılanı ve çc: < böcek) ile bitki türlerinin (palmiye, orkide, ağaç görünüşlü e|:= kaktüs ve çeşidi tropikal meyvalar) çok zengin olmasına yz.

Büyük Okyanus kıyısında, Choco İli nde bir orman. Bu ülkede, fauna ■: flora yeryüzünde pek az görülen bir çeşitlilik gösterir.

Cartagena. 1533’te İspanyolların kurduğu bu liman şehrinde eski bir semt.
Metre 0 200 2 000 ve altı
KOLOMBİYA
Başkentlerin altı çizili
Demiryolu

Boruhatiı Başlıca petrol alanları
Ölçek; 1/13 500 000 100 200 300 km
ERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA

ırda bulunan maden ve petrol yataklarının sanayileş-ındırmasına ve daha sağlam temellere dayanan bir in kurulmasına imkân tanımasına rağmen, kahve eklim olduğu tarım faaliyetleri ülkenin önde gelen üretim iteliğini sürdürür.

a yerlileri, bugünkü nüfusun yüzde 5’inden daha azım ve genellikle ülkenin ıssız kesimlerinde yaşarlar. Sö-ı gelişmesi (yerli nüfus yok edildikten sonra) çoğunluk-ıgelerine yerleştirilen Afrikalı kölelerle sağlandı. Siyah tıüfus o kadar birbirine kanşmıştır ki bugünkü Kolom->unun çoğunluğunu melezler oluşturur (yaklaşık % 60). temelde Karayib kıyısında ve Andlar’da yoğunlaşır; .yanusu kıyısı (komşu Ekvador’un tersine) ve özellikle sa-îplı ovalarda ve Amazon bölgesinde nüfus sıklığı son de-ktür (km2’ye bir kişiden az insan düşer). 1950’lerden bu sî şiddet nüfusun kırsal kesimden şehirlere özellikle Bo-lellin, Cali ve Barranquilia’ya kaymasına ortam hazırladı.

;n ve enerji kaynakları

yıllarda, büyük petrol, kömür ve nikel yatakları bulu-neye açıldı. Bu hammaddeler, altın ve zümrüt (dünya n üçte biri) üretimine eklendi. Başlangıçta, merkezi la vadisinde olan petrol üretimi, Doğu Sıradağlar’m savanlı ovalara ve Pasifik Okyanusu kıyılarına yayıldı, ölgelerdeki petrolü kıyı bölgelerine taşıyan boruhatları ,n öncelikli hedefi durumuna geldi, a, El Cerrejon’da (El Descanso’dakine ilaveten) bulunan atağı, Kolombiya’yı büyük bir kömür ihracatçısı yap-erro Matoso’daki tek yatak bile Kolombiya’yı önde ge-ikel üreticisi yapmaya yetti. Ayrıca, dış borçları büyük rtan (1991’de 18,3 milyar dolar) yatırımlar pahasına Ko-hıdroelektrik gücünü artırmaktadır.

m, hayvancılık ve balıkçılık

eksel olarak Kolombiya’da kahve, muz, şekerkamışı, kakao üretilir; daha sonra sebze ürünleri ve tahıllarla, iya’yı Hollanda’nın ardından ikinci sıraya yerleştiren ye-etim alanı, çiçekçilik (karanfiller ve güller) gelir. Kolom-nı zamanda her türden meyvenin yetiştirildiği ülkedir: çarkıfelek meyvesi, ananas, turunçgiller, anona.

1 900 m arasında yetiştirilen kahve, tarım üretiminin ya-
YÖNETİM BİRİMLERİ
İl merkezi Yüzölçümü (km2) Nüfus (1992)
>nas Leitica 109 665 52 900
t Arauca 23 818 97 000
[uia Medellin 63 612 4 467 900
co Barranquilla 3 388 1 704 000
r Cartagena 25 978 1 451 700
■t Tunja 23 189 1 274 400
; Manizales 7 888 909 800
tâ Florencia 88 965 309 500
ara El Yopal 44 640 176 800
Popayan 29 308 933 600
Valledupar 22 905 799 900
) Quibdo 46 530 350 900
>ba Monteria 25 020 1 115100
.inamarca Bogota 22 623 1 658 800
ia Puerto Inirida 72 238 13 100
Neiva 19 890 777 900
lajira Riohacha 20 848 347 500
iare San Jose del Guaviare 42 327 63 900
alena Santa Marta 23 188 979 700
Villavicencio 85 635 564 300
o Pasto 33 268 1 163 400
r de Santander Cucuta 21 658 1 006 900
nayo Mocoa 24 885 221 900
dio Armenia 1 845 • 414 500
alda Pereira 4 140 735 700
uıdres
ovidencia San Andres 44 41 600
mder Bucararaanga 30 537 1 642 600
Sincelejo 10 917 611 400
la îbague 23 562 1 193 400
del Cauca Cali 22 140 3 335 800
»es Mi tu 65 268 34 400
ada Puerto Carreno 100 242 19 400
ent (Bogota) bölgesi 1587 4 921 600

Koka yapraklanma hazırlanması.

Uyuşturucu ve «uyuşturucudan elde edilen dolarlar», taşımacılığın kalkınmada en büyük engel olduğu bu ülkenin ekonomisinde geniş bir yer tutar. Pablo Escobar’ın teslim olması (1991) ve 1992’de hapisten kaçışı, çetelerin tek hâkim güç olduğu bu ülkenin kötüye çıkmış adını daha da kötüleştirmiştir.
SANAYİ

(1991)

Metalürji

ham çelik 300 000 ton

İmalat

pamuk ipliği 90 000 ton yapay dokuma 58 600 ton

MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI

(1991)

altın 35,2 ton

demir (cevher) 279 000 ton elektrik (1990) 36 milyar kWsa petrol 21 059 000 ton

taşkömürü 19 800 000 ton

BAŞLICA İHRAÇ ÜRÜNLERİ

(1990)

(yüzde olarak)

petrol ve petrol ürünleri 36,8

kahve 21 giysi ve kumaş 4,2 meyva 3,9 çiçek 3,3 demir ve çelik 3,1
Kahve plantasyonu:

Bogota – Cali – Medetin «altın üçgeni»nin merkezinde. Kahve, Kolombiya’da GSMH’nin yüzde 8’ini sağlar.
rısma tekabül eder ve ekili alanların yüzde 17’sini kaplar. Brezilya miktar olarak üreticiler arasında birinci sırayı korumasına rağmen, 1990’da Kolombiya, kahve ihracatında satış değeri bakımından birinci sıraya yerleşmiştir.

Savanlı ovalar hayvancılığa ve deniz kıyılarıysa balıkçılığa imkân verir; öyle ki bu iki etkinlik üretim fazlası doğurur. Kolombiya’nın orman varlığı (ülkenin üçte biri ormanlıktır) henüz yeterince işletilmez.

Sanayi

1930’lu yıllardaki birinci sanayi devriminin ardından, Kolombiya sanayisinin gerçek atılımı 1960’lı yıllara rasdar. Önce ulaşım imkânlarının artırılması ve hammaddelerin işletilmesi için gerekli olan malzeme ve teknoloji ithal edildi. Etkinlikler, ulusal kaynakların dönüştürülmesi çevresinde yoğunlaştı: mesela demir ve Bogota’nın kuzeyinde Boyaca bölgesinden çıkarılan kömürle çelik üretimi gibi; petrokimya ve dokuma sanayileri, deri ve basım alanlarında kullanılan kâğıt sanayii ile birlikte Medellin bölgesinde toplanmıştır. Fransız (Renault) ve Japon (Toyota) ortakların desteklediği otomobil kesimi, ulusal ihtiyacın yansını karşılayacak çaptadır.

Ticaret ve hizmet sektörü

1980’li yıllarda, turizm kahvenin ardından zaman zaman ikinci bir döviz kaynağı durumuna geldi, ama bu kesimin gelişmesi ülkenin görüntüsünü zedeleyen şiddet olayları yüzünden dalgalanmalar gösterir.

Karayolları başta olmak üzere ulaştırma sistemleri ekonomik gelişmenin karşısına dikilen en büyük engeldir. Modernleştirme planları, ülkenin uç kesimlerini Buenaventura ve Barranquilla gibi limanlara bağlayan yolların yapılmasını veya durumlanmn iyileştirilmesini öngörmektedir. Akılcı bir biçimde geliştirilen havayolları, ülkenin içlerine yapılan yolculuklarda en hızlı ulaşımı sağlamaktadır.

TARİH

Amerika yerlilerinin zengin geçmişiyle birlikte, Kolombiya’nın sömürge dönemine ve daha sonra bağımsızlık dönemine ait tarihi Îspanyol-Amerikan tarihi içinde yer alır.

Kolomböncesi dönem

İlk konkistadorlar geldiği sırada, bugünkü Kolombiya topraklarında kabileler halinde yaklaşık bir milyon kişi yaşıyordu. Bazı kabileler, Bogota’daki Altın Müzesi’nde görülebileceği gibi heykellerin ve mücevherlerin ortaya koyduğu parlak medeniyetlere sahipti. İspanyolların gelişi, Çibça, Kariba ve Aravak etkilerinin yayıldığı yerli kültürlerin büyük bir çoğunluğunun yok olması veya İs-panyollar içinde kaynaşması anlamına gelir. Çibça kültürü (seramikçilik ve mücevherciliğiyle ünlü) Doğu Sıradağları’nın orta kesiminde hâkimdi. Kuzeyde Taironalar da mücevhercilik ve göz alıcı çömlek yapımcılığıyla tanınırlardı; 1970’li yıllardan sonra, karmaşık taraça ağları, taştan merdiven ve yollarıyla «kayıp şehirlerin» (Sierra Nevada de Santa Marta yamaçlarında) ortaya çıkarılmasından bu yana, bu halkların çok gelişmiş toplumları daha yakından tanınabildi. Ama güneyde, San Agustin’de insan veya hayvan biçimindeki büyük stilize heykellerin sırrı hâlâ çözülememiştir.
YERLEŞİK BİR TEDHİŞ

j Pek çok insanın hayatına mal olan tedhiş eylemlerinin başlıca sebe

• den biri olan gerillanın gelişmesine elverişli bir ortam içinde, kaıd | galan 19501i yıllarda iyice arttı. 1970’li yıllardan sonra marihuana1 I Jeri ve kokain anüalanyla ihracatçıları, bazı bölgelerde devlet vaı | yeterince güçlü olmamasından yararlandılar ve beyaz zehir kaçafc j dan büyük kazançlar elde ettiler. Ama şiddet, bu yasadışı kişileri? | güvenlik güçleri (ordu ve poJis} ile yarı askerî gruplarca da beslenn*
Fetihten bağımsızlığa

Altın tutkusuyla yola çıkan İspanyollar, Karayib kr-: içerilere ilerleyişlerinde «Yerliler»in güçlü direnişiyle kar; —: daha sonra başkent durumuna gelen Santa Fe De Bogc^ ” Jimenez de ûuesada tarafından kuruldu. XVI. yy’ın bırr : bir fetih dönemi olmakla birlikte, ikinci yarı daha çok tizleştirme dönemidir. Altın madenleri bakımından zeng– -yeni İspanyol sömürgesi Yeni Granada adını aldı. Yer„ ‘ azalmasını dengelemek amacıyla getirilen Afrikalı el er.-.z: yararlanılarak, XVIII. yy’da tarım ve hayvancılık gelişt-rv

Ispanyol sömürgeleri, 1717’de genel valiliğe dönüşr. : ol» (daha açık bir anlatımla orada ortaya çıkan) bur. . oluştu ve Aydınlanma Çağı felsefesine duyarlık göst£rı yy’ın sonuna doğru, ötekilerin yanı sıra Fransız Devr_r. etkisiyle Ispanyol hâkimiyetine karşı çıkıldı. «Conr_-Socorro»nun çok ağır vergilere karşı 1781’de ay£-.~’-1810’da ilk bağımsızlık ilanıyla sonuçlanacak olan sur;: tı. İspanyollar 1815’te yeni fetihlere girişerek böylec= _ dor» («Kurtarıcı») Simon Bolivar’m 1819’da öncüiujS ğımsızlık ve özgürlük savaşma sebep oldular.

Bir ulusun doğuşu

Bolivar, Ekvador ve Panama’nın da katıldığı, Venezr-; _ ni Granada’nın oluşturduğu birliğe, (Kristof Kolomb’ur : Büyük Kolombiya adını verdi. Libertador’un, kıta ülks.; leşmeleri yönündeki isteğine rağmen, iktidar tutkusu : eden kavgalara yol açtı. Venezuela ve Ekvador 1830″:.; ten ayrıldılar. XÎX. yy boyunca birçok iç savaş (toplar:- r. dı; iki büyük parti (liberal ve muhafazakâr) ile bunlsr_” ■ ulusal önderleri arasındaki şiddetli uyuşmazlık bu s£ i- -rükledi; zaman zaman federal zaman zaman da merk^r jimlerin birbirlerini izlemesi bu karşıtlığa bir açıklık Gün Savaşı (1899-1902), bir tür şiddet geleneğini ye:.. \ •

XX. yy’ın ilk yıllarında, Amerika Birleşik Devletler-özellikle Amerikalıların Panama’nın bağımsızlığını – -etmesine yaptıkları katkıyla kendini hissettirmeye fcs;-ci Dünya Savaşı’nın ardından, sanayinin ve şehirieşrr; te gelişmesiyle, ülkede hızlı bir ekonomik kalkınma r:” -şandı. Ama bu gelişmelere eşitsizlikler ve toplumsal; »_-eşlik etti; ordu, Kuzey Amerikalı muz şirketlerinin dürmede tereddüt etmedi.

Şiddet dönemi

XX. yy’ın ikinci yarısı sarsıcı bir olayla açıldı: halk;. : :* ge Eliecer Gaitan, 9 nisan 1948’de Bogota’da öldün-; _ şiddetli bir halk ayaklanmasına yol açtı. Bunu izleyer. £-savaş dönemi (bu dönem «Violencia» [«Tedhiş»] o.?.:. * lir) on yıl içinde yaklaşık 200 000 kişinin ölümüne ser; r Çeşidi biçimlerde süren bu iç savaş, gerilla hareketler.:-‘ sına yol açtı ve büyük şehirleri çevreleyen gecekonc-^r: ması sonucunu doğuran, kırsal kesimden şehirlere yer ;-‘ bir göçe sebep oldu. 1953’te Kolombiya, general R-s; :: iktidara gelişiyle tarihinde pek az görülen darbelerdsr. ” dı. Popülist rejime karşı, geleneksel iki parti bırleşere-altı yıl boyunca iktidarı sırasıyla bir liberal, bir muhsrs r–

1991 ANAYASASI

Carlos Galan’ın 1989’da öldürülmesi eskilere uzanan anayasal re-ı düşüncesini güçlendirdi: cenaze töreni sırasında, pankartların üze-e: «Bu kadar şiddet yeter, Kurucu Meclis istiyoruz» sloganları okunu-!u. Bu düşünce 1990’da gerçekleşti ve tek dereceli seçimle atanan Ku-: Meclis, şaşkınlık uyandırıcı bir siyasî mozaik oluşturdu. Bu Mec-: Antonio Navarro’nun M 19’u, iki geleneksel parti ve bunların ayrılarıyla yerli toplumların temsilcileri ve evanjelistler yer alıyordu.

‘eni 1991 Anayasası «milletin kayıtsız şartsız egemenliğinden söz ektedir, oysa 1886 Anayasası «Tanrı adına» kaleme alınmıştı. Anaya-:yasî konumlara, hukuka, toplumsal haklara düzenlemeler, kadınla-/e etnik azınlıklann haklarına açıklık getirmekte, bir toprak reformu jrmekte ve geleneksel güçlerin en büyüklerinden biri olan Katolik Ki-ı’ni geri plana atarak medenî boşanma kurumuna yer vermektedir.
işkamna bırakan Ulusal Cephe’yi kurdular. 1974’ten bu yana iller ve muhafazakârlar iktidarı üstlenmeyi sürdürmektedir. 70’li yıllar, gerilla hareketlerinin ve uyuşturucu kaçakçıları-1970’li yıllarda marihuana, daha sonra kokain) gittikçe artan ^etleriyle belirginlik kazandı. 1980’li yıllarda hükümetler ayla, özellikle ateşkes andaşmaları imzalayan 19 Nisan Ha-i (M 19) ile uzlaşmaya teşebbüs etti, le 1980’li yıllarda, uyuşturucu tüketiminin büyük bir yıkıma ştüğü Batılı ülkelerin baskısıyla, hükümet dünyanın en bü->n zengininden biri olan, en büyük «mafya babası» Pablo Esrin 1991’de teslim olmasıyla doruk noktasına varan uzlaşma mlerine başlamadan önce bu mafyalara karşı savaş verdi. ?eler aynı yönetici sınıftan seçildiği için iki parti (laik ve top-u liberal partiye karşı daha tutucu ve düzene bağlı muhafa-r parti) arasındaki fark gittikçe azalmaktadır. Ayrıca bu par-Ulusal Cephe döneminde ve daha sonra da 1970’li yıllarda, fi birlikte yönetmek üzere bu farklılıkların üstesinden gel-başardılar. Bu geleneksel partiler tekeli belli bir yozlaşma ninin, eş dost ve adam kayırıcılığının sürmesine sebep oldu.

i partili yapının çöküşü

80’li yılların başında, demokratik iktidar, karşı güçlerin: turucu kaçakçılarının, gerillanın, orduya bağlı yarı askerî arın varlığını her yerde hissettirmesi yüzünden zayıfladı, iki leksel parti de bölünmelere uğradı; mesela 1989’da öldürü-uis Carlos Galan, yeni liberalizmi ortaya attı. Siyasî mirasçı-esar Gaviria TrujiIIo, 1990’da cumhurbaşkanı seçildi, ‘den sonra seçilen, «liberallerden daha liberal» bir muhafa-r cumhurbaşkanı olan Belisario Betancur, gerilla harekede-görüşmeleri daha önce başlatmıştı. Bu harekederin en ılisi olan ve silah bırakmayı kabul eden M 19, siyasî partiye :şerek 1990 mayısındaki cumhurbaşkanlığı ve 1990 aralığm-Kurucu Meclis seçimlerinde şaşırtıcı sonuçlar elde edecektir, rihi boyunca pek az darbe yaşandığı göz önünde bulundu-ığunda, Kolombiya’nın Güney Amerika kıtasının en köklü ukrasilerinden biri olduğu düşünülebilir. Ama siyasî hayatı indiren şiddet, neredeyse kurumlan sarsan bir istikrarsızlı-)1 açmaktadır.

EVLET VE KURUMLAR

ılombiya, kısmen Fransız örneğinden esinlenen bir demok-ir. Hükümeti yöneten cumhurbaşkanı tek dereceli seçimle yıllığına seçilir, ama yeni bir dönem için seçilme hakkı yok-’asama gücünü dört yıllığına seçilen, Senato ve Millet Mecli-en oluşan iki meclis ellerinde bulundurur. 32 ilin her birinin ıda devlet tarafından atanan bir vali bulunur. Belediye başın 1989’dan bu yana tek dereceli seçimle yönetime geçerler.

OPLUM

[itim. Eğitim orta düzeydedir. En başarılı okullar ve üniver-:r özeldir ve nüfusun ayrıcalıklı bir bölümüne açıktır. Ayrı-itkililer beyin göçünü önlemeye öncelik verirler, ısuı. Kimi yüksek tirajlı gazeteler geleneksel oligarşiye bağ-nakla birlikte, Kolombiya basını nispî bir özgürlükten yarar-Yine de, 1980’li yıllarda şiddet dalgası yüzünden sorunlar-rşılaşıldı; gazetecilerin kimileri sürgün edildi kimileri de et-klerini açığa çıkardıkları uyuşturucu kaçakçılarının hedefi ,k öldürüldüler.

>or ve oyunlar. Kurşundan yapılmış bir kaydırağı, patlatıl-gereken çatpattan yapılmış hedefe fırlatmaya dayanan «te-:n yaygın oyunlardan birisidir. KolombiyalIlar, futbola tut-a bağlıdır ve boğa güreşini severler. Toplumsal açıdan yük-eye imkân veren boks, tıpkı bisikletçilik gibi ülkeye birçok ?iyon kazandırmıştır.
KOLOMBİYA
KULTUR VE MEDENİYET

Genellikle çok fazla yankı uyandıran (uyuşturucu kaçakçılığı, şiddet) ve özellikle ülkeyi küçük düşüren görünüme rağmen kültürleri ve ülkeleriyle gurur duyan KolombiyalIlar, kendi sorunlarına, genellikle ılımlı bir mizah desteğinde eleştirel bir gözle bakarlar.

Edebiyat

Kolombiya edebiyatı, XVI. yy’dan itibaren vakanüvisleriyle ve büyük merkezlere özgü birtakım modalara (üslupçuluk, kavramcılık, gelenekçilik) düşkün şairleriyle erken atılım gösterdi. Bununla birlikte gerçekçilik (Eugeno Diaz’m «Manuela»sı, 1866) ve mizah (Jose Manuel Marroquin’in «El Moro»su, 1897), Jorge Isaacs’ın romantik idillerine («Mana», 1867) göre daha az yankı uyandırdı.

Bir yerli havası taşıyan Jose Eustasio Rivera’nın «Girdap» (La Voragine, 1924) adlı eseri, savardı ovalarda ve Amazon ormanlarında geçen bir serüven romanıdır. Ama Kolombiya ve Latin Amerika edebiyatının en parlak eseri olan Gabriel Garda Mar-quez’in Yüzyıllık Yalnızlık (Cien Anos de Soledad, 1967) adlı romanı, «büyülü gerçekçilik» adıyla anılan akıma bağlıdır.

Kolombiya tiyatrosu özellikle Bogota’da ve uluslararası festivallerin yapıldığı Manizales’de son derece canlıdır. Buna rağmen sinema, kendini 1990 Cannes Festivali’nde kanıdayan Victor Gaviria gibi birkaç yeteneğe rağmen, pek gelişmemiştir.

Müzik

Kolombiya son derece canlı bir müzik ve dans geleneğine sahiptir. Zaten bir atasözü de KolombiyalIların yürümeyi öğrenmeden önce dans etmeyi öğrendiklerini belirtir. Birçok türle karşılaşılır ve bütün ülke, tüm toplumsal sınıflara bir arada yer vererek bu dansların ikisi çevresinde bir araya gelir: siyah nüfusun Afrikalı müzik gereçleriyle çalınan ve ritmik danslara çok yakın olan cum-bia ve akordeonla geleneksel müzik alederine bir arada yer veren vallentano. Aynca KolombiyalIlar Afrika-Küba müziklerinin türsel adı olan salsa müziğim de dinler ve bu müzikle dans ederler. □
. .ir

-■ r
AYRICA BAKINIZ

– ib^hsu Amazonya

– IB.MŞH Amerika

– ib-ansli Amerika (Latin)

– ib.ansli Amerika yerlileri ► IB.AHSU And Dağlan

– IB.AKSU kahve
Fernando Bolero: «Aile», 1979 (Claude-Bernard Galerisi, Paris).

İLHAN KOMAN

Heykelci İlhan Koman sanatta evrensel değerleri yakalamayı başarmış sayılı sanatçılardan biridir; ona göre evrenselliğin baş koşulu «özgün» ve «has» olmaktır. «Önemli olan bütün insanlarla birlikte söyleyebileceğimiz şarkıdır. Doğru bir şey söylersek, bu, insanlar için de evrensel bir şey olacaktır». İlhan Koman Türk heykel sanatım ülke dışına çıkarmakla kendini görevli saymış bir sanat gönüllüsü, sanatın evrensel mesajını çok iyi kavramış ve yansıtmış usta bir heykel sanatçısıdır.

GÖÇMEN BİR AİLE

1921’de Edirne’de doğdu. Anne tarafı, eski bir Edirneli aileden gelir, Süleyman Şah zamanına kadar dayanır. Babası (Ahmet Fuat), Yugoslavya’da Koman kasabasındandır. Aile Mohaç savaşından sonra, Konya’dan oraya götürülüp yerleştirilmiş. Karlofça anlaşmasından sonra, ordu geri çekilmeye başladığında, Koman ailesi de oradan göç ederek Bulgaristan’a gelmiş. Rus savaşı sırasında da, bir kez daha göçe uğrayarak Edirne’ye yerleşmiştir.

İlhan Koman’ın dedesi eski Jön Türklerden olup, sonradan
Kurtuluş Savaşına katılmış ve Osmanlı Meclisinde Misa-programını okumuş olan Şeref Bey’dir.

İlhan Koman’ın kafasında, küçük yaşlarda gemi mühe” mak vardır. Gemi modelleri yapmaya olan merakı, oncı nin gelişmesine yol açmıştır.

Edime Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra, kendini İstar. zel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde bulur.

Kısa bir süre sonra, yeteneğinin resimde değil, hey;, duğunu gördüğünden, kaydım 1942’de Heykel Be nakleder.

Önceleri Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atfc. çalışır. Antik heykellerden yaptığı kopyalar, hocalar katini çeker. 1946’ya, yani bölümden mezun oluncay Akademi’deki 1936 reformu sırasında Almanya’cs. edilen Rudolf Belling’in yanında çalışır. 1947-1950 : Paris’te özel atölyelerde meslek yaşamım sürdür-i-Akademisine girer. Louvre Okulunda bilgi ve dene;, geliştirir. 1951’de yurda dönerek Güzel Sanatlar Ai Heykel Bölümü’ne asistan olur. 1957’de bir ara Mac. yesinde görev yapar. O dönemde heykel, henüz sans.: sında, alınıp satılan bir nesne değildir. O nedenle Aharda, hocalarının yolundan gider, daha çok anıt türür. malara yönelir. Anıt Kabir’in çıkış merdiveninin sağalan büyük rölyefi, hocası Hadi Bara’yla gerçekleştirir yefin eskiz çalışması, Anıtkabir için açılan yarışmaca görülen projedir.

İsveç’e Göç

İlhan Koman 1967’de, Akademi’deki görevinden kt ğiyle ayrılarak, yerleşip çalışmak üzere Stockholm’e e;, daki Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu’nda öğretine -başladı.

Aynı yıl İsveç’te, Sundavalla’da, bir alanın düzenlerr açılan yarışmada ve üç yıl sonra, Örebro Belediye Sari konulacak heykel yarışmasında mimar Çetin Kanra’ylî ödülünü kazandı. Sundavalla projesi, 1971’de uygular.; ro’da kazanan Leonardo Anıtı ise, İsveç hükümeti e Stockholm Yüksek Mimarlık Okulu’nun önündeki alsr. tirildi.

Yurtdışındaki ilk kişisel sergisini 1948’de Paris zs 8»de düzenledi. Aynı yıl gene Paris’te, «Realites X; sergisine katıldı. 1949’da «Galerie Mai»de ikinci bir = ha açtı. Türkiye’deki ilk sergisini ise 1951’de Istanbu. sız Elçiliği salonlarında gerçekleştirdi. 1953’te Şehir -de açtığı sergi ilgi gördü. 1954 ve 1955’te katıldığı 1Zı gilerinde ikincilik ve birincilik ödülleri kazandı 1957’de Venedik ve Sao Paulo Bienalleri’ne katıldı, r: veç, Belçika ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde kişıss düzenlediği 1960’lı yıllar, İlhan Koman’ın en verim.: ni oluşturur.

Danimarka’nın ünlü sanatçılarıyla birlikte, Kopenlın: kellerini sergileyen İlhan Koman, bir süre de bu ülkede gen Grubu» olarak bilinen sanatçılarla çalıştı.

1970-1971 yıllarında, Stockholm’da küçük alanlara i üzere yaptırılacak heykeller için düzenlenen yarışmacı ödülünü kazanan İlhan Koman’ın projeleri, sonradar. mıştır.

Geometrik kurgu ve düzen

Sanatın bütün dallarına ve tekniklerine yoğun bir -Z. miş olan sanatçının, yenilikçiliğe olan tutkusunun ız. dönem çalışmalarında görmek mümkündür. 1970 ser: malarında geometrik biçim ve yapıların modüler plan: lenmesi, onun başlıca kaygısını oluşturur.

Bu dönem işlerinde, geometrik kurgu ve düzer, herhangi bir mekanik tekrara girmeksizin, sanatsa: r. ginliğine ulaşmasında başlıca etkendir.

1980’de Zincirlikuyu’daki Halk Sigorta binasının nulmak üzere düzenlediği ve bugün aynı yerde. Is:’ önemli anıtlarından biri olarak kendini gösteren heykeli, 12 mm kalınlığında 112 metal levhanın yar. tirilmesinden oluşur. Ayakta duran bir kadın figür-aldığı bu heykelinde İlhan Koman, zengin bir geçr: Akdeniz kültürünün mirasçısı olan Türkiye’de, ir~ simgeleştirmek istemiştir.

Bu olaydan bir yıl sonra, 1981’de Sedat Simavi W: Sanadar Ödülünü kazanır.

İlhan Koman, 30 aralık 1986’da İsveç’in Stockhcir geçirdiği bir rahatsızlık sonucu yaşama veda eder.

ZGÜN VE EVRENSEL BİR SANATÇI

m Koman’ın, büyük bir bölümü yurt dışında geçen çalışma heykel sanatında her tür araç-gereçten yararlanarak yeni tozisyonlar oluşturma amacına yönelik çabaları içerir. Bir görüşlerim şöyle dile getirir: «İnsanoğlu demek, kendi ken-nşa eden nesne demektir. Doğuşumuzdan ölene dek, öğre-rene, bizden öncekilerin öğrendiklerini tekrar ede ede, yenide öğrendiklerimizin üzerine katarak, kendi kendimizi inşa <tir. Zaten insanoğlunun serüveni de hep böyle olmuştur», rtdışındaki uzmanlar ve sanat ilgilileri, bu nedenle Koman’ın annı «büyüleyici» bulurlar. Bir sanat eleştirmeni (Gertrud e Sutton), Koman’ın heykellerini, oyun oynama isteği ve usta-lyışına bağlar, matematikten yola çıkarak yarattığı biçimlerde, lanın yaşayan bir sürece dahil edildiğine değinir. Sutton’a gö-lat, sadece yetenek veya yapabilme gücünden ibaret değildir, sizlik ve sınırlann aşılması, sanatta, tıpkı Koman’da olduğu gi-:ni oluşumlara yönelme isteği yaratır. Paradoksal şiirsellik, 11-loman’ın sanatını belirleyen başlıca niteliktir, an Koman’ın, ölümünden sonra belirli sayıda bronza dökü-çoğaltılan heykel etüdlerinde, belleğin alt katmanlarına şerek anlam yoğunluğu kazanmış olan imgeler, sanatçıya fantezinin yardımıyla, kapalı oldukları sınırlardan kurtula-lize kendilerini kabul ettirirler. 1980’Ii yıllarda matematik dara ağırlık vererek gerçekleştirdiği ve soyut spiraller üze-geliştirdiği heykel tasarımlarında, tarihöncesi hayvan fosilli kalıntılarını anımsatan formlar kurar. Biçimlerin, birbiri geçerek, bir merkezden türeyen oluşumlar zincirine somut-;etiren ve sanatçının bütün yaşamı boyunca kurguladığı eller, aslında, yaratıcı etkinliğin temellerine inen bir duyar-ürünleri olarak görünürler.

tün bu özellikleriyle ele alındığında, İlhan Koman’ın daha çalışmalarından, yeni çalışmalarına doğru uzanan çizginin, îş Türk heykel sanatında yenileşme hamlelerinin belirginlik ndığı 1960’lı ve 1970’li yıllann getirdiği oluşumlarla ilişkili şu görülecektir.

eometrik kurgu ve düzen

;ometri, Ilhan Koman’da, ilk bakışta kendini ele vermeyen çimsel oluşumun temelini hazırlayan bir etkinlik olarak dik-eker. Burada geometri, eserdeki biçimsel örgütlenmenin iç-;e gelişen ve eseri bütünüyle kavrayan bir oluşumun da gös-sidir. Ancak kuru ve sıradan bir geometri değildir bu. İçerik-nlenen ve yoğunlaşan, içeriksel bağıntıdan kopmaksızın, bu
bağıntıyı kendi içinde üreten bir etkinliktir. Koman’ın Akdeniz anıtı böyledir. Bu anıtta yukarıdan aşağı inen ve ırmağın akışını andıran çizgilerin uyumsal hareketi, ayrıntı düzeyinden kurtularak, heykelin bütünlüğünü belirleyen geometriyle buluşur. Akdeniz’in mesajı, anıtta zengin bir anlamlılığa dönüşür. 1981 tarihli «Altın kesit-sf?iral»de de, bir formun kendi üzerine kıvrılan görüntüsü, çok anlamlı bir çağrışımlar zincirini oluşturur. Kimi zaman tarih öncesine ait bir hayvanı, kimi zaman soyut bir ziynet eşyasının büyütülmüş biçimini anımsatan bu heykel, klasik sınıflama modellerinden hiçbirine uymaz. İlhan Koman, bu ve buna benzer başka heykellerinde düşündürmek, görsel anlığını zenginleştirmek için izleyeni formun içine çekmek ister. Hazır ve alışılmış formlardan şiddetle uzaklaşmaktan yanadır. İzleyenin belleğinde iz bırakacak, onu karşısındaki form aracılığıyla yaşamın özüne çekebilecek derin sorunsallıklara yönelir. Yaşamın, zamansallık faktörünü de gündeme getiren çok yönlü ve çok acılı kavramsallık payını vurgulamak ister. Anlamı ön plana çıkaracak ve bunu biçimle özdeşleştirecek her olanağı denemekten kaçınmaz. □
«Altın kesit-spiral»

(Divan Oteli, İstanbul).

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*