TANZİMAT İLKELERİNİN BOZULMASI

TANZİMAT İLKELERİNİN BOZULMASI

Mustafa Reşit Paşa’nm ölümü üzerine (1858) Âh ve Fuat Paşaların döneminde Tanzimat’ın ilkeleri bozulmaya başladı. Ticaret ve hukuk alanlarındaki kapitülasyonların yam sıra, Islahat Fermam ile Osmanh Devleti’nin iç işlerine kanşma konusunda ayrıcalıklar elde eden Avrupa devletleri Şark Meselesi’ni (Doğu Sorunu) formülleş-tirdiler ve Osmanh Devletfni parçalama tasarılarım gerçekleştirmeye giriştiler. Paris Anlaşması’nın imzalanmasından sonra Romanya, Karadağ, Sırbistan, Eflak, Boğdan, Girit, Bosna, Hersek ve Lübnan’da isyanlar başgös-terdi ve devlet otoritesi sarsıldı. Abdülmecit’in ölümü (1861) üzerine
tahta geçen Abdülaziz döneminde d yeniliklerin uygulanması sürdürüldü Bu yeniliklerin etkileri toplumsal ve s yasal alanlarda görülmekle birlikte Avrupa devletlerinden yüksek faizi borç alınması, yeni bir donanma oluş turulurken alman borçlarm bir bölü münün saray yapımı gibi lüks harca malara ayrılması, yozlaşmayı hışlan dırdı.
Âh ve Fuat Paşaların ölümünden son ra Genç OsmanlIların çalışmaları yo ğunluk kazandı. Abdülaziz tahttan in dirilerek yerine Murat V getirildi Bosna-Hersek ve Sırp isyanlarının bu nalımı artırdığı sırada, akıl dengesi nin yerinde olmadığı anlaşılan Mura
V de tahttan indirildi ve Mithat Paşs ile Genç Osmanlılara meşrutiyeti ilaı edeceğine söz veren Abdülhamit II pa dişah oldu (1876). Avrupa devletleri nin isteği üzerine Bosna-Hersek isyan lan ve Balkan sorunlarım görüşmel üzere İstanbul Konferansı’nm toplandığı sırada, hazırlanan Kanunu Esasi ilan edilerek yürürlüğe kondu ve Tanzimat dönemi sona erdi (Bkz. MEŞRU* TİYET). ı
dıkları tavırların sonucu olarak yürürlüğe girmiştir (Bkz. TANZİMAT). Batı’yla olan ilişkiler salt askeri, siyasal ve iktisadi düzeyde gelişmedi, çeşitli görevlerle Batı ülkelerine giden devlet adamları, gözlem ve izlenimlerini aktardıktan kitaplarda (sözgelimi sefaretnamelerde), Osmanh Devleti’ nin Batı’yla boy ölçüşebilmesi için toplumun her kesimini ilgilendiren pek çok değişikliğin, düzenlemenin yapılması gerekliliğini vurguladılar. Abdül-mecit döneminde eğitim, öğretim sisteminin çağdaşlaştırılması için bir dizi önlem alındı: Yükseköğretimde okutulacak ders kitaplarının hazırlanması için Encümen-i Daniş (Akademi) kuruldu (1850). Öğretim programım yürütebilmek için 1845’te kurulan Meclis-i Maarif-i Umumiye, 1847’de Maarif-i Umumiye Nezareti (Eğitim Bakanlığı) durumuna getirildi. Öğretmen ve yönetici yetiştirmek için Da-rülmuallimin, Mekteb-i Mülkiye gibi okullar açıldı.
Türk toplumunda 1860’tan sonraki batılılaşma etkinliği öncelikle siyasal alanda başladı, zamanla da, toplumun öteki kuramlarına yansıdı. Bu çalışmalara ek özel gazeteler çıkarıldı. Bu dönemde çıkan ilk gazeteler arasında Tercüman-ı Ahval (1860, Âgâh Efendi, Şinasi), Tasvir-i Efkâr {1862, Şina-si), Muhbir (1867, Ali Suavi, Ziya Pa-
şa) sayılabilir. Bu gazetelerde yayım: lanan siyasal içerildi yazılarda Bat: dünyasındaki yönetim biçimleri tanı; tıhyor, Osmanlı ülkesinde de bu türden bir yönetim biçiminin benimsen» mesi, Millet Meclisi’nin açılmasıyla hailem yönetime katilimi (meşrutiyet) isteniyordu. Doğallıkla bu yazılar ö dönem yönetimi tarafmdan ilgiyle izi leniyor, ama iyi karşılanmıyordu! Tanzimat aydınları kendi aralarında! ki dağınıklığı gidermek amacıyla] 1865’te gizlice bir araya geldiler ve] Yeni /Genç) Osmanlılar adıyla | sonra] dan Jöntürkler olarak amlacaklarl dır) bir demek kurdular. Kuruculara arasında Namık Kemal, Menapirzadi Nuri, Kayazade Reşat Bey vardı; sönl radan bunlara Ziya Paşa, Âgâh Efen di, Ah Suavi gibi aydınlar katıldılar Bu gizli demeğin etkinlikleri açığa çi kınca, üyeleri İstanbul’dan uzaklaştı rıldı, birçoğu da Avrupa’ya kaçtı Fransa’da Mustafa Fazıl Paşa tara fından mali destek gören Yeni Osmaı lılar çıkardıkları gazetelerdeki yazıla rında meşrutiyet yönetimim savumi yorlardı. Gizlice Osmanh ülkesine sö kulan bu gazete ve bildiriler ordu için deki kimi subaylarda da beklenen el kiyi gösterdi; Abdülaziz tahttan indi rildi, yerine meşrutiyet yanlısı Murat
V getirildi. Sağlık durumunun bozul; olması yüzünden yerine bir süre sok
ra meşrutiyeti ilân edeceğine söz veren Abdülhamit II tahta çıktı. Böyle-ce ilk Türk anayasası olan Kanunu Esasi 23 Aralık 1876’da törenle halka sunularak meşrutiyet ilan edildi. Ne var ki, Meclis ile Abdülhamit’in arası bir türlü iyi olamadı, Abdülhamit n, Osmanh-Rus savaşındaki yenilgiyi gerekçe göstererek Meclisi dağıttı
(1878). Böylece Abdülhamit ITnin 1908’e kadar (İkinci Meşrutiyet) süren keyfi yönetimi başladı; bu dönemde Osmanlı Devleti iktisadi ve mali bağımsızlığını yitirdi; iktisat Düyun-ı Umumiye’ye geçti; Kıbrıs, Tunus, Mısır, Doğu Rumeli OsmanlIların elinden çıktı.
ŞİİR
Tanzimat dönemi edebiyatçıları ge-îıelde iki kuşak olarak değerlendirilir. Birinci kuşakta Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi;ikin-ci kuşakta da Recaizade Mahmut Ek-Tem,AbdülhakHamitTarhan, Sami-paşazade Sezai, Nabizade Nâzım yer alır. Bu dönemde Fransız şiirinden
AHMET MİTHAT EFENDİ
Türk yazan (İstanbul,1844-İstanbul, 1912).
İlköğrenimini Vidin’de üvey ağabeyi Hafız Ağa’nın yanında yapan Ahmet Mithat Efendi 1859’da ailesiyle birlikte İstanbul’a döndü. Niş Rüştiyesi’ ni bitirdikten sonra (1863) Rusçuk’ta Mektubi Kalemi’nde çalıştı. Tu-
çeviriler de yapıldı: Ethem Pertev Paşa (1824-1873) Voltaire’den.jean-jacques Rousseau’dan, Victor Hugo’ dan; Sadullâh Paşa (1839-1891), La-martine’den; Şinasi, Racine, Lamar-tine, La Fontaine (fabller), Fenelon’ dan şürler çevirdiler. Namık Kemal, Fcansız ulusal marşı “LaMarseil-laise”in ilk kıtasım oldukça serbest bir biçimde türkçeleştirdi. Recaizade Mahmut Ekrem, La Fontaine, V. Hugo ve Lamartine’den yaptığı çevirileri kitaplaştırdı. Muallim Naci de Boi-leau, A. de Musset, V. Hugo, La Fontaine, W. Shakespeare’den çeviriler gerçekleştirdi.
Bu çevirilerin etkisiyle Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde sone, ter-za rima, ottava rima gibi Batı şiiri nazım biçimleri kullanılmaya başlandı. Klasisizm ve romantizm gibi edebiyat akımları yeni Türk şiirini kısmen etkiledi. Yeni düşünceler, hayaller, kavramlar bu çevirilerle Türk şiirinde yer almaya başladı. Batı dillerinden kimi sözcükler bu çevirilerle dilimize girdi.
Tanzimat şnrinde ilk kez Şinasi ile
na valisi Mithat Paşa’mn korumasına girdi.Tuna gazetesinde başyazar oldu. Bağdat valiliğine atanan Mithat Paşa’yla birlikte Bağdat’a gitti (1869). İki yıl sonra ailesiyle İstanbul’a dönüp kendine bir matbaa kurdu (1871). Basiret ve İbret gazetelerinde yazdı. Bedir ve Devir adlı gazeteleri, Dağarcık ve Kırkanbar adlı dergileri çıkardı. Takvim-i Vakayi (1878) ve Matbaa-yı Amire müdürü oldu (1879). Tercüman-ı Haldkat’ı yayımlamaya başladı (1878). Karantina başkâtipliği (1885), Medis-i Umur-ı Sıhhiye ikinci başkanlığı yaptı (1859). Darülfünun, Darülmuallimat, Darüşşafaka gibi okullarda dersler verdi.
Tanzimat dönemi öyküsünün ve romanının kurucuları arasında yer alan Ahmet Mithat Efendi, telif ve çeviri pek çok yapıt bırakmıştır. Hemen bütün yazı ve yapıtlarında öğretici ot mayı ilke edinen Ahmet Mithat Efen-di’nin başlıca yapıtları şunlardır: Öykü:Kıssadan Hisse (1870); Letaif-i Rivayat (25 cüz, 1871-1893).
Roman: Haşan Mellah yahut Sır İçinde Esrar (1874); Hüseyin Fellah (1875); Felatun Beyle Rakım Efendi (1875); Süleyman Musli (1877); Henüz On Yedi Yaşında (1881); Müşahedat (1891); jön Türk (1910); vb.
Oyun: Siyavuş (1883);Çerkes Özdenleri (1883);

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*