BAŞARILI İNSANLAR DAİMA SEZGİLERİNE GÜVENİRLER
John K. Williams, Bilinçaltınızm Bilgeliği adlı harika kitabında şöyle der: “Bilincin, muazzam ve kuvvet veren bir bilinçaltının doruk noktası olduğu, psikolojide kabul edilen bir gerçek haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar, bilincin derinliklerini harekete geçirme yeteneğinin bilim adamı, yazar, besteci, mucit gibi yaratıcıların ya da iş adamlarının başarılarını belirlediğini göstermiştir.
“Töre bilimin kurucusu Sokrat zamanından, büyük dahi Edison, Ford, Markoni, Westinghouse, Einstein ve Kettering zamanına kadar çok az tanınan ve anlaşılabilen bu zihinsel aktivite alanı, şu anda yaşadığımız
çağdaş uygarlığı mümkün kılan ve destekleyen her büyük başarıya ilham vermiştir.”
Harvard Üniversitesi, Yaratıcı Özgecilik Araştırma Merkezi Yöneticisi Dr. Pitirim A. Sorokin, Sezgi Kay- nağı’na “bilinçötesi” adını veriyor ki bu da sonsuz Zekâya, yani Tanrıya verilen bir başka isimdir. Şöyle yazıyor Dr. Sorokin:
insanın yaratıcı zekâsıyla ilgili olan bilim, din, felsefe, teknoloji, törebilim, hukuk, güzel sanatlar, ekonomi ve politika gibi alanlardaki tüm başarıların ve keşiflerin asıl kaynağı bilinçötesi gibi görünüyor. Onun dehası ve işlevi olmadan bilincin ve bilinçaltının kullanımıyla yalnızca vasat başarılar elde edilebilir ama en büyükler asla. Bir edebiyat ya da beste uzmanı, edebiyat veya müzik dalında harika eserlerin oluşturulmasındaki tüm kural ve teknikleri bilir; ancak bilinçötesinin dehasından yoksun ise Shakespeare’in, Chaucer’in, Bach’ın ve Beethoven’in kötü bir taklidi bile olamaz. Bir bilimsel yöntem uzmanı için de aynı şey geçerlidir. Bilinçötesinden yararla- namıyorsa Galileo, Newton, Eflatun ya da Kant gibi olma konusunda hiçbir şansı yoktur. Bu bakımdan bilinçötesi bilinen en yüksek yaratıcı enerjidir. Bilinçötesi, bilinçötesi sezgi yoluyla yaratır ve keşfeder. Algılama, gözlem gibi duyusal sezgilerden, matematiksel ve kıyaslamaya dayalı mantıktan çok farklıdır. Duyuların ve mantığın aksine, sezgisel ilham veya idrak, sabırlı bir gözlemden ya da matematiksel, mantıksal analizden farklı şekilde bir anda akla gelir. Bu anlık ışığın zamanının ve koşullarının önceden kestirilmesi, tahmin edilmesi ya da isteyerek yaratılması oldukça zordur. Patlama genellikle en beklenmedik anda ve koşullarda gerçekleşir.
Hepimiz kendine güvenin gerekliliğini biliyoruz. Bugün birçok kulüp, dernek, birlik faaliyet göstermekte. Bunların hepsi bireyin güven duygusunu geliştirme ihtiyacından kaynaklanıyor.
Fakat acaba kendilerine güvenlerini yitirdiklerini söyleyen insanlar hep aynı şeyden mi söz ediyorlar? Bazıları topluluk önünde konuşacaklarında güvenlerini yitirirler. Bazılarının araba kullanmak konusunda kendilerine güvenleri yoktur. Don Blanding konuşmacı kürsüsünde evindeymiş gibi rahatken, araba kullanma konusundaki yeteneğine güveni yoktu. Ty Cobb beyzbol sahasında güvenli ve rahatken insanlar önünde konuşmaktan korkardı. Bu örnekler açıkça gösteriyor ki bir alanda güvenli olan insan başka birinde aynı güvene sahip olamayabiliyor. Bazıları sporda kendilerine güvenemezler, bazıları da insanlarla ilişkilerinde güvensizdirler. Şu ya da bu şekilde çoğu insan bazı alanlarda güvensizdir.