Yüksek Duyum Alıcıları

bir kısmı, insanı incelemeye çalışırken, bir kısmı, hayvanlar üzerinde araştırma yapnaya girişiyor­du. Bir kısmı, kurbağayı ele alıyor ve bu kurbağanın, hızla uçan bir böceği yakalamak için, “Göz” ile “Beyin” ve “Beyin” ile “Adaleler” in sinirleri arasında, ne çeşit “Bilgi Alış-Verişi” olabileceğini, araştırıyordu. Massachusetts Tek­noloji Enstitüsü Araştırıcılarından J. Y. Lettvin, bu konuda, yeni bir görüş ortaya atmış ve “Göz” deki Net Konveks ve Kontrast (ters görüntü) iletimi durumlarını, dikkatle inceledikten sonra, “Görüntü Bilginleri” nin, “Birleşik Alıcı Nöronlar” tarafından, “Göz” deki retina üzerinde, sıraya girecek bir biçimde, birbiri ardınca iletildiğini, ileri sürmüştü. Lettvin, böylece yeni bir model ileri sürmüş oluyordu. Ona göre, tümsek kısım­daki “Görüntü Bilgileri”, kontrast bilgilerin akışı süresince, “Alıcı Nöronlar” tarafından meydana getiriliyordu. Net konveks’te “Tümseksel Bilgi’yi Meydana Getirmekle Görevli” olan nöron grubu, “Yüksek Duyum Alıcıları” ile “Alçak Duyum Alıcıları” ndan oluşan bir kümeydi. “Yüksek Duyum Alıcıları” olan kümeler, hiç bir zaman, “Alçak Duyum Alıcıları” olan kümelerin, ucu­na ya da merkezine yerleşmeyip, bu iki nokta­nın arasına yerleşmiş bir durumda bulunmak­tadır. Onların, böyle bir yere yerleşmiş olma­ları, bu kümeyi, bir “İşaret” olarak kullanabil­mesinden ileri gelmektedir. Bu durum, nöron’- un, bir “Sinyal” bir “Mesaj” ya da kısaca bir “Görüntü Bilgisi” meydana getirebilmesine, en büyük yardımcı rolü oynamaktadır. Bu sayede de, Kurbağa’nın tüm sinir sistemi, açı ve yön hakkındaki “Bilgiler” e sahip olabilmektedir. “Göz” ile “Beyin” arasındaki bu “Bilgi Alış-Ve- rişi” sonunda, Kurbağa, yanından geçmekte olan böceğin, “Hız” ve “Yönünü” saptayabilmekte, ona göre, “Adaleleri” ne ilettiği bilgilerle onları harekete getirmekte ve tam yerinde de dilini çıkartıp böceği yakalamaktadır.

Çok basit gibi gözüken “Kurbağanın, böcek yakalaması” işleminde, “Göz”, “Beyin” ve “Adale” sinirleri arasında, “Bilgi Alış-Verişi” nin, ne kadar büyük bir hızla cereyan etmekte olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki şekiller, Kurbağa’nın “Göz” üne iletilen bilgilerin, “Yüksek Duyum Alıcıları” de­tektörleri ve “Alçak Duyum Alıcıları” detektör­leri ile “Beyin” e nasıl iletildiğini; bu iletim esnasında da Kurbağanın yanından geçen bö­ceğin hız ile yönünün saptanılması sonunda, “Beyin” den adalelere “Hareket Emirleri” nin nasıl iletildiğini, açıkça göstermektedir.

Ufacık bir Kurbağa’da bile, “Beyin” iletilen “Bilgiler” de, çevrede dolanan “Böceğin” şekli, hızı ve yönü hakkında bilgiler, bir anda iletilip, ona göre “Belirli bir hareket” in meydana gelmesi sağlandığı halde, “Makinelerde de aynı hareket­ler niçin sağlanamasın?.. Aynı şekildeki bilgi iletimlerine göre, programlandıktan sonra, Ma­kine, aynı hareketleri, niçin yapamasın?..

Bu sorular» arttırdığımız sürece, Sibernetik’- in, Biyo-Bilimleri” alanında, neler yapmakta olduğunu, daha da ayrıntıları ile inceleyebilmek olanağını elde edebileceğiz.

Ancak, bir tek yazı içerisine, Sibernetik’in, tüm “Biyo-Bilimleri” alanında, ne gibi aşamalar yaptığını, sığdırabilmemiz mümkün bulunma­maktadır. Siz, şimdilik, “Biyo-Bilimlerde Haber­leşme”, “Nöral-Sibernetik” ve “Siber-Canlılık” tanımlama ve adlandırmalarını, hafızanızın bir köşesine yerleştirin. İleride^ bu isimler altında

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*