İNANÇ BİRLİĞİ

İNANÇ BİRLİĞİ

Tarih şahittir ki insanları, cemiyetleri bir araya getiren ana unsur inanç birliğidir. Diğer bütün unsurlar buna bağlı olarak kendiliğinden gelişir ve yerini alır. Denilebilir ki bugün Müslümanlar arasında inanç birliği yok mudur? Mücerret mânâda evet vardır. İnandım, inanıyorum sözleri ittifakla söylenen, dillerden düşürülmeyen ifadelerin başında gelmektedir. Ancak neye, nasıl ve niçin inanıldığı sorularına verilen cevapların farklılığı endişe vericidir. Yorumlar çoğu zaman masum olmaktan çıkmakta, aynı inancın farklı yorumu yerine -sanki- farklı inançların yorumu imajını vermektedir.

İslâmî eğitim ve terbiyeniı ı verilmediği bir zeminde mutlak netice beklemek yanlış olacağından, ‘baştan başlamak’ gibi bir ifade kullandık. Bu çok hassas meselede hem doğruyu bulmak, hem de o doğruyu kendi usulü ile takdim etfnek, ancak peygamberi ve peygamberliği doğru anlamakla mümkündür. Aksi takdirde anlamadan, tanımadan kendimizi onun yerine koruz ki, o zaman bugünkü çıkmaz sokağın başına gelmiş oluruz. Bu elîm akıbetten kurtulabilmek için son peygamber Hz. Muhammed’i (s.a.v.) adım adım, satır satır bilmek, anlamak ve âdeta onunla bütünleşmek gerekir. O, neye ve nasıl inandıysa, kiminle ve nasıl muhatap olduysa; ailesiyle, arkadaşlarıyle, düşmanlarıyle hangi çizgide olduysa aynı mânâ ve ruhla olunmadıkça hiçbir şey olmaz. Olanlar da çare olamazlar.

Bu gerçeğin bugünkü mânâsı şudur: Bugün herkes İslâm’a koşacak, onu arayacak, fakat kendi kendine öğrenmeyecek. Kendi kendisinin rehberi, önderi olmayacak. O-na İslâm, peygamberi metodla ulaştırılacak. Ve o da bu noktada Ashab örneğinde yerini alacaktır. Böylece inanç birliği, imanı telkin edenlerin temiz şahsiyetinde müşahhas-laşacaktır. Yoksa sahipsizliğin meydana getireceği çaresizlik, insanımızı çıkmaz sokaklara hapsetmeye devam edecektir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*