Genel

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Avrupa ve Asya’da eski devlet. Ülkenin coğrafyası ve 1918’den önceki tarihi için Bk.: RUS DEVRİMİ, 1905; RUS DEVRİMİ, 1917; RUSYA TARİH.

İç savaşlar dönemi. Devrim gerçekleştirildikten sonra, Rustoplumunun içindeki çatışmalar ve ülkenin gelece­ğiyle ilgili görüşlerdeki derin ayrılıklar nedeniyle, çarın birleştirici kişiliğinin ortadan kalkmasıyla, iç savaştan sa­kınma şansı pek yoktu. Silahlı çatışma 1918’de başladı ve Bolşevik yönetimine yönelik tehditlerin çeşitliliği ne­deniyle, çok geçmeden bir “iç savaş” değil “iç savaşlar” özelliği aldı. Bolşevik yönetimine yönelik tehdit kay­nakları birkaç gruba ayrılıyordu. Temelde, “Çarlık Rus- yasfnın seçkin sınıflarına dayanan Beyazlar, Sibirya’da Aleksandr Kolçak’ın, güney kesimde de Anton Deni- kin’in komutasında silaha sarılmışlardı. Bu arada ulusal azınlıklar da, merkezî otoritenin geçici olarak yıkılması­nı fırsat bilerek bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi: Bunlar­dan Polonya, Finlandiya ve Baltık devletleri gibi bazıla­rı, başarılı oldular; öbür ulusal azınlıklıklarsa, çok geç­meden yeniden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli- ği’nin (Sovyetler Birliği, SSCB de denir), sınırları içine alındılar. Ayrıca, topluca “Yeşiller” adı verilen köylü ayaklanmacılar da silaha sarılmışlardı. İngiltere, Fransa, ABD ve Japonya gibi büyük devletler de, Bolşevik reji­mini devirmek amacıyla, duruma müdahale ettiler. Bolşevikler, düşmanlan arasındaki çıkar çatışmaları ve eşgüdüm yoksunluğu nedeniyle, bütün bu saldırılara karşın ayakta kalmayı başardılarsa da, Birinci Dünya Sa- vaşı’mn ve iç savaşların yol açmış olduğu yıkım, normal toplumun işleyişinde eşi görülmemiş bir çöküşe yol aç­tı. Birbiriyle çatışan bütün güçlerin izledikleri amansız seferberlik siyasetleri, ekonomik sıkıntıları daha da ağır­laştırdı. 1920 yıllarında iç savaşların durulmaya başla­masının ve sona ermesinin ardından, Volga bölgesinde 1921 -22‘de patlak veren kıtlıkla, toplum daha da za­yıfladı.

Bolşevikleri iktidara getiren koşulların, uzun vadede de birçok sonucu oldu. 1917 Rus Devrimi, askerî yenil­ginin sonucu olarak patlak vermişti ve Bolşevik yöneti­min temel işlevi, ülkenin varlığına yönelecek benzer bir tehdidin yeniden ortaya çıkmasını önlemekti. Bolşevik­ler, bu amaca ulaşmak için, toplumu toptan seferber et­mek, artsız arasız propaganda ve ekonomiyi merkez­den düzenleme tekniklerine başvurdular.

Komünist Partisi’nin en önemli başarısı, eski çarlık ordusunun yıkıntılarından yeni bir Kızıl Ordu’nun ku­rulması (büyük ölçüde Lev Troçki tarafından) oldu. Bu önceden kestirilemeyecek bir başarıydı; çünkü Komü­nist Partisi, militarizme ve Almanya’yla savaşa şiddetle karşı çıkmış bir işçi sınıfının partisiydi.

Yeni Ekonomi Politikası (NEP). Kızıl Ordu’nun kurulma­sını sağlayan tutum değişikliğine paralel olarak, ekono­mi alanında da, 1921’de Yeni Ekonomi Politikası (NEP) ilan edildi. NEP’in özünü, önceliklerdeki değişme oluş­turuyor, seferberlik nedeniyle halka uygulanmış ağır baskı siyasetinden, ortak çalışma ve üretimin artırılma­sını etkin biçimde destekleme siyasetine geçiliyordu. NEP, çoğunlukla, Bolşeviklerin seferberlik siyasetlerine daha sonra verilmiş olan adıyla “savaş komünizmi” köktenciliğinden, keskin bir dönüş olarak gösterilir; bu­na karşılık, pek çok bakımdan, olaylara bakışta,

1917’den başlayarak süregelmekte olan değişikliğin ta­mamlanmasını oluşturur. Bolşevikler, iktidarı ele geçir­melerinden önce, sınıf savaşımına öncelik tanıyan ve bütün sorunların suçunu “seçkinlerin sabotajına” yük­leyen bir partinin üyeleriyken, iktidarı, ele geçirdikten sonra, ulusal sorunların sorumluluğunu üstlenmek, köylülerle ve “burjuva uzmanlar” (profesyoneller) gibi topluluklarla birlikte çalışmak zorunda kaldılar. Bu “or­tak” çalışmacı bakış açısı, geçmişten devralınan militan sınıfsal bakış açısıyla, huzursuz bir beraberlik içinde ya­şama geçirildi.

Bolşeviklerin yıkılışın ve toplumsal çöküşün orta ye­rinde ayakta kalma savaşımı, partinin tartışmasız birliği ve disiplini üstünde önemle durmalarına yol açtı. İkti­dar deneyimi, yüksek örgüt disiplininin gerekliliği konu­sunda partide daha önce belirmiş olan düşünceleri doğrulamış oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir