İKİNCİ
ve Filipinler’deki anti – faşist direniş hareketlerine güç kattı. Öte yandan, 1944 Şubatı’nda Sovyet, Amerikan ve İngiliz hükümet ve devlet başkanlarının katıldığı Yatta Konferansında, Uzakdoğu’daki savaşa SSCB’nin de katılması kararlaştırıldı. Bu konferansta, Kurtarılmış Avrupa Konusunda Deklerasyon adlı belge imzalandı. Müttefikler, Avrupa’da demokratik düzenlerin ve e-konomik gönencin gelişmesi için çaba harcamayı üstlendi. Devletlerin barış içinde yaşaması ve işbirliği yapmasını öngören Birleşmiş Milletler Örgütü yasasının temel ilkeleri üzerinde anlaşmaya varıldı. Ardından Berlin yakınlarındaki Pots-dam’da toplanan konferansta (17 Temmuz 1945); SSCB, ABD ve İngiltere hükümet ve devlet başkan-ları, Almanya’nın İngiltere – ABD -Fransa – SSCB birliklerince işgalini; Polonya, Avusturya gibi ülkelerin durumunu; ve BM örgütünün kuruluşunu daha ayrıntılı görüştü. Bu
MİHVER DEVLETLERİNİN İŞGALİYLE BAŞLAYAN GÖÇLER C)
Bölgeler 193S 1940 1941 1942 1943
Kuzey Avrupa, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg vd 5 000 000
Balkanlar 300 000
SSCB 12 000 000
Cin ve Mançurya 30 000 000
Filipinler, Birmanya, Cinhindi, Malaya vd (?)
Orta ve Doğu Avrupa I?)
Kuzey Afrika ve Akdeniz (?)
(•) Tablodaki rakamlar yaklaşık olarak saptanmıştır. Mülteci sayısı kesinlikle bilinemeyen bölgelerle birlikte, Mihver devletlerinin istilâsı sonucu göçmen durumuna düşenler 60 000 000 kadardır. Uluslararası Mülteci Örgütü’nün (IRO) açıklamasına göre Ocak 1952’de Avrupa’daki 10 000 000 mülteciden 8 000000’u ülkelerine dönerken, 1 000 000’u halen mülteciydi. 1946’da Avrupa’da sınırlar yeniden saptanırken göç edenler ise 20 270 000 olarak saptanmıştır. (Bk. HARİTA)
arada, Okinava adasını işgal eden ABD, Japonya’yı denetim altında tutabileceği önemli bir bölgeye sahip oluyordu (Mayıs 1945). SSCB ve
Moğolistan birlikleri ise Çin ve Man-çurya’da ilerleyerek Kvvantung ordusunu teslim aldı. Kuzeydoğu Çin, Kore, Sahalin ve Kuril’deki Japon
İKİNCİ
mi ortak özelliklerinden yola Çıkılarak yeni bir akım oluşturdukları ö-ne sürüldü. Bu ortak özellikler arasında imgeler, çağrışımlar ve soyutlamalara dayanan kapalı bir anlatım, şiirde içeriğin dışlanması ve yalnızca biçimsel kaygıların egemen kılınması, geçmiş şiirle bağların koparılması sayılabilir. İkinci Ye-ni’nin temel özelliklerinin görüldüğü başlıca eserlerle şairleri: Perçemli Sokak (Oktay Rifat, 1956); Yerçekimli Karanfil (Edip Cansever,
1957); Üvercinka (Cemal Süreya,
1958); Galile Denizi (İlhan Berk,
1958); Dünyanın En Güzel Arabistan! (Turgut Uyar, 1959); Körfez (Sezai Karakoç, 1959); Kınar Hanımın Denizleri (Ece Ayhan, 1959); Soğuk Otların Altında (Ülkü Tamer,
1959). 1960’dan başlayarak gelişip değişen toplumsal koşullar karşısında ikinci Yeni kısa süreli bir durulma ve gerilemeden sonra ortadan kalktı. İkinci Yeni’nin pekçok şairi, şiirlerini yeni anlayışlara doğru yönelttiler. Sonraki yıllarda ise bir akım olarak sürmemesine karşın İkinci Yeni, bireyci bir şiiri savunan şair ve eleştirmenlerin görüşlerini temellendirdikleri bir kaynak işlevi gördü. Kapalı bir dönemin gelip geçici bir akımı olmasına karşın, imgenin ve biçimsel kaygıların öneminin kavranması, şairleri biçim arayışlarına itmesiyle de şiir tarihimizde olumlu bir işlev gördü.
İKİNCİ ZAMAN (MEZOZOİK), Birin ci zamanla üçüncü zaman arasın-
– ı – /.I!”,ında yaşamış dinozor kemikleri, f-flsın güneyindeki kazılarda ortaya çıkarıldı.
da kalan jeolojik zaman. Yüzyılımızdan yaklaşık 225 milyon yıl önce başlayıp 65 milyon yıl öncesine dek süren ikinci zaman Triyas, Jüra ve Tebeşir olmak üzere üç döneme ayrılır. İkinci Zaman’ın özellikleri: Tri-lobitler ya da fusulinalar sınıfı gibi bazı hayvan toplulukları birinci zamanın sonlarında ortadan kalktı. Buna karşın sürüngenler karalarda ve sularda yayıldılar ve boyları uzadı. Bitkilerden ilk kapalı tohumlular Jüra devri sonunda, hayvanlardan memeliler Triyas’ın başında, kuşlar Jüra’da ortaya çıktılar. Birinci zamanda varolan açıktohum-lu bitkiler ise, ikinci zamanda daha da geliştiler, ikinci zamanda yerkürenin günümüzdeki görünümünün genel çizgilerini gerçekleştiren ö-nemli olaylar meydana geldi. Birinci zaman sonlarında birbirine yapışık bulunan karalar kuzey ve güney iki kıta kütlesi olarak birbirinden koptu. Hint Okyanusu Triyas döneminde oluştu. Jüra döneminde Hindistan Avustralya’dan ayrıldı. Güney Atlas Okyanusu açılarak Güney Amerika’yı Afrika’dan ayırdı. Kuzey Atlas Okyanusu ise Tebeşir devrinin sonlarında açılarak Avrasya’yı Kuzey Amerika’dan ayırdı. Yine Tebeşir devrinde Avrupa’nın batı kıyılarında Atlas Okyanusu’ndan gelen deniz ilerlemesinin izlerine rastlanır. Bu büyük deniz ilerlemeleri bütün Avrupa’yı kaDİadı. Yalnızca Massif Central ve Vosges’lar gibi yükseltiler ada olarak kaldılar. İkinci zaman kronolojisinin saptan-
masında bu dönemde yaşayan am-naonitler, yassısolungaçlılar ve ka-rındanbacaklılar özel bir önem taşır. Bu dönemden küçük boyutlu bazı su yosunlarının da tabakalar halinde fosilleri bulundu.
İKİNCİL AĞIZLILAR, sölomlu hayvanlar bölümünden bir filum. Bu hayvanlarda ağız iki biçimde oluşur. Ya gelişme sırasında embriyonun ilk ağzı hayvan erginleştikçe anüs durumuna gelir ve karında ağız işlevini yerine getiren ikinci bir delik açılır, ya da ilk ağız tamamen kapanır, erginleşme süresinde ağız ve anüs yeniden oluşur, ikincil ağızlılar; derisidikenliler (Echinoderma) ve kordalılar (Chordato) olmak üzere iki altfiluma ayrılırlar. (Deuteros-lomia)
İKİYAŞAYIŞLILAR, Bk. AMFİBYOM-LAR,
İKİZ, bir doğumda dünyaya gelen iki yavru. Gerçek İkizler ancak döllenmeden hemen sonra, yumurtanın ilk kez iki hücreye bölünmesi sonucunda oluşabilir. Bu iki hücre birbirinden ayrılarak her biri başlı başına gelişerek tam birer birey o-luştururlar. Bu olgu bitkilerde söz-konusu değildir, ama hayvanlarda, özellikle doğuran hayvanlarda sıktır. İkizler bilimsel açıdan çok ilgi çekicidir, çünkü her ikisi de aynı genetik yapıya sahiptir; aralarındaki fark ana karnında farklı beslenmiş olmak ve doğduktan sonra bü-
I k izi eri n ana rahmi nd eki durumu : solda, yalancı i kızı er; sağda gerçek ı kizler
2386