Sıkılan Saltanat trafiği

Sıkılan Saltanat trafiği

Ailolunan Paşa, Meclisi Ahkâmı Adliye LUtkAnlıfima aetirilir. Davası: devletin gelece- sıdır. Doğrusu yurdunda parlamenter bir rejimle yönetim ister. Oysa Abdülaziz tahtda kaldıkça buna olanak bulunmadığını da bilir. Ayrıca Mahmud Nedim gibi paşalar Rus elçisi ignatief’in etkisi ve baskısı altında birer oyuncaktırlar. Özellikle ülke ve aydınlar içten vedıştan amansız bir kıskaç arasındadır. Kötü yönetimin kaynak­landığı çağın gidişine ayak uyduramayış, üst yöneticileri kırgınlıkla, kızgınlıkla Padişahın kar­şısında birleştirir. Varılacak tek amaç: Padişahı devirmektir. Başta sadrazam Mütercim Rüşdü, Serasker Hüseyin Avni, Mithat, Kayserili Ahmet, Harp Okulu Komutanı Süleyman paşalar ve Şeyhülislam Hayrullah efendi olmak üzere Sultan Aziz’in hal’ini planlar ve hazırlanırlar… Ve plan hızla uygulamaya konulur. Bu konuda başrolü, İsparta’nın Celendost köyünden çıkarak tâ Serasker ve Sadrazamlığa kadar yükselmiş Hüse­yin Avni Paşa oynar. Yerine, Kanunuesasi’yi ilan koşuluyla V. Murad’ı getirirler. Bugünkü Cumhu­riyetimizin ilk aşaması sayılan Birinci Meşrutiyeti hazırlayanları unutmak veya kötülemek acaba bir vefasızlık, insafsızlık, mantıksızlık örneği sayıl­maz mı?

Sultan Aziz’in tahttan indirilmesi, ve V. Murad’ın çıkarılması bir günde tamamlanır. (30-5-1876). Gerçi Sultan Aziz deli değildir. Ama kibirli, onurlu, duygusal ve çabuk kızar cinstendir. Devrilişini, hapislik ve hakaretleri onuruna yediremez. Beş gün sonra kol bileklerini keserek intihar eder, ölümü, doktorların rapo­ruyla kesinleşir. Ne var ki kaderin hükmü gecikmez. Gerçekten Sultan Murad’da cinnet belirtileri görülür. Sanki görünmez uğursuz bir el gezinmektedir ülkenin üzerinde…

Kanunu Esasi’nin ilânı amacıyla Bakanlar Kurulu Mithat Paşa konağında toplantı halinde­dir. Abdülaziz’in öcünü almak üzere, eski bir Saray yaveri ve bir cariyenin yakını Kolağası Çerkez Haşan Konak toplantısını basar. Hüseyin Avni ve Raşid paşaları öldürür. Çerkez Hasan’ı da Bayazıt Meydanın’da asarlar.

Durumdan doğan görev gereği Mithat Paşa, yine Kanunu Esasinin ilânı vaadiyle Şehzade II: Abdülhamid’le görüşür. Antant kalınarak Hasta Padişah V. Murad’ın yerine Abdülhamid tahta çıkarılır. Henüz doksan günlük iken bir saltanat sona erer. Rüşdü Paşa’nın istifası üzerine Sadaret Mührü ikinci kez Mithat Paşa’ya verilir (20-12- 1876).

Böylece sıkışan iktidar trafiği çözülür gibi olur. Üç gün sonra I. Meşrutiyet Mithat Paşa’nın ağzından dünyaya ilân olunur. Aradan çok

Paşa azledilir. Buraya kadarki beklenmedik olaylar dizisi ilginç görünümleri yansıtmaktadır. Tıpkı fizikdeki gibi bir “Etki-Tepki” kanunu yürürlüktedir sanki… Halbuki olaylardan ders almak insanoğlunun ön görevi olmalı değil mi? Gerek kişisel, gerekse devlet çapında… Nitekim Osmanlı-Rus Savaşının ardından Rauf Paşa’yı Padişah Rusya’ya gönderir. O’nun aracılığıyla Rus Çarından Abdülhamid’e şu tavsiyeler gönderilir: “1 — Kanunuesasi ortadan kaldırılmalıdır, 2 — Pa­dişah bağımsız ve salt egemen kalmalı, 3 —Ab- dülaziz’in hal’i işine karışanlardan, hanedan adına öç alınmalıdır.” Üstelik Mithat Paşa parayla, pulla satın alınamaz da.. Yayılan söylentiler, verilen jurnaller kuruntulu Abdül- hamidi çileden çıkarır, önceki hanedan üyele­rine benzemek istemez hani…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*