KAREL ALBERT MEINRAD HUBERTUS MARIA MIGUEL

(d. 3 Kasım 1901, Brüksel – ö. 25 Eylül 1983, Brüksel), II. Dünya Savaşı’nda Alınanlara teslim olduğu için savaştan sonra tahttan çekilmek zorunda kalan Belçika kralı.
I. Albert ile Bavyerah Eüsabeth’in oğluydu. I. Dünya Savaşı’ndaki son seferde er olarak çarpıştı. 10 Kasım 1926’da evlendiği İsveç prensesi Astrid’den (ö. Ağustos 1935) Joséphine-Charlotte, Baudoin (Boudewijn) ve Albert adlarında üç çocuğu oldu. Babasının 17 Şubat 1934’te ölmesi üzerine tahta çıktı. Almanların Ren Bölgesini iseal etmemden sonra (1936) Belçika’yı hemFransay-İ3 oluşturduğu askeri ittifaktan, ^ hem ae Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’yla imzaladığı Locamo Paktı’ndan çekti. İngiltere ve Fransa’nın da yardımıyla saldırılardan korunmak amacıyla, Almanya’ya karşı Namur-Anvers arasında bir savunma hattı kurulmasını sağladı.
II. Dünya Savaşı patlak verince, Léopold Belçika ordusunun başkomutanlığını üstlendi. Alman işgalinin 18. günü olan 28 Mayıs 1940’ta kuşatılmış birlikleriyle birlikte Alınanlara teslim oldu. Londra’daki sürgün hükümeti, Léopold’un teslim olma ve ordusunun yanında kalma kararım tanımadı. Almanlar Léopold’u 1944’e değin Brüksel yakınındaki kraliyet sarayında, daha sonra da savaşm bitmesine değin Avusturya’da tutsak bulundurdular. Léopold 1942’de Hit-ler’e yazdığı bir mektupla, yaklaşık 500 bin Belçikalı kadın ve çocuğun Almanya’daki cephane fabrikalarına şevkini engellemeyi başardı. 11 Eylül 1941’de evlendiği Mary-T .ilian Baels’i Réthy prensesi yaptı. Alexandre, Marie-Christine ve Maria Esmeralda adlı üç çocuktan oldu.
1944’te kardeşi Charles’ın (Karel) kral naipliğine atanmasından sonra İsviçre’de kalarak (1945-50) yemden tahta çıkması konusundaki anlaşmazlığın sonuçlanmasını bekledi. 12 Mart 1950’de yapılan bir plebisitte seçmenlerin yaklaşık yüzde 58’i kralın geri dönmesini istedi. Bu oran büyük ölçüde Katolik Flaman desteğini yansıtıyordu. Ama Liberaller, Sosyalistler ve Valonlann muhalefeti karşısında Léopold 11 Ağustos 1950’de taht üzerindeki haklarından feragat etti. Ertesi yıl oğlu Baudouin tahta çıktı. Buna karşın Léopold eşiyle birlikte, oğlunun 1969’da evlenmesine değin Belçika krallannın Laeken’deki geleneksel ikamet-gâhında yaşadı.
Leopold I (d. 9 Haziran 1640, Viyana – ö. 5 Mayıs 1705, Viyana), OsmanlIlara ve Fran-
sızlara karşı yürüttüğü mücadelenin sonucunda Avusturya’yı Avrupa’nın büyük güçlerinden biri durumuna getiren Kutsal Ro-ma-Germen imparatoru (1658-1705). Uzun
I. Leopold, portre büstünden ayrıntı, y. 1700; Viyana Sanat Tarihi Müzesi
Kunsthistorâches Mu setim, Viyana
süren hükümdarlığı sırasında mutlak monarşi yönetimi ve merkeziyetçi yönetim anlayışı güç kazanmıştır.
Gençliği. III. Ferdinand’ın İspanya kralı
III. Fehpe’nin kızı Maria Anna’yla yaptığı ilk evlilikten doğan ikinci oğluydu. Aralarında kültürlü bir kişi olan Kont Johann Ferdinand Portia’nm da bulunduğu değerli öğretmenlerden iyi bir eğitim aldı. Leo-pold’un sonradan saray vekilharçhğına atadığı Portia, 1665’te ölene değin eski öğrencisi üzerindeki etkisini korudu. Yetenekli ye hevesli bir.öğrenci olan Leopold Latince, İtalyanca ve İspanyolca öğrendi, tarih, edebiyat, doğa bilimleri ve astronomi konularında kendini yetiştireli ve en sevdiği uğraş olan müzikle yoğun biçimde ilgilendi. öte yandan koyu dindar kişiliğiyle, Habsburg hanedanının temsil ettiği ortodoks Katolik anlayışın simgesi durumuna geldi.
Tahta çıkışı. Ağabeyi IV. Ferdinand’ın 9 Temmuz 1654’te aniden ölmesiyle, Leopold Avusturya Habsburglanna ait toprakların vârisi durumuna geldi. Aşağı Avusturya soylularının 1655’te kendisine bağlılık yemini etmelerinin ardından, aynı yıl Macaristan kralı seçilerek taç giydi. Ertesi yıl da Bohemya tahtına çıktı. 1657’de babasının ölmesi üzerine Kutsal Roma-Germen imparatorluğuna aday gösterildi. Adaylığına karşı çıkan Fransa’ya karşı yürütülen uzun ve zorlu mücadelelerin ardından imparator seçilerek 1658 yazında taç giydi.
Leopold, 1666’da İspanya kralı IV. Feli-pe’nin km Margarita Teresa’yla yaptığı evlilik sonucunda İspanya tahtı üzerinde hak sahibi oldu. Margarita Teresa’nın 1673’te ölmesinin ardından Avusturya Habsburglannın Tirol kolundan Claudia Feliritas’la ikinci evliliğini, 1676’da da Pfalz Neuburglu Eleonore’yle üçüncü evliliğim yaptı. Bu son evliliğinden aralarında gelece-“in imparatorları I. Joseph ve VI. Karl’ın da
»ılunduğu 10 çocuğu oldu.
Yorulmak bilmez ve görev duygusu güçlü bir insan olan Leopold, alışılmadık biçimde davranarak yönetim işlerini kendisi üstlendi. Tahta çıktıktan sonra, başta OsmanlIlarla olmak üzere birçok savaşa katıldı. OsmanlIların 1683’te Viyana’yı kuşatmalarının ardından maiyetiyle birlikte başkenti terk ederek, savaşın sonucunu beklemek üzere Passau’ya geçti. Kuşatmadan sonra bir imparatorluk ordusu toplandı ve OsmanlIlar Viyana’dan püskürtülerek savunmaya çekilmek zorunda bırakıldılar. OsmanlIların
gerilemesi dönemin en büyük askerlerinden biri olan Prens Eugène de Savoie Carig-nan’ın sahnede belirdiği 1696’dan sonra daha da hız kazandı. 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşması’yla Macaristan topraklarındaki Osmanlı egemenliği hemen bütünüyle son buldu.
Leopold’un karşı karşıya kaldığı ikinci sorun Macar soylularının muhalefeti oldu. Çoğunluğu Kalvenci olan Macar soyluları, Osmanlı egemenliğinin yerini ülkede Karşı-Reform hareketini başlatacak merkezî bir Habsburg yönetiminin almaşım istemiyorlardı. Leopold, “Soylular Suikastı” olarak bilinen olayın ardından verilen ağır cezalan bağışlamayı kesinlikle reddetti. Onde gelen üç Macar soylusunun idam edilmesi, Macar direnişinin yeniden alevlenmesine ve kanlı Kuruc Ayaklanmasının patlak vermesine yol açtı.
Fransa’yla mücadele. Leopold başlangıçta Katolik Fransa’ya karşı kararsız bir politika izlediyse de, sonunda denizlerde büyük bir güce sahip olan Protestan Felemenk ve Ingiltere’yle ittifak kurmaya karar verdi. Fransa’yla Habsburglar arasındaki uzun yıllar süren mücadele sırasında imparatorluk ordulan çeşitli askeri başarılar elde etti; ama sonuçta zafer kazanan, en kritik anlarda düşman cephesini parçalamayı başaran Fransız diplomasisi kararsız davranmakla suçlanan Leopold’un izlediği politi-kalann başansızhğa uğramasında, gerçekten de bu kişilik özelliklerinin payı vardı. Savaş imparatorluk açısından son derece olumsuz koşullar içeren Rijswijk Antlaş-ması’nın (1697) imzalanmasıyla sona erdi. Strassburg’un Fransa’ya bırakılmasını da öngören antlaşma Leopold’un saygınlığının önemli ölçüde zedelenmesine neden oldu. Leopold uzun süren hükümdarlığı boyunca yönetimi için sağlam bir mali temel oluştu-ramadı ve hâzinenin yönetimini yıllarca Kont Sinzendorf un beceriksiz ellerine bıraktı. Elçilik görevlerine de her zaman uygun kişileri atamayı başaramadı. Ama kendisine dürüstlüklerim ve içtenliklerini kanıtlayan danışmanlanna, soylu olup olma-dıklanna bakmaksızın sarayda önemli yönetim görevlerine yükselme şansı tanıdı. Hükümdarlığının sonlanna doğru imparatorluğun yönetiminden çok, Habsburg hanedanının güçlenip saygınlık kazanması ve Habsburg topraklannın geleceği ile ilgilenmeye başladı. Aynı bütünün parçalan olarak gördüğü Habsburg hanedanının iki kolunu birleştirme düşüncesiyle, başlangıçtan itibaren Ispanya tahtına çıkmaya yönelik bir dış politika izledi. Çocuğu olmayan İspanya kralı II. Carlos’un 1700’de ölmesinin ardından, vasiyeti gereğince tahtı ve geniş İspanya topraklan Fransa kralı XIV. Louis’mn torunlanndan Anjou dükü Philip-pe’e geçti. İspanya tahtım ele geçirmek için silaha sanlmaktan kaçınmayan Leopold, İspanya Veraset Savaşı (1701-14) sırasında öldü ve Viyana’daki Habsburg Mezarhğı’na gömüldü.
Değerlendirme. Tahta çıkmak için yetiştirilmemiş olan Leopold hükümdarlığı sırasında olaylann akışına ender olarak müdahalede bulundu. Koyu dindar bir kişi olmasının verdiği inançla uzun hükümdarlığı süresince en ciddi bunalımlar karşısında bile gücünü yitirmedi. Öte yandan karşı karşıya olduğu askeri ve mali sorunlara karşın, egemenliği altındaki ülkelerde kültür ve sanatın gelişmesine önemli katkılarda bulundu ve Viyana’yı önde gelen bir kültür merkezi durumuna getirdi. Bu dönemde Avusturya’da barok kültür ilk ürünlerini vermeye başladı.
Leopold II (d. 5 Mayıs 1747, Viyana – ö. 1 Mart 1792, Viyana), 1790-92 arasında Kut-
351 Leopold, Jan Hendrik
sal Roma-Germen imparatoru. “Aydın despotlar” olarak bilinen 18. yüzyıldaki reformcu hükümdarların en yeteneklilerinden biridir.
Habsburg hanedanından Maria Theresia ile İmparator I. Franz’m üçüncü oğluydu. 1765’te babasından Toscana grandükü unvanını devraldı. Aydınlanma düşüncesinin etkisi altında, feodal çıkarlan gerileterek iyi işleyen bir devlet aygıtı kurma hedefini benimsedi. Toscana’yı yönettiği 25 yıl boyunca vergi ve gümrük sistemlerini düzeltti ve temsili kurumlann gelişmesini sağladı. Ağabeyi II. Joseph’in ölümü (Şubat 1790) üzerine imparator seçildi; aynı zamanda Macaristan kralı ve Avusturya arşidükü oldu. Joseph’in Habsburg topraklannda kurmuş olduğu merkezî devlet aygıtının bazı bölümlerini ortadan kaldırmakla birlikte köylülere ve Katolik olmayanlara tanınan özgürlükleri korudu. Fransız Devrimi’ nin Avrupa’da yarattığı gergin ortam karşısında önce ihtiyatlı bir tutum takındı. Daha sonra Prusya ile birlikte hareket ederek Fransa’da monarşi yönetimini ayakta tutmak için AvrupalI hükümdarlara güç kullanma çağnsında bulunan Pillnitz Bildirge-si’ni (Ağustos 1791) yayımladı. Şubat 1792’de Avusturya ve Prusya bir savunma ittifakı kurdular. Leopold, Fransa’nın Avusturya’ya savaş açmasından yaklaşık iki ay önce öldü.
Leopold, Cari Gustaf af (d. 26 Mart 1756, Stockholm – ö. 9 Kasım 1829, Stockholm, İsveç), İsveçli saray şairi. Aydın bir hükümdar olan III. Gustaf ile onun ardından başa geçen IV. Gustaf m hizmetinde çalışmıştır.
Uppsala ve Greifswald’da öğrenim gördü. 1792’de, bazı makaleleri ve polemik türündeki denemeleriyle dikkat çekti. Bu yazıla-nnda Aydınlanma’nın usçu düşüncelerini savunarak genç kuşak romantikleri eleştirdi. 1786’da kurulan İsveç Akademisi’nin ilk üyelerindendi. Şair ve eleştirmen J. H. Kellgren’in ölümünden (1795) sonra klasik yapıtlar konusunda başlıca otorite oldu.
Cari Gustaf af Leopold, J. G. Sandberg’in bir yağlıboya çalışması, 1832;
Gripsholm Şatosu; İsveç
Svenska Portrattarkivet, Stockholm
Felsefi, didaktik şiir anlayışının en iyi örneği “Försynen” (1793; Öngörü) adlı oddur.
1809’da soyluluk unvanı alan Leopold’ün son yıllan, kör olması ve kansının delirmesi nedeniyle acı içinde geçti.
Leopold, Jan Hendrik (d. 11 Mayıs 1865, ’s Hertogenbosch – ö. 21 Haziran 1925, Rotterdam, Hollanda), özgün anlatımı ve usta tekniğiyle tanınan HollandalI şair. Bu özellikleriyle, Felemenk edebiyatının 1880’ lerde yaşadığı canlanmanın mirasçılan arasında seçkin bir yeri vardır. Sağırlığı-
Leopoldo II 352
nm da etkisiyle, ruhun umutsuz yalnızlığını anlatan şiirlerine, arzu dolu, melankolik bir hava egemen olmuştur. Kendisi şiirini “upuzun bir yakınma” olarak tanımlar.
Leopold başlangıçta, 1880 hareketinin önde gelen şairlerinden Pieter Comelis Bou-tens ve Herman Gorter’den etkilendi. Ama kısa süre sonra kendine özgü bir üslup geliştirdi. Yapıtları ilk kez 1893’te, De nieuwe gids adlı dergide yayımlandı. Daha sonra Albert Venvey’in çıkardığı Twee-maandelijks tijdschrift adlı dergide yazdı.
En fazla değer verilen yapıtı, “Keops” (1915) adlı epik şiiridir. Bu şiir, bir firavunun ruhunun, ölümünden sonra evrenin tinsel yörelerine yaptığı yolculuğu ve düş kırıklığına uğramış bir halde piramitteki mezarına dönüşünü zengin, müziksel bir dille anlatır.
Leopoldo II (d. 3 Ekim 1797, Floransa – ö.
29 Ocak 1870, Roma), 1824-59 arasında hüküm süren son Toscana grandükü.
Babası III. Ferdinando’nun ardından 18 Haziran 1824’te başa geçti. Yönetim, yargı ve eğitim alanlarında kendisinden önce
II. Leopoldo, Ottavio Giovannozzi’nin portre büstü, 1846; Uffizi Galerisi, Floransa
Alinari-Art Resource/EB ine.
başlatılan liberal reformları sürdürdü ve ulaşım sistemini geliştirdi. Reformları ve uygulamalarıyla liberal düşüncelerin İtalya’da yaygınlaşmasını sağlayan IX. Pius’un papa seçilmesinden sonra, temsili yönetime geçişi öngören bir anayasayı benimseyen (17 Şubat 1848) ilk İtalyan yöneticilerden biri oldu. Radikal akımların güçlenmesi üzerine, tasarlanan kurucu meclisle uzlaşmaya yanaşmayarak Toscana’yı terk etti (30 Ocak 1849).
AvusturyalIların Piemonte birliklerini No-vara’da yenilgiye uğratmasından (23 Mart) sonra Toscana Meclisi bir diktatörü başa geçirdi. Ama diktatörün başansız yönetimi üzerine Leopoldo’yu Toscana’ya geri çağırdı (12 Nisan). Avusturya birlikleriyle gizli bir anlaşma yaparak kente önce onlann girmesini (25 Mayıs) sağlayan Leopoldo Toscana’ya ancak 28 Temmuz’da döndü. Eylül 1850’de meclisi tatil etti, 5 Mayıs 1852’de de anayasayı feshederek Toscanalı devrimcileri tutuklattı.
Avusturya askerlerinin 1855’te Toscana’ dan – çekilmesini sağlamasına karşın, eski saygınlığım kazanamadı. Muhalefetin artması üzerine 27 Nisan’da sessizce Toscana’ yı terk etti. Temmuzda yerine oğlu IV. Ferdinando geçtiyse de Krallığı tanınmadı.
Léopoldville (Zaire) bak. Kinşasa
Leotykhidas (d. İÖ y. 545 – ö. IÖ y. 469), Eurypontidai ailesinden gelen Sparta kralı ve Pers Savaşlan’nın başarılı komutanı. Delphoi kâhinine rüşvet veren I. Kleome-nes’in, birlikte hüküm sürdüğü öteki kral Demaratos’u gayri meşru ilan ettirmesinden sonra, Demaratos’un yerine kuzeni Leotykhidas tahta çıktı (İÖ 491). Leotykhidas’m, Atina ve Aigina Adası arasında ateşkes sağlama girişimi sonuçsuz kaldı. İÖ 479’da, Pers istilacılarının büyük bölümü Yunanistan’dan sürüldüğünde Leotykhidas Yunan donanmasının komutanıydı. Aynı yıl Pers ordusunu ve donanmasını Lidya kıyısındaki Mykale’de ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu zafer, Anadolu’nun batı kesimindeki Yunanlıların Pers egemenliğinden kurtulmasının yolunu açtı. İÖ 476’da Leotykhidas, Perslere yardım etmiş olan soylu Aleuadai ailesini cezalandırmak üzere Tesalya’ya gönderilen orduya komuta etti. Ama orduyu geri çekince rüşvet aldığı suçlamasıyla karşılaştı. Bu nedenle Sparta’da yargılanarak mahkûm edilince Arkadia’daki Tegea’ ya kaçtı. Bunun üzerine sürgün cezasına çarptırıldı, evi yerle bir edildi. Yerine torunu II. Arkhidamos tahta çıktı. Leotykhidas, II. Messenia Savaşı’nda (İÖ y. 650) Messenialılara karşı savaşan aynı adlı öteki Sparta kralıyla karıştırılmamalıdır.
Leovigild, liuvigild olarak da yazılır, İspanyolca leovigildo (ö. Nisan/Mayıs 586, Toledo, İspanya), Vizigot egemenliğindeki İspanya’mn son Ariusçu hükümdarı. Vizigot Krallığı’nı eski gücüne kavuşturmak için çaba göstermiştir.
Kral Athanagild’in (ö. 567) erkek kardeşiydi. Athanagild’in ölümünden sonra Vizigot Kralhğı’mn Pireneler’in güneyinde kalan kesiminin hükümdarı oldu (568); öteki kardeşi Liuva ise Septimania’nın yönetimini üstlendi. 572’de kardeşinin ölümünden sonra tek başına hüküm sürmeye başlayan Leovigild’in hükümdarlığı sürekli savaşlarla geçti. 569’da Suevlerden León ve Zamora’ yı, 571-572’de ise, Yunanlılardan Córdoba’ yı aldı. Frank kralı Sigbert’in kızı Ingund’la evlenen oğlu Hermenegild, Katolikliği benimsedikten sonra kendisine cephe alınca Leovigild tüm cephelerde birden savaşmak zorunda kaldı. Önce Suevleri yenilgiye uğratarak topraklarını ilhak etti; ardından iki yıl süren (581-583) bir kuşatmadan sonra, Seville kentini ele geçirdi. 585’te Hermenegild yakalandı ve idam edildi; karısı ise Afrika’ya kaçtı. Bunun üzerine Frank kralları II. Childebert ve Guntram, Ingund’a yapılanların öcünü alma gerekçesiyle Septimania’ya saldırdılar ve Suevle-re yardım için bir filo gönderdiler. Ama Leovigild onlan yenilgiye uğratarak iktidarını sürdürmeyi başardı. Ölümünden sonra, yerine hayattaki tek oğlu Reccared geçti.
Lepçalar, ronglar olarak da bilinir, Ne-pal’in doğusunda, Bhutan’ın batısında, Hindistan’ın Sıkkım eyaletiyle Batı Bengal’e bağlı Darciling ilinde yaşayan halk. Sayıları 46 bin dolayındadır (Sıkkım’da 25 bin; Hindistan’ın öteki bölgelerinde 11 bin; Bhutan’da 10 bin). Sıkkım’m ilk yerleşik halkı oldukları sanılan Lepçalar Tibet’ten gelerek Sıkkım’a yerleşen Bhutlann kültürünün pek çok öğesini benimsemişlerdir. Çobanlık yapan Bhutlar yüksek dağlarda, Lepçalar ise genellikle vadilerde yaşar. Aralarında evlilikler olmakla birlikte, her iki halk da ayrı yaşamayı ve Tibetçenin lehçeleri olan kendi dillerini konuşmayı yeğlemektedir. Lepçalann ve Bhutlann, 18. yüzyıldan sonra Sıkkım’a göç eden ve 20.
yüzyılın sonlarında eyalet nüfusunım yaklaşık üçte ikisini oluşturan Nepalli Hindularta ilişkileri azdır.
Lepçalar arasında tekeşlilik yaygın olmakla birlikte, evli bir erkek tarlasını ve karısını, evine aldığı küçük erkek kardeşiyle paylaşabilir. Zaman zaman erkeklerin birden fazla kadınla evlendiği de görülür. Geniş klanlar halinde yaşayan Lepçalann aile düzeni babayanlıdır.
Lepçalar, Bhutlann etkisiyle Tibet Buda-cılığını benimsemişlerdir. Ama tinsel varlıklara ve şamanlara inançlannı sürdürmekte ve tapınaklannı korumaktadırlar. Şamanlar hastalan iyileştirmekte, tannlarla bağlantı kurmakta, doğum, evlilik ve ölüm törenlerini yönetmektedir.
Geleneksel olarak avcılık ve toplayıcılıkla uğraşan Lepçalar günümüzde çiftçilik ve hayvancılık da yapmaktadırlar.
Lepenski Vir, Yugoslavya’nın Tuna kıyıla-nnda, Demir Kapı adlı boğazın yakınlarında, ilginç yapı ve heykelleriyle tanınan Neolitik) Çağ yerleşmesi. 1960’ta ortaya çıkanlmış ve ilk kazılar 1966-70 arasında. Demir Kapı Barajı’mn kurulması nedeniyle, kurtarma çalışmalan biçiminde Dragos-lav Srejovic tarafından yapılmıştır. Toplam 2.500 m2’lik bir alan açılmış, önceden bilinmeyen bir kültürün ortaya çıktığı yerleşme, açık hava müzesi olarak koruma altına alınmıştır.
Toplam dolgu kalınlığı 3,5 m olan alanda dört ana evre saptanmıştır. Birinci evre Proto Lepenski Vir olarak adlandınhr; altı yapı katına aynlan ikinci ve üçüncü evreler asıl Lepenski Vir kültürüne, iki yapı katının bulunduğu dördüncü evre ise Starçevo kültürünün ilk dönemlerine aittir. Lepenski Vir kültürünün ^başlangıç ^dönemi _ kar,-bon 14 ’ tarihteme yöntfemiylp-^O v*r 5500’e (uyarlanmış karbon-14 /’tanhleme yöntemiyle İÖ 6000’e), asıl Lepenski Yır evresinin bitimi ise gene aynı yöntemle İO 4600’e (uyarlanmış karbon-14 tarihleme yöntemiyle 5100’e) tarihlenmiştir.
Lepenski Vir kültürü tümüyle Demir Kapı yöresine özgü, Avrupa ve Balkanlar’ın başka yerlerinden farklı nitelikler taşır. Benzer özelliklerin bulunduğu tek kazı yeri, gene aynı bölgedeki Vlasaç’tır. Bu iki kültürün belirleyici özelliklerinden biri, yerleşmelerin, yapım ve düzenleme açısından keşin ölçülere bağlı birimlerden oluşmasıdır, iki yerleşmeyi eşzamanlı benzerlerinden ayıran bu özellik dinsel kurallarla açıklanmaktadır. Yapılar, düzgün sıralar halinde yerleştirilmiş yamuk prizma biçimli kulübelerdir. Hepsinin gemş cephesi ırmağa bakmakta, giriş de bu cephede yer almaktadır. Taban-lan yanmış kırmızı renkli kireçle sıvalı yapılann ortasında, yerdeki bir çukur ocak olarak kullandır. Ölüler ocağın yakınma açılmış, derin olmayan çukurlara sırtüstü gömülmüştür. Mezarlarda armağan olarak bırakılmış boncuk, nazarlık, geyik boynuzu gibi nesnelere rastlanır. Her yapıda girişin karşısında, ocağın yanında en az bir heykelcik bulunmaktadır. Boylan 10-60 cm arasında değişen bu heykelcikler, yüz çizgileri çok belirgin ve ayrıntılı, çeşitli simgelerle bezenmiş, stilize insan ve hayvan figürleridir. Bunlann yanında bazı simgesel figürler de vardır. Lepenski Vir’de, en azından birinin tapmak olduğu sanılan 86 yapı ve 80 kadar heykelcik bulunmuştur.
Lepenski Vir’in ilk üç evresi çanak çömlek öncesi döneme aittir. Yaşamın, Neolitik Çağ başlarında bulunan başka yerleşmelerden farklı olarak tümüyle balıkçılık, avcılık ve toplayıcılığa dayandığı, yani Balkanlar’ daki başka yerleşmelerde Neolitik Çağa geçildiği halde, burada henüz Mezolitik Çağ
O özelliklerinin sürdüğü anlaşılmaktadır. İlginç bir olgu da insan iskeletlerinin fiziksel özelliklerinin, eşzamanlı başka yerleşmelerde bulunanlardan farklı olarak, iri yapılı Cro-Magnon insanım andırmasıdır. Bu nedenle Lepenski Vir ve Vlasaç topluluklarının, Tuna boyundaki dağlık bölgede kapalı kalmış, ilk taran topluluklarıyla ilişki içinde olmayan ve Paleolitik Çağ geleneğini sürdüren bir halk olduğu kabul edilir.
Lepenski Vir’in dördüncü evresinde görülen Stardevo kültürü, daha güneyden gelen, çanak çömlek yapımını bilen ilk çiftçi toplulukların etkilerim taşımaktadır. Bu dönemde başlayan tahıl tanmı ve sürü hayvancılığının Tuna kıyılarında doğal dengeyi bozarak toprakta aşınıma yol açtığı ileri sürülmektedir. Lepenski Vır kültürünün büyük bir heyelan ile son bulduğu da bilinmektedir.
Lepenski Vir’de ortaya çıkarılan bütün buluntular ve yapılar, yerleşme baraj gölünün altında kalacağı için, daha yüksekte, ama özgün durumuna benzeyen bir yere taşınmıştır.
Lepidodendron, kibritotlanndan, yaygın olarak rastlanan soyu tükenmiş ağaçsı bitki cinsi. Lepidodendraks takımı içinde (Lycopsi-da sınıfı ya da altbölümü) sınıflandırılan bu cinsin Üst Karbonifer Dönemde (Kaıbonifer Dönem y. 345-280 milyon yıl önce)
Lepidodendron fosil kalıntısı
Looise K. Broman, Root Resources-EB Inc.
yaygın olan bazı üyelerinin boyu 30 m’yi aşıyor, çaplan da 1 m’yi buluyordu. Lepidodendron cinsi, bu cinse ait olduklan kesin olmamakla birlikte, bulunan bazı bitki organlarına göre form cinslere aynlmıştır: Kozalaklar (Lepidostrobus), yapraklar (Le-pidophylloides ya da Lepidophyllum), tohumlar (Lepidocarpon) ve toprakaltı bölümleri (Stigmaria).
lepidolit, bazik potasyum ve lityum alümi-nosilikat yapısında, sık rastlanan bir mika minerali. Lityumun temel kaynağıdır. Belirli oranda rubidyum içeren birkaç mineral-
Brezilya’dan lepidolit örneği
John H. Gerard-EB Inc.
den biridir ve bu nedenle stronsiyum-rubidyum oramna dayalı olarak gerçekleştirilen tarihlendirme çalışmalarında yararlanı-
hr. Çoğunlukla granit pegmatitlerde bulunur. Kimyasal formülü ve aynntıh fiziksel özellikleri için, bak. mika (tablo).
Lepidoptera bak. pulkanatlılar

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*