Maurice Messeque

Maurice Messeque. (İnsanlar ve Bitkiler), Çeviren: Saf M. Yurdanur, E Yayınları, İstanbul 1973.

Maurice Messeque. (C’est la nature qui a raison), Laffont Yayınevi, Paris 1970.

Dr. Emin Derman. (Şifalı Bitkiler ve Tatbik Edildiği Hastalıklar), İzmir 1966.

Dr. Joseph D. Wassersug. (İlâçların Sebep Olabileceği Hastalıklar), Bilim veTeknik Sayı53, TÜBİTAK Ankara 1972.

 

 

 

 

MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

  • Bir tesisatçı bir öğretmenin evinde bazı tamir işleri yapmış, fakat parasını bir türlü alamamıştı. Öğretmene telefon etti ve şu yanıtı aldı: “Ben yaptığınız işin tam ve mükemmel olduğunu anlamak için bir süre bekliyorum, ondan sonra paranızı ödeyeceğim”.

‘‘Bilmem okul öğretmenlerinin paralarını bu esasa göre verseler hoşunuza gider miydi?” dedi tesisatçı.

Ertesi gün öğretmen bütün borcunu ödemişti.

Reader’s Digest’ten

  • Herşeyi genelleştirmeyi seven insan genellikle yalan söyler.

Robert MULTHOFF

  • Ünlü filozof Diogenes çorba yapmak üzere mercimeklerini yıkıyordu. Tam o sırada filozof Aristippus yanından geçti, o Krala dalkavukluk ederek rahat bir hayat sürüyordu. Alaycı bir sesle ona, “eğer sen de krala yağcılık etmeyi becerebilseydin, böyle mercimek yıkamana gerek olmazdı”, dedi. “Eğer sen de böyle mercimek yemeyi öğren şey­din, krala dalkavukluk etmene gerek olmazdı”, dedi Diogenes.

lames Alexander THOM

OSTENDE 1978A VRUPA RESİM ÖDÜLÜ

Cevad Memduh ALTAR

 

 

 

I

‘ kinci Dünya Savaşından sonra, kültürde üstünlük savaşını tüm cephelerde sürdüren uluslara şaşmamak gerek. Çağdaş uygarlığa ulusal değerlerle ulaşma yarışına ister istemez katılan toplumların bugüne dek elatabiİdikleri doruklar arasındaki ayrılıklar da korkunç; çünki bunların bir bölümü, yaratıda çağdaş espriye ulaşma stadına ayak basmış olduğunu kanıtlar­ken, bir bölümü, kültür ve sanatın eğitim-öğretim kurumlarını yenileme yolunda ilerlemiş oluyor; bir bölümü de hâlâ yerinde sayıyor. Ne var ki, yerinden kımıldamıyanların sayısında gün geçtik­çe azalma olduğu da bir gerçek. Bütün bunların nedenini gereğince anlayıp yorumlıyabilmek için, büyük bir eziyete katlanmıya da gerek yok. Çağdaş uygarlığın oluşum dünyasına bakan pen­cereleri ardına dek açık tutmak, olanı biteni, bu pencerelerden kalp gözüyle izlemek yeter.

İşte ben de bu pencerelerden birinden, Belçika gibi küçücük bir ülkenin, kültür ve sanat­ta yüzyıllar boyu zahmetle ulaştığı aşamaları hayranlıkla seyre daldım ve 17. yüzyılın Neder-

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*