Genel

TÜRKİYE’DE A VLANAN YABANİ DOMUZ ETLERİNDE SAPTANAN “TRICHINOSE” HASTALIĞI

DOMUZ AVLAMAK

TÜRKİYE’DE A VLANAN YABANİ DOMUZ ETLERİNDE SAPTANAN “TRICHINOSE” HASTALIĞI ETKENLERİ VE BUNUN HALK SAĞLIĞI YÖNÜNDEN ÖNEMİ

Prof. Dr. Nevzat GÜRALP

A. Ü. Veteriner Fakültesi

Bu yazının hazırlanmasında güdülen başlıca amaç, İstanbul’da yabani domuz eti yiyen kişilerde görülen bir trichinöse salgını üzerinde durarak ilgilileri uyarmak ve bu konuda halkın bilinçlenmesine yardımcı olmaktır.

Mevcut yayınlara göre, yurdumuzda iki yabani domuz alt türü bulunmaktadır. Bunlardan birisi Sus scrofa Attila, diğeri ise Sus scrofa libycus’tur.

Bu hayvan, Türkiye’nin, yaşamına uygun çalılık, sazlık, bataklık ve ormanlık bölgelerinde olmak üzere hemen her yerinde bulunmaktadır.

Yabani domuz her şeyi yiyen bir hayvandır. Gerek bitkisel kökenli besin maddelerini- ve gerekse hayvansal orijinli olarak sümüklüböcek, yer solucanı, böcek ve miktarı azımsanmayacak sayıda fare yediği gibi, yeterli besin bulamadığı hallerde tavşan ve karaca yavrularına da saldır­makta ve rastladığı hayvan leşlerini de yemek­tedir.

Yüzyıllar boyu insan saldırısı altında yaşayan bu hayvan, bu nedenle insana karşı ürkek ve korkak bir yaşantı içinde bulunmaktadır.

Islâm dini gelenek ve kurallarına aykırılığı nedeniyle yurdumuzda Türk halkı tarafından eti yenmemekte, ancak gerek hıristiyan azınlıklar ve gerekse tarım ve av turizmindeki yeri nedeniyle memleketimizde doğa ve çevre sorunları açısın­dan önemli bir yere sahip bulunmaktadır.

Yabani domuz etiyle insanlara geçen ve bu nedenle de halk sağlığı yönünden önemli olan iki önemli parazit türü mevcuttur. Bunlardan bir tanesi bir şeridin gelişme dönemi olan Cysticer­cus cellulosa adlı kist, diğeri ise bu hayvanın kas­ları arasında kistler içinde larvası yani genç şekli yaşayan Trichinella spiralis’tir.

Bu yazıdaki konumuz, güncelliği nedeniyle bu son parazitin gelişmesi, öneminin nedeni ve Türkiye’de bununla ilgili olarak İstanbul’da yabani domuz eti yiyen Ermeni asıllı azınlıklar arasında görülen epidemi halindeki trichinöse hastalığının ortaya çıkışıyle ilgilidir.

Bu hastalığın etkeni olan Trichinella spiralis, domuz etinin yenildiği ülkelerin çoğunda geniş

bir yayılış alanına sahiptir.

Bu parazitin olgunları iplik şeklinde olu: dişileri 3.5 mm. erkekleri ise 1.3 – 1.6 mm. b* uzunluğa sahiptir.

İnsanlar, aracı hayvanların çizgili kasları arasındaki kistler içinde bulunan canlı larvalar etle veya sosis, salam, jambon gibi et ürünleriyle birlikte alarak trichinose’a yakalanmaktadırlar.

Doğada bu parazitin yayılışında çeşitli hay­vanlar aracı görevi görmektedirler. Ancak bunlar arasında çiğ veya yeterince pişmemiş domuz eti ve ürünleri insan enfeksiyonlarının başlıca kay­nağı olmaktadır.

Çeşitli yayınlara göre, değişik 104 hayvan türü bu parazite aracılık etmekte ise de insan enfeksiyonlarında en önemli hayvan domuz olmaktadır.

Evcil domuzları bu hastalıktan korumak konusunda önlemler almak nisbeten kolay ve mümkün olduğu halde, yabani domuzları doğa şartlarında etkin halde bu parazitden arındırmak olanaksızdır.

Yabani domuzlar trişin larvası taşıyan hayvan leşlerini ve kemiricileri özellikle fareleri yiyerek enfeksiyonu almaktadırlar. Bir özellik olarak trişinlerin yaşam çemberi tek bir konakçı içinde tamamlanmaktadır.

Enfekte hayvanın kasları arasındaki canlı trişin larvalarını içeren kapsül veya kistler bir başka hayvan veya insan tarafından etle birlikte alındığında midedeki salgının etkisi altında kist çeperi eriyerek larvalar birkaç saat içinde serbest kalmakta ve bunlar ince barsaklara geçerek iki günde seksüel olgunluğa erişmektedirler. Çiftle şen dişiler enfeksiyondan 4-7 gün sonra larva doğurmaya başlamaktadırlar. Dişilerin doğurma potansiyeli değişik trişin suşlarına ve hayvana göre farklılık göstermekte ise de bir dişi 1.350-

  1. 500 yöresinde larva doğurmaktadır.

 


Bu larvalar 7-14 gün sonra kan dolaşımına geçerek sağ kalbe ve oradan da akciğerlere göçerler. Buradan sol kalbe gelen bu larvalar sis- temik kan sirkülasyonuyle vücudun her tarafına dağılmaktadırlar. Ancak bunlar içinde çizgili
kaslara gelenler yaşamlarına devam edebilmek­tedirler.

Genellikle çok aktif olan diyafram, çiğneme kasları, dil ve göğüs kemiklerini çevreleyen kaslar bu larvaların en çok toplandığı ve bulunduğu vücut bölgeleri olmaktadır.

Enfeksiyondan takriben 21 gün sonra bu lar­valar yöresinde bir kapsül oluşmaya başlamakta ve 4 – 5’inci haftalarda tüm kistleşme tamamlan­maktadır. İlgili resimde de görüldüğü gibi bu kistler genellikle limon şeklinde olmaktadır.

Normal olarak her kistte bir trişin larvası bulunmakta, ancak domuzlarda bir kist içinde bazan 2 – 4 larvaya rastlamak mümkün olmakta­dır. İçlerinde larva taşıyan bu kistler domuzlarda

10  – 11 yıl canlı kalabilmektedir.

Trişinin gelişme çemberi, larvalarını içeren etlerin alınmasıyle tekrar başlamakta ve yukarıda açıklandığı şekilde devam etmektedir.

FAO yayınlarına göre yabani hayvanlar ara­sında trichinose Danimarka hariç, tüm Avrupa’da mevcut olup, bunlar arasında tilki, porsuk ve yabani domuz bu kıtada en yaygın odaklar ve hastalık kaynaklan olmaktadır.

Yukarıdaki ayrıntılı olarak verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere trichinose etle insanlara geçen ve bulaşan bir hastalık olup hayvanlar birbirlerini yiyerek, insanlar ise genellikle etleri arasında canlı trişin larvası taşıyan domuz etlerini veya ürünlerini az pişmiş veya çiğ olarak yemek suretiyle bu enfeksiyona yakalanmaktadırlar.

Domuzun yanında, son yıllarda ayi eti yenilen ülke ve bölgelerde de insanlarda trichi­nose görülmektedir. Nitekim Batı Sibirya’da don­durulmuş ayı eti yiyen on kişide böyle bir salgın görülmüş ve yayınlanmıştır.

Türkiye’de avlanan yabani domuzlarda trişin araştırmaları sınırlıdır. 1954 yılından beri sürdü­rülen bu çalışmalar sonunda yetmiş tanesi Sakar­ya nehrinin sazlık ve çukur arazisinde, altısı ise Toros dağlarında Pozantı ve Feke yöresinde avla­nan toplam 76 yabani domuzun birinde yani % 1.31’inde trişin saptanmıştır. Enfekte bu hay­van, Ankara ili Polatlı ilçesi Türktaciri köyü yöresindeki vadide avlanmıştır.

İkinci ve başka bir olayda ise Batı Karadeniz iklim bölgesi içindeki Kastamonu dağlarında avlanan bir yabani domuz İstanbul’a getirilmiş ve etleri sağlık muayenesinden geçirilmeden kaçak olarak Kumkapı yöresinde Ermeni azınlığına satılmıştır.

Bu eti yiyen 13 kişi trichinose’a yakalanmış, bunlardan ağır olan bir kadından alman biyopsi materyelinde trişin larvaları bulunmuştur.

Yirmibeş yaşındaki hasta kadında ishal ve kusma görülmüş ve ateş yükselmiştir. Bir süre sonra aynı şahsın göz kapaklarında, ertesi gün de el ve ayaklarında şişme görülmüştür.

Kadınla birlikte kocası ve oğlunda da ateş ve ishal görülmüş ve onları da hastahaneye yatırmak zorunlu olmuştur.

Kan bakısında kadın hastada eozinofili % 13. oğlunda % 16, eşinde ise % 40 bulunmuştur.

Yapılan soruşturmada ishalin başlangıcından dört gün önce hastaların domuz eti yedikleri özellikle ağır durumdaki kadının bu eti az pişmiş halde yediği de saptanmıştır.

Orman Bakanlığı Avcılık Dairesi yetkilileri ile yapılan temas ve soruşturmada Türkiye’de avla­nan yabani domuzların bir kısmının hıristiyan azınlık tarafından yurt içinde tüketildiği, bir bölümünün ise ihraç edildiği ve başlıca alıcısının da Fransa olduğu saptanmıştır.

Ancak bu hayvanlar avlanıp iç organları atıl­dıktan sonra herhangi bir muayeneye tabi tutul­madan ve sağlık kontrolleri yapılmadan etlerinin tüketime sunulmasının ileride daha ağır ve ölümle sonlanabilecek olaylara neden olabilece­ğini hatırdan çıkarmamak- gerekmekte ve bu konuda daha titiz davranılması zorunluğu kendi­liğinden ortaya çıkmaktadır.

LİTERATÜR:

(1)   Erençin, Z. (1977): Av Hayvanları ve Av. Vet. Fak. Yayını. Ankara Üniv., No. 338/238.

(2)   Güralp, N. (1974): Helmintoloji. Vet. Fak. Yayını. Ankara Üniv., 307/208.

(3)   Huş, S. (1974)’: Av Hayvanları ve Avcılık. Orman Fak. Yayını. İstanbul Üniv., No. 1971/202.

(4)   Larsh,J. (1964): Outline of Medical Parasitology. McGraw-Hill Book Comp. New York, Toronto, London.

(5)   Merdivenci, A., V. Aleksanyan, G. Girişken ve M. Perk (1977): Türkiye’de İnsanda ve Yabanıl Domuzda Trichinella Spiralis Enfeksiyonu Olgu­su. Vet. Fak. Dergisi. İstanbul Üniv., 3, 46 – 71.

(6)   Rommel, M. (1971): Trichinose beim Schwarz­wild in der provinz Ankara. Vet. Fak. Dergisi. Ankara Üniv., 18, 219 – 221.

(7)   Zimmermann, W. J. (1973): Trichinosis. Para­sitic diseases of wild mammals. The Iowa state university press. Ames, Iowa.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir