XIX. VE XX. YÜZYILLARDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

XIX. VE XX. YÜZYILLARDA OSMANLI

İMPARATORLUĞU

…………………………’ ……………………………………………………………………………… 1^

KONUNUN ANA ÇİZGİLERİ

1 — ImpaBBfcaılgğtna Siyasal İlişkileri, 2 — III. Sefim’in Islahat Hareketlerine Tepki, 3 — Osmanlılarda Milliyet Hareketleri, 4 — Kavalalı Msfanet Afi Paya kyanı ve Mısır Sorana, 5 — Kıtım Sa- ı v«fî, 6 — 1856’dan Sonra Osmanlı Devleti, Rusya ve Panislavizm,

7 — Beıfin Kongresinden tkinci Meşrutiyetin İlânına Kadar Os-m«oh Devletinin Siyasal Olayları, 8 — İtalya (TraMuagarp) Savaşı, 9 — Balkan Savaşı, 10 — Birinci Cihan Savaşı, 11 — XIX. ve XX. YifeyıMarda Osmanlı Devletinde Islahat Hareketleri, 12 —

XIX. YSüyıbn Son yarasında Kültür Hareketleri, Ekonomik Durana.
KONUNUN İŞLENMESİ împarafoi’iugun. Siyasal İlişkileri :

1 — Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl baslarında hangi devletlerle siyasal ilişkilerde

bukumaaştur? Bunun siyasi nedenleri nelerdir?

2 — 1806- 1812 Osmanlı – Rus savaşının nedenleri nelerdir? Bu savaş, ne gibi

aşamalardan geçmiş ve nasıl sonuçlanmıştır? (bkz. Harita: 12.)

III. Seiim/in leiakai Hareketlerine Tepki ;

1 — Nisamı Cedit ıslahatı niçin ve neden başarı sağlayamamıştır? Bu yenilik

hareketleri kimlerin tepkisi ile karşılaşmış ve nasıl sonuçlanmıştır?

2 — Meaıa-ı Ceditten yana olanlar bu tepki karşısında ne yapmışlardır?

S — IL Mahmut ve Alemdar Mustafa Paşa ne gibi yenilikler yapmak istemişler ve nasıl bir tepki ile karşılaşmışlardır? Alemdar Mustafa Paşanın sonu ne afasHşte?

Osmtıv.lılarda MMiyetçilik Hareketteri :

1 — Ssrpîar mgin isyan etmişlerdir? Bunun iç ve dış nedenleri nelerdir? Sırp

jsreasHği nasıl ve kanin yardımıyla kurulmuştur?

2 — Yııaan isyanının iç ve dış nedenleri nelerdir? Yunan isyanı nasıl başlamış

ve nasıl gelişmiştir? Bu isyana hangi Avrupalı devletler yardım etmif-lerdir? Bu yardımın nedealeri nelerdir?

3 •—’ 1828 – 1829 Osmanlı – Küs savaşının başlamasına hangi olay etki yapmıştır?

Bu savaş nasıl olmuş ve hangi antlaşma ile sonuçlanmıştır

Mttvohh M«hm*t Ali Paya tayanı ve Mı$ır. Sorunu : t — Mehmet Alt Puga kimdir, Mısır valiliğini nasıl ©İde etmiştir?

9 — Mehmet Ali Paşa niçin isyan etmiştir? OsmanlIlarla Mehmet kuvvetleri arasındaki savaş nerede ve kimler tarafından durdur Oımttnlı devleti Mehmet Ali’ye ne gibi haklar tanımıştır?

1 — Mehmet Ali Paşa isyanı sırasında Ruslar, OsmanlIlara niçin amaçla yardım etmiştir ve buna karşılık ne gibi kazançlar sağla

4 — Muır ve Boğazlar sorunlarının nedenleri nelerdir? Bu sorunlar ve hangi antlaşmalarla çözümlenmiştir?

(nm Savaşı:

1 — Kırım savaşı hangi nedenler ve anlaşmazlıklar yüzünden çıkmış

2 — Osmanlı – Rus ve Kırım savaşları nasıl başlamış ve nasıl bir geli

termiştir? Kırım savaşında OsmanlIlara hangi Avrupalı devletle» etmişlerdir? Bu yardımların gerçek nedenleri nelerdir? ,

3 — Paris antlaşması Osmanlı devletine ne gibi kazançlar sağlamıştır?,

1856’dan Sonra Osmanlı Devleti, Rusya ve Panislavizm :

1 — Panislavizm ne demektir? Rusların bunda güttükleri amaçlar nel.

2 — İstanbul konferansının nedenleri nelerdir? Bu konferans hangi

arasında yapılmış ve nasıl sonuçlanmıştır?

3 — 1877 – 1878 Osmanlı – Rus savaşı nasıl başlamış ve hangi ce

olmuştur? Bu savaşın en önemli vuruşmaları nerelerde olmuştur? j\,

4 — Gazi Osman Paşa kimdir? Hayatı hakkında kısa bir araştırma ya

5 — Ayastafanos ve Berlin antlaşmaları niçin yapılmıştır? Başlıca

nelerdir? (bkz. Harita: 13.)

Berlin Kongresinden İkinci Meşrutiyetin tlânına Kadar Osmanlı Devletinin Siyasal Olayları:

1 — Osmanlı imparatorluğu hangi devirde dağılmaya başlamıştır? Ha!

raklanmız kimlerin eline geçmiştir? Osmanlı devleti bu dağılma; durduramamıştır? J

2 — ©ırit ve Kıbrıs adalan fimizden nasıl çıkmıştır? Bu konuda bir ar

yapınız.

İtalya (Trablusgarp) Savaş :

1 — Trablusgarp ne zaman alimize geçmiş ve nasıl yönetilmiştir?

2 — İtalyanlar, Trablusgarp’a niçin saldırmışlar, burayı nasıl ve hangi an’

ile almayı başarmışlardır? Bu arada Oniki ada elimizden nasıl çık

Balkan Savaşı:

1 — Balkan devletleri (Sırbistan, Karadağ, Yunanistan, Bulgaristan) ne

ve hangi antlaşmalarla kurulmuşlardır?

2 — Balkan savaşının gerçek nedenleri nelerdir? Birinci Balkan savaşı ae ‘

ve nasıl başlamış ve nasıl sonuçlanmıştır? Osmanlı devletinin bu sa yenilmesinin nedenleri nelerdir?

3 — tkitıci Balkan savaşı neden ve kimler arasında olmuştur? Osmanlı d

bu savaştan nasıl yararlanmış ve hangi şehrimizi kurtarmıştı*? savaşma son veren antlaşmalar hangileridir?

Birinci Cihan Savaşı :

1 — Birinci Cihan savaşının nedenleri nelerdir? Bu savaş ne zaman ve

arasında başlamış ve nasıl bir gelişme göstermiştir?

2 — Osmanlı devleti, Birinci Cihan savaşma niçin girmiştir?

1 —■ Onananh devleti, Birinci Cihan ıav«|ina(, n«n*ı ı.v.——

Bu savağın en önemli cephosi hangialdir?

4 — Osmanlı devleti, Birinci Cihan savaşından niçin yenik olarak çıkmiftllf Birinci Cihan savaşına hangi ateşkes antlaşması ile son verilmiştir?

XIX. ve XX. Yüzyıllarda Osmanlı Devletinde Islahat Hareketleri :

J — II. Mahmut, Yeniçeri ocağım niçin ve nasıl yıkmıştır? Bu olaya Osmanlı tarihlerinde ne isim verilmiştir?

2 —- II. Mahmut zamanında devlet ve hükümet yönetiminde ne gibi yenilikler

yapılmıştır?

3 — II. Mahmut zamanında kültür alanında ve ekonomide ne gibi yenilikler

yapılmıştır?

4 — II. Mahmut’un ve devrinin Batılılaşma hareketleri bakımından ne gibi

önemi vardır?

5 — Tanzimat ne demektir? Tanzimatm gerekçesi nelerdir? Tanzimat fermanı

ne zaman ve kim tarafından ilân olunmuştur?

6 — Tanzimat fermanının getirdiği belli başlı yenilikler nelerdir?

7 -— Tanzimat hareketleri nasıl yürütülmüştür ve niçin istenilen amaçlara ulaşı-

lamamıştır?

8 — 1856 Islahat fermanı niçin ilân olunmuştur? Bu fermanla padişah azınlık-

lara ne gibi haklar tanımıştır?

9 — Tanzimat devrinin Batılılaşma hareketleri bakımından ne gibi önemi

vardır? Bu devirde memleketimizde ne gibi yenilikler yapılmıştır?

10 — Mustafa Reşit Paşa ve hizmetleri hakkında kısa bir araştırma yapınız ve

bu devlet adamının Tanzimat devrindeki özel yerini belirtiniz?

11 — Birinci Meşrutiyet kimler tarafından hazırlanmış ve nasıl ilân olunmuştur?

12 — İstibdat ne demektir? Memleketimizde bu yönetim kim tarafından ve ne

zaman kurulmuştur? Bu devirde memleketimiz nasıl yönetilmiştir?

13 — İttihat ve Terakki cemiyeti ile Vatan ve Hürriyet cemiyetini kimler ve

hangi amaçlarla kurmuşlardır?

14 — İkinci Meşrutiyet nasıl ve ne zaman ilân olunmuştur? Bunda hangi siyas!

partinin rolü olmuştur?

15 — tkinci Meşrutiyete karşı ne gibi bir tepki doğmuştur?

16 — İkinci Meşrutiyet devrinde Osmanlı devleti kitiı tarafından yönetilmiştir?

Bu devirde Osmanlı devleti nasıl bir siyaset izlemiştir?

XIX. Yüzyılın Son Yarısında Kültür Hareketleri ve Ekonomik Durum :

1 — XIX. yüzyılın son yarısında Osmanlı devletinde kültür alanında ne gibi

yenilikler yapılmış ve kaç çeşit okul kurulmuştur?

2 — Tanzimat edebiyatının özellikleri nelerdir? Bu devirde memleketimizde

yetişmiş olan ünlü yazar ve şairler kimlerdir?

3 — Tanzimat devrinde ve onu izleyen Birinci Meşrutiyet ve İstibdat devirle-

rinde Osmanlı devleti ekonomik alanda niçin gerilemiştir? Bu devirlerde AvrupalI devletlerden borç para almamızın nedenleri nelerdir ve bu paralar nerelere harcanmıştır?

4 — Düyunu Umumiye (Genel borçlar) yönetimi niçin ve ne zaman kurulmuş-

tur? Bu yönetim ne kadar sürmüş ve ne zaman kaldırılmıştır? İnceleyiniz.

5 — Tanzimat ve Meşrutiyet devirlerinde İstanbul’da ne gibi sanat eserleri

yapılmıştır? Osmanlı devletinde mimarîde yeni klasik devir ne zaman başlamıştır? İnceleyiniz.

6 Tanzimat ve onu izleyen devirlerde Osmanlı devleti, AvrupalI devletlerin niçin açık bir pazarı haline gelmiştir? Bunun nedenlerini inceleyiniz.

! —■ Daha Onu a ji)»UrlWr kayaaklartİM’i ba«ka: Oananlı Tarihi »tU I. ■livar Riya Kıra) Türk Tarih Kurumu yaymlarmdan), 3 — Türk Inki (IIlMt Yusuf ttlkmat Dayur – T. T. Kurumu yayınlarından), S — Sofl I ■ 14 (UMtUamln Mahmul Kemal – Milli Eftltlm Basımevi y*ym}arw4tt)|j D av («Itlıln Dafılma D*vri ( Yun uf Akçııra • T. T. Kurumu yayiNİamdaa, f MlHı Hümayunları (Profaarflr Bnver Ziya Karal – T. T. Kurumu yaymlar:

*• • Mısır v* Oamanlı Imparııtnrluju (Profesör Enver Ziya Karal), 7 — Tl yiMttnttnıll dolayısıyla yayıalanan Tanzimat adlı ortak eser, 8 — Mustaft Taatisaal (Pr<rf. Kafat Kaynar), 9 — Boğazlar Meselesi (Prof. Cemal Tukm), Mamvt Ali Pa«« v« Mısır M«ts«lesi (Süleyman Kini İr ten»), 11 — Türirty* ‘ Httmlt – Mustafa Muhsin), 12 — XX. Yüzyılda Osmanlı Devleti (Fahri İtten (T. T. Kurumu yayınlarından).
1 — İMPARATORLUĞUN SİYASAL İLİŞKİLERİ 1 — XIX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı – Fransız – İngiliz ve Rüs İlişkileri (1800-1806):

Napolyon’un Mısır’a »aldırması ile başlayan Osmanlı – Fransa sırasında İngilizlerle Ruslar Osmanlı devletine yardım etmişlerdi flj Ünite. Parça: 14). Mısır seferinin bitmesinden sonra, Mıatr*ı tekrar 08 la ra geri vermişlerdi. Buna rağmen Ruslar, Napolyon tehlikesini il evi ■ Mısır seferi sırasında işgal etmiş oldukları yedi Ege adasından çıkmanij Osmanlılar da geçici olarak bu durumu kabul etmişlerdi.

Napolyon’un kendisini imparator ilân ettirmesinden sonra, Fraif Ingiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya arasında yeni bir savaş ba (1804), Avrupa’da savaş başladıktan bir süre sonra Napolyon, Oİ| devletiyle eski Fransız dostluğunu yemden kurmak istemişti. Zira, Fra* çıkan böyle gerektiriyordu. Nitekim, Napolyon bu amaçla İstanbul’a tiyan adında bir albayı sefir olarak göndermiş, III. Selim ile tekrar de ilişkilere girmişti.

Bu sırada Osmanlı – İran ve Rus bağlaşması yürürlükteydi. Fakat lar, bu dostluktan yararlanarak Osmanlılar aleyhine yedi Ege adasında, Sırbistan, Eflak Ve Boğdan’da propagandalar yapıyorlar, yearli halkı kışkırtıyorlardı. Nitekim Rusların bu kışkırtmalarına kapılan Sarpla* 1 isyan etmişlerdi (bkz. Parça: 7). Osmanlı devleti, Sırp isyanı ile agraşı; Eflak ve Boğdan beylerinin de Ruslarla gizli bir bağlaşma yaparak hazırlandıkları haber alındı. Bunun üzerine hükümet bu iki beyi makamla; dan atarak bağlaşmaya sadık kalmayan Ruslara karşı Boğazlara kapattı.

Eflak ve Boğdan beylerinin azli ve boğazların kapatılması üzerine ve Rus sefirleri Babıâli’ye gelerek bu hareketin bağlaşma koşuliarata u; dığsnı ileri sürdüler v© beylerin tekrar eski yerlerine atanmalarına ve W

ılımamı istediler, BabıAli, sefirlerin isteklerini reddetti. Ingiliz nrmt donanmasının İstanbul’a geleceğini söyleyerek Babıâli’yi tehdit etti, t ifi müzakereye döktüğü sırada, Napolyon’un III. Selim’i savaş» kişisin jeklini değiştirdi.

Unlar 1806 yılı baharında birdenbire Dinyester ırmağını geçerek Eflak ğdun’a girdiler. Hoti», Bender, Kili ve Akkerman kalelerini aldılar, İsmail kalesi önünde yenildiler. Bunun üzerine Rusya’ya savaş iMn olun-106).

Osmanlı – Rus Savaşı ve Bükreş AnHaşması 0806-1812):

Oamanlı – Rus savaşının başlaması, Rusya’nın bağlaşığı olan ve aynı «nda Napolyon’la savaş halinde bulunan İngiltere’nin işine gelmemişti. Iız sefiri bu savaşa engel olmak için İngiliz donanmasını İstanbul’a çağırdı. iHt kendisi de bu donanma ile Çanakkale boğazını geçerek İstanbul’a geldi bat 1807). Babıâli’ye bir ültümatom vererek Ruslarla anlaşılmasını, Eflak Boğdan beylerinin tekrar atanmalarını, Fransa sefirinin İstanbul’dan çıkartısını istedi. Başta III. Selim olduğu halde, bütün devlet büyükleri telâşa jtüler Hükümet, Rus ve Ingilizlerin ortak tehditleri karşısında Eflak ve oğdan beylerini tekrar atadı. Fakat Fransız sefirinin İstanbul’dan çıkarılması klifini reddetti. Buna rağmen Ruslar, Eflak ve Boğdan’ı işgal ettiler. Bunun iterine İstanbul’un savunulmasına karar verildi. Kıyılara toplar yerleştirildi, urumun kötüleştiğini gören İngiliz sefiri hiç bir şey yapamadan İstanbul’dan ekilmek zorunda kaldı. İngiliz donanması Çanakkale boğazından geçerken jki gemileri battı, dört yüz kadar askeri kayboldu.

İngilizler bu yenilginin acısını çıkarmak için İskenderiye’ye saldırdılar. Fakat yeni Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Ingilizleri Mısır’dan çıkardı (1807).

İngiliz donanmasının İstanbul’u terk etmesinden sonra Ruslarla savaşa girişildi. Fakat bu sırada Napolyon, Avutturya ve Rusya’yı yenmiş, Tösit şehrinde Çar I. Aleksandr’Ia görüşmüştü. İki hükümdarm aralannda verdikleri karara göre, Ruslarla ateşkes anlayması yapıldı (1807). Ateşkesin imzasından biraz önce İstanbul’da Nizam-ı Cedit aleyhtarlan isyan ederek III. Selim’i tahttan indirmişler, yerine IV. Mustafa’yı geçirmişlerdi. Alemdar Mustafa Paşanın İstanbul’a gelmesi, II. Mahmut’un padişah olması, bu ateşkes devrine rastladı (bkz. Parça: 4). İstanbul’da bu işler olurken bir taraftan da Ruslarla müzakereler başladı. Fakat Rus teklifleri kabul olunmadı. Bu sırada Napolyon Rus çarıyla Erfurt’ta ikinci bir görüşme yapmış, Eflak ve Boğdan’m Ruslar tarafından işgalini kabul etmişti (1809). Napolyon’un bu iki yüzlü siyaseti üzerine, Osmanlı devleti tekrar İngilizlerle anlaştı. Rusların Napol-yon’a güvenerek Eflak’la Boğdan’» ve Gürcistan’ı istemeleri üzerine savaş yeniden başladı (1809). Fakat bir »üre sonra çarla Napolyon’un arası açıldı.

Napolyon, Rus seferine ı vam edilmesini istedi, kendisi de bu sırada kova üzerine yürümek reydi. Fakat Osmanlı leti, Napolyon’un iki siyasetine gücenmiş olc için Ruslarla barışı M etti. Yapılan Bükreş laşması’na göre (1S| (bkz. Harita: 12):

Ruslar bu savaşt»? gal etmiş oldıi Eflak ve Boğc Osmanlı devle geri verdiler. Dinyester ırmağı Prut ırmağı arası] kalan Basarabya zisi Huşlara bira ve Prut ırmağı devlet arasında kabul olundu. Anadolu’da sınır vaştan önceki dı ma getirildi. Sırbistan’a bazı yazlar verilmesi bul olumlu.
Harita: 12 — Bükreş ve Edirne antlaşmaları.
III. SELİMİN ISLAHAT HAREKETLERİNE TEPKİ
3 — Kabakçı İsyanı ve III. Selim’in Tahttan İndirilmesi (1807):

III. Selim’in başlamış olduğu Nizam-ı Cedit ıslahatı yeniçerilerin ve bu * arada çıkarları elden giden bazı kimselerin işlerine gelmemişti. Bunlar, yapı» lan ıslahat hareketlerini iyi bir gözle görmüyorlar ve bu işleri dinden çıkmak gibi bir anlama alıyorlardı. Halbuki III. Selim, memleketi batılılaştırmak,1 gerilikten kurtarmak niyetinde idi. Fakat ıslahatçılığın gerektirdiği karekterf

kıyordu.

Memleket içte bu halde iken 1806’da Ruslarla [ V } Resün: 84 ~ nL Selim’ savaş başladı. Ordu Tuna boylarına gitti. Başta devrin şeyhülislâmı Topal Ataullah Efendi ve sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa olduğu halde, bütün Nizam-ı Cedit düşmanlan bu savaşı fırsat sayarak harekete geçtiler. O sırada Boğaziçi’ndeki topçu yamaklanna Nizam-ı Cedit elbisesi giydirilmesine karar verilmişti.

Musa Paşa, adamları aracılığı ile yamaklara: «Nizam-ı Cedit elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız. Şayet giymeyecek olursanız, Nizam-ı Cedit askeri sizi katledecektır» diye haber gönderdi ve onlan isyana kışkırttı. Yamakların başına geçen Kabakçı Mustafa isminde bir serseri, asileri İstanbul üzerine yürüttü. Yolda daha birçok çapulcunun katılmasıyla kuvetlenen asiler, Nizam-ı Cedidin kaldırılmasını istediler. Musa Paşa işi büyülterek padişaha bildirdi. III. Selim, kan dökülmesini istemediğinden, elindeki Nizam-ı Cedit kuvvetlerini kullanmadı. Asilerin isteklerini yerine getirdi. Onun bu korkak hareketi asileri büsbütün şımarttı. Devlet adamlarının da kışkırtmasıyla, Nizam-ı Cedit taraftarlarının öldürülmesini istediler. Padişah buna da razı oldu. Fakat asiler bununla da kalmadılar. Şeyhülislâm Ataullah Efendinin verdiği fetva üzerine III. Selim’i tahttan indirerek yerine IV. Mustafa’yı geçirdiler (1807).

4 mm Aitmdar Mustafa Paşanın İstanbul’a Gelmesi. III, S«llm*ln Şahit Edilmesi va II. Mahmut’un Padişah Olması (1108):

IV. Muıisfa yarı dnü bir padişahtı, ilk iş olarak Kabakçı Muat afludlllmnin büliln »«teklerini yerine getirdi. Nizam-ı Cedit ocağını kal Taraftarlarını İzletti, Yakalananlar idam olundu. Tuna boyunda bulunan da Uyan çıktı, Orada da Nizam-ı Cedit taraftarları kovalandı. Sözün 1 İlli Salim’in I 5 yıl uğraşarak yapmayı başardığı bütün iyi içler mah* irdss bu »*fer de üstün geldi. 1

Utanbul’da bu işler olurken bazı Nizâm-ı Cedit taraftarları bir ko bularak latanbul’dan kaçtılar. Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa’nın y* gittiler. Alemdar Mustafa Paşa, 111. Selim’i çok severdi ve yemlik tarafta Rua aavagları sırasında yararlığı görülmüştü. Yanında 10 000 kişilik gürmiiş ve kendisine bağlı bir ordusu vardı.

Nizam-ı Cedit taraftarları Rusçuk’ta toplanarak III. Selim’in tekrar t çıkarılmasına karar verdiler. Başta Alemdar olduğu halde, Ruslarla ya” ateşkes antlaşmasından yararlanarak İstanbul’a yürüdüler, önce ihtilâ •onra Boğaz nazırı olan Kabakçı Mustafa’yı Rumeli Feneri’ndeki kona” basarak kafasını kestiler. Sonra İstanbul’a giderek III. Selim’i padişah yap üzere saraya saldırdılar. ;

Alemdar’ın bu hareketi üzerine IV. Mustafa taraftarları, pacli,

III. Selim ile Şehzade Mahmut’un idam ettirilmesini tavsiye ettiler. IV. M? tafa, III. Selim ile kendi öz k&rdeşi Şehzade Mahmut’un idamlarını emre1 Cellâtlar önce III. Selim’i öldürerek kanlı cesedini Arz odası’nm önüne k dulaı. Sonra şehzadenin odasına girdiler. Fakat şehzadenin lalası Amber A ile bir cariyesi Şehzade Mahmut’u savundular ve onu karışıklıktan yararlana sarayın damına çıkardılar.

işte bu sırada Alemdar Mustafa Paşa kapatılan saray kapısını kırdır’ar içeriye girdi. 111. Selim’in kanlı cesedini görünce, üzerine kapanarak ağlam ya başladı ve ne yapacağını şaşırdı. Adamları, Şehzade Mahmut’u damd indirerek yanma getirdiler. Paşa, Sultan Mahmut’u görünce: «Padişahım Ben amcanı iclâs için geldim. Kör olası gözlerim anı şu halde gördü. Bar seni iclâs ile müteselli olayım» diyerek Şehzade Mahmut’u padişah ilân etti,

IV. Mustafa, tahttan indirilerek sarayın bir odasına hapsolundu. 4

5 ■— Alemdar Mustafa Paşanın Sadrazam Olması ve Islahat Hareketleri:

Yeni padişah, Alemdarı sadrazam yaptı. O da ilk iş olarak Niaam-ı Cedit taraftarları ile III. Selim* in adamlarım iş başına getirtti. suretle memlekette tekrar bir yenilik devri başladı.

Alemdar sadrazam olduktan sonra, III. Selim’in öHimüne sebep olan

Itırdan 300 kiyinin kafalan kesildi. Bu iye önayak olan ulamanın ker biri bir sürüldü. Sonra İstanbul’un asayişi »ağlandı. Bu sırada imparatorluğun birçok yerlerinde Ayan denilen birtakım derebeyler türemişti. Bunlar hükümet merkezini dinlemiyorlardı. Alemdar, bütün ayanları İstanbul’da toplanacak olan bir konferansa çağırdı.

Alemdar’m başkanlık ettiği toplantıda ayanlardan padişaha, sadrazama, devlet emirlerine ve yapılacak ıslahat hareketlerine sadık kalacaklarına dair •öz alındı. Buna karşılık kendilerine de devletçe bir şey yapılmayacağına söz verildi. Padişahla ayanlar arasında yapılan bu sözleşmeye tarihimizde Sened-i İttifak adı verildi. Bu senetle padişah, derebeylerin varlıklarım ve kendi kendilerine elde etmiş oldukları haklan tanımış oluyordu. Sultan II. Mahmut

o zaman bu senedi istemeyerek onaylamıştı.

Alemdar Mustafa Paşa, bundan sonra askerî alanda ıslahata başladı. Nizam-ı Cedidin yerine Sekban-ı Cedit adıyla yeni bir ocak kuruldu. Bu arada Yeniçeri ocağı da ıslah olundu. Onlar da eğitime alındı. Öteden beri birçok kimselerin geçim kaynağı olan ulufe alım satımı yasak edildi. Yapılan bu yenilikler, Nizam-ı Cedit hareketlerinin yeniden dirilmesi demekti. Fakat Nizam-ı Cedit taraftarlarını çekemeyenler, yapılan işlerden kuşkulanmaya başladılar, özellikle Sekban-ı Cedidin az zamanda kuvvetlenmesi, yeniçerileri endişeye düşürdü. Bunlar da ilk fırsatta Alemdar Mustafa Paşa ile taraftarlarını devirmek için vakit kollamaya başladılar.

6 — Alemdar Mustafa Paşaya Karşı Yapılan İsyan Hareketi. Alemdar’ın ölümü:

Alemdar Mustafa Paşa ve arkadaşları, İstanbul’un asayişini sağladıktan sonra, artık her şeyin düzeldiğini sanarak işi keyif ve zevke döktüler. Onların bu hareketleri ıslahat aleyhtarlarının gözünden kaçmadı. Bunlara Alemdar’ın bilginlere yaptığı hareketten dolayı kırgın olan ulema ve yeniçeriler de katıldılar. Nihayet gene başta yeniçeriler olmak üzere, Alemdarın düşmanlan Kadir gecesi, paşayı öldürmeye karar verdiler, önce «Yangın vari..» diyerek sadrazam ve devlet büyüklerini sokağa çıkartarak öldürmek istediler. Fakat bunların hiç birinin sokağa çıkmadığını görünce sadrazamın oturduğu Babıâli’ye saldırdılar. Paşanın konağını sararak ateşe başladılar.

Alemdar, bu isyan hareketi karşısında önce padişahın ve arkadaşlannın yardıma geleceklerini bekleyerek asilerle çarpışmaya başladı. Fakat asilerin daha önce almış olduklan tertibat dolayısıyla Alemdar’a hiç bir yerden yardım gelmedi. Sultan II. Mahmut da, Alemdar’ın serbest hareketlerinden memnun olmadığından, isyanla ilgilenmedi. Bu yüzden Alemdar, Babıâli’yi saran yeniçerilerle yalnız kaldı. Onlarla saatlarca savaştı. Yeniçeriler, onun teslim olmadığını görünce, konağın damına çıkarak içeriye girmek istediler.

O zaman Alemdar, yanındakileri Yeniçeri ocağıma namusuna terk ederek

Mu Ur tür» Q*rpı«tl. Du «ıredıt cephaneliğin damına çıkan yeniçeriler tav detflMys bftft*nti|lardı. Alemdar bu durum karsısında kurtulup ümidi kal 4l§MH flitinse» tarayın alt katma inerek mahzendeki cephaneliğe bir taba •iktl. Yanından ayrılmayan karısı ve hazinedarı Çevri usta ile birlikte ka massa öldü, Bu arada dama çıkan 300 kadar yeniçerinin de ölümüne açtı (tlOI).

Alemdar’ın MlUmUnden sonra asiler saraya saldırarak Sultan II. M mut’u tahttan İndirip yerine tekrar IV. Mustafa’yı geçirmek istediler. F II. Mahmut, devlet büyüklerinin tavsiyesi üzerine, vaktiyle kardeşinin ke tine yapmak İstediği işi ona yaptı. IV. Mustafa idam edildi. Bu suretle is yati|tt. Fakat tam bu sırada Kandıralı Mehmet isminde diğer bir ser” yeniçerileri» başına geçerek ikinci bir isyan çıkarttı. Bu sefer asiler Sekb Cedit ocağının kaldırılmasını ve buna taraftar olanların idamlarını istem başladılar. İstekleri yerine getirildi. Bu suretle yeniçeriler,” yapılmak isti ulahata bir daha karşı koymuş ve isteklerini elde etmiş oldular.

3 — OSMANLILARDA MİLLİYET HAREKETLERİ ~7 — Sırp isyanı ve Sırp Devletinin Kurulması (1804-1830):

p I Sırbistan, Fatih zamanında Osmanlı ülkesine katılmıştı. Osmanl ‘tütün Hıristiyan uyruklara olduğu gibi, Sırplara da din, mezhep ve dil özg lüğü vermişlerdi. Bu sayede Sırp köylüsü toprağına, ahlâk ve gelenekleri bağlı kalmıştı.

Sırplar, Karlofça antlaşmasına kadar Osmanlı devleti uyruğunda ola lann en iyisi idiler. Sonraları, bütün XVIII. yüzyıl boyunca devam ed Osmanlı -Avusturya ve Rus savaşları dolayısıyla Sırbistan toprakları zam zaman istilâya uğramış, bir kısım arazi bazan Avusturya’ya, bazan da tekr Osmanlılara geçmişti (1718, 1739, 1791 antlaşmalarında olduğu gibi). B savaş ve istilâlar Sırpların rahat ve huzurlarını kaçırmış, yabancı milletleri, olan ilişkilerini artırmıştı.

Gene XVIII. yüzyılda Osmanlı devletinin merkez yönetiminin bozulması,-Sırbistan’ı yöneten ve kendilerine Dayı denilen yeniçeri kodamanlarının halkta yapmış oldukları eziyet ve zulümler, Sırpların Osmanlı devletinden soğuma* ianna yo! açmıştı. Bu durumdan yararlanmak isteyen Ruslar ve AvusturyalIlar, Sırbistan’a birtakım gizli ajanlar gönderiyorlardı. Bunlar, Sırplara milliyet ve özgürlük fikirlerini aşılıyorlar ve onları Osmanlılar aleyhine kışkırtıyorlardı. Bunda biraz da Fransız ihtilâlinin etkisi olmuştu. Fransızların Kampo Formıyo antlaşmasıyla Dalmaçya kıyılarına sahip olmaları Sırplarla Fransızlan komşu yapmış ve o vesileyle Sırplar arasında da milliyet fikirleri yayılmıştı.

1 Sırp isyanı XIX. yüzyılın başında Sırpların yeniçerilerden jikâyotİeriyU : başladı. Asiler birer, ikişer dağlara ve ormanlara çıkarak çeteler kurdular.

Bunların başına geçen Kara Yergi (Jorj), bu isyanlara millî bir karekter | verdi (1804).

j Kara Yorgi, domuz ticareti sayesinde zengin olmuştu. Vaktiyle Avus-

İ turya ordusunda subaylık etmiş, bir ara dağa çıkarak eşkiyalık da yapmıştı, i Kara Yorgi’nin isyanı derhal gelişti. Bu sırada Osmanlı – Rus savaşı çıktığm-

I dan (1806) bu isyana gereken önem verilmedi. Ruslar, Sırplarla anlaşarak isyanın büyümesine yardım ettiler ve Bükreş antlaşmasına kadar onlarla işbirliği yaptılar. Hatta bu antlaşmaya Sırplara mujıiarlık verileceğin© ilişkin

i bir de madde koydurdular.

Savaştan sonra Kara Yorgi bu maddeye dâyairâfak Sırbistan’ın bağımsızlığım istemeye kalktı. Bunun üzerine Osmanlı devleti, Sırbistan işlerine önem verdi. İsyan bastırıldı. Osmanlı ordularına yenilen Kara Yorgi, Avusturya’ya kaçtı (1813). Fakat bir süre sonra Miloş Obronoviç adlı diğer bir zengin domuz taciri, Sırpların başına geçti. Bu suretle Sırbistan’da ikinci bir isyan çıktı. Bu sefer Osmanlı devleti, Rusların işe karışmasına engel olmak amacıyla Miloş’u Sırbistan prensi (Baş Knez) olarak tanımak zorunda kaldı ve ona bazı imtiyazlar verdi. Bu suretle Osmanlı devleti yönetiminde imtiyazlı bir Sırbistan prensliği kuruldu.

Miloş, bundan sonra Osmanlı devletiyle iyi geçindi. Hatta bir ara tekraT Sırbistan’a dönen rakibi Kara Yorgı’yi yakalatarak idam ettirdi. Kafasını İstanbul’a gönderdi. Sırbistan’ın bu durumu 1830 yılma kadar devam etti. Ruslarla yapılan Edime antlaşmasından sonra (1829) Sırbistan, Osmanlı devletine bağlı, fakat iç işlerinde serbest bir devlet haline geldi. Birkaç kaleden başka Sırbistan’da bulunan Osmanlı kuvvetleri geri çekildi. Miloş, Sırbistan prensi oldu. Bir süre sonra Kara Yorgi taraftarları kendisini prenslikten indirdiler (1840). Yerine oğullan geçti ise de tutunamadılar. Nihayet Sırbistan prensliği Kara Yorgi soyunun eline geçti.

Sırbistan’ın tam bağımsız bir devlet haline gelmesi daha sonraki devirlerde olmuştur (bkz. Parça: 26).

8 — Yunan isyanı ve Yunan Devletinin Kurulması (1820-1829):

Osmanlı imparatorluğu yönetiminde yaşayan Hıristiyanlar içinde daha imtiyazlı bir durumda olan Rumlar, çokça Yunanistan, Mora, Ege adalan, Batı Anadolu, Marmara ve Karadeniz kıyılanndaki şehir ve kasabalarda otururlar, sanat ve ticaretle ve özellikle gemicilikle uğraşırlardı.

Rumlar da kesin olarak Fatih zamanında Osmanlı devletine bağlanmışlardı. öteki Hıristiyanlara olduğu gibi, bunlara da din, mezhep ve dil özgürlüğü verilmişti. Hele Mora ve Ege adalanndaki Rumlar âdeta bağınuıı bir haMe yaşıyorlardı.

, RlMlUiri 4|«r HırûtiyanUrdan daha üstün tutarlar, o* hm Mm mmiMiIm’»’**. ttıellikle tercümanlık işlerinde kullanırla MNl İMHhy*MW FtMMr Rum boylerinden bazılan Eflak ve Boğdan

i: jpjİMM İl lÜlHfltrA.

•İr-v’-v- fİMİftf HırUtiyanlara nazaran daha zengin ve aydm

t: IMfcvivıM* Rusya ile olan ilişkileri. Rumlar arasında milliyet ve ba“ NbİrUrinin yayılmasına yardım etti. Esasen Ruslar, Deli Petro za MRrfM Uri Rumları her vesileyle Osmanlı devleti aleyhine kışkırtıyorl-ım turasında Rus donanmasının Mora sularına gelmesi üze~

KuMİM Uyun etmişlerdi. O zaman bu isyan derhal bastırılmıştı. Rumi’

Pramı IhlilAli sırasında Türk bayrağı altında her tarafta serbestçe dolaştı Aktifini* ticaretini ellerine geçirdiler. Marsilya, Triyeste, Odesa gibi b“ fchlrUrrİR oturan Rumlar bu sayede zengin oldular. Bunlar, Yunanistan’ birçok okullar açtılar. Bu okullaT, Rumlar arasında milliyet, özgürlük bağımsızlık fikrini yaydılar. Hele Fransız ihtilâli bu fikirleri daha çok k« vetleııdirdi. Nihayet Rumlar, bağımsızlıklarım elde^ctm^k amacıyla ./ Bterjra adlı gizli bir cemiyet kurdular. J | Jj

\fQ) Etniki Eterya cemiyeti önce 1814’te Odesa’da lîbsi Rum, biri Bul® o’lınak üzere üç kişi tarafından kuruldu. Bu cemiyetin asıl amacı eski Bizs imparatorluğunu yeniden kurmaktı. İstanbul patriği ile Rus çarının bu yetin kuruluğundan haberleri vardı

Etniki Eterya cemiyeti az zamanda kuvvetlendi. İstanbul’da, Yuna” tan’da birçok şubeler açtı. Başlıca zengin Rumlar ve aydınlar bu cemiy* girdiler. İstanbul patriği bunlar arasındaydı. Cemiyetin başında çarın »a» yaverlerinden olan eski Eflak beyinin oğlu Aleksandr Ipsiîanti Bey bulum yordu.

Rumlar, Etniki Eterya cemiyetinin çalışmaları gayesinde isyana hasır bî hale gelmişlerdi. Fakat hu sırada Yanya valisi bulunan ve bu cemiyetin bütü çalışmalarından haberi olan Tepedelenli Ali Paşa Rumların isyanlarına fır vermiyordu. Lâkin Ali Paşanın bazı nedenlerden dolayı devlete isyan etmesi^ Rumların iğine yaradı. Osmanlı kuvvetlerinin Tepedelenli ile uğraşmaların*^ dan yararlanmak isteyen Etniki Eterya cemiyeti isyana karar verdi.
9 — Eflak ve Mora İsyanları:
Cemiyet bu isyanın Rumların çok olduğu Mora’da yapılmasını istiyordu. Fakat başkan Aleksandr Ipsiîanti, Rusya’dan göreceğini ümit ettiği yardım* güvenerek bu isyanın Eflak’ta başlamasına karar verdi. 1820’de 800 atlı il« Eflak’» girdi, Eflaklılar, Rumları hiç sevmediklerinden, bu isyana katılma*!**
<S>

Bunun özerine Mora Rumlan isyan eltiler (1821). Devlet, Tepedelenli

li Paşa ile uğraştığından, Mora isyanı az zamanda gelişti. Rumlar, Mora’da, esalya’da Türklere saldırdılar. Müslüman halkı keserek mallarını yağmadılar. GSrülmedik vahşetler yaptılar.

Rum isyanı Avrupa’da büyük bir ilgi ve sevgi ile karalandı. Zira o sıea-

# Avrupah birçok aydınlar, Rumlara eski uygar Yunanlıların çocukları özüyle bakıyorlardı. Bundan dolayı her tarafta Rum asileri bir kahraman ibi karşılandı. Onlara, paraca, raakemeoe yardım edildi. Hatta birçok gönüller Yunanistan’a gelerek savaşa katıldılar. Bunların arasında ünlü İngiliz »iri Beyna (Bayron) da vardı.

Adalara da yayılan Mora isyanı, birçok çabalara rağmen bastırılamadı. ’adişah isyanı bastırmak üzere Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım tedi. Kendisine isyanı bastırdığı takdirde Mora ve Girit valiliklerinin verile-egi vaat olundu. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, oğlu tbrahim Paşa komutamda kuvvetli bir donanma ile 1 6 bin kişilik bir kuvveti Mora’ya gönderdi.

İbrahim Paşanın gelmesinden sonra Mora ve adalardaki isyan az r.aman-J« bastırıldı. Asilerin merkezi olan Misolanki kalesi teslim oldu (1827). Bu «vaş arasında İngiliz şairi Lord Beynn öldüi^^

/7\) /Ov ya

10 — Navarin Olayı (1827): ^zz=======-

Yunan isyanının bastırılması üzerine o zamana kadar yalnız para ve •ilâhça bu »yana yardımda bulunan Ingiltere ve Rusya işe karıştılar. Ingiltere İle Rusya, Mora isyanının bastırılmasından sonra Mora ve Girit’in Mehmet Ali Paşanın eline geçeceğinden korkmaya başladılar. Çünkü buralarda kuvvetli bir valinin yerleşmesi İngiltere’nin çıkarlarına aykırıydı. Bu bölgede kiiçük bir Yunan devletinin bulunması ya da zayıf bir Oamanlı imparatorlu-fıınun devamı Ingiliz ve Rus siyasetine daha uygun gelmekteydi. Bunun için Uyanın bastırılmasından sonra Ingiltere ile Rusya, aralannda anlaşarak, bnjiımsız bir Yunan devletinin kurulmasına karar verdiler. Bu kararlarını Fransa ve Avusturya’ya bildirdiler. Avusturya bunu ret, Fransa ise kabul etti. Rımun üzerine Ingiltere, Rusya ve Fransa arasında bir anlaşma imzalandı. Bulaşıklar, Osmanlı devletine bir ültimatom vererek Yunanistan’ın bağımlı /I iğim istediler. II. Mahmut, bu teklifi Osmanlı devletinin iç işlerine bir karıkma sayarak şiddetle reddetti. Hatta Ingiliz sefirine: «Biz sizin İrlanda torununuza karışıyor muyuz ? O sizin nasıl bir iç sorununuz ise, bu da bize •İt bîr iç sorundur» dedi. Buna rağmen bağlaşıklar donanmalarını Mora sularımı göndererek Yunanistan’ın bağımsızlığını zorla elde etmeye kalktılar.

Tlirk ve Mısır donanmalarının bulunduğu Navarin limanın» abluka ettiler,

11—* Otroanlı•Ruı Savatı v* Edirne Antlaşma«ı (IHI. 1129)1
Otmanlı «Uvletl uğmdıftı bu haksız ve yersiz saldırıyı protesto etti, lifli FrftUMı V* Rusya’dan uva; zarar ödentisi ve tarziye istedi. Bu Uç di İstanbul’da bulunan elçileri savaşın suçunu Türk kaptanlarına attıl&T.

■tat bunların vermiş oldukları açıklamayı kabul etmeyince, İstanbul’ •ttllat, Bu suretle Osmanlı devleti ile Rusya, Fransa ve Ingiltere a siyasal İlişkiler kesildi. Fransızlar Yunan sorunu çözümleninceye kadar yt 1»K«) ettiler. İngilizler, Mora’da kalan Mısır kuvvetlerini tsketı ya tayıdller. Ruslar da bu iki devletten daha baskın çıkarak Osmanlı deJ sava» açtılar. Bu suretle 1828 – 1829 Osmanlı – Rus savaşı başlamış

Osmanlı devleti savaşa hazır değildi. Yeniçeri ocağı yeni kaldı donanmamız Navarin’de mahvolmuştu. O sırada yapılan askerî ıslah henüz sonuçlarını vermeye başlamamıştı.

Ruslar bundan yararlanarak ilk yürüyüşte Eflak ve Boğdan’ı işgal5* ler. Tuna boylarına indiler. Doğuda Kafkasya tarafından da Anapa, C“ cak, Poti, Kars ve Ardahan kalelerini aldılar. Osmanlı kuvvetleri ancak s^ ma savaşları yaptılar. Tuna’yı geçen bir Rus ordusu, Varna’yı çok ka vererek aldı. Şumnu da bulunan kuvvetlerimiz son derece kahramanlık : terdiler ve yerlerini bırakmadılar. Ruslar, Silistre önünde yenildiler ve pe oldular.

Ruslar, 1829’da daha büyük kuvvetlerle saldırdılar. Anadolu tara* ilk defa olarak Erzurum’a kadar gelerek şehri aldılar. Rumeli tarafında: Silistre’ye girdiler. Bundan yararlanan bir Rus ordusu, Balkanları aş” hızla Edirne’ye geldi. Rus öncülerinin İstanbul kapılarına dayandıkları sır batıdan ilerleyen bir Türk ordusu, Edirne’ye giren Rus ordusunun arka! sarmak üzereydi. Fakat savaş durumundan haberi olmayan padişahla de büyüklerinin telâş ve korkuları üzerine Ruslarla Edime antlaşması imzala (1829). Buna göre (bkz. Harita: 12):

1) Yunanistan’ın bağımsızlığı tanındı.

2) Tuna ağzındaki adalar Ruslara bırakıldı. Buna karşılık Efl Boğdan OsmanlıIara geri verildi.

3) Eflak, Boğdan ve Sırbistan’a imtiyazlar verilmesi kabul olundu,

4) Doğuda. Anapa, Poti, Ahıska, Akçor, Ahıkelk kaleleri Rusya’7 bırakıldı.

5) Rus ticaret gemilerinin Boğazlardan serbestçe geçmeleri kabul olundu.

6) Rusya’ya 8,5 milyon lira savaş zarar ödentisi verildi.

I 4 — KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA İSYANI VE I MISIR SORUNU ■ — Mehmet Ali Paşanın Mısır Valisi Olması ve W’ Islahatı:

■ Aslı Kavala şehrinden olan Mehmet Ali Paşa, Napolyon’a» Mı»r’ı isti-■lindan sonra, Fransızlan Mısır’dan çıkartmak amacıyla gönderil «a gönüllü ■#k erler arasında Mısır’a gelmişti. Okuryazar olmamakla beraber, x*k4si ■iyesinde az zamanda kendisini gösterdi. Fransızların Mısır’dan çıkmasından ■onra orada kalan başıbozuk askere komutan oldu. Savaştan sonra Mısır’a

olarak gönderilen paşalar zamanında Mehmet Ali, komutan altondaki ■»•kerterle birkaç defa isyan çıkardı. Birkaç paşayı atlattı. Bunun Üzerine kendi’ ■ini Mısır’dan uzaklaştırmak için vezir rütmesi ile Cidde valiliği verildi. Fakat Mehmet AH bu yeni görevine de gitmedi. Nihayet devlet bu zorba rle başa fıkamayınca kendisini Mısır valiliğine atadı (1804) (bkz. Resim: 85).

Makm«t Ali Paşa, Mısır’a vali olduktan sonra ilk balansını tngiHzlere karşı kasandı. İskenderiye ile Reşit’e asker çıkartan İngilizleri buralardan çıkarttı (1807). Bundan sonra öteden beri Mısır ın büyük derdi olan Köle» menkr lc uğraştı. Bir ziyafet bahanesiyle bütün Kölemenleri kaleye çağırarak hepsini kılıçtan geçirtti. Mallarına ve arazilerine el koydu. Bu sırada Hicaz’da Vefaabi m<ah«bi taraftarları isyan ederek Mekke ve Medine’yi işgal etmişler, hac yollarına kapamışlardı. Babıâli nı işi de Mehmet Ali Paşaya verdi.

0 da oğullarından Tosun ve İbrahim paşaları Hicaz’a göndererek Vehabî isyanım bastırdı. Hac yollarını açtı.

Onun b» başarısı kendisine bütün İslâm dünyasında büyük bir ün kazandırdı.

Mehmet Ali Paşa, Mısır’da yerini sağlamladıktan sonra, ıslahata bafladi. ö nce kendisine sadık kuvvetli fek kara ordusu ve donanma yaptı.. Fransa’dan birçok subay, mühendis ve teknisyen getirterek ordusunu v* donanmasını kuvvetlendirdi. Mısır mâliyesini düzenletti. Gelirini çoğaltmak için tarım alanında kalkınmaya önem verdi. Su yolarım, kanalları onarttı.

Yenilerini açtırdı ve bütün bu işleri M _ Kavalall Mefamet Ali Pasa.

Tarife Lise III T. 16

yapnrkiMi ««kİ Muır firnvunlnrı gibi hareket etti. Halkı zorla çalı«tır’_ arada yallar yaptırdı. Birtakım fabrikalar kurdurdu. Bütün bu baıanlı ı ■ayanltıd* Mımr’ıu zmiKİnliği ve geliri eskisinden birkaç yüz kat çogaldiı

13 — M«hm«t Ali Pafanın İsyanı:

Osmanlı – Rus savayı, Yunanistan’ın bağımısızkğı ile sona erdiğinden met Ali Pataya vaat olunan’Mora valiliği verilmemişti. Padişahtan karşılık Girit ve Suriye’nin kendisine verilmesini istedi. Ona yalnız Girit di. Mehmet Ali Paşa bundan memnun olmadı. Zira onun Suriye’yi isteı amacı, Navarin’de yanan donanmasının yerine Suriye ormanlarından lanaruk yeni bir donanma yaptırmaktı. Fakat padişah öteden beri M Ali Paganın hareketlerinden şüphelenmekteydi. Hele onun Navarin olay sonra Mora’daki askerini padişaha sormadan çekmesi ve 1828 Rus sef istendiği halde asker göndermemesi, hakkındaki şüpheleri kuvvetlendi;

0 zamanki devlet büyükleri de padişahı Mehmet AH aleyhine kışkırtıyor

II. Mahmut, Mehmet Ali’yi Mısır valiliğinden atmak için planlar

1 arken, o padişah aleyhine harekete geçti. Mehmet Ali’nin isyanının nürdeki nedeni şu idi: Akkâ valisi Abdullah Paşa ile Mehmet Ali’n1 alacak yüzünden aralan açılmıştı. Üstelik o arada Mehmet Ali’nin zu den Akkâ’ya kaçan bazı Mısır fellahlannı Mehmet Ali geri istemiş. Ab Paşa da: «Padişahın uyruğunda olan bir kimsenin istediği yerde ot’ hakksdır» diyerek, iade etnaetnişti. işte Mehmet Ali Paşa bunu bahane Akkâ üzerine yürüdü. Gerçekte amacı, göz diktiği Suriye’yi «İde etmek, de bütün Osmanlı ülkesine sahip olmaktı.

Miau ordularına komuta eden Mehmet Ali’nin oğlu İbrahim Akkâ’yı aldıktan sonra, Şam üzerine yürüdü. Bir Osmanlı ordusunu bo şehre girdi. Bundan sonra bütün Suriye şehirleri kendiliklerinden Ibr Paşaya teslim oldular. Padişah; İbrahim Paşa kuvvetlerini durdurmak ? Ağa Hüseyin Paşa komutasında bir ordu gönderdi. Fakat İbrahim Paşa orduyu da Belen geçidi’nde yenerek Adana’ya girdi (1833). Bir süre s Torosları aşarak İstanbul üzerine yürümeğe başladı. İbrahim Paşanın i” meşini durdurmak isteyen Sadrazam Reşit Mehmet Paşa Konya’da y-savaşta yenilerek esir düştü. İbrahim Paşa Konya’ya girdi. Artık- M Ali Paşa ordularının önünde duracak bir kuvvet kalmamıştı. İbrahim P İstanbul yolu açılmışta.

14 — Suftan Mahmut’un Rus Çarından Yardım İstemesi. Mısırlılarla Kütahya Antlaşmasının Yapılması (1833):

II. Mahmut, İbrahim Paşanın üst üste kazandığı bu zaferler üm istemeye istemeye Rus Çan I. Nîkola’dan yardım istedi. Hatta bunu yap nedimlerine: «Ne yapalım, denize döşen yılana sarılır» dedi. Çar, pa ” bu teklifini memnunlukla kabul ederek Karadeniz donanmasıyla 15 bia

• ordusunu İstanbul’a gönderdi. Rus donanmasının İstanbul’a gelmesi r> o zamana kadar bîr Osmanlı iç olayı niteliğinde olan bu isyan hare-r Avrupa sorunu haline geldi. Zira isyanın başından beri bu hale seyirci Ingiliz ve Fransızlar, Osmanlı devletinin, Rusların kucağına düşeceğin-orlcarak işe karıştılar ve Mehmet Ali Paşa isyanını bir Avrupa sorunu getirdâer. ‘Padişahla Mehmet Ali’nin arasına girerek iki tarafı birbir-

• anlaştırdılar. Bunun üzerine padişahla İbrahim Paşa arasında Kütahya* r antlaşma imzalandı (14 mayıs 1333). Bu antlaşmaya göre:

1) Mehmet Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Suriye vaÜKgi;

2) ferahım Paşaya da Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verildi.

Hönkâr İskelesi Antlaşması (8 Temmuz 1833):

Kütahya antlaşması, Mısır sorununu bir dereceye kadar çözümlemiş, t yeni bir sorunun çıkmasına yol açmıştı. Rusların Boğazlara inmesiyle »lan bu »»runa Boğazlar Sorunu denir.

Sultan Mahmut’un, Çar* dan yar dun istemesi üzerine İstanbul’a gelen donanma ve kuvvetleri Boğaziçi’nde Hünkâr iskelesi’ne yerleşmişlerdi, ya antlagmasuMn imzalanmasına ve İbrahim Paşa kuvvetlerinin Ana-‘dan çekilmelerine rağmen, Ruslar halâ Boğaz’dan ayrılmamışlardı. Bu Ingiüzlerle Fransızlan kuşkulandırıyordu. Padişah, Mehmet Ali’nin iieri-ynpacağı herhangi yeni bir tecavüz hareketine karşı İngiliz ve Fraasızlara enemediğinden, Ruslarla anlaşmak zorunda kaldı. Bu amaçla Rusya ile anlı devleti arasında 8 temmuz 1833’te Hünkâr iskelesi antlaşması klandı. Buna göre:

1) Osmanlılar ve Ruslar bir savaj zamanında birbirlerine yardım edeceklerdi.

2) Osmanlı devletine herhangi bir düşman tecavüz ederse, Rusya asker ve donanma göndererek Osmanlı devletini koruyacaktı. Yalnız: Osmanlı devleti bu askerlerin masrafım ödeyecekti.

3) Rusya bir tecavüze uğrarsa, Osmanlı devleti Rusya’ya asker ve donanma göndermeyecek, fakat buna karşıkk Çanakkale ve İstanbul boğazlarım kapatacaktı.

4) Bu antlaşma sekiz yıl süreyle yürürlükte kalacaktı.

Hünkâr iskelesi antlaşması, Rusya’nın Karadeniz’deki güvenini artın-r. Osmanlı devleti ise Mehmet Ali’nin herhangi bir yeni tecavüzüne karşı lutya’nm yardımını sağlamış oluyordu. Fakat Boğazların kapatılması İngiliz FransMİann işine gelmemişti. Bundan dolayı Mısır sorununun yanında bir boğazlar sorunu ortaya çıkmış oldu. Hear iki sorun da bir süre soma. İngiliz-istedikleri şefcüde çözümlendi

Kütahya nnlt*»m«w ne padişahı ve ne de Mehmet Ali Pm»Tİ •imlytl, Paıil|«ht Mıcır, Suriye, Adana, Girit ve Cidde gibi btiyttk Mahmat Alt Haşaya vererek onunla antlaşma imzalamaktan, M P««a da dm» altıji »eylen elde edememekten dolayı memnun de$ yUtdan ikt taraf da yeni bir savaşa hazırlanıyordu. Diğer taraftan Miatr v* Nuriye ticaretini kendisine kapayan Mehmet Ali’nin Do$» A kuvvath bu hükümet kurmasını istemiyordu. Fransa ise, Mehmet AK) yaptıftt Mİahat hareketlerinde yardım ettiği için, Mısır’da üstün bir y« mkftt Fransa’nın bu üstünlüğünü çekemeyen İngiltere, padişahı Meh Pa*a ile savaca kışkırtıyordu.

11. Mahmut hazırlıklarını bitirdikten sonra Mehmet Ali Paşa ile savaşa başladı. Bu sefer çarpışma Nizip ovası’nda oldu (temmat Osmanlı ordusunun komutanı Hafız Mehmet Paşa, Prusya kttrm ■özlerini dinlemediği için savaşı iyi yönetemedi ve ordunun yenilin* açtı. Yenilgi haberi İstanbul’a gelmeden biraz önce Sultan II. Mahsnu Yerine oğlu Ahdülmecit geçti. Bu sırada donanma komutanı Ahmet Osmank donanmasını İskenderiye’ye götürerek Mehmet Ali Paşa’ya’ etti. Ordusunu ve donanmasını kaybeden Osmanlı devleti çok kötü bir düştü

Osımmlı devletinin Nizip’te yenilmesi üzerine, Rusların Hünkâr ■”‘[ antlaşması koşullarına göre hareket ederek, İstanbul’a gelmelerinden ç! İngilizler, Mısır işini bir Avrupa sorunu haline getirdiler. Fakat Frari Mehmet Ali Paşayı tuttuklarından buna engel olmak istediler. Nihayet Ingilıere olmak üzere Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı devletleri ‘ geleri Londra’da toplandılar. Mısır sorununu müzakere ederek Londra velenamesini imzaladılar (1840). Bu mukavelenameye göre:

1) Mısır eyaleti hukuk bakımından Osmanlı devletine bağlı kal beraber, yönetimi Mehmet Ali Paşa ve evlâtlarına bırakıldı.

2) Buna karşılık Mısır, Osmanlı devletine yılda 80 bin kese verecek ve Osmanlı donanması geri gönderilecekti.

3) Suriye, Adana ve Girit Osmanlı devletine verilecekti.

Mehmet Ali Paşa, Fransa,’ya güvenerek Londra mukavelenamesini k etmedi. Bunun üzerine savaş yemden başladı. Osmanlı ve Ingiliz donanma Suriye ve mısır kıyılarını abluka ettiler. Beyrut geri alındı, tbrahim Paşa sefer Osmanlı kuvvetleri, önünde yer yer yenilmeye başladı. Akkâ kalesi kısa bir zamanda alındı. İngiliz ve Osmanlı kuvvetleri Mısır’a doğru yii meğe başi adılar. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, Londra mukavelename kabul etmek zorunda kaldı. Bu suretle Mısır; iç işlerinde serbest, düş işlerin Osmanlı devletine bağlı bir imtiyazlı eyalet haline geldi.

Boğazlar Sorununun Çözümlenmesi, Londra Antlafması (1841):
Mt*ır «orunu çözümlendikten biraz sonra Ruslarla Osmanlılar arasında |j*n*n Hilnkâr iskelesi antlaşması da sona erdi. Bunun üzerine Londra’da bir konferans toplandı. Bu konferansa Osmanlı devleti. Ingiltere, Rusya, turya, Prusya ve Fransa katıldılar. Bu konferans Boğazlar hakkında şu fi aldı:

1) Boğazlar, Osmanlı devletinin egemenliği altında kalacaktı.

2) Barış zamanında Boğazlardan hiç bir yabancı savaş gemisi geçmeyecekti.
5 — KIRIM SAVAŞI

(1853 -1856)

— Kırım Savaşının Genel Nedenleri:

a) Rusya’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri: Mısır ve Boğazlar ununun çözümlenmesinden sonra, Osmanlı devleti, Tanzimat hareketlerine şladc. Osmanlı devletinin Batılılaşma yolunda yaptığı ilerlemeler, Rusya’nın ne gelmiyordu. O sırada Rusya’nın başında bulunan Çar L Nifeola. Osmanlı bvleti için Hasta adam diyor ve bu hasta adamın bir an önce ölmesini bekli-prdu. Çar Nikola, Rusya’nın Hünkâr iskelesi antlaşmasıyla Osmanlı devletinin elde ettiği kazançlan yeniden sağlamak ve Osmanlı devletini parçalamak İtiyordu. Bu sırada Avrupa’nın siyasal durumu, çarın bu emellerinin yerine ketiriimesine uygundu. 1848’de Fransa’da büyük bir ihtilâl çıkmış (bkz. İkinci lölüm, Parça 10, I I ) ve bu ihtilâl az zamanda Avrupa’nın belli başlı bütün Üevletlerinde etkisini göstermişti. Bu tehlikeden yalnız Rusya kurtulmuştu. Bundan dolayı Çar l. Nikola Ingiltere’yle anlaştığı takdirde, Türkiye üzerindeki emellerinin yerine geleceğini sanıyordu. Çar bu amaçla 1851 yılı 9 ak günü Petersburg sarayında verilen baloda Ingiliz sefirine: e Kollanınız turasında basta bir adam vardır. Çok hasta. Size açıkça söylemeliyim ki, gerelti eri bütün tedbirleri almadan önce onu günün birinde kaybetmemiz büyük

I bir felâket olacaktır» dedikten sonra Osmanlı devleti hakkındaki projelerini böyle açıkladı: «İstanbul’un Ruslar tarafından devamlı bir işgalini isteyecek değilim. Fakat bu şehrin Fransıztar, İngilizler ya da başkaları tarafından işgal edilmesine de razı olamam. Eflak ve Boğdan bugün fiilen himayem altında bulunuyor. Bu durum devam edebilir. Sırbistan ve Bulgaristan da himayem altına girebilirler. Mısır’ın İngiltere için Önemini takdir ediyorum» diyerek, Osmanlı devletini İngiltere ile birlikte paylaşmak planını ileri sürdü. Fakat o sırada İngiltere, Osmanh devletinin parçalanmasını o günkü siyasetine uygun

Harita: 13 — OsmanlI – Rua savatlan ve antlaşmaları.

görmediğinden çarın teklifini kabul etmedi. Hatta Ingiliz sefiri çara: daima Türkiye’nin öleceğini he*«ba katarak felâketten önce y* da tedbirler «simayı düşünmeli, niçin hastayı tedavi etmeyi düşünmemeli?» cevap verdi. >

Çat, İngiltere’den yüz göremeyince, Osmanlı devleti üzerindeki d0 çelerim açığa vurdu ve bu işi kendisi yapmaya karar verdi. Savaş için İm ler asamaya başladı. Bu sırada çann Osmanh devleti iç işlerine kangı fırsat veren başka bir olay çıktı. Bu da kutsal yerler sorunu idi.

b) Kutsal Yerler Sorunu: Kudüs ve Filistin, Hıristiyan dimisi çık Hazreti Isa ile annesi Meryem’in ve Hıristiyan büyüklerinden bazılarının d< büyüdükleri bir yer olması dolayısıyla, Hıristiyanlarca kutsal sayıteaakt Kudüs’te ve daha bazı yerlerde bu aziz ve azizeler için birçok kiÜso ve yapılmıştır. Katolik ve Ortadoks papazlar bu kutsal yerlere kısmet et kendileri için büyük bir şeref sayarlardı. Hatta bu hususta birbirk*ğrle reka ederlerdi.

Osmanh devletinin vaktiyle Fransndara vermiş olduğu dilsel inatîyazl sayesinde Katolikler kutsal yerlerde birçok haklara sahip olnauşfai’dî, Rusy nın kuvvetlenmesinden sonra Ortadoks!ara da buna benzer birtakım baki ve imtiyazlar verilmişti. Fransız ihtilâli sırasında Ortadokslar kutsal yarleydi Katiliklerin zararına birçok haklar daha aide etmişler .

Fjrrrlerdeki Kntclik ve Ortndofcs renmra nmm w™_

1848 ilıtil&linalen sonra ikinci cumhuriyet ilân edilmiyti. Lui

lik partisine dayanarak cumhurbaşkanı olmuş ve Kaloliklrıin k*yk«(ntlf

olduğu hak ve imtiyazlan elde etmek için çalışmalara hamlanınjtı.

işte Çar I. Nikola, Türkiye’yi paylaşmak ve parçalamak istediği bhr mrfttta bu dinsel sorundan yararlanmak arzusuna kapıldı. Kudüs’teki Kaimime killıtnıl yüzünden çıkan anlaşmazlık üzerine İstanbul’a Bahriye Nazın Pran* Mençikofu olağanüstü elçi olarak gönderdi (1851).

e) Prens MençikoPun İstanbul’a Gelmesi ve Çann İstekleri: Mençikof un biri açık, diğeri gizli olmak üzere iki ödevi vardı. Açık görevi Kutsal yerler sorununu görüşüp çözümlemek, gizli ödevi ise, bu sorunu Ruslann lehine çözümledikten sonra, Osmanh devletiyle Ruslann bir bağlaşma yapmasını «ağlamaktı. Çarla yapılacak bu bağlaşma, Hünkâr iskelesi koşullarına ve çarın Osmanlı devleti içindeki Ortadokslann himaye hakkının tanınması esasîanna uygun bir şekilde olacaktı.

Mençikof, İstanbul’a büyük bir gösteri ile girdi ve ilk hareketleriyle Osmanlı devletini korkutmak siyasetini güttü. Protokol kurallarına brle aymadan dilediği gibi hareket etmeye başladı. Nihayet çann isteklerini bir ültimatom şeklinde Babıâli’ye bildirdi. Buna göre; Osmanlı devleti ya çann isteklerine göre Rusya ile bir bağlaşma yapacak, ya da Rusya ile siyasal ilişkilerini kesecekti.

Babıâli, Rusya’nın bu ültimatomunu İngiltere ve Fransa sefirlerine bildirdi. Ruslann, Osmanlı devleti üzerinde nüfuz kazanmasını istemeyen Ingiltere ve Fransa’nın tavsiyeleri üzerine Rus istekleri reddolundu. Buna çok kızan Prens Mençikof, İstanbul’dan ayrıldı.

19 — Osmanlı – Rus Savaşı. Sinop Baskını (30 Kasım 1853):

Çar, Osmanlı devletinden isteklerini zorla almaya kalktı. Rus ordulan,

Eflak ve Boğdan’i işgal ettiler. Nikola, biitün Hıristiyan dünyasını Türklerle kutsal savaşa çağırdı. Bunun üzerine Osmanh devleti Rusya’ya savaş ilân etti. Avusturya savaşa engel olmak için Viyana’da bir konferans toplanmasını teklif etti. Ingiltere ve Fransa henüz Rusya ile bir savaşa karar veremediklerinden buna razı oldular. Fakat uzuıı görüşmelere rağmen bir anlaşmaya varamadılar. Bunun üzerine Osmanlı kuvvetleriyle Ruslar arasında Tuna boyla-nnda savaşlar başladı. Serdar-ı ekrem Ömer Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Tuna’yı geçtiler. Ruslar yenilmeye başladılar. Anadolu kesiminde ı§ de yenildiler.

Bu sırada İngiliz ve Fransız donanmaları Londra mukavelenamesine ı* rağmen, Çanakkale boğazım geçerek İstanbul’a geldiler. Buna çok kızan i Ruslar, Batum’a erzak ve cephane götürmekte olan on parçalık fe» Osmanlı I filosunu Sinop’ta iken basarak yaktılar (30 kasım 1853). Bunan özerine

49 — Birinci Meşrutiyetin Hazırlanması. Yeni Osmanlılar:

I nıı/imat devrinde f .«ıleketimizde Avrupalılarla daha yakmdao te

• den ve Avrupa memleketlerini gören, onların dillerini ve Osmanh «iev hakkındaki siyasal emellerini öğrenen birçok Türk aydını yetişti. ItınJ Tanzimat adıyla yapılan yeniliklerin ve ıslahat hareketlerinin Osmanlı» im. ratorluğunu batmaktan kurtaramayacağına inamyorlardı. Bu aydır*!»»» gö devleti kurtarmak için* Müslüman ve Hıristiyan herkesin, tam bir e§*§iîk için devlet ve memleket işlerine karışması; bunun için de, memlekette Meşruti, yönetiminin kurulması, padişahların keyfî yönetimlerine son verilmem gere1 yordu.

Avrupalıların Yeni Osmanlılar admı verdikleri bu aydınlar fcop.kıîı<iğun başında Mithat Paşa, şair Namık Kemal, şair Ziya Paşa ve serasker Büsey Avnî Pafa gibi büyük devlet adamları ve birçok vatansever varefa (bke. Resi 90, 9 I) Bunlardan özellikle Namık Kemal Bey vatan şiirleri ile memleketi genel bir özgürlük havası ve ulusal bir heyecan yaratıyordu.

Bu sırada Sultan Aziz padişah bulunuyordu. Bunun zamanında, dalı önce de okuduğumuz gibi, Sadrazam Âli ve Fuat Paşaların çabalarıyla yenili hareketlerine devam olunmuş, yönetim ve özellikle askerlik alanınis bnço1 ıslahat yapılmıştı. Tanzimat devrinde başlayan batılılaşma hareketleri sıkasın d-Avrupahlardan yüksek faizlerle birçok borç alınmıştı. Sultan Am fcy paraların bir kısmıyla donanma ve silâh satın aldırmış, fakat çoğunu saray v» kişk gibi lüzumsuz inşaata sarf ettirmişti. Padişahın kendisi de çok savruktu. Devleti ve memleketi eski padişahlar gibi yönetmek istiyordu. Hele ÂK ve Feal Paşa-taun ölümlerinden sonra de-‘let yönetimini hemen hemen eline gelmişti.

Yeni Osmanlılar, bu savruk ve müstebit padişahın meşrutiyet yönetimini kabul etmeyeceğini bildiklerinden, Veliaht Murat Efendi ile gâMİce anlaş «aşlar ve onu padişah yapmaya karar vermi^lardi. Bosna <• Hersek isyanlarının
ııriaf karşılımı ‘verilen par») k ıı« (akilde ankerlik yapacaklarının bfl

D MMilitlarine üye olabilmeleri, itan ulan kimselerin de, vergilerini vermek i »mUtk •ahibi olabilmeleri.

Hmidi işlerinin yoluna konması. Herkesin firket ve b HİlalIkta kurumlar kurabilmeleri.
C — BİRİNCİ MEŞRUTİYET VE İSTİBDAT DEVRİ

Vikiıyı ve bundan faydalanan Rusya’nın,

Osmanlı devleti üzerindeki gizli emellerini yrtme getirmek için çalışmalara başladığı »muin, Yeni Osmanlıların şefi olan Mithat l’n$n ve arkadaşları Sultan Aziz’i tahttan indirmeye karar verdiler. Devrin şeyhülislâmından alınan fetva üzerine, bir gece Dolmabahçe sarayının etrafı karadan asker ve denizden de donanma ile sarılarak, Sultan Aziz tahttan indirildi. Yerine veliaht Murat Efendi, V, Murat adıyla padişah üan olundu (1876). Bu olaydan altı gün sonra Sultan Aziz, padişahlıktan indirilmesini gururuna yediremediğinden, bir küçük makasla bilek damarlarını keserek intihar etti.

V. Murat veliaht iken hasta ve yarı deliydi. Padişah olunca deliliği büsbütün arttı. Üç ay süren padişahlığından sonra, bunun da bir işe yaramayacağını anlayan Yeni Osmanlılar, V. Murat’ı da tahttan indirerek yerine, Meşrutiyet yönetimini kabul edeceğini vaat eden, II. AbdüSıamit’i padişah yaptılar (1876).

50 — Birinci Meşrutiyetin İlânı ve II. Abdüfhamit’in Yönetimi:

Bu sırada Bosna – Hepsek ve Sırp isyanları gelişmiş, AvrupalIların işe karışmasıyla İstanbul konferansı toplanmıştı (bkz. Parça: 24, 25). II. Abdül-hamit, Ye» Osmanlılara verdiği »özü yerine getirmek için, Mithat Paşayı sadrazam yaptı. Mithat Paşanın başkanlığında toplanan bir encümen, ilk Osmanlı Kanunu Esasisini (Anayasa) hazırladı. İstanbul konferansının açıldığı gün Kanunu Esası 101 parça top atılarak ilân olundu (23 aralık 1876). Bu sırada İstanbul konferansına başkanlık eden Hariciye Nazın Saffet Paşa top seslerim duyar duymaz ayağa kalkarak konferans üyelerine: «İfiUiğiııiz bu top sesleri Kanunu Esasinin ilân edildiğini bildiriyor. Bu tarihten itibaren Osmanh devleti meşrutî bir hükümet olmuştur. Artık lâzım gelen ıslah ®tı millet kendisi yapacaktır» dedi.

Bu suretle ilân edilen Birinci Meşrutiyet çok sürmedi. Zira II. Abdiilha-mit, Kanunu Esası’yi vermekle beraber, memleketi gene kendi bildiği gibi yönetmdk istiyordu. Nitekim ilk fırsatta Mithat Paşayı sadrazamlıktan indirerek memleket dışına surda. Bir süre sonra da 1877 – 1878 Ossvmniı – Rhb savaşım bahane ederek Meclisi kapattı (bkz. Parça: 26).

II. Abdulhamit esasen, vesveseli ve korkak bir padişahtı. Sultan Afciz’in,
Tarih Lise III
F. 18

üç ay Ronra da V. Murat’ın, Yeni Osmanlılar tarafından arka arka; padişahlıktan indirilmeleri onu bü:‘. bütün korkak ve vehimli bir h»ü“ getirmişti.’ Hele Ayastafanos antlı^ masından biraz sonra V. Mura*. tekrar padişah yapmak isteyen A. Suavi’nin Çırağan sarayına yürün» ’ si, onu daha çok vesveseli ve korkinp yaptı. Bu olaydan sonra herkestAJI şüphe etmeye ve kendisine bir aul*1 kast yapılacağından korkmaya baf»1 ladı. Bundan dolayı Dolmabahç» sarayını terk ederek Yıldız’a çekildi. ; Devlet işlerini de Babıâli’den alarak’; saraya nakletti. Kanunu Esasî’yl resmen kaldırmadı, fakat ona biÇ uymadı. Hükümetin başına kendi beğendiği ve güvendiği adamlar» Resim: 91 — Namık Kemal atayarak devlet ve memleketi iste-j

diği gibi yönetmeye başladı. Yaldı? sarayının etrafını büyük bir duvarla çevirtti. Bunun arkasına kışlalar yaptırarak kendisini sıkı bir muhafaza altına aldırdı. Hassa alaylarını Türk olmayan; Müslümaniardan seçti.

II. Abdülhamit devlet yönetimini eline aldıktan sonra memlekette söz, yazı ve toplama özgürlüklerini kaldırdı. Gazetelere sansür koydu. Padişahlığının beşinci yılında Meşrutiyet taraftarlarını büsbütün yok etmek amacıyla, Sultan Aziz’in intihar etmeyip, Yeni Osmanhlarm ileri gelenleri tarafından katledildiğini ileri sürerek özel bir mahkeme kurdurdu. Bu işte önayak olanları bu mahkemeye verdirdi. Bu sırada tekrar memlekete çağırarak önce kendisini Suriye, sonra da İzmir valiliğini atadığı Mithat Paşayı da, Abdülaziz’in katli işinde parmağı vardır diyerek, İzmir’de tutuklattı ve İstanbul’a getirterek bu mahkemeye verdi.

özel mahkeme, Abdülhamit’in oturduğu Yıldız sarayının Çadır köşkü’ nde günlerce süren yargılamalardan sonra, padişahın direktiflerine göre hareket ederek, başta Mithat Paşa olmak üzere birçok kimsenin idamına karar verdi. Iî. Abdülhamit, Kanunu Esasî’nin kendisine verdiği yetkiye dayanarak bunların idam cezalarını sürgüne çevirdi. Mithat Paşayı, bir iki arkadaşıyla birlikte Taif kalesine sürdü. Fakat bir süre sonra verdiği gizli bir emirle onu Taif zindanında boğdurttu.

Bu olaydan sonra II. Abdülhamit’in istibdadı daha çok arttı. Hürriyet ve maçanıtiyet düşmanı oldu. Kendisini herhangi bir suikastten kurtarmak için

lemlekette geniş bir hafiye örgütü kurarak bunlarla milleti sıkı bir kontrol İtina aldı. Hafiyelerin verdikleri jurnaflara dayanarak meşrutiyet ve hürriyet in çalışanları hapishanelere, zindanlara attırdı ya da memleketin Fizan, emen, Irak, Suriye ve Doğu Anadolu gibi uzak yerlerine sürdürdü. Okulları dn sıkı bir kontrol altına aldı. Osmanlı tarikinden başka bütim tarihlerin oku-ulmasııu yasakladı. Millî ve vatanî romanların ve tiyatro eserlerinin yayınlanasım yasak ettirdi.

Bu kadar kötü koşullar ve tam bir istibdat altında bulunan memlekette, II. Abdülhamit, maliye ve adliye alanlarında bazı ıslahat yaptırdı. Bir Mecelle (O devrin Medenî Kanunu) hazırlattı. Memlekette askerî ve sivil okullar »çtırdı. Yeni bir ordu örgütü kurdurdu. Fakat denamnayı ihmal etti.
Ç — İKİNCİ MEŞRUTİYET DEVRİ (1908-1918) 51 — İkinci Meşrutiyetin Hazırlanması ve İlânı (23 Temmuz 1908):

ı

II. Abdülhamit’in istibdat yönetimi 33 yıl sürdü. Bu süre içinde memleketi onun zulmünden ve istibdadından kurtarmak isteyen aydınlar ve özellikle yüksek okul gençleri meşrutiyeti yeniden kurmak için gizi» gizli çalışmalara başladılar. Bunlar, 1889’da İstanbul’da Terakki ve ittihat adıyla siyasal bir cemiyet kurdular.

Bu cemiyetin üyeleri, Osmanh imparatorluğu içinde bulunan bütün kavimler! din ve mezhep farkı gözetmeden birleştirmek, Meşrutiyeti tekrar kurmak istiyerlardı. Fakat II. Abdülhamit bunları kafiyeleriyle sıkı bir kontrol altına aldırdı. Cemiyetin üyelerinden ele geçenler zindanlara atıldı ya da uzak yerlere sürüdü. Bu arada bunlardan birçok aydın İngiltere, Fransa ve İsviçre gibi yabancı memleketlere kaçtılar. Orada gazeteler çıkararak II. Abdülhamit aleyhine yasalar yazdılar. Zaten, II. Abdülhamit’in yönetimi Avrupalılann da hoşuna gitmiyordu. Hatta kendisine Kızı! Sultan adım vermişlerdi. O sırada Balkanlarda gene Hıristiyan ve Müslüman davası vardı. Makedonya’da sık sık isyanlar oluyor, bu vesileyle Avrupalılar gene iç işlerimize karışıyorlardı. II. Abdalkamit, Avrupahlardan çekindiği için, onların ısrarıyla Makedonya’da özel bir yönetim kurulmasına ve ıslahat yapılmasına razı olmuştu. Bu amaçla Makedonya’ya değerli genç subaylar ve memurlar gönderilmişti. Terakki ve İttihat cemiyeti, biraz daha serbest elan Makedonya’da siyasal çalışmalarına

hı* vermiş, orayu göndonİMk ve ınnnurlur arasında keikdiı çok taraftar kazanmıştı.

Bu tarihlerde Erkânı okulundan (Harp Akad*mMİ| lak bir subay olarak dipl< Mustafa Kemal (Atatürk) duşu kurmaylığına atanmış tafa Kemal orada kendisi tansever birkaç subay arka bir olarak Vatan ve Hürrij gizli bir siyasal cemiyet kur süre sonra, Yafa’da ve daha da naklen atandığı Selanik’t cemiyetin birer şubesini açtı, fa Kemal’in Suriye ve Selanik*(j yasal çalışmalara başladığı Terakki ve İttihat cemiyeti inişti. Onun Selanik’te buluma bir sırada bu iki cemiyet birle Cemiyetin isminde de bir de yaptılar. Bu suretle İttihat ve 1 ki Cemiyeti son şeklini almış Cemiyet bundan sonra, Makedo da 11. Abdülhamit aleyhindeki f lışmalarma hız verdi.

Bu tarihlerde İngiltere ve Fra Makedonya’nın muhtariyetine vermişlerdi. Rus ve İngiliz hükümdarlarının Reval şehrinde konuşma Makedonya’da muhtar bir yönetimin kurulmasına karar vermeleri ve Os: imparatorluğu içindeki diğer Hıriatiyanlar için de ıslahat projeleri h; malan, ittihat ve Terakki cemiyetinin harekete geçmesine yol açtı Bu* AvrupaUları memleket işlerine karıştırmamak için II. Abdülhamit’ten m eş: yeti zorla almaya karar verdiler. Cemiyete bağlı subaylar arasında ilk ihi hareketleri başladı. 1908’de Kolağası Niyazi Bey adında genç bur sui Manastır dolaylarında taburu ile dağa çıktı. Millete bir bildirge yaymiaymı amacıma, M. Abdülhamit’in müstebit yönetimine son vermek olduğunu bi dirdl. Bir süre sonra Manastır kolordu komutam bir suikast sonunda öldüriM Binbaşı Enver Bay (EnveT Paşa) isminde diğer genç bir subay, Selânik tarii lannda isyan etti. Bundan cesaret alan İttihat ve Terakki cemiyeti ileri gekj leri 23 temmuz sabahı Selanik hükümet konağını işgal ettiler. İsyamn bvti memlekete yayılmasından korkan II. Abdülhamit, o gün, meşrutiyeti IH etmek zorunda kaldı (23 tanımız 1908).
Hürriyet kahramanlarından Kolağası Niyazi Bey.

– 31 Mart (13 Nisan) Olayı. II. Abdülhamit’in Tahttan indirilmesi (1909):
Mcmci Meşrutiyetin ilânından beş ay sonra, II. Abdülhamit büyük bil frnle Osmanlı Mebuslar meclisini açtı. Halk, meşrutiyetin ilânından «ad toee memnun kalmıştı. Memlekette büyük bir hürriyet havası esiyordu, •r.etefar bütün serbestlikleriyle yayınlanıyor, herkes istediğini söylüyor v* rıyordu. Özellikle II. Abdülhamit’in adamları hakkında her şey yazılıyordu. «(iye)er izleniyor, ele geçenlere cezalar veriliyordu.

Meclisin açılmasından bir süre sonra, memlekette siyasal çalışmalar arttı, lihat ve Terakki cemiyetinin muhalifleri Ahrar adıyla bir siyasal grup mey-sna getirdiler. Bunlar Mecliste sözleri, gazetelerde yazılarıyla ittihat ve nrakkinm çalışmalarına engel olmak istediler. Bu sırada ittihat ve Terakkinin uhaliileri daha çok mutaassıp ve muhafazakâr (tutucu) kimselerden kuruluş bulunuyordu. Bunlardan Volkan gazetesi sahibi Derviş Vahdeti ile gaze-nin başyazarı Haşan Fehmi, İttihat ve Terakki aleyhine şiddetli yazılar yaczı-orlar ve müthiş bir din propagandası yaparak halkı heyecana getiriyorlardı.

Bu irticaî nitelikteki hareketler ve yazılar nihayet İstanbul’da büyük bir htilâiin patlamasına yol’ açtı. 8 nisan 1909’da Haşan Fehmi köprü üstünde uruldıı. Bunu bahane eden muhalifler işi büyüttüler. İttihat ve Terakki cemi-eti, Selânik’ten getirmiş olduğu Avcı taburlarına güvendiği için, bu gösteri-ere aldırış etmedi. Halbuki mutaassıplar ve 11. Abdülhamit taraftarları bu nkerler arasında gizli gizli propagandalar yapmışlar, bunlardan birçok çavuş e erleri elde etmişlerdi. 31 mart (13 nisan) günü sabahı, Avcı taburlarından irkaç bölük Ayasofya arkasındaki Mebuslar Meclisinin kapısını tutarak «Şeriat isterîz!» diye bağırmaya ve sağa, «ola tüfek atmaya başladı. Hükümet hu hale gevşek davrandı. Bunun üzerine softalar kışlaları dolaşarak diğer Bükerleri de isyana kışkırttılar. İsyan derhal büyüdü. Asiler özellikle genç »ilbayları, mebusları ve gazetecilerden bazılarını öldürdüler. İttihat ve Terakki cemiyetinin ileri gelenlerinin idamlarını istediler. Hükümet bu durum karşılında istifa etmek zorunda kaldı. Yeni kurulan hükümet de bir şey yapamadı, Askerin isyanı ve gösterileri devam etti.

İstanbul’da patlak veren bu isyan genç subaylarla İttihat ve Terakki ileri ı-e!enlerini çok üzmüştü. İsyan haberi Selanik’te duyulur duyulmaz, bunlar derhal harekete geçtiler, özel bir suretle hazırlanan ve tarihimizde Hareket Ordusu denilen bir ordu, Mahmut Şevket Paşa’nın komutasında İstanbul’a lıareket etti. Bu ordunun kurmay başkanı Kolağası Mustafa Kemal Bey (Atatürk) idi.

Hareket Ordusu 24 nisan’da İstanbul’a girdi. Asilerle mücadeleden sonra Juıuma el koydu. Bundan sonra Yıldız sarayı kuşatıldı. Bu sırada İttihat ve Terakki Seri gelenleriyle hükümet üyeleri Yeşilköy’de toplanarak İL Abdül-hararîi’in tahttan indirilmesine ve yerine kardeşi Mehmet Reşat’ın, V. Mehmet adıyla padişah yapılmasına karar verdiler, özel bir kurul saraya giderek

II. Abdlilhamit’a durumu bildirdi. V. Mehmet Reşat, padişah iiftn II. Ab«lUlhnmit, Selânik’e gönderildi (1909).

53 — İkinci Mefrutiyet Devrinde Osmanlı Devleti (1908-1918):

Bu devirde Osmanlı imparatorluğunu İttihat ve Terakki cemiyeti Bu cemiyet iç siyasette Türkçülüğü esas tuttu. O zamana kadar impanl meydana getiren tüm kavimler Osmanlılık adı altında birleştirilmek ve bunun için birçok çabalar harcanmıştı. Halbuki bu iş hep kötü vermigti. Bundan dolayı İttihat ve Terakki bu siyaseti terk ederek Tül sarıldı. Türk milletinin büyük varlığına güvenerek işe girişti.

On yıl süren İkinci Meşrutiyet devrinde, ittihat ve Terakki Aş Alman taraftarlığı yaptı. Bu sayede imparatorluğu Rusya, İngiltere ve ya karşı korumak ve kaybedilen yerleri geri almak siyaseti güdüldü, kette Alman tekniği, sanayii, ordusu ve panası hâkim bir duruma getçti,^

Çok kısa süren İkinci Meşrutiyet devrinde, Osmanlı devleti üç 1 girdi, önce Trablusgarp ve Balkan savaşlarını yaptı. Fakat iki savı yenilerek topraklarımızdan bir kısmım daha kaybetti. Nihayet Birinci savaşma girdi. Dört yıl süren bu savaşta birçok şanlı zaferler kazaath.) sonunda savaşı kaybetti. Memleketi felâkete sürükleyen ittihat ve cemiyeti liderleri savaş sonunda vatan ve milleti düşmanlarla baş başa rak her biri bir tarafa kaçtılar. Bu suretle 600 yıldan beri devam ed« Osmanlı imparatorluğu tüm dağıldı. Memleket düşman işgali dhusa ’

(1918).
12 — XIX. YÜZYILIN SON YARISINDA KÜLTÜR HAREKETLERİ VE EKONOMİK DURUM
54 — Kültür Hareketleri:

II. Mahmut zamanında kültür alanında başlayan çalışmalara Taaf devrinde daha ciddî bir şekilde devam olundu. Rüştiye okullan ıslah Bu arada sanat okullan açıldı. Mülkiye ve rüştiyelere öğretmen yetiq için bir öğretmen Okulu kuruldu (1848).

1856 Islahat fermanından sonra, eğitim alanında Avrupalılaşın da Ieri görüldü. 1863’te Fransızların etkisiyle ve sırf Fransızca öğretmek ama Galatasaray Sultanisi kuruldu. Bu okul ilk ve yüksek öğretim arasında dereceli bir eğretim kuruluşu idi. Bundan sonra memleketimizde iH Dârülfünun (Üniversite) açıldı (1868). Fakir ve kimsesiz çocuktan hi

•lııır ve okutmak amacıyla Ce*niyat-i Tedrisıye-i Islâmiye kuruldu v« 1871 ltı> şimdiki Dârüşşafaka lisesi açıldı.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı kültür tarihi bakımından en önemli «lay, başta İstanbul olmak üzere, imparatorluğun birçok yerlerinde Avrupalı-İmin, kendi kültür ve dillerini yaymak amacıyla, yabancı okullar açmaları tılmııytur. Bunları daha çok memleketimizde bulunan dinsel nitelikteki cemi-yatloı ve tarikatlar kurmuşlardır. Yabancı okulların açılmasıyla Osmanlı devleti içindeki eğitim ve öğretim birliği bozulmuştur. Bu suretle memleketimizde d Dr t tip öğretim yapan okul meydana gelmiştir; 1 — Bunlardan en eskisi ve •n Önemlisi medreselerdi. 2 — XVIII. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan devlet okullan. Bunlar, Avrupa öğretim sistemine göre ayarlanmış, Türk • lıl&m kilitiirü veren kuramlardı. 3 — Fransızların kendi dillerini öğretmek amacıyla açtıkları Galatasaray Sultanisi (lise) ile Tıbbiye Okulu. Bu okulun bUtün öğretmenleri Fransızdı. Aynı zamanda program ve kitapları da Fransız Milli Eğitim bakanlığı tarafından hazırlanmıştı. 4 — Doğrudan doğruya yabancdann açmış oldukları ve yalnız yabancı dil ve kültürünün öğretildiği tarikat okullan.

II. Abdülhamit devrinde Rüştiyelerle Darülfünun arasında orta dereceli idadiler (lise) açılmıştır. Bundan başka II. Abdülhamit ayrıca her ordu merkezinde bir de askerî idadi açtırmıştır.

55 — Dil ve Edebiyat:

XIX. yüzyılın son yansında Osmanlı edebiyatında büyük bir değişiklik ve yenilik olmuştur. Tanzimat, memlekette siyaset, adalet, yönetim ve maliye alanlarında birçok yenilikler getirdiği gibi, edebiyat alanında da yenilik getirmiştir. Tanzimatla birlikte memleketimizde klasik Osmanh edebiyatı yavaş yavaş terk edilerek, yerini Tanzimat Edebiyatı adını verdiğimiz yeni bir edebiyat türü almıştır. Bu türün en büyük özelliği; edebiyat diliyle, konuşulan dili birbirine yaklaştırması olmuştur. Bu devrin şair ve ediplerinden olan Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa bu yolda ilk adımı attılar. Bu devirde memleketimizde, klasik Osmanh edebiyatında bilinmeyen roman, tiyatro, makale ve hikâye türleri de edebiyatımıza girmiştir. Tanzimat şairleri yazdıkları şiir, roman ve hikâyelerinde Türk tarihinden konular alarak işlediler. Bu devrin en çok okunan ve sevilen şairi Namık Kemal ile Ziya Paşa olmuştur. Namık Kemal, şiirleri, kasideleri, tiyatro eserleri ve romanlarıyla Türk milletinin ruhunda hürriyet ve milliyet aşkı ve vatan sevgisi yaratmış, tarihî eserleriyle de millî ruhun uyanmasına çalışmıştır.

II. Abdülhamit devrinde memleketimizde edebiyat alanında yeni bir çığır açıldı. O devrin edip ve şairleri başta Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halit Ziya olmak üzere Servet-ı Fünun mecmuasının etrafında toplandılar. Bundan dolayı bu devrin edebiyat türüne Servet-ı Fünun Edebiyatı adı verilmiştir. Servet-i Fünuncular, Türk edebiyatını klasik edebiyat kurallarından

kurtardılar. Fakat dilde »adeliği kabul etmediler. Avrupa sembolistlerini izleyerek «sanat, sanat içindir* prensibine göre hareket ettiler. Bu okulun en büyük şairi olan Tevfik Fikret vatanî yazılarıyla ünlendi.

İkinci Meşrutiyet devrinde edebiyat millî bİT karekter kazandı. Bu suretle Millî edebiyat devri başladı ve Türkçülük cereyanları kuvvetlendi. Ziya Gîikaîp ve Mehmet Emin gibi iki büyük Türkçü, yazılarıyla büyük şöhrete kavuştular.

56 — Ekonomik Durum :

Tanzimat hareketi büyük ölçüde bir batılılaşma demek olduğundan bu devirde Avrupa ile sıkı bİT ekonomik ilişki kuruldu. Memlekette yapılan yenilik hareketleri ve özellikle askerlik alanında girişilen ıslahat yüzünden devletin harcamalppı arttı. İthalat fazlalaştı. Bu yüzden esasen bozuk olan Osmanls mâliyesi daha çok bozuldu.

Osmanlı devleti, Kırım savaşı sırasında ilk kez Avrupalılardan borç para (istikraz) aldı (1854). Bundan sonra istikrazlara devam olundu. Bu şekilde alman paraların bir kısmı yapılan yenilik hareketlerine ve özellikle ordu ve donanmaya sarf olundu. Fakat çoğu sarayın ve padişahların lüks ve eğlenceleri uğruna yok edildi. Abdülmecit, II. Mahmut zamanında inşasına başlanan Doimabahçe sarayı’nı tamamlattı (bkz. Resim: 92). Abdülaziz zamanında Avrupa’dan yüksek faizlerle alman paraların bir kısmı ile silâh ve donanma «atın alıadı. Fakat gene lüks inşaata devam olundu. Beylerbeyi, Çırağan gibi büyük saraylar ve daha bazı köşkler yapıldı. Bu paralarla memleket ekonomi

mnd« olacak herhnnK» bir ekonomik yatırım

paralar Wka ve gösteriş ugruııa yok edildi.

14. Abdülhamit, padişah olduğu zarnan dovlot, Avrııp»lıUuU« «Mi§l paral»**K değil taksitlerini, faizlerini bile veremeyecek hıtta 0»ııı>ıulı

maliyosnaki iflâsı demek olan bu halden devletten alucnüı olnıı AviuimIiIhi telâşa dtâşiâler. 11. Abdülhamit, yabancı alacaklıların devletten «ltt< tıkUrıttı, kendi «teğetleriyle tahsil etmelerine razı oldu. Bu suretle mcınlfkotinıi/ıf», devlet iğinde bir devlet demek olan Düyunu Umumiye (Genel Borçlar) «telif yeni feis yS®stim kuruldu. Alacaklı devletlerle yapılan anlaşmaya «üre; l)U-yunu U»Ha»ıiye, Osmanlı devletinin borçlu olduğu devletlerin birer vekiiiııd«ıı kurulacak olan bir meclis tarafından yönetilecekti. Düyunu Umumiye’ye pul, içki, ti&tâm, tuz, ipek, balık gibi önemli gelir kaynaklarımızla bazı zengin illerimizia agar’ı bırakıldı.

Düytmu Umumiye yönetimi şimdi İstanbul Erkek lisesinin bulunduğu merkez binasına yerleşti. Kendisine özgü bir örgüt yaptı. Osmanlı maliye işlerine karışmaya başladı. Bu sayede, bozulan Osmanlı mâliyesi biraz düzelir gibi oldu. II. Abdülhamit bundan faydalanarak yeni bir borç aldı. Fakat bu paralar da onun istibdadı için yok ye re harcandı.

Osmanlı devleti, istibdat devrinde ekonomi alanında çok geriledi. Devlet maliyeei iflâa etmiş bir duruma girdi. Hazînede para kalmadı. Devlet memurlarının maaşları bile üç ayda bir defa verilir bİT hale geldi. Bu böyle olmakla beraber, bu devirde memlekette görünüşte bir bolluk ve ucuzluk vardı. Bu halin nedeni, memleketin ekonomik durumunun iyi ve düzgün oluşundan değil, Osman!* ülkesinin Avrupalılarm açık bir pazarı haline gelmiş olmasından ileri geliyordu, Zaten eskiden beri Avtupahlara verilen kapitülasyonlar yüzünden memleketle sanat hayatı sönmüştü. XIX. yüzyılda Avrupa’da büyük bir sanayi ve ticaret devrimi olmuş, çeşitli fabrikalar kurulmuş ve pek çok eşya yapılmaya başlamıştı. Biz ise bu devirde sanayi hayatında çok gerilemiştik. Bundan dolayı bu devirde memlekette her şey Avrupa’dan geliyor. Türkiye’de bir iğne bile yapılamıyordu. Osmanlı ülkesi büyük Avrupa devletlerinin ekonomi alanında rekabete giriştikleri bir pazar yeri olmuştu. Ingiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Beiçika #ibi sanayide ilerleyen devletler, memleketimizde, birçok imtiyazlar elde etmişlerdi. Yollar, köprüler, limanlar, demiryolları, tramvay, tünel, elektrik, havagazı, su gibi ekonomik işler ve yatırımlar hep uzun süreli sözleşmelerle yaJbancı şirketlerin eline geçmişti. Hatta limanlarımız arasında gemi işletmek hakkını (Kabotaj) bile onlara vermiştik.

I

Abd«4roreit devrinden itibaren memleketimizde bir yol faaliyeti başla-

– mıştj. Saltasa Aziz ve II Abdülhamit devirlerinde ise Rumeli ve Anadolu’da yabancı şirketler bazı demiryolları yapmışlardı. Fakat bunlar devlet ve rnemle ket çsfea*la*mdan çok, bu yolları yapan şirketlerin çıkarlarına ve hesapların» göre inşa edilmişti.

Tl * * ÜMutyırti Akvam m ««ıran ve niçin kurulmuş ve «e kudur yn:/.tvıii/ırV

İH<N*İ«V tlli*.

,V/,V, «'<• XX Ytiıu>H<ı>’<!<ı Sömürgecilik Hareketleri :

I MMinuiHt» ilik mı demektir? Sömürgecilik Avrupa’da ilk kez ne zamf.n v< hmiöl litııyılını ;;ııtıra bağlamış ve nasıl bir gelişme göstermiştir? Avrupa’nın Imllı tmylı Hotmııueci memleketleri hangileri olmuştur? i ‘(İV vt> XV yüzyıllarda Avrupa’nın sömürgeci devletleri kimlerdir, bun-lıtı nt>ı«*l<*t<Io hangi sömürgeleri kurmuşlardır?

,ı N<ımı!iK’*t’iliğin günümüzdeki durumu ne olmuştur? Sömürgeciliğin ortadan kutkmuHiııın nedenleri nelerdir?

– XIX i’d X X. Vüzyıllarda Bilim ve Teknikte Gelişme, Felsefe, Edebiyat ve Güzel Simittim ‘

1 XIX, ve XX. yüzyıllarda hangi bilimlerde gelişmeler olmuş ve ne gibi yeni ImHıçlar yapılmıştır? l Milimlerin teknikte uygulanması ne gibi sonuçlar meydana getirmiştir?

,t MX. ve XX. yüzyıllarda felsefe dalında nasıl bir gelişme olmuştur? £ yüzyılda hangi felsefî görüşler ortaya çıkmıştır? t XIX. ve XX. yüzyıllarda edebiyat alanında nasıl bir gelişme olmuş ve ne gibi edebî türler ortaya çıkmıştır?

5 — XIX. ve XX. yüzyıllarda güzel sanatlarda ne gibi gelişmeler olmuştur? Bu

devirlerin ünlü sanatçıları kimlerdir?

6 — Klasik resimle modem resim arasında ne gibi ayrımlar vardır? Modern

resmin kurucuları kimlerdir? Bunun için bir inceleme yapınız.

İNCELEME VE ARAŞTIRMA İÇİN BAŞLICA KAYNAKLAR

1 — Lise II. sınıf tarih, sanat tarihi, felsefe, edebiyat ve ten dersleri kitapları,

— Daha önce Avrupa tarihi için gösterilen kaynaklar, 3 — Büyük Dünya Tarihi (Meydan iyim), 4 — Milletler Meselesi (Fehmi Baldas), 5 — Napolyon (Ahmet Refik Aîtınay),

* Napolyon (Kemalettin Şükrü – Tercüme – Kanaat Kitavevi yayınlarından), 7 — Kla-kler arasında bulunan XIX. ve XX. yüzyıllar filozoflarının eserleri, 8 — Felsefe Tarihi ‘ruf Vehbi Eralp – Remzi Kitabevi yayınlarından), 9 — İlim ve Din, 1 ve 2. ciltler, Dr. lnan-Admtr (Remzi Kitabevi yayınlarından).
1 — DEVLETLER TABLOSU

— Bsh Avrupa Devletleri:

a) İngiltere: XIX. ve XX. yüzyıllarda İngiltere Avrupa’ma en kuvvetli devleti olmuştur. Yüzyılın başında Fransa’nın Avrupa’da üstünlük kurmak meşine karşı koymuş, uzun mücadelelerden sonra Napolyon’un Avrupa’ .i Hegemonyasına son vermiştir. Viyana kongresinden sonra İngiltere, repa iğlerinden çok kendi iç sorunlarıyla uğraşmış ve demokrasi alanında ı ıslahat yapmıştır. Bu yüzyılda endüstride başlayan devrim dolayısıyla itere’de büyük bir endüstri hayata başlamış ve bunun sonunda sömi|geci siyasetine daha çok önem verilmiştir. Ingiltere bu yüzyılda Hindistan ve vmya’ya tüm sahip olmug ve buraya giden büyük deniz yollarını eline emişti*.

XIX. yüzyılın ikinci yarınına* rtr*.,.__

bühtanlarla uğraşmıştır. I670’fe Almanya’nı» kurulmam vw ——

monyası altına almak için çalışması üzerine Ingiltere tekrar Avrupu »oıunUrım ön plana almış, Fransa ve Rusya’nın kurmuş oldukları bağlanmaya j*ir«rrrk Üçlü Uzlaşma’ yı tamamlamıştır. Birinci Cihan savaşında Üçlü uzlaşma cievlrî-îerinin zaferi kazanmaları üzerine, İngiltere büyük kazançlar sağlamı?; Almanya’nın Afrika ve Okyanusya adalarındaki sömürgelerini elde ettiği gibi, bu, büyük ticaret ve endüstri rakibini yere »ermiştir. Fakat bundan sonra, Almanya’nın tekrar kuvvetlenmesi üzerine bu sefer de İkinci Cüıan savaşında Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya ile bir olarak Almanya’yı gene yenmiştir.

b) Fransa: XIX. yüzyılın başlarında bütün Avrupa’yı hegemonyası altına alan Fransa, Napolyon’un Vaterlo’da yenilmesinden sonra yapılan Viyana kongresiyle ihtilâlden önceki sınırlarına çekilmiştir. Bundan sonra Fransa,

XIX. yüzyıl boyunca siyasal ve soayal buhranlar geçirmiş, krallıktan cumhuriyete, imparatorluğa ve nihayet tekrar cumhuriyet yönetimine kavuşmuştur.

Fransa XIX. yüzyılda sömürgecilik siyasetine önem vermig, Afrika’da birçok sömürge kurmuştur. Yüzydul sonlarında Almanya imparatorluğunun kurulmasından sonra, Fransa önce Rusya ile bir bağlaşma yapmış ve daha sonra İngiltere ile yaptığı yarışmadan vaz geçerek Üçlü uzlaşmayı tamamlamıştır. Birinci Cihan savaşında üstün gelen devletler arasında yer almış ve birçok yeni sömürgeler elde etmiştir. Fakat ikinci Cihan savaşında Almanya, Fransa maddi ve manevî bakımdan perişan bir hale gelmiştir. Fransa şimdi ikinci Cihan savaşının sarsıntılarım gidermeye uğraşmaktadır ve yeni bir kalkınma yolundadır.

e) ispanya: Bu yüzyılda ispanya gerilemekte devam etmiştir. Memlekette iç isyanlar olmuş ve krallık yönetimi tehlikeye düşmüştür. Ekonomik bakımdan çok sarsılan Ispanya bu yüzden eldeki sömürgelerini Amerikalılara satmak sorunda kalmıştır. Birinci Cihan savaşında tarafsız bir siyaset gütmesin* rağmen ekonomik bakımdan sarsılan Ispanya’da savaştan sonra büyük bir iç savaş çıkımı), nihayet General Franko memleketi komünizm tehlik<?«ind*n kurtararak Ispanya’yı eline geçirmiştir.

2 — Orta ve Güney Avrupa Devletleri:

‘ a) Almanya : Orta Avrupa’nın en büyük devleti olan KuUnl Rom Gerroan imparatorluğu, 1806′ da Napolyon tarafuıdan ortadan knldif*)<ttkl« sonra, F»»n*a bir süte için Almanya’ya hâkim olmuştu. Viyana konüfMtfttlf sonra Almanya’da bir Germanya konfederasyonu kuruldu. AvunMliya Pru«ya, konfederasyonun iki ayrı devleti haline geldiler. XIX. jrünyfİMI iilt yanmada Prusya, Almanya birliğini kurdu. Sömürgecilik atatumta (kftf Dünyaam an kuvvetli kara ordusunu meydana  gelir .

wi|nmmrmfBİWyi> Impuratorluğu yıkıldı. Bundan sonra Almanya’da iç buhranlar «Mu Nih«y«< Alıımnya Mitlerin eline geçti. Hitler, Almanya’yı dünyanın un UtlOn Wlr «lovlı-li haline getirmek istedi. Fakat bu amaçla giriştiği İkinci (■Ihan MvntHiti* ymıildi. Savaktan sonra Almanya üstün gelen devletler Urafından lm«l olundu.

b) Avusturya – Macaristan imparatorluğu: XIX. yüzyılda Avusturya > Macaristan imparatorluğu kuruldu. Bundan sonra genişleme siyaseti izleyen AvunturV*. Ralknnlnrda Osmanlılar aleyhine genişledi. İtalya’dan topraklar •İd# •İli l’nknt bu yüzyılın ikinci yansında İtalya ve Almanya birlikleri kurulduğu »ırnrlıı, bu iki devletle mücadele etti. Sonunda Germanya konfederasyonundaki UntUn yerini ve İtalya’daki topraklanıu kaybetti. Daha sonra Almanya Ve İtalya ilr birleşerek Üçlü Bağlaşmayı kurdu. Birinci Cihan savatından sonra Avusturyn – Macaristan imparatorluğa yıkıldı. Yerine yeni devletler kuruldu.

e) İtalya : XIX. yüzyılın ilk yansında İtalya, Viyana kongresiyle yedi tüçiik devlete aynlımştı. Bunların en kuvvetlisi olan Piyemonte hükümeti, ısım mücadelelerden sonra 1870’te İtalya birliğini kurmayı başardı. İtalya undan sonra sömürgeoilik siyasetine atıldı. Fakat yerleşmek istediği Habeşis-»n’dn yenildi. Ancak Somali ve Eritre’de, daha sonra da Trablusgarp ve On ;i adada yerleşti.

Birinci Cihan savaşında Üçlü Bağlaşma devletlerinden olduğu halde, ulan ayrılarak ÜçUi Uzlaşma devletlerinin yanında yer aldı. Fakat savaştan nra istediği kazancı elde edemedi Üstelik büyük bir ekonomik buhran çirdi. Sonunda Mussolini’nin eline geçti. Mussolini, İtalya’yı ekonomik ktmdan kalkındırdı. Sonra Hitler’le birleşerek İkinci Cihan savaşma girdi, ı savaş İtalya’nın mahvına yol açtı. Bütün sömürgelerini ve Akdeniz’deki ünlüğünü kaybetti.

— Kuzey ve Doğu Avrupa Devletleri:

a) İsveç ve Norveç: Viyana kongresinde birleştirilen İsveç ve Norveç, süre sonra birbirlerinden ayrılarak tekrar bağımsız devletler kurdular

13©). Her iki devlet de bu tarihten sonra Avrupa siyasetinden ayrılarak isiz bİTer devlet oldular. Az zamanda sanat, kültür ve uygarlıkta ediîer.

b) Rusya : XIX. ve XX. yüzyıllarda Avrupa siyasal tarihinde önemli ı» oynadı. Viyana kongresinden sonra topraklarını genişletti, özellikle anlı devleti zararına genişledi. Doğuda da Kafkasya, Sibirya ve Türkia-

elda ederek, Japon denizine kadar uzandı. Dünyanın en büyük ve toplu irge imparatorluğunu kurdu. Rusya’nın genişlemesini istemeyen İngiltere ransa, önoe buna engel olmak için çalıştılar. Fakat Almanya’nsa kurulma-n sonra, Rusya He birleşerek Üçtü Uzlaşmayı (İtilâf) meydana getirdiler. Bilinci Cihan savaşında Rusya, Alman istilâsına uğradı. Fakat savaş»,

•on yılında çıkan Bolşevik ihtilâli Ru*ya’yı yani bir rejime gtttüvdVı Rusya bundan sonra bütün dünyayı komünist yapmaya çalıktı, ikinci Cihan «ava^nd» gene Alman istilâsına uğradı. Fakat bu büyük tehlikeden ingilur* ve Amerika’nın yardımı sayesinde kurtuldu. Buna rağmen demokrasi dünya* sim komünistleştirme isteğinden vazgeçmedi.

2 — XIX. VE XX. YÜZYILLARDA AVRUPA’NIN BELLİ BAŞLI SİYASAL OLAYLARI A — FRANSA’DA İMPARATORLUK VE NAPOLYON

r

4 — Napolyon ve Fransa’da Birinci İmparatorluk Devri:

1892 yılında imzalanan Amyen barışı, Fransız ihtilâli sırasında başlayan ihtilâl savaşlarına bir süre için son vermişti. Fakat Napolyon’un birkaç yıl }

sonra kendisini imparator ilân etmesi ve Fransa’da Birinci imparatorluğu kurması, Avrupa’nın siyasal dengesini yeniden bozmuştu. İmparatorluk rejimini tanımak istemeyen Avrupalı devletler, başta İngiltere olmak üzere, Fransa’ya karşı yeniden bağlaşmalar kurdular. Bu yüzden Napolyon ile bağlaşıklar arasında bir seri savaşlar oldu. Bu savaşlar 1805’te başladı ve 1815 yılına kadar sürdü.

Bu süre içinde Fransa’ya karşı daha önce ihtilâl sırasında kurulmuş olan I

iki bağlaşma da eklenecek olursa, Yedi bağlaşma kuruldu. Bağlaşık devletlerin »ayısı he* bağlaşmada değişti. Fakat İngiltere hemen her bağlaşmaya girdi ve Napoly*«’« kesin yenilgiye uğratmeaya kadar uğrâştı.

İlk sava; Napolyon’un İtalya’da kendisine bağlı devletler kurmak istemesi ve Almanya’yı istilâya kalkması üzerine 1805 tarihinde başladı. Amyen ban-finin besıdduğumı ileri süren İngiltere, Napolyon’un bu hareketlerine engel olmak istedi. Napolyon Avrupa karasında egemen olmak için İngiltere’nin savaş diş. edilmesi gerektiğini anladı. Büyük bir donanma ile Ingiltere’yi istilâya kalktı. Fakat Trafalgar deniz savaşında ünlü Amiral Nelson, Fransa donanmalını bozguna ağrattı. Bu suretle Napolyon’un İngiltere’yi istilâ planı suya düytü. Bunun üzerine Napolyon Avrupa karasında harekete geçti. Üçüncü Bağlaşmaya giren Avusturyalılan ve Rusları yenerek Viyana’ya girdi Kutsal Roma Gaman imparatorluğunu yıkarak Almanya’da Ren Konfederasyonu adıyla ya»i bir Alman devleti kurdu (1806). Avusturya’yı ayrı bir devlet haline gedırdİ.

Ren konfederasyonunun kurulması, Almanya’nm en kuvvetli devleti olan Prusjra’ntn iyine gelmedi. İngiltere ve Rusya ile anlanarak Napalyon’a karşı Dördüncü Baj{hwmayı kurdu. Napolyon derhal Prusya üzerine yürüyerek PrusyaUam yendi ve Berlin’e girdi. Bunun arkasından Rusİ&h da yenerek sansa zorİMb. Kus Can I. Aleksandr ile Napoly«n, Tiîsit şehemde bvluçarafc

TlUlt MnlİM|m««ı’nı imzttlndılnr (1807). Bu antlaşmaya göıe: I’ruîiya va L«h| tmı krnllıklttrmın bir kıttım arazisi Napolyon’la Çar arasında mıfİMfiıınııın bizi ilgilendiren en önemli maddesi, daha önce de oku4u$umİji gitti, hU* <l««l olan Napolyon’un Rus çarının Osmanlı devleti üzerindeki kttl l«riuı k«ttul rirrvcai idi (bkz. XIX. ve XX. yüzyıllarda Osmanlı irap&xa«oriu{q l’ıırvo \ J.) ■

ld»it antlaşmasını kabul etmeyen İngiltere Napolyon’a ka-rşa savaf ıİBVtıııı elti. Onu Avrupa karasında zor bir duruma düşürmek için tüm Avrupai liıımnlnnm denizden abluka altına aldı. İngiltere’nin bu deniz ablukası’m knrykf Napolyon da Rus çan ile anlaşarak tüm Avrupa limanlarını kap&ttc. BuJ •urnilc Ingiltere’ye karşı kara ablukası’m kurdu.

Ablukalar devrinde Rusya, Osmanlı devleti ile savaştı. Ns»f>®îy*®ı d*| İspanya ile uğraştı. Fakat, Ispanya’ya, yardım eden İngiliz kuvvefeİMİtiM karsı ) yenildi. Bunun üzerine İngiltere, Avusturya ve İspanya, Fransa’ya ksaıfişı B^mci Bağlaşmayı kurdular. Napolyon, Avusturyalılan yendi ve toprak hasMMb.

Napolyon, üst üste kazandığı zaferlerle Avrupa’da kuvvetli kege» | monya kurmuştu. Bu sayede Avrupa’nın çeşitli milletlerini Fransa’ya ba^jamifl ve Fransa’yı büyük bir imparatorluk haline getirmişti. Ancak İngiltere, Fransa J ile mücadeleye devam ediyordu.

Kara ve deniz ablukalan Avrupalılar için iyi sonuçlar vermedi. ÖssaJlikle1! Rusya bu ablukadan çok zarar gördü. İngiltere’yle ticareti kesildi. N9*ay*t bu ;arara dayanamayan Rusya, Napolyon’dan ayrılarak limanlarını İRgütere’ye ^3 içti. Onun bu hareketi Napolyon’un Moskova seferine çıkmasının nadan» «Idu.

1812’de büyük bir ordu ile Rusya üzerine yürüyen Napolyon, M®skova’ ra girdi. Fakat Ruslar şehri yakarak onu zor durumda bıraktılar. Çar, Napoi-on’ıın banş teklifini kabul etmedi. Napolyon geri çekilmek zorunda kaldı, lu çekiliş Napolyon için bir felâket oldu. Bütün ordusunu yollarda kaybetti.

Napolyon’un bu yenilgisinden faydalanmak isteyen devletler asalarında irleşerek Altıncı Bağlaşmayı kurdular. Bağlaşıklar onu Amanya’da Leipzig’ e müthiş bir bozguna uğrattılar (1813). Napolyon Fransa’ya çekilmek »orun-n kaldı. Bağlaşık orduları da arkasından Paris’e girdiler. Buıro» Seterine apolyon, imparatorluktan çekildi. Bağlaşıklar kendisini Eifee utlasın a irdüler. Fransa’da meşrutî krallık rejimi kuruldu ve XVIII. Lui l®af oldu.

Napolyon’un Elbe adasına sürülmesinden sonra Bağlaşıklar Viyama’da r kongre toplayarak Avrupa’ya yeni bir siyasal düzen vermek igln raftaake-lere başladılar (1814). Fakat tam bu sırada Napolyon Elbe adasından çnrak Fransa kıyılarına çıktı. Yeni kraldan memnun »lmayan halfa v® ordu rufından imparatoT olarak karşılandı. Bunun üzerine Viyana K-oıigfesine tılnn devletler, Napolyon’u Avrupa barışının düşmanı ilân etfl&r vetona r«ı ycdinci Bağlaşmayı kurdular.

Napolyon son gücünü toplayarak Belçika’ya girdi. Bağladık kırrvetleJ birleşmeden onları ayn ayn yenmek istiyordu. Vaterlo’da İngiliz kuvvetleriyle savaşa tutuştu. Onları yeneceği anada Prusyaîılar imdada yetiştiler. Napolyon yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı (15 haziran 1815). Bağlaşık kuvvetler XVII. Lui ile birlikte Paris’e girdiler. Napolyon, Amerika’ya kaçmâ& için Roşfor limanına geldi. Fakat buranın İngiliz donanması tarafından abluka edildiğini görünce, her şeyden ümidini kesti ve İngiliz amiraline teslim oldu.

İngilizler Napolyon’u Atlas okyanus» güneyinde bulunan Sent Helen adasına sürdüler. Napolyon orada birkaç arkadaşıyla birlikte 1821 yılma kadar yaşadı. Anılarını yazdı, ölüsü sonradan Fransa’ya getirildi.
B — VİYANA KONGRESİ

(Eylül 1814 – Haziran 1815)
5 — Viyana Kongresi ve Kararları:

Napolyon »«Yaşlan yüzünden bozulan Avrupa’nın siyasal 4aramıına yeniden düMDİamek ve Avrupa’nın gelecekte alacağı durumu belirtmek v» saptamak amacıyla tüm Avrupa devletleri Viyana’da büyük bir kongre toplamdılar (Bu koitfrty* yalnız Osmanlı devleti katılmamıştır).

Viyan* kongresine çeşitli memleketlerden 90 kldll delege gitmişti. Fakat kongreyi daha fok Napolyon’u yenen dört büyük devlatı yani İngiltere, Rusya,

Avustuıya VI PfUsya yönaUİİer. Kongreye Avusturya Barbakanı Koni Metarnih başkanlık etti. (kka. Raslm t 93). Özel ve genel birçok toplantılardan sonra, döjt büyük devMft f«di|i kararlar kongrece kabul oluatffc ^)WŞa bonemi antlayma* sına göroı

D
VI Felemenk hüküme» ilftMrfofUrtterek Peylba (Pay»-İN) abıyla yani bir krallık ku-
Besim: 80 — Kont
Tarih Um
f» Norvaç krallıkları bir-Blriaflli Uveç ve ItMİllftı UuruJdu (Bu krallıklar 1130 yılına )•
2)
f. II

Almanya’da 34 devlet ve beş Mrfacıt ftbrn biri»}liril—ı»ıyle Garmanya Konfederasyonu ktmddu. Bu konfederasyon, Pr> fahrinde toplanacak olan bir Diyet meclisi tarafından y, ti Avusturya bu konfederasyona bajka^hk edecekti.

Varşova büyük dukalığı ile Finlandiya, Rusya’ya verildi. \j§

Batı Lehistan topraklan Prusya’ya bırakıldı. |4,

Güney Afrika, Seylan ve Maka adaları tngfltere’ye verildi. Avusturya; İtalya’dan, Vene«4ik ile Louabardiya’yı aldı. –

İtalya’da yedi hükümet kuruldu.

Fransa ihtilâlden önceki sınırlarına çekildi.

Napolyon’un hükümetlerine sora vv’rdiği hükümdar ve krallar tekrar memleketlerine ve tahtlarına sahip oldular.

Viyana kongresi, bu kongrede üstün rol oymayan dört bSyizk devletin sklerine göre yapılmış bir antlaşmadır. Banda Fransız ihtilâlinin Avrupa’ya ^dığı insan ve vatandaşlık haklarından hiç birisi, yani hürriyet, milliyet ve tlik pron »ipleri göz önünde tutulmamış, sırf siyasal emel ve istakler üzerine rarlar verilmiştir. Bundan dolayı Viyana kangres» kararlan bayanlı olma» }, kongre, verdiği kararlan yürütebilmek için s&aha baş vurmak zorunda nuşur.

c — VİYANA KONGRESİNDEN SONRA AVRUPA (RESTORASYON DEVRİ)

(1815-1830)

— Bağlaşmalar ve Kongreler Devri:

Viyana kongresinden sonra Avrupa’nın büyük devletleri (İngiltere, »ya, Avusturya ve Prusya) Avrupa düzenini korumak, krallık rejimine karşı ulacak ihtilâl hareketlerini bastırmak ve Avrupa’yı mutlak krallık rejimiyle ıetmek için aralarında bazı antlaşmalar yaptılar. Bundan dolayı Viyana ıgresinden Navarin olayı’na kadar geçen devre (1815 – 1827) Avrupa hinde «yeniden kurmak ve kuvvetlendirmek» anlamına gelen bir deyimle itorasyon devri denilmiştir.

Restorasyon devrinde, Avrupa büyük devletleri arasında, Viyana kon» sinin kararlannı yürütmek amacıyla, iki ayn bağlaşma kurulmuştur. Bun-lan birisi; Rus çannın önayak olduğu Kutsal Bağlaşma dır. Bu bağlaşmaya « Rusya, Avusturya ve Prusya girmiştir. Daha sonra Fransa da buna katıl-tır. Kutsal Bağlaşma, tüm Hıristiyan hükümdarlannın birbirlerinin kardeşi uklanm ve gerektiğinde birbirlerine karşı her türlü yardımı yapacakları mri kabul etmekte idi. İkinci Bağlaşma ise, İngiltere, Rusya, Avusturya ve »ya arasında yapılan DSrttö Bağlaşma’dır. Bu bağlaşmanın kurucusu, Avus-ra barbakanı ve Viyana kongresi başkanı ekin Kont Metersih idi. Bundan
4)

•)

•)

7)

•)

t)

10)

dolayı Dörtitt Ba&laşmanm diğer bir »di d* Meterolh dbtemiair. ou kralların mutlak yönetimim kabul ediyor ve bunun her ne pahasına olurs» olsun korunmasını amaç ediniyordu. Bu sisteme giren devletler, herhangi bir memlekette halkın krallarına karşı ayaklanmaları halinde, bütün kuvvetleriyle bu ihtilâlin bastırılmasına yardım edeceklerine söz veriyorlardı.

Dörtlü Bağlaşma devletleri, Viyana kongresinden sonra Avrupa’da ara »ıra çıkan milliyet ve hürriyet hareketlerini bastırmak amacıyla zaman zaman, basa kongreler düzenlemişlerdir.

, Bu kongreler genel olarak hürriyet ve eşitlik için krallarla ve krallık rejimleriyle mücadele eden milletlerin demokratik hareketlerini bastırmak, Avrupa’da ihtilâlden önceki siyasal rejimleri sürdürmek için yapılmış ve alman kararlar Dört Büyükler tarafından şiddetle uygulanmıştır. Fakat bütün bu zorlamalar, milletlerin ruhuna sinmiş olan hürriyet, milliyet ve eşitlik düşüncele’ rinin yayılmasına ve kuvvetlenmesine engel olamamıştır.

7 — Bağlaşmaların Sonu ve Motemİh Sisteminin İflâsı:

Restorasyon devri, bütün zorlamalara rağmen, ancak 1827 yılma kadar sürebilmiştir. Çözülüş önce İngiltere’nin DörtM Bağlaşmadan ayrılmasıyla başlamıştır, öteden beri meşrutiyetle yönetilen İngiltere’nin, mutlakıyet rejimlerini yaşatmak için çalışması doğru olamazdı. Kongrelerin vermiş olduğu kararların ve uygulama biçimlerinin milletlerin iç işlerine karışmak demek olduğuau ileri süren Ingiltere, Dörtlü Bağlaşmadan aynick. Bunun arkasından Osmanh devletinde Rum isyanı çıktı. Meternih, Osmanlı devleti bağlaşmaya dahil olmadığı halde, Rum isyanının beraberce bastırılmasını teklif etti. Buna karşılık Dörtlü Bağlaşma üyelerinden elan Fransa ve Rusya, Rumlara yardım ettiler. Ingiltere de bunlara katıldı. Sonunda, daha önce de okuduğumuz gibi, Navarin’de Osmanlı donanmasını yakarak kendi prensiplerini kendileri yıktılar.

Navarin olayından bir süre sonra Dörtlü Bağlaşma tüm dağıldı (1830). Kutsal Bağlaşma da eski önemini kaybetti. Yalnız Avusturya ile Rusya birbirlerine sadık kaldılar.
ç — FRANSA’DA 1830 İHTİLÂLİ

8 — Restorasyon Devrinde Fransa (1815 -1830:

Napolyon’un imparatorluktan çekilmesinden sonra, XVIII. Lui kral olmuş, bu suretle Fransa’da meşrutî bir krallık kurulmuştu. Yeni yapılan anayasaya gör* ksal, yürütme kuvvetlerinin başkanı sayılmaktaydı. Savaş ve banş aaaİMMİManda orduya ve donanmaya komuta etmek, antlaşmalar yap-

dtvUt mamurlarını atamak ve memurluktan çıkartmak kraİMj yffUİMİndandi. Yaaama kuvveti meclise verilmişti. Fakat anayasa Mftm bfekkl tammnmıştı. Seçmen olabilmek için yılda en az 300 frank Vtlllll MOİlmak için de en az 1000 frank vergi vermek gerekti. BttJ FtHlll li* ancak zenginler devlet işlerine kanşabileceklerdi.

XVIII. Lui devrinde (1815-1824) Fransa’da başlıca Üç riya kuruldu. Bunlardan birincisi, soylu kişilerin içinde bulunduğu Mutlak Pftrtlli idi. Bu parti taraftarları kralın Fransa’yı eskisi gibi İlâhî Hak <u droia divines) ne dayanarak yönetmesini istiyorlar ve yeni ani beğenmiyorlardı. Bu parti her haliyle krallık yönetimi’ne kraldan fazltİ tardı. İkinci parti; bir kısım aydınlarla burjuvaların kurdukları Partili idi. Bu parti, milli egemenliğe taraftardı. Bunlar, Fransız iht burjuva sınıfına sağladığı haklan kaybetmek istemiyorlardı. Üçüncü par Liberal Parti idi. Bunlar, Fransa’da meşrutî ve millî bir krallık kurula İstiyorlardı. Bu partinin çoğunluğunu burjuvalar teşkil etmekte idi.

Fransa, Restorasyon devrinde önce, mutlak krallık isteyen parti ttt dan yönetildi. Bunlar, basma sansür koydular. Şartın, Fransızlara tan haklara uymadılar. Bu yüzden bağımsızlar ve liberallerle mutlak krallık tarlan arasmda meclisin içinde ve dışında politik tartışmalar oldu. Bu dii

XVIII. Lui’nin yerine geçen kardeşi X. Şali zamanında (1824-1830) çok şiddetlendi. Zira X. Şarl Fransa’da tam bir mutlakıyet rejimi kur

XVIII. Lui anayasasını kaldırmak istiyordu. Onun bu hareketi bağımsızlı! liberallerin birleşmelerine yol açtı. Bunlar Orlean dükünü destekle > t X. Şarl ile mücadeleye başladılar.

9 — 1830 İhtilâli:

X. Şarl 1829’da Polinyak adında koyu kralcı bir prensi hükümetin başmiS getirdi. Meclis, Polinyak’ı istemedi. Buna kızan X. Şarl meclisi dağıttı. Yapı» ‘* lan yeni seçimde krala muhalif olanlar mecliste gene çoğunluğu kazandılar. Kral buna rağmen, anayasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak, yeni meclisi de dağıttı. Basın özgürlüğünü kaldırdı. Seçim koşullannı ağırlaştırdı. Bunun üzerine işsiz kalan gezetecileT ve diğer işçiler, halk ve üniversite öğrencileri isyan ettiler. Askerler de soylu kişilerle beraber oldular. Bu durum karşısında X. Şarl krallıktan vaz geçti. Yerine liberal olarak tanınan Orlean dükü, Lui FiBp adıyla kral oldu (1830).

Yeni kral, Fransızlar Kralı adını aldı. Anayasaya sadık kalacağına ye«ıixs etti. Bu suretle Fransa, meşruti krallık rejimine kavuştu. Meclislerin kanun teklif etme baklan ve basın özgürlüğü kabul olundu. Yeni bir şeşim kanunu yapılarak, seçim koşullan hafifletildi.

Fransa’da başlayan bu ihtilâl hareketleri az bir süre sonra Avrupa’nın diğer devletlerini de etkiledi. Belçikalılar isyan ederek Hollanda’dan ayrıldılar. Bu suretle Peyiba cumhuriyeti sona erdi. Ingiltere’de Liberal parti, külcü

ti «İde etti. Iiw?n ı>—-ilUklan tekrar kuruldu, İsviçre’de IıberSiıeı j, İspanya ve Lehistan’da da buna benzer hareketle! oldu.
d — 1848 İhtilâller!

0 —• Ingiltere ve Fransa’da Sosyalist Akımlar:

1830 ihtilâli, Fransa’yı tam bir meşrutî kralkğa kavuşturamamış, vatan-a şiarın hepsi gene seçim hakkını elde edememişlerdi. Halbuki Fransa’da bu liralarda yeni bir sosyal devrim olmuştu. Bu tarihe gelinceye dek varlığı bilin.* mey en yeni bir sınıf meydana çıkmış ve bu sımfa dayanan bir parti kurulmuştu. Bu, işçi sınıfının meydana getirdiği Sosyalist Parti idi.

Bu partinin kurulması XIX. yüzyıldaki endüstri devrimiyle çok yakından ilgilidir. Bu yüzyılda İngiltere ve Fransa’da başlayan büyük endüstri devrimi,

o zamana gelinceye dek önemsiz bir sınıf sayılan işçilerin büyük bir değer kazanmalara) sağladı. Bu suretle Avrupa’nın sosyal bünyesinde yer alan kuvvetli bir işçi »mh meydana çıktı. Bir sür* sonra da bu sınıfın haklan üzerinde yeni birtakım fikirler ve hukuk kuralları ortaya atıldı. Bu yeni sorun; işçi 3e iş, işçi He fabrikatör ve işçi ile devlet aratandaki ilişki ve hakların ne biçimde ve nasıl diiasene konacağı sorunu idi. işte XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren bu sorunlarla uğraşan, bunları çözümlemeye çalışan ve bunlar için yazılar ve eserler yazan fikir ve kalem sahiplerine Sosyalist adı verildi.

1830 ihtilâlinden önce Fransa ve İngiltere’de sosyalistler, iş ve işçiler üzerin» ba» tartışmalara girişmişler ve ba» eserler yazmışlardı. İlk defa Fransa’da Sen Simon (Saint Simon) ve Furijre (Fourrier) işçi sorunları üzerinde yazılar yazarak sosyalizm fikirlerinin öncüleri oldular. İngiltere’de ise Öven (Owen) loıyalizmin şefi oldu.

1838’dan sonra sosyalistler çoğaldı. Fransa’da Lui Blan (Louis Blanc) isminde bir gazeteci, mülkiyet hakkının fertten alınarak devlete verilmesini istedi. Bsı suretle ilk komünist fikirleri ortaya attı. Daha sonra Almanya’da Musevî asıllı Kari Marks (Kari Marx) komünizmin esaslarını belirledi.

11 — Fransa’da 1848 İhtilâli:

Gerek Fransa’da, gerek İngiltere’de sosyalistler zamanla kuvvet kazanarak birtakım siyasal partiler kurmaya başladılar. Bu arada Fransa’da kuvvetli bir sotyalut partisi kuruldu. İşte bu partinin liberaller ve Katolik partisiyle biriefuıeei sonunda 1848 ihtilâli önce Fransa’da patlak verdi.

Besim: 95 — Başvekil Kont Kan*
1848’de İtalya’da da ihtilâller çıktı. Italyan hükümetleri uyruklarına ba meşrutî haklar tanıdılar. Bu arada Avusturya’da çıkan isyandan faydalan# Venedik ve Milano halkı da Avusturya’ya karşı silâha sarıldılar. Avusturylj hlar bunlarla mücadeleye başladılar, işte o zaman Piyemonte hükümet Milano ve Venedik ltalyanlarına yardım etti. Avusturya’nın buralarını boşa^ masından sonra da Lombardiya ve Venedik bölgelerini Piyemonte’ye bağla mak istedi. O zaman kral bulunan Şarl Alber, Lombardiya üzerine yürüdil Avusturyalılar yenilerek geri çekildiler. Bunun üzerine Şarl Alber, Venedil ve Lombardiya’yı Piyemonte krallığına bağladığını ilân etti. Fakat çok ge meden Avusturyalılar tekrar İtalya’ya girerek, Venedik ve Lombardiya’yı aldılar (1849). Bu yenilgiler üzerine Şarl Alber krallıktan çekildi. Yerini oğlu IL Victor Emanuel kral oldu (bkz. Resim: 94).
15 — Kont Kavur ve Fransa’nın Yardımı:

Yeni krai ve onun başbakanı ola» Kont Kavur, Piyemonte hükümetini) yalnız başına Avusturya ile başa çıkamayacağını ve aynı zamanda Avusturyi İtalya’dan çıkmadıkça, İtalyan birliğinin kurulamayacağını anlamışlardı. Kol Kavur (bkz. Resim: 95). bu işte ancak Fransa’nın Piyemonte’ye yardi! edebileceğini düşündü. Bu amaçla da önce Fransa’nın gözüne girmek iflfl Kırım savaşına katıldı. Zaferden sonra, bağlaşık devlet sıfatıyla Paris kongftfl sine katılarak Piyemonte’nin haklarım savundu ve III. Napolyon’un yardır sağladı.

Kont Kavur 1859’da Fransa’ya güvenerek Avusturya ile yeniden başladı. III. Napolyon, İtalya’ya girerek Avusturvalılan vnndî vm î U.-JJ»
Besi»: 94 — Viktor Bmanuel

Fransa’ya bağladı. Bu suretle Piyemonte’nin nüfus ve kuvveti artmış ve İtalyan birliğinin bir kısmı sağlanmış oldu.

16 — Prusya ile Bağlaşma ve İtalyan Birliğinin Tamamlanması (1870):

Kuzey İtalya’nın Piyemonte’ye bağlanmasından sonra. Kont Kavur bu sırada Alman birliği için çalışan Prusya krallığı ile anlaşma yaptı. Bundan faydalanarak, Orta İtalya’da bulunan Modena, Parme, Floransa ve Toskana dukalıkları ile papa hükümetinin bazı topraklanın Piyemonte’ye bağladı. Hükümet merkezini Torino’dan kaldırarak Floransa’ya getirdi. Bir süre sonra Îtaîyanlar, Venedik bölgesini elde etmek için Prusya ile Avusturya arasında çıkan savaşa girdiler. Avusturyalılar İtalyanları yendiler. Fakat Prusyalılar, Sadova’da Avusturyalılan yenilgiye uğrattıklanndan (1866) Avusturyalılar, İtalya’dan büsbütün çekildiler. Bu suretle Venedik bölgesi de Piyemonte krallığına bağlandı.

Sardunyalılar bundan sonra Güney İtalya’da bulunan İki Sicilya krallığı ile papa hükümetini de birliğe katmak istediler. Garibaldi isminde bir millî kahraman (bkz. Resim: 96), Sicilya adasına gederek burayı elde etti. Sonra Sicilya’dan Napoli üzerine yürüdü. Burayı da alarak İki Sicilya krallığım ortadan kaldırdı. Sıra Roma’da oturan papaya gelmişti. Garibaldi, Roma üzerine yürüyüşe geçince, bu tarihe değin İtalya’ya yardım etmiş olan III. Napolyon, papa hükümetinin kaldınlmasma taraftar olmadığından bir Fransız ordusunu papayı savunmak için Roma’ya gönderdi. Îtaîyanlar bundan dolayı Roma’ya giremediler.

Bu durum 1870 Alman – Fransız savaşma kadar devam etti. Bu tarihte İmparator III. Napolyon, Almanlara yenildi. Fransa’nın bu durumundan faydalanan îtaîyanlar, Roma’ya girdiler (1870). Roma’nın yeni kurulan İtalya’nın başkenti olduğunu iîân ederek, İtalyan birliğini tamamladılar. İtalya’nın kurulması ile papalığın cismanî hükümeti tarihe kanştı. Papa’nın yalnız ruhanî hükümeti kaldı. Vatikan sarayı ve dolaylan kendisine bırakıldı.

İtalyan birliği kurulduktan sonra Ital-yanlar henüz Avusturya ye Fransa’nın elinde bulunan ve İtalyanlarla meskûn olan yerleri de bu birliğe katma siyasetini «Ktmnve ve sömürgecilik hareketlerine

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*