Lâga, Mehmet Ali

Lâga, Mehmet Ali

(d. 1878, Trablusgarp -ö. 1947, İstanbul), dördüncü kuşak asker ressamlar arasında yer alan manzara ressamı.
Kuleli Askeri İdadisi’ni bitirdikten sonra Mekteb-i Harbiye’de öğrenim gördü. 1898-1907 arasında Trablusgarp’ta görev yaptı.
II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra 1914’e değin Kuleli Askeri İdadisi’nde,
“İskelede Gemiler’1, Mehmet AH Löga’nın bir yapıtı, özel koleksiyon
– Mustafa Taviloğkı nun izniyle
için anlamlı olduğunu ileri sürmüştür. La-föret’nin ayrıca, doğup büyüdüğü Las Pal-mas’ı (Büyük Kanarya Adası) anlatan G ran Canaria (1964; Büyük Kanarya) adlı bir yapıtı vardır.
Laforgue, Jules (d. 16 Ağustos 1860, Montevideo, Uruguay – ö. 20 Ağustos 1887, Paris, Fransa), iromk şiir ustası ve vers libre’in(*) yaratıcılarından, simgeci Fransız şair. Gerçeküstücülerin yanı sıra Ezra Pound, T. S. Eliot ve Hart Crane gibi 20. yüzyıl şairlerini etkilemiştir.
Paris’te Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda edebiyat eleştirmeni ve tarihçi Hippolyte Taine’in derslerini izledi. Yazar Paul Bour-get’oin aracılığıyla sanat koleksiyoncusu ve Gazette des Beaux-Arts’m yayıp yönetmeni Charles Ephrussi’nin sekreteri oldu. Eph-russi’nin etkisiyle izlenimci resimle ilgilenmeye başladı. 1881’de Berlin’e giderek İmparatoriçe Augusta’mn özel öğretmeni oldu ve yaklaşık beş yıl Almanya’da kaldı. Yapıtlarının çoğunu da bu dönemde yazdı. Laforgue, Leş, Complaintes (1885; Yakınmalar), £ Imitation de Notre-Dame la Lune (1886; Ay Meryemi’ne Öykünme) ve Le Concile féerique (1886; Perili Toplantı) adlı şiir kitaplarında ölüm saplantısını, yalnızlığını ve günlük yaşamın tekdüzeliğinden duyduğu sıkıntıyı ironik bir üslupla işledi. Budacılıktan ve Alman felsefesinden, özellikle de Schopenhauer’un kötümser düşüncesiyle Edward von Hartmann’ın bilinçaltı kuramından etkilendi. Tristan Corbière ve Rimbaud’dan esinlenerek yeni sözcükler yarattı, günlük konuşma dilini deneysel bir yaklaşımla kullandı, popüler şarkıların klişeleşmiş sözlerini felsefi ve bilimsel terimlerle kaynaştırarak bugün bile son derece modem sayılabilecek imgeler yarattı. Yeni bir ritim arayışının sonucunda, arkadaşı Gustave Kahn’la hemen hemen aynı zamanda vers libre’i geliştirdi. Moralités légendaires (1887; Efsanevi Ahlaklılık) adlı kitapta topladığı öyküleriyle de Shakespeare, Wagner, Flaubert ve Mallarmé’yi
daha sonra da Bursa ve İstanbul’daki çeşitli okullarda resim dersleri verdi. I. Dünya Savaşı sırasında Harbiye Nazın Enver Pa-şa’mn Şişli’de kurduğu atölyede 1914 Kuşağı sanatçılanyla birlikte savaş resimleri yaptı. 1927’deki 11. Galatasaray Sergisi’nde bu sanatçılarla birlikte yer aldı.
Resim çalışmalanna Mekteb-i Harbiye’de Hoca Ali Rıza ile başlayan Lâga, Şişli’deki atölyede çalıştığı sıralarda başta Nazmi Ziya Güran olmak üzere izlenimci üslupta çalışan ressamlardan etkilenmiş, özellikle karlı sahnelere ilgi duymuştur. “Karlı Peyzaj” (İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi) ve “Bursa’dan Peyzaj” gibi manzaraların yanı sıra “Bursa Yeşil Cami Şadırvanı” ve “Bursa’da Çelebi Mehmed Türbesi” gibi çeşitli yapılan konu alan resimler de yapmıştır. “Karaköy Köprüsü” (y. 1940) gibi son dönem resimlerinde izlenimci anlatımının ustalaştığı görülür.
Lagaş, bugün telloh, Irak’ta Dicle ve Fırat ırmaklan arasındaki Meysan ilinde (muhafaza) yer alan, Sümerlerin en önemli başkentlerinden biri. Höyüğün adı eskiden Girsu’ydu. Buna karşılık güneydoğudaki bir yerleşme Lagaş olarak anılırdı. Sonradan Girsu’yu da kapsayan bütün bölgeye Lagaş denmeye başladı. 1877-1933 arasında Tel-loh’ta kazı yapan Fransızlar, Sümerler konusunda en, önemli kaynaklardan birini oluşturan, İÖ 3. binyıla ait 50 binden fazla çiviyazıh metin buldular. Taş ve tuğlaya yazılmış bu metinler Sümer sanatının za-mandizinsel gelişimini belirlemede çok değerli ipuçlan sağladı.
Tarihöncesi’nde Obeyt döneminde (İÖ y. 5200 – IO y. 3500) kurulan kentte Part egemenliğinde de (İÖ 247 – İS 224) yerleşim sürdü. Lagaş, Sümerlerin resmî krallık düzenine hiç katılmadı, ama Eski Sülale döneminde yöneticileri kendilerini “kral” (lügat) olarak adlandınyorlardı. Kral Ean-natum’un komşu Umma Devleti karşısında kazandığı zaferi kutlamak için dikilen Akbabalar Steli, Lagaş’ta bu dönemden kalma
en önemli anıtlardan biridir. E sonraki krallardan Entemena’nu malı gümüş vazosu da önemli bir Lagaş daha sonra Akad kralı Ş
Lagaş’ta bulunan Kral Entemena’nın gümüş “ vazosu, Eski Sülale dönemi; Louvre Müzesi,
Archives Photographiques
(Sargon) (hd İÖ y. 2334 – İÖ 2279) geçti. Büyük bir olasılıkla bağım: kraldan çok İÖ y. 2230 – İÖ y. arasında Babil’in büyük bölümünü eli tutan savaşçı Gutilerin valisi olan mn döneminde ise büyük bir zen kavuştu.
Lagaş’ta, Sümer tannlanndan Enlil’e adanmış Eninnu (Elliler Evi) başta üzere, birçok tapmak bulunur. Göl su tutmak için yapılmış olan bent, m! bakımından ilginç bir yapıdır.
Lagerkvist, Par (Fabian) (d. 23
1891, Vâxjö – ö. 11 Temmuz 1974, holm, İsveç),. 1951 Nobel Edebiyat nü kazanan İsveçli romancı, şair ve
Lagerkvist, 1951
Nobel Foundation, Stockholm
yazan. 20.. yüzyılın ilk yansı İsveç ede*\ mn en önemli ve dünya çapında en tanınmış yazandır.
Köy kökenli bir demiryolu işçisinin olmakla birlikte, üniversite öğrenimi olanağı bulabildi. Çağdaş bilimsel d” lerin etkisiyle dinden koptu. Bir süre list radikal görüşlere yakınlık duy sonra, edebiyatta radikal bir tutumu narak Ordkonst och bildkonst (1913; ~ yat ve Resim Sanatı) adlı bildirgeyi ] aldı. Teater (1918; Tiyatro) ve tek pe üç oyundan oluşan Den Svâra Stunaen An) adlı yapıtlan da benzer bir anla modernist bir bakış açısının ürünüy
Lagos 180
yecek depoladıklarını gösteren bir bilgi yoktur. Buna karşılık pikalar yalnız yiyecek depolamakla kalmaz, besinlerini kurutarak kış için de saklar. Lagomorpha takımının bazı üyeleri, nem ve besin açısından zengin dışkı taneciklerini yiyerek yeniden sindirebilir. Bu beslenme süreçi bir bakıma çifttoy-naklıların geviş getirmesine benzer. Lagomorpha takımının üyeleri kurt, tilki, vaşak, sansar, atmaca ve baykuş gibi yırtıcı hayvanların başlıca besin kaynaklan arasındadır.
Uzun kulaklı tavşanlar açık alanlardan oluşan yaşama ortamlarında, keskin işitme duyuları ve sıçrayarak saatte 80 km’ye varan bir hızla koşabilmeleri sayesinde düşmanlarından kurtulurlar. Kulakları daha kısa, arka bacaklan daha güçsüz olan ada-tavşanlan aynı şansa sahip olmadıklarından ender durumlarda açıklığa çıkarlar. Kulakları çok daha kısa, bacakları güçsüz olan pikalar ise bir hamlede kendilerini güvence altına alabilecekleri yerlerde dolaşır.
Son derece doğurgan olan tavşan ve ada-tavşanlan, her üreme mevsiminde birkaç batın yavru doğurur. Bu sayı genel olarak tavşanlarda 2-3, adatavşanlarında 3-6’dır. Gebelik dönemi adatavşanlarında yaklaşık 28, tavşanlarda yaklaşık 47 gündür. Bir batında doğan yavru sayısı genellikle 2-8 arasında değişir. Adatavşanlarının yavrusu tüysüz ve gözleri kapalı olarak, tavşanların yavrusu ise gözleri açık ve tüylü olarak doğar. Adatavşanı yavrularının yuvada uzunca bir süre bakım görmesine karşılık tavşan yavruları doğdukları açık alanlarda kısa sürede koşmaya başlayabilir. Üreme çevrimleri yeterince bilinmeyen pikaların yaklaşık 30 günlük bir gebelik dönemi vardır. Yılda 2-3 batın, bir batında 2-6 yavru doğururlar. Bazı pikaların yavruları az tüylü, sağır ve gözleri kapalı olarak doğmasına karşın yaklaşık sekiz gün içinde hareketlenir.
Lagomorpha takımı, yaklaşık 55 milyon yıl önce, Paleosen Bölümün (y. 65-54 milyon yıl önce) sonlarında, Asya’nın kuzeyinde ortaya çıkmıştır. Tavşan ve adatavşanlarını içeren familya Eosen Bölümde (y. 54-38 milyon yıl önce) Kuzey Amerika’da, Pliyosen Bölüme gelindiğinde (y. 7-2,5 milyon yıl önce) Avrupa’da görülmeye başlamış ve Asya’ya yeniden yayılmıştır. Günümüzde Leporidae familyasının üyeleri bu bölgelerin yanı sıra Eskidünya’da Güney Afrika’ ya, Yenidünya’da Arjantin’in kuzey kesimlerine kadar dağılım göstermektedir. Pika-ları içeren familya, yaklaşık 1 milyon yıl önce Pleyistosen Bölümde (y. 2,5 milyon yıl – 10 bin yıl önce) Asya’dan Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’nın doğu kesimlerine yayılmıştır.
Lagos, Nijerya’nın güneybatı kesiminde eyalet. Benin Körfezi kıyısındadır. Eski Ikeja ili ve Lagos Federal Toprakları’nı içine alır. Yüzölçümü 3.345 knv’dir. 1914-
54 arasında Lagos Kolonisi adıyla İngiltere’ nin yönetiminde kaldı. 1954 Anayasası uyarınca Lagos Fedaral Toprakları ve hinterlandı Batı Nijerya’ya bırakıldı. 1%7’de askeri yönetim tarafından Lagos eyaleti oluşturuldu ve hinterlandın denetiminin Lagos kentine bırakılmasıyla eyalet bugünkü sınırlarına kavuştu.
Eskiden ağırlıklı olarak Yorubaların yaşadığı eyaletin nüfusu sonraki yıllarda göçler sonucu heterojen bir yapı kazandı. Günümüzde manyok, palmiye yağı ve tohumu, hindistancevizi, mısır, sebze, meyve ve balık gibi ürünler. Badagry, Epe ve Ikorodu gibi lagün limanlarında toplandıktan sonra Lagos kentine gönderilir.
Sanayi federal toprakların içindeki Apapa, Ijora ve Yaba kentleri ile bu alanın dışında kalan Ikeja ve Mushin’de yoğunlaşmış, kent merkezi ise bir ticaret, maliye, ulaşım ve hizmet merkezi durumuna gelmiştir. Lagos kentinin nüfusunun aşırı kalabalıklaşması karşısında federal hükümet 1975’te Abuja’ da yeni bir başkentin kurulmasına karar
verdi. Eyalet yönetim meclisinin merkezi 1975’te Ikeja’ya taşındı. Ayrıca yıf” azaltmak için kent merkezini anak bağlayan ek yollar ve köprüler ya Apapa ve Tin Can Adasındaki lim metropoliten alana katıldı.
Eyalet içi ulaşım, Nijerya demiryoll ana hatlarından biriyle ve ana otoyol s: miyle sağlanır. Ikorodu, Mushin ve Ikeja
m*.
Lagos Adası (solda), Lagos, Nijerya
Camera Press-Piclorial Parade/EB Inc.
yollarla Lagos kentine bağlanır. Ey ikinci büyük yerleşmesi ve bir liman k olan Epe’ye ikincil önemde karayo ulaşır. Ikeja’nın yakınlarında uluslar-bir havalimanı vardır. Nüfus (1 5.685.781.
Lagos, Nijerya’nın fiili başkenti ve I eyaletinin başlıca limanı. Nüfusunun kalabalıklaşması karşısında yeni bir baş’ tin kurulmasına karar verilmiş ve 197 ülkenin yeni başkenti olarak tasarl Abuja’nın yapımına başlanmıştır. 1990 rın başlarında merkezî hükümet kurul rından birçoğu hâlâ Lagos’ta bulunu’ du. 1975’e değin Lagos eyaletinin yön’ merkezi olarak hizmet veren kent, B Körfezinde, Lagos Lagünündeki L Adasının üzerinde yer alır. 1975’te I yeni eyalet merkezi olarak belirlenmiş’ Komşu krallıkların olası saldırılarına çevresindeki lagünler, bataklıklar ve manlarla korunan Lagos Adasına 15. yılın sonlarında Yorubalar yerleşti. O. nemde Benin Krallığı’na bağlı olan bölgede, Benin krallarıyla {oba) iyi ili’ içinde olan Portekizli köle tüccarları yaşıyordu. Köle ticaretine son vermek cıyla 1851’de bölgeye denizden bir düzenleyen İngiltere 1861’de Lagos’u, müyle denetimi altına aldı. Başlangıçta kraliyet kolonisi olarak yönetilen 1874’te Altın Kıyısı Kolonisi’ne bağl 1886’da yeniden bir İngiliz vali tarafı yönetilmeye başladı; 1906’da da G Nijerya Protektorası’yla birleşti 1914’te Güney ve Kuzey Nijerya, Nij Protektorası adıyla tek bir yönetim al’ birleştirilince, Lagos, Nijerya Kolonisi Protektorası’nın başkenti yapıldı. 19″ hinterlandın büyük bölümü Batı Nij bölgesine katıldı. Lagos, 1960’ta Nij mn bağımsızlığını kazanmasından sonra kenin başkenti oldu. 1967’de Lagos e oluşturulunca hinterlandın denetimi bırakıldı. 1975’ten sonra da ülkenin kesiminde yer alan yeni başkent Abuja’ yapımına başlandı.
Başlıca sanayi dalları, otomobil ve r montajı, gıda ve metal işleme ile boya sabun üretimidir. Dokuma, kozmetik ilaç üretimi de önem taşır. Trol balık mn da yapıldığı kentte, balıkçılık ala etkinlik gösteren bir laboratuvar ile araştırma kitaplığı vardır.
Lagos limanı, Lagos Adasındaki Gü Limanı ile ülkenin başlıca ihraç limanı anakaradaki Apapa limanından ol
Doğu pamukkuyruk adatavşanı {Sylvilagus floridanus)
antilop tavşanı (Lepus allem)
Lagomorpha takımının temsili üyeleri
Koylarda ve kıyı göllerinde küçük deniz taşıtları çalışır. Kent, ülkenin karayolu ve demiryolu ağının batıdaki son durağıdır. İkeja’da uluslararası bir havalimanı vardır. Kentteki başlıca kültür kuruluşları Nijerya i -sanatının tarihsel gelişimini gösteren yapıt-I slann sergilendiği Ulusal Müze ve Ulusal flKütüphane’dir. En önemli yükseköğretim •kurumu Lagos Üniversitesi’dir. Ülkedeki
I ÿadyo ve televizyon kuruluşlarının merkezi l’yÂe Lagos’tadır. Nüfus (1992) 1.347.000.
grange, Joseph-Louis, comte de l em-e. İtalyanca özgün adı giuseppe luigi la-J-grangia (d. 25 Ocak 1736, Torino, Sardin-a-Piemonte Krallığı – ö. 10 Nisan 1813, aris, Fransâf, sayılar kuramına, analitik ekaniğe ve gök mekaniğine önemli katkıda bulunan Fransız matematikçi. En emli yapıtı olan Mécanique analytique 1788; Analitik Mekanik) bu alanda sonra-yazılan bütün yapıtların temelini oluş-nuştur.
Varlıklı bir aileden gelen Lagrange’m [İransız kökenli babası Sardinya krahnm inedan idi ve tüm servetini borsa oyun-nda kaybetmişti. İngiliz astronom Ed-Dnd Halley’in bir yapıtını bir rastlantı
ph-Loiıis Lagrange,
Hart’ın bir oymabaskısı
ı Museum, Londra; fotoğraf, J.R. Freeman & Co. Ltd.
nucu okuyunca matematiğe ilgi duymaya ’ayan Lagrange 19 yaşında (kimi kayara göre 16) Torino’dâki topçu okunda matematik dersleri vermeye başlı. Torino Bilimler Akademisi’nin kurucu-arasında yer aldı. Sesin yayılması ve simumlar-minimumlar kavramı üzerin-ilk makaleleri ilgiyle karşılandı; Berede bulunan ünlü matematikçi Leonhard iler, Lagrange’ın geliştirdiği değişimler abından övgüyle söz etti, agrange 25 yaşma geldiğinde yaşayan atematikçilerin en büyüklerinden biri sa-acak kadar ünlenmişti. Ay’ın görünen ” ndeki oluşumların görünürdeki ko-ılarında küçük değişimlere neden olan tik sallantıları (librasyon) konu alan bir ‘ şması 1764’te Paris Bilimler Akademisi’ ı ödülünü kazandı. Bu çalışmasında Lag-ge, günümüzde Lagrange denklemleri lak bilinen denklemlerden yararlanmıştı, range’ın bu başarısı üzerine Bilimler ademisi Jüpiter’in uydulanmn devinimine ilişkin bir kuramın geliştirilmesi ko-nda bir yanşma açtı. 1766’da açılan bu şmayı da kazanan Lagrange, akademi-1772,1774 ve 1778’de açtığı yanşmalar-da büyük ödülü kazanan matematikçi Fransız matematikçi Jean d’Alem-t’in ve Petersburg Bilim ve Sanat Aka-tisi’ne dönmeye karar veren Euler’in erişiyle Berlin Bilimler Akademisi’nde 76’da Euler’den boşalan yere getirildi, jange’a bu görevi önerirken, Prusya i II. Friedrich (Büyük), “Avrupa’nın en ak kralı”nın, “Avrupa’nın en büyük
matematikçisi”ni sarayında görmekten onur duyacağını belirtmişti.
Berlin’de 1787’ye değin kalan Lagrange’ın bu yıllar boyunca gerçekleştirdiği çalışmalar olağanüstü boyutlardadır. Üç cisim problemi (*), diferansiyel denklemler, asal sayılar kuramı, sayılar kuramında temel önemde bir denklem olan ve Euler’in yanlış olarak John Pell’in adıyla özdeşleştirdiği denklem, olasılık kuramı, mekanik ve Güneş sisteminin kararlılığı konulannda pek çok makale yayımladı. “Réflexions sur la résolution algébrique des équations” (1770; Denklemlerin Cebirsel Çözümü Üzerinde Düşünceler) başlıklı uzun makalesi cebirde yeni bir dönemin başlangıcını simgeledi ve Galois’ya gruplar kuramını geliştirirken esin kaynağı oldu.
Kendini tümüyle bilime adamış, kendi halinde ve sakin bir insan olan Lagrange’m kralın çevresinde yer alan gruplarla ve dönen entrikalarla hiçbir ilişkisi yoktu. Friedrich 1787’de ölünce XVI. Louis’nin çağrısına uyarak Paris’e gitti. Paris’te büyük saygı gördü, kendisine Louvre’da bir daire ayrıldı; bu saygı Fransız Devrimi boyunca da sürdü. 1788’de yayımladığı Mécanique analytique adlı ünlü yapıtı Newton’u izleyen yüz yıl içinde mekanikte yer alan gelişmelerin yetkin ve duru bir sentezi niteliğindedir. Lagrange’ın1 geliştirdiği değişimler hesabı yardımıyla bir mekanik sistemin gerçekte izlediği yola göre kavramsal olarak olanaklı (virtüel) sapmalardan kaynaklanan değişimleri bir toplam (ya da intégral) biçiminde göz önüne alarak bu sisteme ilişkin kimi özellikler belirlenebilir. Bu yöntem sonlu sayıda parçacıktan oluşan bir sistemin belirtilmesi için gerekli olan ve “genelleştirilmiş koordinatlar” denen bağımsız koordinatların kullanılmasına yol açtı. Bir mekanik sistemde sistemin kinetik enerjisini, genelleştirilmiş koordinatlar, bunlara karşılık gelen genelleştirilmiş kuvvetler ve zaman cinsinden veren Lagrange denklemleri de bu yöntemin bir sonucudur. Mécanique analytique, geometriden hiç yararlanmayan, tümüyle matematiksel çözümlemeye dayanan bir yapıttır; kitabın önsözünde Lagrange, kitapta tek bir çizime bile yer vermediğini özellikle belirtir.
1789’da başlayan Fransız Devrimi Lagran-ge’ı metre sisteminde gerçekleştirilmesi amaçlanan reform için kurulan komitede çalışmak ve öğretim üyeliği yapmak zorunda bıraktı. Büyük/kimyacı Antoine-Laurent Lavoisier’nin giyotinle idamı üzerine Lagrange tepkisini şöyle dile getirmişti: “Onun kafasını düşürmek için bir saniye yeterli oldu, ama o kafanın bir benzerini ortaya çıkarabilmek için belki de bir yüzyılı aşkın süre yetmeyecektir”. 1795’te Politeknik Okulu açıldığında Lagrange ve Gaspard Monge bu okulun önde gelen matematik profesörleri oldular. Lagrange’m verdiği dersler Théorie des fonctions analytiques (1797; Analitik Fonksiyonlar Kuramı) ve Leçons Sur le calcul des fonctions (1804; Fonksiyonlar Hesabı Dersleri) adlı yapıtlarda yayımlandı; bunlar analitik gerçek fonksiyonlar kuramındaki ilk ders kitaplarıdır. Lagrange bu yapıtlarında çok küçük niceliklerin oranlarına ve bu oranların limitlerine (bir başka deyişle, türev kavramına) dayanan diferansiyel ve intégral hesabın temellerinin zayıflığından duyduğu kaygıyı dile getirir. Diferansiyel ve intégral hesabı cebire dayandırmayı ve böylece sonsuzküçük kavramından tümüyle kurtulmayı amaçlamış, ama bu çabasında başarılı olamamıştır. Bu yıllarda Mécanique analytique üzerindeki çalışmalarını da sürdürmüş, ama kitabın yeni baskısı ancak ölümünden sonra yayım-lanabilmiştir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*