Ozon

Ozonlu su, kalışkı maddelerinden temizlendikten ve filtreden geçirilip mikroplardan anndırıldıktan sonra, bir denetim havuzuna almır; tüketimeyse buradaki işlemden sonra sunulur.

Molekülünde üç oksijen atomu bulunan gaz halinde basit madde. 1840’ta C.F. Schönbein (1799-1868) tarafından bulunan ozon, oksijenin alotropik çeşidi olan feir gazdır ve kimyasal formülü Os’tür. Hafif mavi renkli olan ve elektrik kıvdcımiarınm geçişinden sonra havada kendine özgü kokusuyla fark edilen bu gaz, normal atmosfer basmcmda-112®C’ta sıvıla-şır (koyu mavi sm) ve -250°C’ta katılaşır (morumsu siyah katı). Suda, 0°G’ta litrede yaklaşık 500 sm^’ü çözünürken, kloroform ve karbontetra-klorürde çok çözünen bir maddedir.

hazirianmAsi

Atinosferde, şimşek çaktığında ve morötesi ışınlarm oksijene etkisiyle ozon oluşur; 30 2- 2O3, A H= 68 kkal. Derişimi, 30-40 km arası bir yükseltide en üst düzeydedir. Ozonun bulunduğu ince atmosfer tabakası, 200-300 nm dalga uzunluğundaki morötesi ışmlarm hemen hemen tümünü soğurmaya yetmektedir (böylece. bunlar, canlı hücrelerin büyük bir çoğunluğunu yok edecekleri yeryüzüne erişmezler).

Yoğun morötesi ışıma olmadığmda, oksijenden ozon oluşumu, büyük miktarda ısı destepni gerektirir (ısı alan tepkime).

Ozon, ancak yüksek sıcaklıklarda gerçek anlamda kararlıdır; olağan ya da çok düşük sıcaklıklarda, son derece yavaş biçimde ayrışır ve yeniden oksijen verir. Zaten, uzun bir süre yal-
mzca ozonlu oksijen adı verilen karışımlar tanınmıştır. Artık, düşük sıcaklıkta da ozon elde edilmektedir. Ozon, oksijenden, elektrik kıvılcımları etkisi ya da morötesi ışınların etkisiyle üretilir; sıcaklık ne kadar düşük olursa, ozon üretimi o kadar büyük olur. Kurşun katot ve yüksek yoğunlukta anot akımı verilmiş platin anot ile, – 50°C’ta derişik bir perklo-rat asidi çözeltisinin elektrolizi ozonlu oksijen elde edilmesini sağlar; arı ozon, daha sonra, ayırımh sıvılaştırma yöntemleriyle ayrılır. Öte yandan, yüksek derecede sıvı veren kimi kimyasal tepkimeler, soğukta yapıldığında. ozon verirler; Fosfor, fosforlu maddeler ve yağların (terebantin yağı) ağır yükseltgenmesi.

KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

Ozon, çok güçlü bir yükseltgendir; oksijenle aym tepkimeleri verir. Ayrıca, soğukta bütün metalleri, hatta altm ve platini yükseltger. Ayrışmasıyla, oksijen açığa çıkar.

O3-* O2 + O.

Yansız ortamda iyodürlerin yükseltgenmesi, iyotun açığa çıkmasına yol açar. Ozon molekülü olefinlerin G = C çift bağma ya da asetilenik hidrokar-bonlarm C=C üçlü bağma da tümüyle bağlanamaz. Ozonlama adı verilen-bu tepkimeler, hidrolizi halkah olmayan peroksitleri açığa çıkaran ozonit-lerin (kararsız halkah organik peroksitler) oluşumuna neden olurlar:

sonra

R-CH CH-R’ + f ‘0-0^

R’CHO.

Bu da, ozonun kimi ( rafmdan (sözgelimi, rulmasını açıklam: ozon dioksijenle yü] melerini de katalizi

OZONUN ÖNEMİ

Ozon, bazik ortamı asitli ortamda da i^ yıda yükseitgenme i zı kumaşların akla ozondan yararlanıh yok edici etkisinden lonlarmm, vagonları mizlemeye, hastahğj lan yok ederek sı arındırılmasma yaı Ancak atmosferdek kasımn arılığı, günt tarafından tehdit ec sol bombalar, strato ve ozonun oksijene açan kloru morötes tmda serbest bira (klor, flüor ve karbo ni içeren itici bir gi olay, atmosferdeki 1ar sırasmda ya da ; fazlaya erişen sesöı aktörlerinden çıkar etkisiyle de oluşur.

Dokulararasının, kılcal kan damarlarından kaynaklanan bir kansuyu sızıntısı (serozite) tarafından istilaya uğraması.

Normal durumda beden ağırlıgınm ortalama % 15’ine denk düşen bu kansuyu sızmtısı kan plazmasmdan sızan bir sıvıdan oluşur ve avının hacmi çok artmca ortaya çıkar. Ödem, iki biçimde belirebilir; Yüzeysel olarak (ciltal-tı dokularınm bu sıvı tarafmdan istila edilmesi) ya da derinlemesine (özellikle göğüs boşluğunu çevreleyen akciğer zarı ve karm boşluğunu döşeyen karın zarı gibi kansuyu sızmtısı salgılayan zarlarda sm birikmeleri). Ana-zark olarak adlandırılan genel beden ödeminde (yaygın ödem) bu iki biçim birlikte bulunur.

Su ve içinde erimiş madensel tuzlarm kılcal damar çeperinden geçişini, zar geçirgenliği ve zarm iki yanmdaki basınç farkları düzenler. Zarm her iki yanındaki basınç, sm basmcma bağlı hidrostatik basmç ve kan plazması ya da dokulararası plazmada proteinlerin varhğma bağlı onkotik basm-cm (proteinlere has osmoz basmcı) bileşkesidir.

ÖDEM OLUŞUMU

Bu öğelerden herhangi birinin dengesini bozan her olay ödemi başlatabilir. Sözgelimi, kılcal damar geçirgen-
liğini ve sm geçişim artiran bir damar çeperi bozukluğu, toplardamar basmç yüksekliği, yalnızca atardamarcıklar düzeyinde sm çıkışım artırmakla kalmayıp ayrıca toplardamarcıklar düzeyinde bu sıvuun damara dönüşünü de bozan bir kan proteinleri azlığı, ödeme yol açan olaylar arasmda sayılabilir. Orta derecedeki ödemlerde, lenf sistemi su fazlasmı boşaltabilir, ama kısa zamanda yetersiz kalır. Bu baş-latıcı mekanizmaya su-tuz birikmesi olarak adlandırılan aşırı bir su ve sodyum geri emilimi eklenince ödem daha da ağırlaşır.

jVEOENLER

Birçok durumda ödemlerin kalbe, böbreklere ya da karaciğere ilişkin bir nedeni vardır. Ayrıca hormonlarla, beslenme bozukluklarıyla ilişkili ya da alerji kökenli ödemler de görülebilir.

En sık raslanan kalp ödemi, sağ kalp yetmezliğine yol açan bir bozukluğa bağlıdır. Nedeni, toplardamar yüksek basmcı ve su-tuz birikmesidir. Bu ödem yumuşak ve bastırıldığmda parmak izi bırakır niteliktedir. İki yanh-dır, yavaş yavaş bacaklan tutar, giderek göğüs ve karm boşluklannda sıvı toplanması da görülebilir. Başlangıçta beyaz ve yumuşak olan bu ödem, ileride sertleşebilir ve morumsu bir
renk alabilir.

Akciğer ödemi, çoğu kez kalp kökenlidir. Plazma ve kamn damar dışma sızması soımcu hava keselerinin (petekler) su altmda kalması olarak tanımlanabilecek bu odan, ivegen olgularda boğucu olabilen bir nefes darlığı başlatır. Böbrek ödemi, ivegen böbrek yumacıkları iltihabı (akut glo-merülonefrit) ve nefrotik sendrom (ya da yağlı nefroz) olarak adlandırılan iki böbrek hastahğı sırasında görülür. Beyaz, yumuşak ve ağrısızdır; eşit derecede yüz ve belde de görülür. Siroza bağh olan karaciğer ödemi karm-da asit olarak adlandırılan bir sm toplanmasıyla kendini belli eder. Alerjiye bağh ödemde, besinlere ya da ilaçlara karşı bir alerjik tepki sonrası apansızm ödem bölgeleri oluşur, ani artmalarla gelişir. Protein ya da B| vitamini eksikliğine ba^ ödemler, âdet öncesi sendrom ya da bir böbreküstü bezi hastalığı gibi içsalgı bezi kökenli ödemler (Bkz. İÇSALGIBİLÎM) de gözlenebilir. Normalde gebeliğin son üç aymda bir su birikmesi görülür. Ama gebe kadım tutan ağır bir hastalık olan gebelik zehirlenmesinde de ödem saptanabilir. Bu hastalıkta, atardamar yüksek basmcı (hipertansiyon ya da yüksek tansiyon) ve albü-min işeme olur ve hem annenin, hem bebeğin yaşamı tehlikeye girer. ■

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*