dediği gibi

dediği gibi, öteden beri sorulan, niçin, varlık, yokluğa göre mevcuttur sorusunun cevabı, belki de yokluğun kararsız olmasıdır. “Gerçekten üzerinde düşünülecek bir konu.”

Science 81 den Çeviren: Feridun GÖRGÜLÜ

S nsan vücudunun yapısı, günümüze ka-

I     dar değişik bilini alanlarında, değişik urlardan ele alınarak incelenmiştir. İnsanın «Liîomik yapısı, bu yapının normal sımrla- mıc düşünülmesi ve araştırılması, hemen ^■nen insanın varoluşu ile birlikte başlamış –

■r. İnsan yapısına ilişkin ilk bilgiler ■erek bilim ve gerekse sanat alanlarından gü- n_- -jza kadar aktarılmıştır. Daha mağara, rağında, mağaraya resim yapan ilk insanlar, sına sonraları ressamlar ve heykeltraşlar ır>itiarı ile o günlerin insan yapısının Mekiklerini bizlere yansıtmışlardır. Başka :ı_- deyişle, onlar yaşadıkları toplumlardan îL-san yapısı örnekleri vermişler, kendi yurt- ^¿rının ortak özelliklerini yapıtlarında dile «-ermişlerdir.

fik insanlardan, günümüzün insan yapısı :t-iana kadar geçirilen evrim ve aradaki irililik bu yapıtlarda belirgin olarak göze ;iir?maktadır. İlk insanla günümüz insanı »¡asındaki farklılık, bize şu gerçeği hatır­dır- aktadır: İnsan yapısı, çevresel faktörle­re gerektirdiği yönde oluşmaktadır. İnsan- ann bölgesel ve ırksal farklılıklar göstermesi t* ounun bir kanıtıdır. Bu düşünce açısından I=*etik Anatomi terimini şöyle açıklamak raumkündür. Estetik ya da artistik anatomi, rrrre etkenlerinin insan üzerindeki etkilerin tarihçesinin çizgi ile anlatan bilimdir. Çünkü ■san anatomisine ilişkin her ölçünün fonksi- y ooel bir anlamı vardır. İnsan yapısına ilişkin :”2İama ölçüler, doğanın kendi güçleriyle i_-2mğı bir sabitenin ifadesidir.

Bu konudaki ilk çalışmalar, bilimsellikten ısk olarak sadece bir estetik anlayışına da- jırmaktaydı. Bilimsel çalışmanın amacı bir aralamaya, sanatsal çalışmanın ki ise en gü­lde. en ideale ulaşmaktır. Sanatçı, bir top­lamdaki bireylerin en güzellerini, en güçlü- jrani ve ideale en yakın olanlarını seçerek a-i-annda önce analiz ve sonra da sentez

i    rar ak ideal tipi bulmaya çalışır, toğal olarak elde edilen bu değerler bir top- «mun ortak özelliklerini yansıtmamaktadır. r;lnsel düşünce ise güzel, çirkin, zayıf, kuv­

10 10 10 10 DAYANMA SURESİ (DEVİR!

Şekil: 3.

Metal ve kompozit malzemelerin sabit genlik yorulma dayanıklılıkları.

1)  Düşük Sıkılık

Al ve çelikle karşılaştırıldığında takviyeli plastikler en düşük sıkılığı haizdirler. En sık şekilde biraraya getirilen tek yön özellikli (unidi­rectional) malzemeler bile düşük elastik modül- lüdürler. Böylece tasarım çoğu zaman mukave­met nedeni ile değil, sehim değerleri nedeni ile sınırlıdır. Ancak bu dezavantaj yapısal şekil verme (sandviç, oluklu yapılar, eğimli plakalar ve kabuklar) özellikleri ile kolayca giderilebilmek- tedir.

2)  Maliyet

Kompozit malzemelerin bugün için mevcut en büyük dezavantajları yüksek f¡atlarıdır. Kom- pozitlerin 1980 yılına kadarki tahmini maliyet projeksiyonu ABD Doları cinsinden Şekil 4’de gösterilmektedir. Malzeme maliyeti üretim hac­mini etkileyen oldukça önemli bir faktördür. İmalat yöntemlerinin geliştirilmesi ve üretim hacminin büyütülmesi malzeme maliyetinin düş­mesine yardım eder. Boron fiberlerin daha bir süre yüksek maliyetlerini korumaları beklenmek­le birlikte grafit fiberlerin giderek ucuzlaması olasıdır.

V   usan yavrusunun gelişme süreci üç ayrı bes-

I lenme dönemine avrAmaVtaâu \ A’) \X>%uTnâ».v\ bir yaşına kadar devam eden emerek beslenme “meme çağı”, 2) Birinci yaştan başlayarak altıncı yaş sonuna kadar süren “küçük çocukların bes­lenmesi” (Bu dönem sonunda genellikle ilk boy uzama görülmektedir), 3) Yedinci yaştan onbe- şinci yaş sonuna kadar süren “okul çocukları bes­lenmesi” (ikinci boy uzaması bu döneme rastlar).

Bazı çocukların barsak ve metabolizmik işlevlerinin tam anlamıyla ancak okul çocuğu yaşında olgunlaştığı çok az sayıda ana baba tara­fından bilinmektedir. İşte bu özelliği bilmeyen anneler, çocuklarda genellikle kusma biçiminde ortaya çıkan bazı yemekleri kabul etmeme huy­larını umursamazlar ve bu durumun büyüme sıra­sında düzeleceğini düşünerek büyük bir yanılgıya düşerler. Birinci beslenme dönemindeki bebeğin sindirim organları tam gelişmediğinden beslenme sıvı ve püre besinlerle yapılmakta ve bebeğin su gereksinimi fazlaca olmaktadır.

Çocuğun “tat gelişmesi” ancak üçüncü yaşta, yani 2. dönem içinde tamamlanır. Diğer bir deyişle bebeklerin tat hissi 1. dönemde yoktur. Bu nedenle anneler belki yavrularının hoşuna

(1)  U.B. = Uluslararası Birim.

Yağsız dana etinin 100 gramında sadece 20 gr. protein olduğu düşünülürse, beslenmenin çok yönlü olması ve özellikle protein kaynağı olarak süt ve süt mamülleri, balık v b. seçilmelidir.

Çocuklar eğer öğün aralarında başka birşey yemezlerse ve her gün belirli zamanlarda lezzetli yiyecekler önlerine konulursa iştahlı olurlar. Diğer önemli bir konu da yemek masasında ses­

(*) Babasının kitaplığım ve anılarını titiz bir anne olarak saklayan vefalı kızı Canan Eronat’a yar­dımlarından dolayı teşekkürü bir borç biliriz.

2.  ARAÇLARIN TESCİLİ VE MUAYENESİ

Araçların tescili çağımız koşullarına, artan araç sayısına göre yeniden düzenlenip, merkezi bir sistem kurularak bütün araçların sicillerinin tutulması, izlenmesi gerekli görülmektedir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*