volkanizma

çevresinde de aynı tür volkanizmanın oluşturduğu Leçelik, Yarımak Tepe (445 m), Büyükak Tepe (500 m), ve Büyük- ger T epe (640 m) gibi küçük volkan konilerinden çıkan lavlar yaklaşık 120 km2’lik bir alana yayılmış olup, olasılıkla 3-4 bin yıl önce volkanizma sönmüştür.

Batı Anadolu’da tek sönmüş genç volkanizma alanı, Ma­nisa iline bağlı Kula çevresinde, yaklaşık 30-35 km uzunluk­ta ve 10-15 km genişlikte bir alan olup, küçük volkan konile­ri, kraterler ve lav akıntıları güncel volkan görünümündedir- ler. Sayıları 70’i bulan bu volkan konilerinden en genç olan­lar, yaklaşık 15-20 bin yıl önce meydana gelmişlerdir. De- mirköprü Barajı yakınında bu en genç konilerden biri olan Dlvlit Tepe volkan konisinin çevresindeki tüfler üzerinde, o devirde yaşayan ilkel insanın bıraktığı çıplak ayak izleri kal­mış ve daha sonra Divlit Tepe volkanı, yeniden lavlar püs­kürterek bu izlerin lavlar altında kalıp zamanımıza kadar ko­runmalarını sağlamıştır. Oluşumu yaklaşık 2 milyon yıl önce başlıyan ve gelişimini üç evrede, 15-20 bin yıl önce tamam- lıyan Kula volkanizmasının (çevredeki küçük depremlerin var­lığı, aktif faylar, sıcak su kaynakları vb. verilerle) bir süre sonra dördüncü bir evre ile yeniden etkin olabileceğini düşünmek olasıdır.

Güneydoğu Anadolu’da Karacadağ volkanik kütlesi, yak­laşık 8000 km2’lik çok geniş bir alana yayılan lav akıntılarıy­la, ülkemizin en genç volkanizmalarından biridir. Yaklaşık 500 bin yıl önce etkin olan ilk evre ile çeşitli kırık hatlarından çı­kan akıcı bazaltik lavlar geniş alanları kaplamış, daha sonra ikinci evre ile birkaç bin yıl önce oluşan yeni ve daha az akıcı lavlar, büyük bir platoyu ve Karacadağ (1919 m) kütlesini oluşturmuşlardır. Karacadağı da içine alan bu çok geniş lav platosu düz denilebilecek kadar az eğimli olup, sadece Kara­cadağ eteklerinde bu eğim biraz artmaktadır.

Daha doğuda Cizre çevresinde de Karacadağ ile eş yaşlı ve aynı türde bir volkanizma etkin olarak, salt ülkemizde de­ğil, aynı zamanda Suriye ve Irak’ta da geniş alanlara yayılan büyük bir lav platosu oluşturmuştur. Aynı tür volkanizma Ga­ziantep çevresinde de yer almaktadır.

Nemrut Yanardağı, Doğu Anadolu’da en yüksek yeri 2935 m olan ve doruk kısmında çapı 6 km’yi bulan daire şeklinde, çökme sonucu oluşmuş bir kalderaya sahip, çok büyük ve genç bir yanardağımızdır. Kalderanın çevresinde yükseklik­leri 500-600 m olan dik yamaçlar ve yarım ay şeklinde bir de krater gölü vardır. Yanardağın çevresinde çok sayıda pa­razit koni yer almaktadır. Yaklaşık 2 milyon yıl önce püskür­meye başlıyan ve oluşumunu 5 evrede gerçekleştiren Nem­rut Yanardağı, en son MS 1441 yılında lavlar püskürtmüş ve 25 km’den fazla uzunluğu olan bir lav akıntısı Nemrut Ya­nardağımdan çıkarak Bitlis’e kadar gelmiştir. Anadolu’da bi­linen en son volkanik püskürme de budur. Yapılan hesapla­ra göre; yanardağ başlangıçtan 6u yana yaklaşık 190 km3 volkanik materyal püskürtmüştür. Nemrut Yanardağı’nın lav­ları Murat Nehri’nin bir kolu olan Karasu yatağını doldurarak Van Gölü’nün oluşmasını sağlamıştır. Halen krater içinde sıcak su kaynakları ile gaz ve buhar çıkışı devam etmektedir.

Süphan Dağı, Van Gölü’nün kuzeyinde yer alan ve 4000 m yi aşan yüksekliğiyle Doğu Anadolu’nun en büyük sön­müş yanardağlarından biridir. Zirve kısmında 1,5 km geniş­likteki kraterin tabanında 1 km çapında bir lav tıkacı yüksel­mektedir. Dağın tepe kısmında birkaç buzul da vardır. Bun­lardan 4 km uzunluktaki Hızırgölü buzulu 3700 m’ye kadar inmektedir. Yaklaşık 6 milyon yıl önce oluşmaya başlıyan vol­kanizma, tarihsel zamanlara kadar devam etmiştir. Krater için­de geçici bir göl ve gaz çıkışı bulunmaktadır.

Tendürek Dağı 3533 m yüksekliği ve çift koni ile çift kra­terli yapısıyla tanınan, çok sayıda da tali koni ve kraterin yer aldığı bir volkanlar topluluğudur, ikiz kraterinin birinde 400-500 m büyüklükte bir göl vardır. Bu kraterin kenarında 1-2 m bü­yüklükteki çeşitli çukurlardan 40-50°C sıcaklıkta su buharı çıkmaktadır. Öteki kraterde ise daha güçlü bir şekilde sıcak su buharı ve çeşitli gazlar sürekli olarak çıkmakta ve gazla­rın içindeki H2S (Hidrojen sülfür) ayrışarak, bol miktarda kü­kürt birikimi meydana gelmektedir. Tarihsel çağlarda da lav püskürten bu yanardağ, günümüzde de solfatar evrede aktif bir yanardağ olarak tanımlanmaktadır. Tendürek Dağı’nın çev­resinde çok sayıda sıcak su kaynakları yer almakta olup, Di­yadin çevresinde oluşanlar, bunların en tanınmışlarıdır. Bü­yük bir olasılıkla kısa bir zaman (birkaç yüz yıl) önce lav püs­kürtmüş ancak bu olay tarihsel kayıtlara geçmediğinden ve kesin tarih verilemediğinden , Nemrut Yanardağı’ndan daha yaşlı olarak tanınmıştır. Ancak, Nemrut Yanardağı’nın en son MS 1441 yılındaki püskürmesinden daha sonra Tendürek Ya- nardağı’nın da lav püskürttüğü tahmin edilmekte ve günü­müzde ondan daha aktif olduğu görülmektedir.

Ağrı Dağı, Anadolu’nun en yüksek dağı olup, Büyük Ağrı (5130 m) ve Küçük Ağrı (3896 m) olmak üzere dev boyutta iki koniden oluşmuştur. Her iki koninin de kraterleri aşınarak lav ve tüflerle dolduğundan, kraterlerini görmek olanaksız­dır. Ağrı Dağı’nın coğrafik konumu ve jeolojik-morfolojik du­rumu uzun yıllardan beri araştırıcıların ilgisini çekmiştir. Kü­çük Ağrı Dağı’nın tepe kısmı sivri olup, Büyük Ağrı Dağı’nın zirvesi yassıdır ve 4000 m den daha yüksek olan kısmı kar ve buzullarla kaplıdır. Yaklaşık 6 milyon yıl önce oluşmaya başlıyan ve tarihsel zamanlara kadar etkinliğini sürdüren vol­kanizma, Büyük ve Küçük Ağrı dağlarının yanısıra daha pek çok tali volkan konisi ve kraterler oluşturmuştur. Ağrı Dağı’- nın eteklerinde oluşan püskürmeler hakkındaki’ bilgiler yeter­sizdir. Büyük Ağrı Dağı’nın kuzeydoğusunda derin ve dik bir yar mevcut olup, aşağı doğru inen bu yarda bir zamanlar Arguri (Ahura) köyü ve bir büyük manastır bulunmaktaydı. 1840 yılında oluşan bir depremle, yamaçtan yuvarlanan taş­lar, kar ve çamur selleri tüm Arguri köyünü 1600 nüfusuyla birlikte yok etmiştir. Ancak, bu felaket bazı eski yayınlarda bir volkanik püskürme olarak tanımlanmıştır.

Sonuç olarak, Anadolu’da günümüzde de volkanik akti- vitenin var olduğu, özellikle Tendürek, Nemrut ve Erciyes baş­ta olmak üzere tarihsel zamanlarda da etkinliğini sürdürmüş ve bugün sönmüş durumda olan genç yanardağların, ilerde yeniden lav püskürtebilecekleri olasılığının, zayıf da olsa bu­lunduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak, yanardağ felaketi bir yazgı değildir ve bugün uyuyan bir yanardağ, ilerde etkin olabile­ceğini kesinlikle haber verecektir. Bu nedenle, Anadolu’da patlama olasılığı bulunan volkanların çevresinde

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*