YABANÎ ADA TAVŞANI

YABANÎ  ADA TAVŞANI

Yabani adatavşam, derin bir yeraltı yuvası kazdığı yumuşak topraklı yerlerde topluluklar halinde yaşar. Dişi yavrulamadan önce bir yeraltı yuvası kazar ve bunun içinde kuru yapraklar ve kendi tüyleriyle kapladığı özel bir yataklık hazırlar. Yavrular kör doğarlar ve bir ay boyunca emzirilmelidirler; ana tavşan beslenmek için çıktı-
ğında, yeraltı yuvasının girişme rakla tıkar. Üreme bütün ilkbahar yaz mevsimi boyunca birbirini iz yen uç ile beş yavru\inyayıa sür Her yavrulamadaki yavpj sayası | 12), yararlanılabilen be^ |gi ğuna bağlıdır; bir gebelik sİ isınc besm kaynakları azalırsa, belli bir sayıda embriyo emilı^j lir. Çiftleşmeden önceki göst’m son derece-karmaşıktır. Erkek, ? bir anda dişinin üstüne bir nu uzaklıktan sidik fışkırtır. Adatavş lannın, barsak bakterileri tarafın« bireşimi yapılan B, vitaminini geri mak için dışkılarını yaladıklarını belirtmek gerekir. Bu olay, Yuna tarihçli Herodotos tarafmdan 24 yi yıl önce belirtilmiş ama birkaç yıl ö cesine kadar efsane olarak kabul ed miştir. .
Pek önemsenmiş bir hayvan olmaya adatavşam, aslında şaşılacak Vır toj lumsd ruh hali gösterir, perhizleilg U çekici ilkeler uygular ve doğum di zenlenmesinde eşsiz özelliklere sı hiptir. X
Yabani adatavşammn uyarlanma üreme özelliği, insanın bunu HiVlf sizce sokmuş olduğu bölgelerde, kıçı bir dengesizlik etkeni olmüştı Kerguelen gibi adalardaki hayvan bitki topluluklarım soyu, işin son nu düşünemeyen gemiciler tarafı dan buralara bırakılan adatavşank yüzünden tükenmiştir. Avustn ya’mn iktisadı, adatavşanlarmın hı la üremesi nedeniyle altüst olmuştu gerçekten de doğal düşmanı bulu: mayan adatavşanlarmın üremesi bi çok keseli hayvanla öldürücü bir r kabete girmelerine yol açmıştır. Öı yandan adatavşammn Avrupa’da yı rel ve geçici olarak ortadan kalkış bazı yerlerdeki doğal dengede cidc karışıklıklar çıkmasına neden o muştur. Sözgelimi, tilkiler ve yırtıc kuşlar besin rejimlerini değiştirme] zorunda kalmışlar, orman sıçanı bı rakibini yitirmiş ve onun yerini al mıştır ,
– ,
Tavuksular (Galliformes) takımının sülüngiller (Phasianidae) ailesinden dişi [tavuk) ve erkek (Aoroz) kuş. Günümüzde kümeslerde pek çok ırkı yetişen evcil tavuğun kökeni tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır. Birbirine yakın olan çeşitli türlerin çaprazlanması sonucu ürediği kabul edilir; bununla birlikte, başlıca atasının Güney Asya’nın yabani horozu (Gal-lus bankiva) olduğu söylenebilir. Evcil tavuğun, donuk renkli tüyleri vardır. Yerde yaşayan bir kuş olan tavuk, erkeğine oranla daha küçük boyutludur, gövdesi yanlardan basık, kanatlan da kısa ve güdüktür. Küçük bir başı, ucu aşağıya doğru hafifçe kıvnk olan bir gagası vardır; üst gaga üstünde burun delikleri yer alır. Başın üstünde etten bir ibiği, alt gaganın dip kesiminde de etten bir sakalı vardır. Yavrusu civciv, genci piliç olarak adlandmlan tavuğun erkeği, yani horoz (Gallus gallus) oldukça gösterişli bir kümes hayvanıdır. Metalik; tüyleri, sarkık ve süslü bir kuyruğu vardır. Gövdesi tavuğa oranla daha büyüktür. Başının üstünde can-
lı kırmızı renkte etten bir ibiği, alt gagasının dibinde aşağı doğru sarkan, kırmızı renkte etten iki parçalı bir sakalı, ayak bileklerinde birer mahmuzu (kör parmak) bulunur. Kendine, özgü bir ötüşü vardır.
Horoz ve tavuk ırkları, seçimin (ayıklama) etkisi altında son derece çeşitlenmiştir. Yüz kadar ırk vardır. Ayak bilekleri çıplak olan ırklar (bres, legorn, vb.) olduğu gibi ayak bilekleri tüylerle kaplı olan (koşinşin tavuğu, vb.) ırklar, aynca, beş parmaklı ırklar da vardır. Japon ırkı uzun kuyrukludur. Öte yandan ayıklama yoluyla cüce ırklar da (cava, hamburg) yetiştirilmiştir. Bankiva horozu Doğu Asya ve Hindistan’da yaşayan yabani bir türdür. Bu türün tüyleri çok renklidir; baş ve boyun bölümü altın sansı, sırt metalik parıltılı firfiri esmer, göğüs ise yeşil panltıh siyah tüylerle kaplıdır. Kuyruk oldukça gelişmiştir ve metalik panltıh siyah teleklerden oluşur. Erkeğin evcü horozdaki gibi nanlı kırmızı renkli bir ibiği, sakalı ve mahmuzlan vardır. Dişinin tüyleri donuk renklidir, ibik ve sakalı küçük-
tür. Bu yabani tavuğun yaşam biçim öbür sülüngillerdekinden farklı de ğildir. Dişi kendi yaptığı yuvaya 10 15 yumurta yumurtlar; civcivler 18 21 günlük kuluçka döneminden son ra yumurtadan çıkarlar.
Daha başka yabani horoz türleri dı vardır; bunlar arasında Asya’da yaşa yan Isonnerat horozu (Gallus sonne rati), cava yabani horozu [Gallus va rius), ]la |fayette horozu [Galluslafa yetti) sayılabilir.
Tavuk özellikle eti ve yumurtası içiı yetiştirilir. Verimliliği ayıklama saye sinde son derece artmış, özel yete nekli damızlıklar elde edilmiştir. Ta vuk yetiştiriciliğinde hayvanların ba Icımına özen gösterilmesi gerekil ‘ hayvanlar ve yaşadıkları yerlerle ilgi li gerekli sağlık önlemlerinin alınma dığı durumlarda tavuklar, mikroplt virüs kökenli iç va dış asalak köken] çeşitli hastalıklara- yakalanabilirle] Türkiye’de yetlşünlen tavuklar yer’ ve yabancı ırklar olarak ikiye ayrık bilir. Yerli ırklar arasında denizi gerze; yabancı ırklar aracında legon rodayland, plimut sayılabilir. ı
Tavuksular (Galliformes) tasımının sülüngiller (Phasianidae) ailesinden bir kuş.
Sülün gibi tavuskuşu da Asya kökenlidir. Narin yapılı ve büyük gövdeli olan bu kuşun tüyleri çok parlaktır. Özellikle erkeğinin kuyruk telekleri uzun ve son derece süslüdür.
MAVİ TAVUSKUŞU İVE TEPELİ TAVUSKUŞU
Tavuskuşunun (Pavo cinsi) başlıca iki türü vardır: Tavuskuşu ya damavi tavuskuşu (Pavo cnstatus) ve tepeli tavuskuşu (Pavo muticus).
Mavi tavuskuşunun baş ve boyun bölümleri mavi, sırtı yaldızlı yeşil tüylerle kaplıdır. Dişinin tüyleri, erkeğin tüylerine oranla donuktur, kuyruğu da daha küçüktür. Kuyrukta 1,50 m
uzunlukta yaklaşık 150 telek bulunur. Telekler yaldızlı yeşil renktedir, her birinin ucunda da yuvarlak benekli bir bölüm yer alır.
Dişiye oranla daha büyük boyutlu olan erkek tavuskuşu, çiftleşme mevsiminde ve özellikle çiftleşme gösterisi sırasında dişinin ilgisini çekmek için kuyruk tüylerini yelpaze gibi açar.
Tüylerinin güzelliğine karşın tavuskuşunun çok kötü bir ötüşü vardır. Mavi tavuskuşunun Avrupa’ya Büyük İskender tarafından getirildiği bilinir. Ortaçağ döneminde, hükümdarlar düzenledikleri şölenlerde bu kuşa da yer vermişlerdir.
Tepeli tavuskuşuna Birmanya’dan Cava’ya kadar uzanan alanlarda ras-lanır. Mavi tavuskuşuna yakın olan bu türün bedeni ince ve uzundur, bo-
yun bölgesi yeşil tüylerle örtülüdü başının üstündeyse sivri bir tepeli yer alır. Daha çok balta girmemiş o manlarda ve Endonezya’da yaşar.
ÖBÜR TÜRLER
Bu türlerin dışında bir de yakın z manlarda (1930 yılları) bulunmı olan Kongo tavuskuşu (Afropa^ congensis) vardır. Afrika’ya özg olan bu kuş, ashnda gerçek tavusku lanyla beçtavukları arasında ara t biçimdir. Erkeğin başında çifte tep lik vardır. Kuyruk tüylerindeki süsl Haha azdır. Üreme döneminde bö nu canlı kırmızı bir renk alır. Beyi tavuskuşuysa tavuskuşunun pi mentsiz (albino) bir çeşididir. Tavu kuşunun evcil çeşitlerinden biri < siyah tüylü tavuskuşudur.
Beyaz ışığı oluşturan renklerin, sıklık ya da dalga boyu sırasına göre dizilmesiyle meydana getirdiği görüntü.
TEMEL DENEYLER
Beyaz bir ışık demetçiği bir cam prizma üstüne düştüğünde, birbirinden aynlan bir renkli ışınlar demetinin prizmadan çıktığı görülür. Bir ekran üstünde gökkuşağı renklerinden
oluşan bir şekil elde edilir: İşte buna tayf denir. Tayfların elde edilmesinde doğal renkli ışınlar, kızılaltı ışınlar, morötesi ışınlar ve X ışınları da kullanılabilir.
Birbirine çok yakın ve paralel iki ince Fj ve F2 yarıkları aynı bir S beyaz ışık kaynağıyla aydınlatılırsa (Bkz. çiz.) ışık kınnır ve çıkan ışın demetleri girişime uğrar. Bu durumda merkezdeki bir A beyaz çizgisine göre bakışımlı bir şekil elde edilir. Kaynağın ya-
yınladığı ışık dalga boylan farklı ıı nımlan içerdiğinden, bir Bj bölgesi de, renkleri birbirindenfarklı olan i arda bir renkli çizgi dizisi, yani \ rnyf bulunur. İki yank ile elde edilı tayflar az parlak ve çok dardır. En : sonuç, şebeke diye adlandırılan 1 bütün oluşturan, eşit uzaklıklı bir j nklar dizisiyle elde edilir. Işıkların’elde edilebilen tayflan gc lenerek bunların karmaşıklıkları a laşılır. Kimi kez, aynı zamanda, s
39
mini kazma alışkanlığı olan bu türün solungaçları, yerli türlerinkine oranla daha az sayıdadır. Tatlı su ıstakozları kasım ayma doğru yumurtlarlar, ama altı aydan daha uzun bir süre, yumurtalar dişinin karm bacaklarına yapışmış olarak kalır; yavrular yumurtadan çıktıklarında, iyi gelişmiş küçük birer tatlı su ıstakozu görünü-mündedirler.
Bu, kabuklular arasında seyrek olarak görülen doğrudan gelişme olgu-
suna bir örnektir. Tatlı su ıstakozları her yıl kabuk değiştirirler. Kabuk de-* ğiştirme süresi onlar için tehlikeli bir ı dönemdir, çünkü, yeni kabukları sertleşmeden önce hemcinsleri tarafından yenme tehlikesiyle karşı kar-‘ şıyadırlar. Tatlı su ıstakozları, yumuşakçalar, küçük balıklar, böcek kurtçukları, hayvan leşleri ve bitkisel maddelerle beslenirler. Ülkemizde ve çeşitli ülkelerde tatlı su ıstakozları yetiştirilmektedir. Kesin bir biçimde
düzenlenmiş olan tatlı su ısMİlll avcılığı, değişik yöntemlere gör|f|| pılır: Sözgelimi, bir sırığa asılmış’yf bir ağ ile kapatılmış çemberler kulla! mlır, ağın üstüne bir parça bozuk ¿‘t« konur; etin konduğu yerdeki bag. lat-h su ıstakozları ağın içine girdilinde çekilir ve hayvanlar böylece yakalanırlar. Tatlı su ıstakozu pişirildiğinde. kırmızı bir renk alır. ■
ıvşan
■v\Icı inin rengini ‘¡eminlere göre ¿’ğiitıren kar t’rjH/H ıLepııs îmıdııs ya da Lepus unııbıhs). Bu tiir Mıııpa tun .\zeyuıde ve htZı) basısında •.’•i uıılund’da ve Masku’da yaşar.
‘\şan ya da adi
f >an (Lepus opatus).
Tavşanımsılar (Lagomorpha) takımından, uzun kulaklı, kemirgen memeli hayvan.
Tavşan, adatavşanıyla birlikte dişleri kemirici tipte olan memeli tavşanım-sıiar takımını temsil eder. Bunlar, kemiriciler takımından, üstçenede küçük ve asıl çiftin arkasında sakh ikinci bir çift kesici dişlerin bulunmasıyla ayırt edilir. Çiftdişliler [Duplici-dentata) olarak adlandırılmaları da bu özelliklerinden kaynaklanır. Adatavşanmı (Oryctolagus cunicu-lus), tavşandan (Lepus cinsi) ayırt etmek hiç de güç değildir. Anatomi açısından çok ince farklılık gösterirler (kulaklar ve arka ayaklar tavşanlarda daha uzundur), amajdış görünüşleri, yürüyüşleri ve alışkanlıkları birbirlerinden hemen ayırt edilmelerine ola-
T<wz:
3İtfc;
nak verir*
Avrupa ovalarında yaşayan tavşan ya da adi tavşan (Lepus europaeus), engebesiz kırlarda sık faşlanan, sıçrayarak ilerleyen, hızlı koşucu (70 km/ s) bir hayvandır. Yalnız ve tamamıyla açıkta, yeraltı yuvası kazmaksam yaşar. Kış aylarından başlayarak, erkekler bir dişiye sahip olabilmek için göz alıcı biçimde birbirleriyle dövüşürler. Dişi, kırlık alanda yuva hazır-lamaksızın yavrular; göbek bağını dişleriyle kestiği yavrularını daha sonra kurutur. Yavrular hemen tek başlarına yer değiştirebilir ve beslenebilirler. Üreme yaz başına kadar sürer ve dişi, özel bir fizyolojik mekanizma sayesinde, bir önceki yavrulamadan birkaç gün önce döllenebildi-ğinden, yavrulamalar hızla birbirini izler.
Tavşanlar, birçok tür halinde, Afrika’da olduğu kadar Avrasya ve Kuzey Amerika’nın bütün ılıman ve kutup bölgelerine yayılmıştır. Afrika tavşanı (Lepus capeusis), Ispanya’ya kadar çıkar ve çoğunlukla bataklıklarda yaşar. Alpler ve İskandinavya’nın kar tavşanı (Lepus timidus ya da Lepus variabilis) mevsimlere göre rengi değişen) tüylere sahiptir; bu benzerleşme, tümüyle karlı ve karsız dönemlerin almaşmasmı izleyen dikkâte değer bir olgudur: Böylece bu tavşanın tüyleri, Alpler’de kışın beyaz, yazın fazıl renkli olur, Lapon-ya’nın kuzeyinde hemen hemen bütün yıl beyaz, İsveç’in güneyindeyse kızıl kalır.
YABANİ ADATAVŞANI
Yabani adatavşanı, derin bir yeraltı yuvası kazdığı yumuşak topraklı yerlerde topluluklar halinde yaşar. Dişi yavrulamadan önce bir yeraltı yuvası kazar ve bunun içinde kuru yapraklar ve kendi tüyleriyle kapladığı özel bir yataklık hazırlar. Yavrular kör doğarlar ve bir ay boyunca emzirilmelidirler; ana tavşan beslenmek için çıktı-
ğında, yeraltı yuvasının girişini toprakla tıkar. Üreme bütün ilkbahar ve yaz mevsimi boyunca birbirini izleyen üç ile beş yavrulamayla sürer. Her yavrulamadaki yavru sayısı (4-12), yararlanılabilen besinin bolluğuna bağlıdır; bir gebelik sırasında, besin kaynakları azalırsa, o zaman belli bir sayıda embriyo emilip dağılır. Çiftleşmeden önceki gösteriler son derece-karmaşıktır. Erkek, belli bir anda dişinin üstüne bir metre uzaklıktan sidik fışkırtır. Adatavşan-lanmn, barsak bakterileri tarafından bireşimi yapılan Bt vitaminini geri almak için dışkılarını yaladıklarım da belirtmek gerekir. Bu olay, Yunanlı tarihçUHerodotos tarafından 24 yüzyıl önce belirtilmiş ama birkaç yıl öncesine kadar efsane olarak kabul edilmiştir. .
Pek önemsenmiş bir hayvan olmayan adatavşanı, aslında şaşılacak bir toplumsal ruh hali gösterir, perhizle ilgili çekici ilkeler uygular ve doğum düzenlenmesinde eşsiz özelliklere sahiptir.
Yabani adatavşamnm uyarlanma ve üreme özelliği, insanın bunu dikkatsizce sokmuş olduğu bölgelerde, yıkıcı bir dengesizlik etkeni olmuştur. Kerguelen gibi adalardaki hayvan ve bitki topluluklarım soyu, işin sonunu düşünemeyen gemiciler tarafından buralara bırakılan adatavşanları yüzünden tükenmiştir. Avustralya’nın iktisadı, adatavşanlannm hızla üremesi nedeniyle altüst olmuştur; gerçekten de doğal düşmanı bulunmayan adatavşanlarmm üremesi birçok keseli hayvanla öldürücü bir rekabete girmelerine yol açmıştır. Öte yandan adatavşamnm Avrupa’da yerel ve geçici olarak ortadan kalkışı, bazı yerlerdeki doğal dengede ciddi karışıldıklar çıkmasına neden olmuştur. Sözgelimi, tilkiler ve yırtıcı kuşİar besin rejimlerini değiştirmek zorunda kalmışlar, orman sıçanı bir rakibini yitirmiş ve onun yerini almıştır ■
i|s#-
i-
rekli bir zeminle birlikte parlak çizgilere, sürekli zemini kesen siyah çizgilere ve bir kenarı çok kesin bir sınır gösteren, öteki kenara doğru sönükleşerek giden bantlara da raslanır. Aynca çizgilerin, ışığı üreten cisimlerin özelliklerini belirttikleri de anlaşılır: Bu çizgiler cisimlerin iyonlaşma durumlarıyla ilgili önemli bilgiler içerirler. Genel olarak bir cismi, seyrelmiş bir gaz içinde bir elektrik boşalımı (deşarj) oluşturmak suretiyle ısıtarak ya da bir alev içinde buharlaştırarak bir ışınım elde edilir. Kıvılcım tayfları, iyonlaşmış atomlara, ark tayfları da nötr atomlara denkdü şer.
TAYFLARIN
AÇIKLANMASI
Başlangıçta, ışıb vyınlanmasının, maddenin elektronlarının titreşimiyle açıklanması denendi. Bu deneyler akkor halindeki cisimlerin verdiği sürekli tayfın yorumlanmasını sağlayan kara cismin ışınım kuramının ve
kuvanta kuramının ortaya çıkmasına neden oldu. Bunun ardından Bohr, tekbileşenli (tekrenkli) çizgilerin yayınımım atoma verdiği yapıyla açıkladı: Atom çekirdeği çevresinde dolanan elektronlardan biri, kararlı bir yörüngeden bir başka kararlı yörüngeye geçince, frekansı bu iki yörüngeye denk düşen enerjilerin farkına bağlı, tekbileşenli bir ışınım yayınlar.
Deney sonuçlarıyla en iyi uygunluğu elde etmek için yapılan çalışmalar, atoma kazandırılan görüntünün düzeltilmesine ve presesyon (yalpalama), bağıllık ve sipin kavramlarının ortaya çıkmasına neden oldu. Bohr’un modeli, kara çizgileri veren soğurma tayflarının açıklanmasını da sağlar. Bir yörüngeden daha yüksek enerjiye denk düşen bir başka yörüngeye atlayan elektron bir ışınım soğurur. Kuvanta kuramı bir elektronun kinetik enerjisinin değiştiği her an, ışınım yayınlandığının önceden bilinmesini sağlar.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*