Lerdo de Tejada, Sebastian

(d. 25 Nisan 1827, Jalapa, Veracruz, Meksika – ö. Nisan 1889, New York kenti, ABD), 1872-76 arasında Meksika cumhurbaşkanı.
Küçük yaşta babasım yitirerek yoksul düştüğünden, öğrenimini büyük güçlükler içinde tamamladı. Hukuk profesörü olduktan
Lerdo de Tejada
Library of Congress, Washington, D.C.
sonra, México kentindeki San Ildefonso Yfiksekokulu’nun rektörlüğünü yaptı. Fransızların Meksika’ya müdahale ettiği dönemde (1861-67) Benito Juárez’in öncülüğünde mücadele eden liberallere katıldı. Yüksek Mahkeme başkanlığı ve 18(57’den sonra fiilen cumhurbaşkanı yardımcılığı yaptı.
Juárez’in ölümünden (1872) sonra cumhurbaşkanlığını üstlendi. Çok geçmeden Juárez’in yardımcılarından Porfirio Diaz’la çatışmaya girdi. Juárez’in antiklerikal reformlarında oynadığı rolden dolayı kiliseden de tepki gördü. Ayrıca merkeziyetçi yönetim anlayışından rahatsız olan yerel güç odaklarının ve bayındırlık çalışmalarını ihmal etmesini eleştiren ilericilerin muhalefetiyle karşılaştı. 1877’de Diaz’ın önderliğindeki bir ayaklanma sonucunda devrildi ve sürgüne gönderildi.
Lérida, İspanya’mn kuzeydoğu kesiminde Katalonya özerk bölgesinde (comunidad autónoma) il. Doğuda Gerona ve Barselona, güneyde Tarragona, batıda Zaragoza ve Huesca illeri, kuzeyde de Fransa ve Andorra ile çevrilidir. 1833’te oluşturulmuştur. Barselona, Gerona ve Tarragona ile birlikte 1979’da oluşturulan Katalonya özerk bölgesinin dört ilinden biridir. Yüzölçümü 12.028 km2’dir. Kuzey yansı Pireneler’in Akdeniz’ de kalan kesiminde yer alır; ilin bu kesimi Aran ve Cerdafta vadileri ve geniş ormanlık alanlarıyla çok güzel bir manzaraya sahiptir. Sulannı çok sayıda akarsu toplar; bunla-nn en önemlisi Ebro Irmağının bir kolu olan ve üzerinde birçok hidroelektrik santral bulunan Segre Irmağıdır. İlin güney
kesimi ise Ebro’ya doğru uzanan, engebeli ve iyi akaçlanan bir ovadan oluşur. Tanm büyük ölçüde makineleşmiştir; şarap, yün, kereste ve sığır ticareti il ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Geleneksel katır ve at ticaretinin önemi ise gitgide azalmaktadır. Borjas Blancas kentinde üretilen zeytinyağı saflığıyla ünlüdür. İlden başta armut ve limon olmak üzere meyve ihraç edilir. Sanayi gelişmemiştir; sanayi tesisleri yönetim merkezi Lérida kentinde yoğunlaşmıştır. Segre Irmağını besleyen kaynaldann yakınında yer alan Seo de Urgel, tarihsel bakımdan Andorra ile ilişkileri bulunan bir piskoposluktur. Nüfus (1988 tah.) 354.026.
Lérida, İspanya’nın kuzeydoğu kesiminde, Katalonya özerk bölgesindeki (comunidad autónoma) Lérida ilinin merkezi kent. Segre ve Ebro ırmaklannın birleştiği yerin yakınlarında kurulmuştur. İberler tarafından kurulan kent o. dönemde ilerde olarak biliniyordu. Roma İç Savaşı sırasında, Juli-us Caesar tarafından Gnaeus Pompeius Magnus’tan ^eri alındı (İÖ 49). 5. yüzyılda Vizıgotlann yönetimi altına girdi. 713’te kenti ele geçiren Magripliler ona Lareda ya da Lerita adını verdiler. Aragón hükümdan
IV. Ramón Berenguer 1149’da kenti Mag-riplilerden geri aldı. 13. yüzyılda kentte kurulan üniversite, İspanya Veraset Savaşı’n-dan soma Cervera’ya taşındı (1717); Lérida bu savaş sırasında Arşidük Karl’ı destekledi.
Kentteki en önemli tarihsel yapı Magrip üslubunun da izlerini taşıyan gotik katecı-raldir; yapımına 1203’te başlanan katedral 1278’de hizmete açılmış, günümüzde onan-larak koruma altına alınmıştır. Öteki önemli yapılar arasında 1761-81 arasında inşa edilen katedral, San Lorenzo Kilisesi (14. yy), 13. yüzyıldan kalma cephesiyle dikkat çeken La Paheria Sarayı, belediye meclisi binası ve La Alcazaba Şatosu (1149) sayılabilir; La Alcazaba, Segre’nin sağ kıyısındaki eski mahalleye egemen konumdadır. Irmağın sol kıyısında ise modem banliyöler bulunur.
Ekonomisi tanma dayanan kent, sığın ve meyvesiyle tanınır. Nüfus (1990 tah.) belediye, 111.825.
Lérins Manastın, yaklaşık 410’da, Arles’ lı Aziz Honoratus tarafından Cannes’ın (bugün Fransa’da) karşısında bulunan bir Akdeniz adası üzerinde kurulan Cisterdum manastın. Çok geçmeden bir düşünsel etkinlik merkezi durumuna gelen manastıra çok sayıda iyi eğitilmiş keşiş yerleşti. Manastırın ilahiyatçısı Lérinsli Vincent’dı. Aziz Hilarius ile Arles’h Aziz Caesarius da uzun yıllar Lérins’de yaşadılar.
Manastır yaklaşık 660’ta Benedikten Tüzü-ğü’nü benimsedi. Müslümanların adayı işgal etmelerinden (y. 732) sonra çok sayıda keşiş katledildi ve manastır kapatıldı. 10. yüzyıl sonlarında Cluny’nin yemden kurduğu manastır, sonraki yüzyıllarda hızla geliştikten sonra 15. yüzyılda bir gerileme dönemine girdi. 1786 da kapatıldı; 1791’de de yapılan satıldı.
1871’de bir Cistercium cemaati adada bir yerleşme oluşturdu ve manastın yeniden inşa etti. Manastınn, aralannda birkaç eski şapelle bir kulenin de bulunduğu bazı bölümleri günümüze kadar ulaşmıştır.
Lerma (Dükü), Francisco Gómez de Sandoval y Rojas (d. 1553, Sevilla – ö. 17 Mayıs 1625, VaUadolid, İspanya), İspanyol devlet adamı. Habsburg hanedanından gelen krallann 17. yüzyılın sonuna değin İspanya’yı yönetmesini sağlayan gözdelerin (valido) ilkidir.
Denia 4. markisinin oğluydu. Amcası Cristóbal de Rojas’ın başpiskopos olduğu Sevö-la’da yetiştirildi. II. Felipe döneminde soyluluk unvanı alarak kraliyet maiyetine girdi. Veliahtlığı sırasında güvenini kazandığı IIL Felipe tarafından 1598’de devlet işlerinin başına getirildi. 1599’da da Lerma dükñ yapıldı.
Avrupa’da İspanyol üstünlüğünü sürdürmek amacıyla Ispanyol kraliyet ailesi üyeleri ile Avusturya Habsburglan ve Fransa Bourbonları arasında , çeşitli evliliklere ön ayak oldu. 1604’te İngiltere ile Londra Antlaşması’mn, 1609’da da Felemenk Cumhuriyeti ile 12 yıllık bir ateşkes antlaşmasının imzalanmasını sağladı.
Yaklaşık 350 bin Morisco’nun (Hıristiyanlığı benimsemiş görünen Endülüs Müslüma-nı) Ispanya’dan sürülmesine ilişkin ferman-lann (1609-14) çıkanlmasında önemli rol oynadı. Bu davranışının temelinde Moris-co’lan İspanyol Hıristiyanlan içinde eritme çabalannın sonuç vermemesi üzerine tırmanan gerginliği bir çatışmaya dönüşmeden sona erdirme düşüncesi yatıyordu.
Görevi sırasında olağanüstü bir servet edinen Lerma, düşmanlannın bu noktada yönelttiği sert eleştirilere hedef oldu. Olivares kontunun (sonradan dük) kendisine karşı düzenlediği komploya oğlu Uceda dükü Cristóbal da katıldı. Gözden düştüğünü anlayarak, kendiliğinden görevden çekilmek istedi. Ama önce Papa IV. .Paulus’ tan kardinal rütbesi aldı (Mart 1618). Birkaç ay sonra (Ekim 1618) yönetim görevlerinden uzaklaştınldı.
Lerma Irmağı, İspanyolca Rio lerma, Meksika’nın ortabatı kesiminde akarsu. To-luca’nm 24 km güneydoğusundaki iç platodan doğar. Kuzeybatı yönünde México eyaletinden geçerek, Ouerétaro ve Michoa-cán eyaletleri arasındaki sınınn küçük bir bölümünü oluşturur. Ardından menderesler çizerek Guanajuato içlerinde ilerler. Güneye doğru kıvnldıktan sonra, Guanajuato ile Michoacán ve Michoacán ile Jalisco eyaletlerini birbirinden ayınr. Toplam 560 km’lik çığırının sonunda, La Barca’nın 24 km güneybatısındaki Chapala Gölüne dökülür. Chapala Gölünden çıkarak kuzeybatı yönünde Büyük Okyanusa doğru 400 km kadar akan Grande de Santiago Irmağı, bazen Lerma Irmağının bir uzantısı olarak kabul edilir. Ulaşıma elverişli olmayan Lerma Irmağından hidroelektrik enerji üretiminde ve sulamada yararlanılır. Grande de Santiago ve Laja, Apaseo ve Turbio gibi büyük kollanyla birlikte Meksika’nın en büyük ırmak sistemini oluşturan Lerma Irmağının kıyısında, başta Toluca, Guanajuato ve Jalisco havzalannda olmak üzere birçok büyük kent yer alır.
Lermontov, Mihail (Yuryeviç) (d. 15
Ekim 1814, Moskova – ö. 27 Temmuz 1841, Pyatigorsk, Rus Çarlığı), Rus romantik şairlerinin önde gelenlerinden ve Rus yazarlar üzerinde derin bir etki bırakan Geroy naşevo vremeni (1840; Zamanımızın Bir Kahramanı, 1944, 1984/Çağımızın Kahramanı, 1970) adlı romanın yazan.
Yaşamı. Emekli bir yüzbaşı olan Yuri Petroviç Lermontov ile Mariya Mihaylov-na’nın (eö Arsenyeva) oğluydu. Üç yaşındayken annesi ölünce Penzenskaya’da oturan büyükannesi Yelizaveta Alekseyevna Arsenyeva tarafından büyütüldü. Rusya’nın doğal güzellikleri, halk şarkılan ve öyküleri, gelenek ve töreleri, serilerin zorla çalıştı-nlması ve köylü ayaklanmalanyla ilgili öykü ve efsaneler, kişiliğinin gelişmesinde çok etkili oldu.
1827’de büyükannesiyle birlikte Moskova’ya yerleşti. Moskova Üniversitesi’nde,
Lermontov, Pyotr Yefimoviç Zabolotski’nin yağlıboya çalışmasından ayrıntı, 1837;
Tretyakov Devlet Galerisi, Moskova
State Tretyakov Galiery, Moskova
soylulann çocuklarının devam ettiği yatılı okula girdi. Şiir yazmaya ve resim yapmaya da bu yıllarda başladı. 1828’de, o dönemin genç Rus yazarları üzerinde çok etkili olan Ingiliz romantik şairi Lord Byron’dan esinlenerek Çerkesi (Çerkesler) ve Kavkazski plennik (Kafkas Mahkûmu) adlı. şiirlerini yazdı. İki yıl sonra ilk şiiri Vestıa (İlkbahar) yayımlandı. Aynı yıl Moskova .Üniversitesi’ ne girdi. Üniversite o yıllarda Aleksandr Herzen, Nikolay Platonoviç Ogaryov gibi demokrat görüşlü soylulann okuduğu, çok canlı bir kültür ve düşün merkeziydi. Öğrenciler büyük bir coşkuyla siyasal ve felsefi sorunlan, sertlerin zor yaşam koşul-lannı ve Dekabristlerin ayaklanmasını tartışıyordu. Bu ortamın etkisiyle Lermontov birçok lirik ve öykülü şiir, aynca oyunlar yazdı. Stranrıi Çelovek (1831; Garip Bir Adam) adlı oyunu, öğrenciler arasında yaygın olan akımlan, çarlık rejimine ve serilik kurumuna duyulan nefreti yansıtıyordu. 1832’de, gerici bir profesörle uyuşa-maması üzerine üniversiteden aynldı. Pe-tersburg’a giderek harp okuluna girdi ve 1834’te asteğmen oldu. Petersburg yakınlarındaki Tsarskoye Selo’da karargâh kurmuş olan Hafif Süvari Muhafız Alayı’na atandı. Zamanının önemli bir bölümünü genç bir subay olarak başkentte geçirdi. 1835’te, oradaki soylulann yaşamına ilişkin eleştirel gözlemlerini dile getirdiği Maskarad (ös 1842; Maskeli Balo) adlı oyunu yazdı. Bu dönemde Varvara Lopu-hına’ya duyduğu, yaşamı boyunca süren derin ama karşılıksız aşk, Knyaginya Li-govskaya (Prenses Ligovskaya, 1945) adlı şiirine ve başka yapıtlanna yansımıştır.
Şair Aleksandr Puşkin’in 1837’de bir düel-
lo sonucu ölmesi Lermontov’u çok sarstı. Gerek Puşkin’in katilini, gerekse olayın gerçek sorumlulan ve özgürlük cellattan olarak gördüğü saray soylularını suçlayan ve Rus ulusunun Puşkin’e duyduğu derin sevgiyi dile getiren bir ağıt yazdı. Şiir, I. Nikolay’ın sarayında duyulur duyulmaz Lermontov tutuklanarak Kafkasya’daki bir alaya sürüldü. Yeni yerler görmesi, Kafkasya’da sürgünde bulunan Dekabristlerle tanışması ve Gürcü aydınlarla, bu arada tanınmış şair İlia Çavçavadze’yle ve Tiflis’ teki öteki önemli Gürcü şairlerle temaslan Lermontov’un ufkunu genişletti. Kafkasya’nın doğal güzelliklerinden, halk kültürü ve şnrinden etkilenen Lermontov, yörede kçnuşulan dilleri öğrenerek Azeri öyküsü “Aşık Kerib”i (Âşık Garip, 1945) geliştirerek Rusçaya uyarladı. Kafkasya’yla ilgili tema ve imgeler, Lermontov’un şürleri ve Zamanımızın Bir Kahramanı adlı romanıyla resim ve çizimlerinde de önemli bir yer tutar.
Büyükannesinin ve dönemin etkili şairlerinden V.A. Jukovski’nin çabalan sonucunda 1838’de Lermontov’un başkente dönmesine izin verildi. Bu arada şürleri de yayımlanmaya başlamıştı. Bu dönemdeki en önemli çalışmalan arasında romantik şüri Pesniya pro tsaria Ivana Vasilyeviça, molo-dogo opriçnika i udalogo kuptsa Kalaşniko-va (Çar İvan Vasilyeviç, Genç Muhafızı ve Yiğit Tüccar Kalaşnikov Üzerine ı Şarkı) , gerçekçi yergili şiirleri Tambovskaya kazna-çeyşa (1838; Tambov Hazinedannm Kansı) ve 1839’da yazdığı Saşka’yla (ös 1862), romantik şiiri Demon (iblis, 1937) yer alır. Lermontov, kısa sürede büyük ilgi toplayarak Puşkin’in ardılı olarak nitelendi. Özgürlükçü şiirleri nedeniyle sürgün edilmiş olduğu için de büyük övgü topladı. Batı yanlısı aydınların önde gelen dergisi Oteçestvenmye Zapiski’nin yayın kurulundan arkadaşlar edindi. 1840’ta Lermontov’u Rus edebiyatının büyük umudu olarak niteleyecek olan, dönemin önde gelen ilerici eleştirmenlerinden V. G. Belinski ile tanıştı. Böylece Petersburg’daki yazar çevresine girmiş oldu.
1830’lann sonlannda Lermontov’un yapıt-lannın temel yönü belli olmuştu. “Duma” (Düşünce) ve “Ne ver sebye…” (Kendine Güvenmç…) gibi felsefi lirik şürleri, özgürlükçü duygulanna ve içinde yaşadığı döneme ilişkin kuşkucu değerlendirmelerine yer verir. Lermontov aynı içeriği, yaşamının geri kalan bölümünde üzerinde çalıştığı Kafkasya şiirleri Mtsiri (1840) ve Iblis’in romantik ve fantastik imgelerinde de özgün bir biçimde yorumlar. Olgunluk döneminin ürünü Zamanımızın Bir Kahramanı adlı romanında ise, o dönemdeki yaşamın eleştirel bir tablosunu çizer, çağdaş toplumla ve kuşağının kaderiyle ilgili düşüncelerinin bir özetine yer verir. Romanın kahramanı Pe-çorin, çok başanlı olan ve başka her şeyi denedikten sonra kendini insanlık durumla-nyla deneyler yapmaya adayan, sinik bir kişidir. Zengin bir toplumsal ve psikolojik içeriği olan, ustaca bir üslupla yazılmış bu gerçekçi roman, Rus düzyazı edebiyatının gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Lermontov, Şubat 1840’ta Petersburg’da Fransız büyükelçisinin oğluyla düello yaptığı için askeri mahkemeye çıkanldı ve düello başına buyruk şairi cezalandırmak için kullanıldı. Lermontov Çar I. Nikolay’ın talimatıyla bir kez daha Kafkasya’ya sürgüne yollandı ve bu kez tehlikeli askeri harekâtlara hazırlanan bir piyade birliğine gönderildi. Süvari saldınlannda ve göğüs göğüse çarpışmalarda görev almak zorunda bırakıldı. Valerik Irmağındaki yoğun çatışmalarda cesareti ve soğukkanlılığıyla üstlerinin takdirini topladı. “Valerik” ve “Ya k vam pişu…” (Sana yazıyorum…) adlı şiirleri, bu çarpışmalan konu alır.
Büyükannesinin çabalan sonucunda Şubat 1841’de Lermontov’a kısa bir izin verildi. Başkentte geçirdiği birkaç hafta boyunca daha önce yazmaya başladığı yapıtlar üzerinde çalıştı, yeteneğini ve düşüncesinin vardığı olgunluğu yansıtan “Rodina” (Vatan) ve “Lvubil i ya v bylye godi” (Ve Aşık Olmuştum) adlı şiirlerini kaleme aldı. Bir dergi çıkarmayı, yeni romanlar yazmayı tasarladı ve Belinski’nin eleştirilerine başvurdu. Ama kısa bir süre sonra birliğine dönme emrini alarak yola çıktı. Uzun dönüş yolculuğu sırasında yaratıcı enerjisini olanca gücüyle ortaya koydu. Son defterine, Rus lirik şiirinin başyapıtlanndan “Utes” (Tepe), “Spor” (Tartışma), “Svidanie” (Toplantı), “Listok” (Yaprak), “Net, ne tebya tak pylko ya lyublyu” (Yok, Çılgınlar Gibi Sevdiğim Sen Değildin), “Vihoju odin ya na dorogu” (Yalnız Çıkıyorum Yola)
357 Lermontov, Mihail
ve son yapıtı “Prorok”u (Peygamber) yazdı.
Lermontov birliğine dönerken, tedavi olmak için Pyatigorsk kentine uğradı. Orada Petersburg sosyetesinden gençlerle karşılaştı. Bunlann arasında, sarayda sevilmediğini bilen ve hakkında olumsuz duygular besleyenler de vardı. Kimi ününü kıskanıyor, kimi keskin dilinden çekiniyordu. Kışkırtmalar sonucu, Lermontov’la N.S. Martinov adlı bir başka subay arasında bir tartışma çıktı. Bunu izleyen düello, Lermontov’un ölümüyle sonuçlandı. İki gün sonra Lermontov, bütün kent halkının katıldığı bir törenle belediye mezarlığına gömüldü. Cenazesi daha sonra Tarhana’ya götürülerek, 23 Nisan 1842’de Arsenyev aile mezarlığına gömüldü.
Değerlendirme. Öldüğünde henüz 27 yaşında olan Lermontov, kısa yaşamına karşm parlak ve üstün yetenekli bir şair-düşünür, yazar ve oyun yazan olduğunu kanıtlamış, Puşkin’in ardılı ve Rus edebiyatının en önemli geleneklerinin savunucusu olarak övgü toplamıştır. Gençliğin dinamizmi ve özgürlük tutkusuyla dolu lirik şiirlerinde insanlan mücadeleye çağırmış, gücünü ya-pıtlanna aktarmaya çalışırken çektiği acılan ve kahramanlıkla ilgili düşlerini dile getirmiştir. Dönemin siyasal olaylanndan derin bir biçimde etkilenmiş, 1830 köylü ayaklan-malan ona “Çarlann taçlannı yitireceği” bir geleceği düşündürmüştür. Fransa’daki 1830 Temmuz Devrimi ve X. Charles’m tahttan indirilmesi üzerine yazdığı şiirlerinde görüldüğü gibi, Batı Avrupa’daki devrimci hareketlen coşkuyla karşılamış, Saşka gibi sonraki şiirlerinde de Fransız Devrimi’ni konu almıştır.
Lermontov’un yapıttan, Rus tarihindeki kahramanlık geleneğinden, Puşkin döneminin romantik şiirinden ve Puşkin’in de etkisinde kaldığı Byron’ın şiirlerinden beslenmekle birlikte, temel olarak 1830’lann tarihsel gerçekliğinin ürünüdür. Byron’m şiirleri, Lermontov’un tutkuyla bağlandığı idealleri dile getirmesinde ve yapıtlarının ana temasını oluşturan bireysel özgürlük düşüncesini ortaya koymasında önemli bir rol oynamıştır. Ama Lermontov’un romantizmi dünyaya gerçekçi bir yaklaşımı da içerir. Bu yaklaşım, özellikle tarihsel olaylar ve kişiler üzerine yazdığı şiirlerinde kendini belli eder. Lermontov, zamanla ilk yapıtlanndaki sıradan romantik imge ve deyişleri, bunlann “sahte gösterişini” ve “kulaklan sağır eden dilini’r geride bırakmıştır. Zenginlikleriyle dikkati çeken sonraki yapıttannda, romantik yaklaşımı yerini nesnel betimlemelere, belirli bir toplumsal ortamın, gündelik yaşamın ve halktan kişilerin betimlenmesine bırakmıştır. Lermontov’un şiirinde felsefi ve toplumsal temalarla öznel ve kişisel motifler iç içedir. Lermontov Rus şiirine cesur bir söyleyiş ve düşünceyi ifade etme gücü kazandırmıştır. Geleceğe ilişkin duyduğu coşkuyla Rus toplumunun ve sertliğin kaldınlması hareketinin manevi gereksinimlerini dile getirmiş, yaratıcılığıyla Rus edebiyatında yeni bir altın çağ başlatmıştır. Turgenyev, Tolstoy, Dostoyevski ve Nekrasov’un yapıtla-nnm yanı sıra Blok ve Mayakovskı’nın şiirlerinde de Lermontov’un etkisi görülebilir. Aynca birçok Rus ressam, besteci, tiyatro ve sinema sanatçısı yapıtlarında Ler-montov’dan esinlenmiştir. Lermontov’un tiyatro yapıttan, Rus sahne sanatının gelişmesinde önemli bir rol oynamış, yaşamı birçok roman, şiir, oyun ve filme konu olmuştur.
Lerner, Alan Jay 358
Yapıtlarının ilk toplu basımı 1889-91 arasında Sochineniya M. Yu. Lermontova (M. Yu. Lermontov’un Yapıtları) adıyla 6 cilt olarak yayımlanmıştır. Lermontov’un Türk-çede İsmail Bey (1946) ve Hançer (1983, 1985) adlı yapıdan da vardır.
Lerner, Alan Jay (d. 31 Ağustos 1918, New York kenti – ö. 14 Haziran 1986, New York kenti, ABD), ABD’li libretto ve şarkı sözü yazan. Besteci Frederick Loewe(*) ile birlikte Broadway’in en beğenilen müzikallerinden Brigadoon (1947), Paint Your Wagon (1951; Vagonunu Boya), My Fair Lady (1956; Bir Kadın Yarattım!Pygmalion) ve Camelot (1960) ile Gigi (1958) adlı filmi gerçekleştirmiştir.
İngiltere’de Bedales’te, ABD’nin Connecticut eyaletindeki Wallingford’daki Choate Okulu’nda ve New York kentindeki Juilli-ard Müzik Okulu’nda eğitim gördü. 1940’ta mezun olduğu Harvard Üniversitesi’nde öğrenciyken “Hasty Pudding” gösterileri için şarkı sözü yazdı. 1940-42 arasında 300’den fazla radyo skeci yazdı. 1942’de tanıştığı Loewe ile Broadway’de sahneledikleri iki müzikal fazla ilgi görmedi; 1947’de ise Brigadoon büyük başan kazandı.
İkilinin George Bernard Shaw’un Pygmalion (1913) adlı yapıtından uyarladığı ve beşinci müzikalleri olan Bir Kadın Yarattım, Amerikan tiyatrosunda eşi görülmemiş ölçüde başanh oldu. Yapımcılığını Columbia Broadcasting System ın (CBS) üstlendiği oyun, Londra ve New York’ta en uzun süreyle sahnede kalma rekorunu kırdı; 20’den fazla ülkede sahnelendi; 11 dile çevrildi; birkaç yıl süreyle ABD’nin her yanında oynandı ve 1980’de yeniden sahneye kondu. Plağı 5 milyondan fazla satan oyunun 1964’te yapılan ve Türkiye’de Benim Tatlı Meleğim adıyla gösterilen filmi, sekiz Oscar Ödülü kazandı. Brigadoon (1954), Paint Your Wagon (1969) ve Camelot da (1967) ilgi çeken filmler oldu. Lerner ve Lœwe’nin doğrudan film olarak gerçekleştirdikleri tek ortak çalışma Gigi, dokuz Oscar Ödülü kazandı.
Lerner aynca Kurt Weill’in Love Life (1948; Aşk Yaşamı) adlı müzikalinin metnini ve şarkı sözlerini yazdı. Çok sayıdaki film senaryolanndan An American in Paris (1951; Paris’te Bir Amerikalı) ile Oscar Ödülü kazandı. Î960’larda besteci Richard Rodgers’la birlikte çalışmayı denediyse de bu ortaklık başanh olamadı. Lemer’m On a Clear Day You Can See Forever (Aydınlık Bir Günde Sonsuza Değin Görülebilir) adh oyununun bestesini Burton Lane yaptı. Oyun 1965’te Broadway’de sahnelendi; 1970’te de Vincente Minnelli tarafından filme çekildi. Lerner Carmelina (1979) adh oyunda gene Lane’le, Coco (1969) adh oyunda besteci André Previn’le ve 1600 Pennsylvania Avenue (1976; Pennsylvania Caddesi 1600) adh oyunda da besteci Leonard Bernstein ile birlikte çalıştı.
Adını Bir Kadın Yarattım müzikalinin ünlü bir şarkısından alan otobiyografisi The Street Where I Live (Yaşadığım Sokak) 1978’de yayımlandı.
Lernet-Holenia, Alexander (d, 21 Ekim
1897, Viyana – ö. 3 Temmuz 1976, Viyana, Avusturya), AvusturyalI oyun yazan, şair ve romancı. Çoğu yapıtında I. Dünya Savaşı öncesi Avusturya soylu sınıfından özlemle söz etmiş, özellikle Die Standarte (1934; Bayrak) adh romanında 1918’de Sırbistan’ da yaşanan kanşıklığı anlatarak dağılmakta
olan imparatorluktaki otorite boşluğuna dikkati çekmiştir.
I. Dünya Savaşı’nda Avusturya ordusunda süvari subayıydı. Savaştan sonra sosyete komedilerinden fars ve melodrama kadar birçok başanh oyun yazdı. Bunlardan Österreichische Komödie (1927; Avusturya Komedisi) ve Ollapotrida (1926; Arapsaçı) 1926’da sahnelendi. Ertesi yıl Erotik, 1928’de de Parforce (Elbette) sahnelendi ve yayımlandı. Gene 1928’de sahnelenen Die nächtliche Hochzeit (1929; Gece Düğünü) 1930’da roman olarak yayımlandı. Onu Die Frau des Poäphar (1934; Potiphar’ın Karısı) izledi. Lemet-Holenia şiirlerini topladığı Pastorale (1921), Das Geheimnis Sankt Michaels (1927; Aziz Mikhail’in Gizi) ve Die goldene Horde (1935; Altın Orda) adh yapıtlannda klasik gelenekle çağdaş eğilimleri birleştirdi. 1930’larda aynca Ich war Jack Mortimer (1933; Ben Jack Mortimer’ dim) ve Die Auferstehung des Maltravers (1936; Maltraver’in Dirilişi) gibi polisiye kitaplan ve serüven romanlan yazdı.
II. Dünya Savaşı’nda bir süre ordudaki film merkezlerinden birinde çalıştı. Savaş yıllan dışında başta Güney Amerika olmak üzere dünyanın pek çok yöresini dolaştı. Prinz Eugen (1960; Prens Eugen) adh romanı ve Mayerling (1960) adh öykü kitabı gibi son dönem yapıtlarinda eski Avusturya’ya duyduğu özlemi dile getirdi.
Léros Adası, Ege Denizinde, Yunanistan’a ait Oniki Adadan biri. Kyklad Adalan-nın doğusunda, Türkiye’nin güneybatı kıyısı açıklannda yer alır. İrili ufaklı pek çok adacıkla çevrilidir. İki kıstakla birleşen üç yanmadadan oluşur. Yüzölçümü 53 km2’dir. Birçok burnu ve koyu vardır. Dağlık yüzeyi 327 m’ye kadar yükselir. Doğu ve batı kıyılannda plajlar bulunur.
Bir inanışa göre, Léros ile hemen güneydoğusundaki KâlymnosvHomeros’un sözünü ettiği Kalydria adalarını oluşturur. Eski çağlarda balı ve Artemis tapınağıyla ünlü olan Léros’a ilk kez Karyalılar, dana sonra sırasıyla Giritliler, İonlar, BizanslIlar ve Rodoslular yerleşti. BizanslIlar ve Rodoslu-lar arasındaki çatışma 1319’da Rodoslulann üstünlüğüyle sona erdi. Taşınmaz mallann kız çocuklara miras bırakılması geleneğinden dolayı adadaki mülklerin büyük bölümü kadınlara aittir. Eski Dionysios yanş-malannın bir devamı niteliğindeki geleneksel yıllık şenlik, bir önceki yıl düğün yapılmış evlerde kutlanır. Şenlikte yetişkinlerin yazdığı yergi şiirlen keşiş giyimli çocuklar tarafından okunur. Başlıca ekonomik etkinlikler tanm ve balıkçılıktır. Adanın merkezindeki verimli vadilerde zeytin, incir, keçiboynuzu, tUtün, meyve ve şaraplık üzüm yetiştirilir. Léros Adası ile Pire, Rodos ve Sâmos arasında feribot bağlantısı vardır. Nüfus (1981) 8.127.
Leroux, Gaston (d. 6 Mayıs 1868, Paris -ö. 15/16 Nisan 1927, Nice, Fransa), beyazperde ve sahneye de uyarlanan Le Fantôme de l’opera (1910; Operadaki Hayalet) yapıtıyla ünlü Fransız romana.
Leroux, okulu bıraktıktan sonra bir avukat bürosunda çalıştı. Boş zamanında denemeler, kısa öyküler yazmaya başladı. 1894-1906 arasında gazete muhabiri ve röportajcı olarak dünyayı dolaştı; 1905 Rus Devrimi gibi içinde yaşadığı olayları Paris’teki gazetesine iletti. 1900’lerin başında roman yazmaya başladı. İlk başarısına Le Mystère de la chambre jaune ile (1907; Sarı Odanın Esrarı) kavuştu. Romanın kahramanı gazeteci ve amatör dedektif Joseph Rouletabille’in serüvenlerini
Le Parfum de la dame ennoir (Siyahlı Kadın) gibi birkaç romanında daha sürdürdü, ama bunlar ilki kadar çok tutulmadı. Le Fantôme de l’opera roman olarak yayımlanmadan önce 1910’da küçük bölümler halinde basıldı. Ama pek fazla satmadı; eleştirmenlerce de beğenilmedi. İnsanlardan kaçarak Paris operasının mahzenlerinde yaşarken, genç ve güzel opera şarkıcısına âşık olan yüzü yanmış zavallının melodramı kimsenin ilgisini çekmemişti. 1925’te ABD’li sinema oyuncusu Lon Chaney’nin başrolünü canlandırdığı film, Opera’daki Hay alet’i bütün dünyanın tanımasına yol açtı.
Leroux başka romanlar ve birkaç da oyun yazdıysa da, adını, polisiye romanlara meraklı olanlar dışında, geniş bir okuyucu kitlesine duyuramadı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*