wiki

İM Â M -I ZÜFER

Hanefî mezhebinin
büyük fikıh âlimlerinden. Hadîs ilminde de.
“^neşhûrfoir âlim olup, îmâm-ı a’zamın (r.a.)
İstim âlimleri Ansiklopedisi 2 7 1
ImAm-i z ü f e r
talebesidir. Künyesi, Ebû Hüzeyl’dir. Aslen
Isfehanb olup, 110 (m. 728) senesinde
doğdu. 158 (m. 775) de Basra’da 48 yaşında
iken vefât etti. Basra’da yaşadı ve orada
kadıhk yaptı. Babası Basra şehrinin vâlisi
idi. Züfer bin Hüzeyl ilim öğrenmeye orada
başladı, önce hadîs ilmini öğrendi. Sonra
Kûfe’ye gidip, İmâm-ı a’zamm (r.a.) derslerine
devam etti. Ondan fıkıh ilmini öğrendi
ve bu ilimde zamammn meşhûr âlimlerinden
oldu. Dünyâya hiç dalmadı. Bütün
ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmekle
geçirdi. Hanefi mezhebi imâmlanndan ve
fukahamn ikinci tabakasından olup, mezhebte
müctehiddir. İmâm ı a’zam onun için
“Talebelerimin en mükemmelidir” buyurarak
O’nu methetmiştir.
İmâm-ı Züfer, ilimde o derece iyi yetiş­
mişti ki, kendisine bir suâl sorulduğu
zaman, geniş cevap verir, anlaşıhr bir
şekilde izah ederdi. Isbâtı gereken mes’
eleleri kat’î delillerle isbât ederdi. İmâm-ı
a’zamın usûlü üzerine ictihad ederdi. Çok
ibâdet eden, doğru sözlü ve ilimde sağlam
bir âlim idi. Evlendiğinde hocası İmâm-ı
a’zamı düğününe da’vet etmişti. İmâm-ı a’
zam düğün sırasında yaptığı bir konuşmasında,
“Züfer müslümanlann imâmlanndandır.
Şeref, haseb, neseb bakımından en
tanınmışlardandır” buyurmuştur.
İmâm-ı Züfer bir defasında bir mirâs
mes’elesi sebebiyle Basra’ya gitmişti.
Basra halkı ondaki üstün hâlleri görerek
olgun ve müstesna bir insan oluşuna hayran
kalmışlardı. Bu sebeble Basra’da kalma
sim ısrârla istediler. O da bu arzu üzerine
bir müddet Basra’da kaldı. İlmiyle ve üstün
hâlleriyle insanlara çok faydalı oldu. Her
nerede olursa olsun hiç boş konuşmazdı.
Dâima İlmî mes’eleler üzerinde söz söyler,
hep bu hususta konuşurdu. Bulunduğu
yerde boş konuşulmaya başlansa hemen o
meclisi terkederdi.
Bir müddet Basra kadılığı yapmıştır.
Ayrıca ilim öğretmek ve ders vermekle meş-
gûl olmuştur. Meşhûr âlimlerden Muhammed
bin Abdullah Ensârî, Halef bin Eyyûb,
Âsim bin Yûsuf, Hilâl-er-Rey gibi büyük
âlimler İmâm-ı Züfer’in ders halkasında
yetişmiştir.
İmâm-ı Züfer’e İmâm-ı a’zam sorulduğu
zaman, “Biz onun yanında, şahin kuşunun
yanındaki serçe gibiyiz” diyerek hocası
İmâm-ı a’zamın ilimdeki üstün derecelerini
belirtmiştir.
O asrın âlimlerinden biri olan Müzenî’
ye, bir zât, Irak’daki fıkıh âlimlerini sormuştur.
Ebû Hanîfe hakkında ne dersin
deyince, “O” fikıh âlimlerinin efendisi ve en
büyüğüdür”, cevâbım vermiştir. Ya Ebû
Yûsuf deyince, “Hadîs-i şerife en çok tâbi
olandır”, ya Muhammed bin Hasen’
deyince, “Fürû mes’elelerini en iyi
açıklayandır” demiştir. Ya Züfer deyince,
“Kıyasta en keskin olandır” demiştir.
İmâm-ı Züfer Basra’ya gidince, kabûl
etmek istemediği halde kadılık yapmasını
istediler. Bu hususta çok zorladılar ve
bunun üzerine bir müddet kadılık yaptığı,
kaynaklarda kaydedilmiştir. Basra’daki
ba’zı ilim çevreleri İmâm-ı a’za~ ın büyüklüğünü
anlayamamış olmaları sebebiyle
muhalefet göstermişlerdi. Bir kısmı da
hasedleri sebebiyle karşı çıkmıştı. İmâm-ı
Züfer Basra’ya gidince ilim erbâbı onun
yamnda toplamp, İlmî münâzaralar ve
müzâkereler yapmaya başlamışlardı.
İmâm-ı Züfer’in mes’eleleri ele alış tarzına,
yaptığı izahlara ve getirdiği delilleri işiterek
hayran kalmışlardır. Onun anlattığı şeyleri
ve yaptığı izahları beğenip, bunları nereden
öğrendin demişlerdi. O da Hocası İmâm-ı
a’zamdan öğrendiğini söylemiştir. Bu
şekilde kurulan her ilim meclisinde yaptığı
izahlarla Basra’daki ilim ehli arasında kendisine
ve hocası İmâm-ı a’zama (r.a.) karşı
bir sevgi uyandı. İmâm-ı a’zamın büyüklü­
ğünü anlayıp, düşmanlık edenler dost oldu,
onu sevmeye ve methetmeye, istifâde
etmeye başladılar.
İmâm-ı Züfer; kıyas yapmadaki üstünlüğü
ile meşhûr olmuştur. Bu hususta şöyle
buyurmuştur; “Bir mes’elede hüküm verirken
o mes’ele hakkında hadîs-i şerif (eser)
bulursak onunla hükmeder, kıyas yapmayız.
Eser olunca kıyası terkederiz. Yoksa,
kıyas yapanz…”
Hocası İmâm-ı a’zamın vefâtından
sonra sekiz sene gibi kısa bir müddet yaşamış
olup, onun mezhebini yaymıştır. İmâm-ı
Züfer çok az mes’elede İmâm-ı a’zamdan
ayrı içtihatta bulunmuştur. Hocası İmâm-ı
a’zama hayatında ve vefâtından sonra
muhalefet etmemiştir. Hanefi mezhebinde,
zarûret hâlinde İmâm-ı Züfer’in içtihadı ile
amel etmek câizdir. İbn-i Abd-ül-Berr, şöyle
demiştir. “Züfer bin Hüzeyl yüksek bir akıl
ve idrâke sâhip idi. Haramlardan çok sakı­
nan, vera’ sâhibi ve hadîs ilminde de sika
(güvenilir), sağlam bir âlimdir.” O evliyâ-
mn büyüklerinden Dâvûd-i Tâî ile arkadaş
olup birbirlerini çok severlerdi. Dâvûd-i Tâî,
ibâdetle, zühd ve takvâ ile yaşadı. İmâm-ı
Züfer aynca ilme devam etti. Hem ilimde,
hem de ibâdette çok gayretli bir âlim olup,
bunlan kendinde toplamıştır. İmâm-ı Züfer
vefât edeceği zaman İmâm-ı Ebû Yûsuf ve
başkaları (vasiyyet et) dediler. “Şu mal
hammımındır. Şunlar da, kardeşimin
oğlunundur” dedi. Bu sözlerine şaşırdılar.
Çünkü kardeşi varken, kardeşinin oğluna
bir şey düşmez idi. Vefâtından sonra kardeşi
onun zevcesini aldı. Bir oğlu oldu. Mallar
oğluna kalınca İmâm-ı Züfer’in
/kerâjmeti belli oldu.1- Vefeyât-ül a ’yân,cild-1, sh-317, 318
2- Fevâid-ül-behiyye sh-75, 77
3- Tabakat-ül-seniyye Varak-128 b, 129 a
4- Cevâhir-ül-mudiyye cild-1, sh-233, cild-2,
sh-534
5- Şezerât-üz-zeheb cild-1, sh-243
6- Mîzân-ill-i’tidâl cild-1, sh-348
7- Tabakat-ül-fukaha (Tapköprilzâde) sh-18
8- Lisân-til-mîz&n cild-2, sh-476, 478
9- Fihrist cild-1, sh-285
10- Tabakât-iiş-şirazî sh-113
11- Keşf-üz-zünûn cild-2, s h-1782
12- Mevduat-ill-ulûm cild-1, sh-606
13- el-A’lâm cild-1, sh-78
14- Mu’cem-ül-müellifîn cild-4, sfı-181
15- Tam İlmihâl Seâdeti Ebediyye, sh-1090
16- Eshâb-ı Kirâm, sh-302

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir