Lettow-Vorbeck, Paul von

(d. 20 Mart 1870, Saarlouis, Ren eyâleti, Prusya – ö. 9 Mart 1964, Hamburg), I. Dünya Savaşı’nda Afrika’daki küçük Alman birliğine komuta eden yarbay.
1914’te Güneybatı Koloni Birlikleri’ne katıldı. Herero ve Koikoilerin ayaklanmasının bastınlmasında görev alarak çalılık arazide çarpışma deneyimi kazandı. Aym yıl Alman Doğu Afrika Koloni Birlikleri komutanlığına getirilerek kasımda Tanga’ya (Tanzanya) yönelik bir İngiliz çıkarmasını püskürttü. Dört yıl boyunca 3 bini Alman ve 11 bini askari (Afrika yerlisi) olmak üzere toplam asker sayısı 14 bini geçmeyen bir birlikle İngiliz, Belçikalı ve Portekizlilerden oluşan ve asker sayısı 130 binle yaklaşık 300 bin arasında tahmin edilen çok büyük bir kuvvetin ilerlemesini durdurdu.
Ocak 1919’da Almanya’ya döndüğünde bir kahraman olarak karşılandı. Temmuz 1919’da Hamburg’un Spartakistlerin eline geçmesini önlemek amacıyla sağcı gönüllülerden oluşan bir birliğe komuta etti. Mayıs 1929-Temmuz 1930 arasında Reichstag (Parlamento) üyesi oldu. Sağcı olmakla birlikte Nazilere katılmadı. Hitler’e karşı muhafazakâr temelde bir muhalefet örgütleme girişimi başansızlıkla sonuçlandı.
lettre de cachet (Fransızcada “kaşeli mektup”), Fransa’da, ancien régime (eski rejim) döneminde, özellikle bir kişinin tutuklanmasını sağlamak amacıyla kullanılan ve altında kralla birlikte bir bakanın da imzası bulunan kral buyrultusu. 17. ve 18. yüzyıllarda yaygın biçimde kötüye kullanıldığından, 1789 États-Généraux’sux\& sunulan şikâyet listesinde öne çıkan konular arasında yer almıştır.
Lettre de cachet’ler kamu düzenini koruma ve devlet kurumlannın düzgün biçimde
işlemesini sağlama gerekçesine dayanarak çıkanhrdı. Bu belgeyle bir kamu görevlisi kraldan herhangi bir kişiyi belli bir süre için tutuklama yetkisini alabilirdi. Savcılar da bir sanığı mahkemeye çıkanlmadan önce tutuklamak amacıyla lettre de cachet isteyebilirdi. Kral, lettre de cachet yoluyla Ğtats-Gin£raux gibi meclisleri toplantıya çağırabilir, bu meclislerin belli bir konuyu tartışmalarını emredebilir ya da istemediği kişilerin toplantılara katılmasını yasaklayabilirdi. Lettre de cachef\eı kuşkulu yabancılann ya da casuslann tutuklanması için de kullanılırdı. Aynca özel kişilere de, başka bir kişiye karşı hukuk yollanna başvurabilmelerini sağlamak için lettre de cachet verilebilirdi.
Leuckart, Rudolf 370
Lettre de cachet uygulaması ancien régime hukukunda, kralın mahkemelerden bağımsız olarak adaleti yerine getirme yetkisini kendi elinde tutmasımn ifadesiydi. Aynı şekilde kralın, mahkemelerin suçlu bulduğu kişilere lettre de grâce (af mektubu) verme yetkisi de vardı.
Lettre de cachet uygulamasına Kurucu Meclis’in kararıyla Mart 1790’da son verildi.
Leuckart, (Karl Georg Friedrich) Rudolf (d. 7 Ekim 1822, Helmstedt – ö. 6 Şubat 1898, Leipzig, Almanya), çağdaş asalakbilimin kurucularından Alman zoolog ve öğretmen. Tenya ve karaciğer kelebeği gibi bazı asalakların karmaşık yaşam çevrimlerini açıklamış, trişinoz gibi insan hastalıklarına çeşitli solucan benzeri türleri kapsayan filumlardan çokhücrelilerin neden olduğunu göstermiştir. Die menschlichen Parasiten (1863-76; İnsandaki Asalaklar) adlı önemli bir ders kitabının yanı sıra birçok bilimsel makalesi vardır.
Daha çok asalakbilim çalışmalarıyla tanınmasına karşın, zooloji alanında başka öncü çalışmalar da yaptı. Örneğin, denizanası gibi knidlilerle denizyıldızı gibi derisidiken-ulerin ortak özelliği olan ışınsal bakışımın, bu iki grup arasında yakın bir ilişkinin kanıtı sayılamayacağım ortaya koydu.
Öğrenim gördüğü Göttingen Üniversitesi’ nin ardından Giessen ve Leipzig üniversitelerinde ders verdi.
Leucobryum, Bryales takımından, nemli ormanlarda ve bataklık arazilerde yetişen karayosunu cinsi. Çapı 1-100 cm arasında değişen, 3-10 cm yükseklikte yastıksı kümeler oluşturur. Su tutabilen bu kümelër kolayca parçalanarak toprak yüzeyine dağılır. Her kümenin kenarındaki dişi bitkilerden eşeysiz olarak yeni bitkiler oluşur; bu, gövde ucunda yer alan yapraklardaki köksü oluşumların toprağa düşerek köklenmesiyle gerçekleşir. Leucobryum türlerinin sivri uçlu mızraksı yapraklan ve güzün olgunlaşan kırmızımsı kahverengi spor kapsülleri vardır.
Leucosolenia, leucoselenia olarak da bilinir, Porifera filumunun Calcispongiae sınıfından boru biçiminde dallanma gösteren sünger cinsi. En basit yapılı süngerler olan askon tipi süngerlerin tniyük bölümünü kapsayan ve geniş bir coğrafi dağılım içinde yaşayan bu cins üyelennin birçok türüne gelgit göletlerinde ve iskele kazıklannda rastlamr.
Leucosolenia türlerinin yüksekliği genellikle 2,5 cm’yi geçmez. Dibe ya da çeşitli sert yüzeylere tutunmalannı sağlayan köke benzer bir yapıyla bağlantılı ince uzun borular biçiminde koloniler oluştururlar. Çok sayıda gözenekten geçerek ortadaki boşluğa giren su, oskulum denen uçtaki geniş delikten dışan atıhr. Su akımını sünger boşluğunu çevreleyen hücrelerin kamçılan sağlar. Gövdenin dış yüzeyini pinakosit denen ince ve yassı hücreler örter, iki hücre katmam arasında yer alan ve mesoglea denen jelatin yapısındaki ara katman içinde genellikle serbest biçimde hareket eden amipsi hücreler ve iskeleti oluşturan üç ya da dört uçlu yıldız biçiminde iğnecikler bulunur. Boru biçimindeki sünger gövdesini destekleyen bu iğnecikler özelleşmiş amipsi hücreler tarafından üretilir.
Yeni süngerler genellikle amipsi hücrelerin oluşturduğu yumurtalardan çıkan serbest yüzme yeteneğindeki kamçılı larvalardan
gelişir. Sünger boşluğuna geçtikten sonra oskulumdan dışan çıkan bu larvalar daha sonra yaşamlannı sürdürecekleri bir yüzeye tutunurlar. L. botryoides gibi bazı türler ise tomurcuklanma yoluyla da üreyebilir. Önce anaç gövdenin üstünde parmak benzeri çıkıntılar yapan bu yeni gelişen bireyler daha sonra koparak bir yüzeye yapışır.
Leucothoe, fundagiller (Ericaceae) familyasından, anayurdu Kuzey ve Güney Amerika ile Doğu Asya olan 50 kadar çalı türünün oluşturduğu cins. Çoğunluğu, genellikle kışın dökülmeyen büyük yapraklan ve pembemsi beyaz renkli çiçekleri nedeniyle süs bitkisi olarak yetiştirilir. Genellikle 1,8 m’ye kadar büyüyebilen bu bitkilerin dallara almaşık olarak dizilen kısa saph ve dişli kenarlı yapraklan vardır. Ağız bölümü beş küçük dişle çevrili olan vazo biçimli çiçekleri dallar boyunca ya da dal uçlannda demetler oluşturur.
Leuenberger, Niklaus, (d. y. 1611 – ö. 6 Eylül 1653, Schönholz bei Rüdersvvil, Bern), İsviçreli köylü önder. Bern’de başlatılan köylü ayaklanmasına (1653) önderlik etmiştir.
17. yüzyılın ortalanna gelindiğinde İsviçreli köylüler kentlerin egemenliğine ve ezici vergilere karşı kararh bir mücadeleye girişmişlerdi. Okuryazarlığı ve yetenekleri sayesinde arkadaşlarının güvenini kazanan Leuenberger, 23 Nisan 1653’te Sumiswald’de toplanan kantonlar arası bir köylü meclisinde hareketin önderliğine getirildi. Mayıs 1653’te 16 bin köylüden oluşan bir birliğin başında Bern’e doğru yürüyüşe geçti. Burada köylülerin istekleri doğrultusunda bazı kazanımlar elde ettiyse de federal kuvvetler kısa bir süre sonra duruma müdahale ettiler. 8 Haziran 1653’te Herzogenbuchsee’de-ki yenilginin ardından köylü hareketi dağıldı. Leuenberger 12 Haziran’da yakalanarak Bern’de kurşuna dizildi.
Leukippos (ü. İÖ 5. yy Miletos ?, Batı Anadolu), Aıistoteles ve Theophrastos tarafından atom öğretisinin kurucusu olarak anılan Eski Yunanlı filozof. Leukippos’un bu öğretiye katkısını en ünlü öğrencisi Demokritos’un katkısından ayırt etmek zordur. Yazılanndan yalnızca bazı parçalar günümüze ulaşmıştır. Megas diakosmos (Büyük Dünya Sistemi) ve Peri nou (Zihin Üzerine) onun yapıtlan olarak kabul edilir. Öğretisi, maddenin yapılan bakımından özdeş olan sonsuz sayıda küçük bölünemez öğeden oluştuğunu öne sürer. Bu atomlar sürekli hareket halindedir; bunlann çarpışmaları ve bir araya gelişleri çeşitli madde bileşiklerini oluşturur. Evren, atomlann çarpışmalarıyla oluşan bir “girdap”tır. Davul biçimindeki Yer, insan evreninin orta noktasındadır.
Leukothea (Yunancada “Ak Tannça”), Yunan mitolojisinde deniz tannçası. Adı ilk kez Homeros’un Odysseia’sında, Odyşse-us’u boğulmaktan kurtarması dolayısıyla geçer. Geleneksel olarak Fenikeli Kadmös’ un kızı İno’yla özdeşleştirilir. Tann Diony-sos’un bebekliğinde onu emzirdiği için Tannça Hera, İno’nun kocası Atnamas’ı(*), bazı anlatılara göre ise İno’yu ya da hem İno’yu hem kocasını delirtir. Athamas, oğlu Learkhos’u, İno da öbür oğlu Melikertes’i öldürür ve cesedini yamna alarak denize atlar. Bunun üzerine deniz tannçasına dönüşen İno Leukothea adını, deniz tannsına dönüşen Melikertes de Palaimos adını alırlar. Ardından, bir yunus Melikertes’in cesedini Korinthos Kıstağına taşır ve bir çam ağacının altına bırakır. Melikertes’i orada
bulan dayısı Sisyphoş, onu Korinthos’a götürür ve onuruna İsthmia Oyunlan’yla kurban törenlerini başlatır. Leukothea’nm Kadmos’la olan bağı, Sami kültürüyle bağ-
Leukothea, Tanrı Dionysos’a içki verirken, alçak kabartma, Laterano Müzesi
Alinari-Art Resource/EB Inc.
lantıh olduğunu düşündürür. Tapınma amacıyla çocuk kurban edilen Melikertes, Fenike tannsı Melkart’la özdeş olabilir.
Leuktra Çarpışması, Boiotia’mn güneyindeki Leuktra Ovasında (bugün Levktra yakınlarında) geçen ve Epaminondas’ın komutasındaki Boiotia ordusunun, Kral Kleombrotos’un komutasındaki Sparta ordusunu yenilgiye uğratmasıyla sonuçlanan çarpışma (İÖ 371). Boiotia ve Atina’nın Sparta’ya karşı İÖ 379’da giriştiği savaşı noktalayan çarpışma, aynı zamanda Spartalı /lopfoes’lerden (ağır zırhlı piyade) oluşan phalanks’m ününü kırmış ve Yunanistan’da Thebai hegemonyasının (İÖ 371-362) kurulmasını sağlamıştır.
Epaminondas’ın Thebaili kuvvetleri 6 bin hoplites’ten ve sayılan tam olarak bilinmeyen süvarilerden oluşuyordu. Hoplites’ler-den oluşan phalanks birliğinin yanaşık düzen içinde süvarilerin arkasında, komutanının da sağ kanatta yer almasına dayalı alışılmış savaş düzenini bir yana bırakan Epaminondas, sol kanadında 50 askerlik saflar halinde yerleştirdiği hoplites’leri orta ve sağ kanadın önüne geçirdi. Üstün Thebai süvarileri Sparta süvarilerini bu phalanks birliğine doğru sürünce, Thebaililerin sol kanadı saldırıya geçerek Spartahlann sağ kanadım çökertti. Bu arada Sparta kralı Kleombrotos da öldürüldü. Tarihçi Kse-nophon, çarpışmada 1.000 kadar Sparta askerinin öldüğünü belirtir.
Leutze, Emanuel (d. 24 Mayıs 1816, Schwäbisch-Gmünd, Württemberg, Almanya – ö. 18 Temmuz 1868, Washington, D.C., ABD), tarihsel konulu resimleriyle ünlü Alman asıllı ABD’li ressam. “Washington Delaware Irmağım Geçerken” (1851, Metropolitan Sanat Müzesi, New York) adlı yapıtı Amerikan tarihine ilişkin bir sahneyi canlandıran en tanınmış resimdir ve pek çok röprodüksiyonu yapılmıştır.
Leutze, 25 yaşına geldiğinde yetenekli bir ressam olarak ünlenmişti. Resimlerinden, özellikle de portrelerinden elde ettiği gelirle Düsseldorf Akademisi’nde eğitim görme olanağı buldu. Yirmi yıl kadar kaldığı Almanya’da özellikle tarihsel konular üze-
rinde durdu ve Amerikan tarihine ilişkin bir dizi resim yaptı. Öyküsel içerikli ve duygusal nitelikli bu resimleri, renkleri ve incelikli ayrıntılarıyla Düsseldorf okulunun son derece özenli üslubunu yansıtır.
Leutze, ABD’ye döndükten (1859) bir yıl sonra Kongre tarafından Washington,
D.C.’de, Capitol’deki bir merdiveni dekore etmekle görevlendirildi. Bu iş için, büyük boyutlu bir kompozisyon olan ve Batı’mn yerleşime açılmasını canlandıran “İmparatorluk Batı’ya Doğru Yayıhyor”u hazırladı (bu resim çoğu kez yanlış olarak “Batı’ya Doğru” [“Westward Ho”J adıyla anılır).
Leuven, Fransızca louvain, Belçika’nın orta kesiminde, Brabant ilinde belediye. Brüksel’in doğusunda, Dyle Irmağı kıyısında yer alır. Bir kanalla Schelde’ye bağlanır. 9. yüzyılda Alman imparatorunun Norman-lara karşı yaptırdığı bir kalenin çevresinde gelişmiştir. Adı, Aşağı Almanca loo (çalılık tepe) ve veen (bataklık) sözcüklerinden gelir. 11. yüzyılda Leuven kontlarının merkezi olarak önem kazanan kent, kontlar Brabant dükü olduklarında (1190) düklüğün başkenti durumuna geldi.
Leuven’de St. Peter Kilisesi, Belçika Inbel
14. yüzyılda önemli bir dokumacılık merkezi ve Avrupa’nın en büyük kentlerinden biriydi. Aynı dönemde soylularla halk arasında bir mücadele başladı. 1379’da belediye binasında 17 soylunun katledilmesi üzerine intikam alma arzusuna kapılan dük, 1383’te kent halkına boyun eğdirdi. Bu yüzden çoğu dokumacının Flandre’a ya da Ingiltere’ye kaçması üzerine kent eski önemini yitirdi; dük de Vilvoorde’ye taşındı ve 26 km batıdaki Brüksel, Leuven’in yerine Brabant Düklüğü’nün merkezi oldu.
Leuven, eski ticari gücüne bir daha ulaşamadıysa da bir öğrenim merkezi olarak yeniden önem kazandı. 1426’da, Fele-menk’in ilk üniversitesi olan Leuven Katolik Üniversitesi burada kuruldu. 1914’te Almanlar kenti yaktıklarında üniversite kütüphanesi de yok oldu. 1921-28 arasında, ABD’li mimar Whitney Warren’m tasan-mina göre yeni bir kütüphane yapıldı.
Hâlâ önemli bir kültür merkezi olan Leuven, aynı zamanda bir tanm pazandır. Başlıca sanayi kollan gıda işleme, mayalı içki, deri eşya, makine ve kimyasal madde imalatı, kerestecilik ve çan dökümüdür.
Başmimar Mathieu da Layens’in yaptığı üç katlı belediye binası, gotik üslubun en tipik örneklerindendir. Pek çok kez onanm geçirmiş olan gotik St. Peter Kilisesi’nde ressam Direk Boüts’un iki resmi ile çoğu Quentin Massys’e ait demir ve pirinç işi ürünler yer alır. Ortaçağdan kalma öteki önemli binalar tüccar loncalanmn eski toplantı yeri olan “Yuvarlak Maşa”, çeşitli kiliseler, iki manastır ve bir béguinage (herhangi bir tarikat ve manastıra bağlı olmayan rahibelerin çekildikleri yer) sayılabilir. Yakınlardaki Kessel-Lo’da bulunan Benedikten manastın Vlierbeek (1127),
tasarımım L.-B. Dewez’in yaptığı kilisesiyle ünlüdür. Heverlee’de 16. yüzyıldan kalma Arenberg Şatosu, Leefdaal’da gene aynı dönemden kalma başka bir şato bulunmaktadır. Nüfus (1983 tah.) belediye, 85.068.
Leuven Katolik Üniversitesi, Belçika’da 1970’te kurulan iki üniversite. Her ikisinin de kökeni 1425’te Leuven’de (Louvain) kurulmuş olan aym adlı ünlü yükseköğretim kurumuna uzanır. Felemenkçe öğretim yapan Katholieke Universiteit te Leuven bugün de Leuven’dedir. Fransızca öğretim yapan Université Catholique de Louvain ise eski Leuven’in 24 km kadar güneybatısındaki Louvain-la-Neuve’de (Yeni Louvain) kurulmuştur.
Leuven Üniversitesi Brabant dükü IV. Jean’m buyruğuyla Papa V. Martin tarafından Paris Üniversitesi örnek alınarak- kuruldu. Felemenkli bilgin Desiderius Erasmus 1517’de Yunanca, Latince ve İbranice öğretmeyi amaçlayan Collegiuın Trilinguae’ nin kuruluş çalışmalanna katıldı. 16. yüzyılda Justus Lipsius ve Gerardus Mercator da üniversitenin öğretmenleri arasında yer aldı. O dönemde Leuven Reform karşıtı düşüncelerin merkeziydi. Fransız Devrimi’ ni destekleyen güçler 1797’de üniversiteyi kapattı. Ama 1834’te Belçika piskoposluğu, Fransızca eğitim yapan bir Katolik üniversitesi olarak okulu yeniden açtı.
1930’larda üniversitede bazı dersler Felemenkçe verilmeye başladı. Daha önce üniversitelerde Felemenkçe kullanımını yasaklamış olan Belçika hükümeti Felemenkçe konuşan nüfusun artan baskısı karşısında 1932’de politikasını değiştirdi. 1969’da öğrenci olaylan ve etnik protesto hareketleri sonunda, üniversite Felemenkçe ve Fransızca eğitim veren iki ayn birim biçiminde yeniden düzenlendi. 1970’te her iki birime de ayn hukuki statü tanındı. Louvain-la-Neuve’deki ilk fakülteler 1972’de kuruldu.
Levalloisien teknik, Tarihöncesi Avrupa ve Afrika kültürlerine özgü bir taş alet üretme yöntemi. Kaplumbağa sırtı biçiminde hazırlanmış bir taş çekirdekten geniş yongalar kopanlarak uygulanır. Yongalar çoğu zaman daha fazla düzeltilmeden bırakılır. Bir yanlan düz, bir yanlan keskin olan bu yongalann deri yüzmek için kullanıldıktan sanılmaktadır. Bazılarının dip bölümlerinde bir sapa bağlandıklarını düşündüren izler vardır. Levalloisien teknik Avrupa’nın birçok yerinde Üçüncü Buzularası Çağ ile onu izleyen Dördüncü (Würm) Buzul Çağı boyunca Acheuleen kültürün yerini almıştır. Afrika’da çekirdek hazırlama yönteminin, Acheuleen kültürün gelişimiyle ilişkili uzun bir geçmişi vardır. Levalloisien teknikle yonga üretimi Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’daki Mousterien kültürlerde çok yaygındır; aynca Afrika’da Pleyistosen Bölüm sonlarında Sahra’nın güneyindeki başka kültürlerde de (örn. Stillbay kültürü) kullanılmıştır.
levalorfan, yapay yollarla elde edilen, morfin ve morfin türevlerine karşıt etki gösteren kimyasal madde. Afyon alkaloitlerinin kullanımı ve bağımlılığı sırasında ortaya çıkan solunum baskılanmasım tedavi amacıyla kullanılırsa da, günümüzde leva-lorfanın yerini nalokson hidroklorür almıştır. Levalorfanm kendisi de solunum baskı-lanmasına yol açtığından, afyon alkaloiti dışındaki uyuşturuculann (örn. barbitürat, anestezik, benzodiazepin) neden olduğu solunum sorunlarında kullanılmamalıdır ; yerinde kullanıldığı zaman da, hastanın solunum yetersizliğine girebileceği göz önünde bulundurulmalı ve gereğinde solunumu ye-
371 Levante
niden canlandıncı önlemler alınacak biçin de hazırlıklı bulunmalıdır. Bunun dışınd; ağızdan alınan çeşitli maddelerin yol açtı zehirlenmelerde kusmayı sağlamak için veı len apomorfinin uzun süreli kusturucu ‘ solunumu baskılayıcı etkisini ortadan ka dırmak için verilebilir. Morfin ve morf türevi bağımhlanna verildiğinde yoksunlı belirtilerine yol açtığı için kronik bağımlı! ğın saptanmasında da kullanılır.
Levant, Akdeniz’in doğu kıyılainndaki i kelere verilen tarihsel ad. Doğu anlammd “güneşin doğması” için kullanılan Fransız< lever sözcüğünden türetilmiştir.
Venedikliler ve öteki Avrupalı tüccarlı aracılığıyla günlük dile giren adın yaygınla ması, Haçlı seferleri sonunda Sur ve Sayd gibi kentlerle ticaretin geliştiği dönen rastlar. Küçük Asya (Anadolu) ve Suriı kıyılannı kapsayan Levant, bazen Yunani tan ve Mısır’ı da içine alacak biçimde gen tutulmuş, bazen de Anadolu aıüamında ] da Ortadoğu ve Yakındoğu’yla eşanlarr olarak kullanılmıştır. 16. ve 17. yüzyıllar« Uzak Levant terimi Uzakdoğu’yu belirtird I. Dünya Savaşı sonrasında Fransa’nın Suı ye ve Lübnan mandalanna verilen Levaı Devletleri adı, 1946’da bağımsızlıklara kavuşan bu ülkeler için günümüzde ( bazen kullanılmaktadır.
levant, Akdeniz’in batı kesimi ile Fransa ^ İspanya’mn güney kıyılannda esen se rüzgâr. Ilık, nemli ve yağmur taşıyıcıdı Orta Avrupa üzerindeki yüksek basınç me kezinin saat ibresi yönünde yarattığı rüzgâ larla, Akdeniz’in güneybatı kesimi üzeriı deki alçak basınç merkezinin saat ibresin ters yönünde yarattığı rüzgârlann birleşm siyle ortaya çıkar. En çok ilkbahar 1 sonbaharda görülür. Doğudan estiği iç Akdeniz’in doğu kıyılanna verilen “Levan adıyla anılır. En yüksek yoğunluğa ulaştı Cebelitank’ta bazen doğu yönünde uçi uçakları neredeyse havada tutar. İspan; kıyılannda iki gün kadar süren sisli havala yol açar.
Levanten, Fransızca levantin (“Doğulu Osmanlı. döneminde, özellikle Tanzim; sonrasında İstanbul’da ve büyük lim; kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşa Müslüman olmayan azınlıklar.
13. yüzyıldan sonra İstanbul’un iş ’ ticaret yaşamında önemli bir ağırlık kaz nan Venedikli ve Cenovalı tüccarlar, kent Osmanlılarca alınmasından sonra da kene lerine tanınan ayncalıklardan yararlanma sürdürdüler. 16. yüzyılda yeni kapitüla yonlann verilmesiyle, bu kesime önce Fra sız, sonra İngiliz uyruklu tüccarlar da kat di. Özellikle İstanbul’un Galata, Haliç gi ticaret merkezlerine, Boğaziçi’ne ve Ad lar’a yerleşen ve çoğunluğu Hıristiyan oli bu azınlıklar, din ve dillerini korumak birlikte evlilik yoluyla yerli halkla akrabal ilişkileri kurdular, zamanla Osmanlı gel nek ve göreneklerini benimsediler. Devlet özel korumasından da yararlanarak önen bir ekonomik güç kazandılar. Farklı uyru larda ve ayn ¿liselere bağlı olmalarıı karşın, çıkar ortaklığına, azınlık psikoloji! ne ve akrabalık ilişkilerine dayanan ort< bir yaşama düzeni oluşturdular.
Bu süreç sonunda İstanbul, İzmir, İske derun gibi önemli liman kentlerinde ’ ticaret merkezlerinde, ne tam Doğulu, ı de tam Batılı, özgün bir topluluk orta; çıktı. Levanten adı verilen bu azınlıklar 1 yüzyıldan başlayarak Osmanlı ekonomisi
Levassor, Émile 372
de ve Avrupa ülkeleriyle siyasal, diplomatik ilişkilerde etkin, çoğu kez de belirleyici rol üstlendiler. Osmanlı uyruğundaki Rum ve Ermenilerden de Levantenlerle özdeşleşmeyi, onlarla aynı ayrıcalıklardan yararlanmayı başaranlar oldu. Bu yeni Levantenler ve aynı doğrultuda çaba gösteren yerli Rum ve Ermeniler, ötekilerden farklarım vurgulamak açısından, Müslümanlar tarafından “Tatlısu Frengi” olarak anılıyordu. Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) Levantenlere yeni ayrıcalıklar getirdi. Levantenler bu dönemde Batı sermayesiyle ortaklıklar kurarak madencilik sektörünü ellerine geçirdiler ve devlet tahvili komisyonculuğuyla büyük ekonomik güç elde ettiler. Osmanlı uyruklarının devlete karşı olan yükümlülüklerinden bağışık tutulmaları, devlet nezdindeki say-
fın konumlan ve AvrupalIlara özenen giyim uşam ve görenekleriyle Osmanlı aydınlan-mn ve Türk milliyetçilerinin tepkisini çektiler. II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra Levantenlerin, özellikle ekonomik etkinliklerini azaltmaya yönelik önlemler alındı. Bunun üzerine birçok Levanten Avrupa ülkelerine ve ABD’ye göçtü. Türkiye’de kalanlar da Cumhuriyet’in ilanından (1923) sonra kapitülasyonlann kaldırılması, iş ve ticaret yaşamına Türklerin egemen olmaya başlamasıyla ayrıcalıklarını ve güçlerini kısa sürede yitirdiler.
Levantenler İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde toplumsal ve kültürel yaşamı önemli ölçüde etkilemişlerdir. “Alafranga” olarak anılan yaşam biçimi Türkiye’ye Levantenlerle girmiştir. Sayılan iyice azalmış olmakla birlikte İstanbul, İzmir, İskenderun gibi kentlerde, günümüzde de bazı Levanten aileler yaşamaktadır.
Levassor, Émile (d. 1844 ? – ö. 1897, Fransa), otomobillerde organlann ve parça-lann temel yerleşim düzenini belirleyen Fransız mucit ve işadamı.
Ağaç işleme makineleri üreten bir şirketi satın alarak işletmeye başlayan Levassor, 1886’da René Panhard ile ortak oldu ve şirketin adını Panhard-Levassor olarak değiştirerek metal işleme makineleri de üretmeye yöneldi. 1890’da Gottlieb Daimler’in otomobil motoru patentlerinin Fransa’daki haklarının denetimini ele geçirmeyi başardı. 1891’de Daimler motoruyla çalışan yeni bir otomobilin tasanınım gerçekleştirdi. O güne değin sürücünün altına yerleştirilen motoru arabanın önüne koyarak, ön tekerleklerin daha iyi bir çekiş kazanmasını sağladı. Aynca kayışlı transmisyon düzeneği yerine, farklı dişlilere geçirildiğinde farklı hız oranlan sağlayan bir kavramadan oluşan şaft-dişli transmisyon (diferansiyel) düzeneğini yerleştirdi. Levassor, şirketinin 1892’de satışa sunduğu otomobillerde, bu buluşlarını ve tasanm yeniliklerini oldukça etkili bir biçimde birleştirdi. Yaptığı araçlar özitme-li biçimde uyarlanmış basit arabalardan çok, gerçek otomobillerin ilkel bir türüydü.
Haziran 1895’te, Paris’ten Bordeaux’ya gidiş-dönüş 1.200 km’lik bir yolda yapılan ve 18 benzinli, buharlı ya da elektrikli arabanın katıldığı yarışı birinci bitirerek, geliştirdiği otomobilin verimliliğini görkemli bir biçimde kanıtladı. Levassor, 1897’de bir yanşta aldığı yaralar sonucunda öldü.
leve bak. şedde
Levellers (İngilizcede “Düzleyiciler”), le velers olarak da yazılır, İngiltere’de, İç
Savaş ve Cromwell Cumhuriyeti döneminde cumhuriyetçi ve demokratik bir akım. Ingiliz burjuva devrimi olarak da bilinen 1640 Devrimi’nin(*) sol kanadında yer almış ve “mülkiyet farklannı ortadan kaldırmaya” çalışmakla suçlanmış, adını da buradan almıştır.
Düzleyicilik akımı 1645-46 yıllannda Londra ve dolaylannda, radikal parlamento yandaşlan arasında ortaya çıktı. Akım içinde yer alanlar egemenliğin kral ve soylulann elinden alınarak Avam Kamarası’na devredilmesini, erkeklere genel oy hakkı verilmesini, parlamentodaki sandalyelerin yeniden dağıtılmasını, parlamentonun her yıl ya da iki yılda bir toplanarak gerçek anlamda temsili bir yasama organı durumuna getirilmesini ve yönetim işlerinin yerel topluluklara bırakılmasını savunuyorlardı. Akımın küçük mülk sahiplerinin çıkarlan doğrultusunda hazırladığı reform programı, yasalar önünde tam eşitliğin sağlanmasını, ticaret tekellerinin kaldı-nlmasını, çitlenmiş arazilerin yeniden ortak kullamma açılmasını, toprak üzerindeki tasarruf haklannm güvence altına alınmasını, zonınlu askerlik ya da askerlere konaklayacak yer sağlama uygulamasına son verilmesini, köklü bir hukuk reformunun gerçekleştirilmesini, ondalık vergisinin kaldınlma-sını, dinsel ibadet ve örgütlenmede tam bir özgürlüğün sağlanmasını öngörüyordu. Parlamentonun bu taleplere karşı takındığı olumsuz tutum, Levellers yandaşlarını doğrudan halk arasında ve Yeni Örnek Ordu tabanında destek kazanmaya yöneltti. Nisan 1647’de ordu tabanında büyük ölçüde Levellers görüşlerinden etkilenen kişiler temsilci olarak seçildi. Komutanlar bu sıradan askerlerin de yer aldığı bir ordu konseyi oluşturulmasına izin vermek zorunda kaldı. Ekim 1647’de Putney’de toplanan konsey, Levellers yandaşlannca hazırlanan ve parlamentonun İç Savaş’ta kazandığı zaferle yıkılan devlet yapısını yeniden düzenlemeyi amaçlayan Halkın Sözleşmesi adlı belgeyi tartıştı. Putney’deki tartışmalann çıkmaza girmesi üzerine komutanlar zor kullanarak orduda disiplini yeniden sağladı. Mart 1649’da John Lilbume ve öteki Levellers önderleri hapsedildi. Levellers birliklerinin Londra’da giriştiği ayaklanma ile mayısta Oxfordshire’da patlak veren daha ciddi bir Levellers ayaklanması da bastınldı. Böyle-ce Levellers akımı örgütlü bir siyasal güç olmaktan çıktı.
Deniz yeşili bayraklanyla Londra sokakla-nnda düzenledikleri gösterilerde coşkulu konuşmalarla askerleri etkileyebilen Levellers yandaşlan, görüşlerini ülke çapında yayamadıklanndan kilisenin ve toprak sahibi soylulann köklü etkisini kıramadılar. Aynca ordunun desteğini de tam olarak sağlayamadılar. Öne sürdükleri görüşler tanmda komün sisteminin kurulmasını amaçlayan Diggersf*) ya da “Kazıcılar” akımına göre daha İlımlıydı. Ama nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan küçük mülk sahiplerinin ve zanaatçılann desteğini kazanmaya yönelik programlannı bu çevrelere ulaştıramadılar.
Levellers yandaşlarının Kitabı Mukaddes öğretileri ve görenekler yerine aklı temel almalan, siyasal düşüncenin gelişmesinde önemli bir aşama olmuştur. Bazı Levellers önderlerinin yazdığı broşürler İngiliz halk edebiyatında düzyazı geleneğinin gelişmesinde önemli bir yer tutar. Akımın bazı toplumsal görüşlen sonradan Quaker’larca benimsenmiştir.
Leven (1. Kontu), Alexander Leslie (d.
y. 1580 – ö. 4 Nisan 1661, Balgonie, Fife,
İskoçya), İngiliz İç Savaştan sırasında parlamento yanlılarının saflannda çarpışan İskoç ordusunun komutanı.
1605’te İsveç ordusuna katıldı. Orta Avrupa’da Otuz Yıl Savaşlan (1618-48) sırasında
Leven, kimliği bilinmeyen bir sanatçının portre çalışması, iskoçya Ulusal Portre Galerisi, Edinburgh
Scottish National Portrait GaHery, Edinburgh
üstün başan gösterdi. İsveç kralı II. Gustaf ın yönetimi sırasında mareşal oldu. 1628’de imparatorluk komutanı Wallenstein’e karşı Stralsund’u başanyla savunarak ün kazandı. 1637’de İskoçya’ya döndüğünde, Presbi-teryen İskoçya Kilisesi yerine Anglikan KiÜsesi’ni geçirmeye çalışan Kral I. Char-les’ın girişimleri nedeniyle ülke kargaşa içindeydi. Presbiteryen Kilisesi’ni savunmaya hazır olan Leslie İngiltere ile İskoçya arasındaki I. ve II. Piskoposlar savaşlannda (1639 ve 1640) İskoçya ordusuna komuta etti. Ağustos 1640’ta Ingiltere’nin kuzeydoğusunu işgal etti ve burayı savaşın sonuna değin elinde tuttu. I. Charles Leslie’yi kendi safına çekmek amacıyla ona Leven kontu ve Lord Balgonie unvanlannı verdiyse de (Ekim 1641) Leven, kralı desteklemeyi reddetti.
1642-43’te İrlanda’daki Katolik ayaklanmacılara karşı gönderilen İskoçya birliklerine komuta eden Leven Ocak 1644’te parlamento yanhlanna yardım için İngiltere’ye gönderilen ordunun komutasını üstlenmek üzere İskoçya’ya döndü. 1644-45’teki seferlerde önemli bir rol oynadı. Mayıs 1646’da I. Charles, Nottinghamshire’daki Newark’ ta Leven’e teslim oldu. Leven Ocak 1647’de kralı parlamentoya teslim ettikten sonra İskoçya’ya döndü ve etkin görevden çekildi. 1648’de İskoçyah kralcıların İngiltere’ye askeri birlikler göndermelerini önleyemedi.
I. Charles’ın Bağımsızlarca (Radikal Püri-tenler) idam edilmesi üzerine Kral II. Charles’ı destekleyen kralcılara katıldı. 1650-51’de, Oliver CromweU’in işgal ordusuna karşı İskoçya’yı savunan kuvvetlere komuta etti. Ağustos 1651’de Alyth’de İngiliz birliklerince yakalandı ve 1654’e değin tutuklu kaldı.
Leven Gölü, İskoçya’nın Tayside ilinde, Perth-Kinross ilçesinde alabalıklanyla ünlü göl. Yaklaşık. 5 km çaplı kaba bir daire biçimindedir. İskoçya’mn en sığ göllerinden biridir; ortalama derinliği ancak 4,5 m’yi bulur. Doğa koruma alanı olarak düzenlenmiş olan göl ördekler için dinlenme, kış aylannda da kazlar için tüneme yeridir. Bir Salmo trutta’mn bir alttürü olan kahverengi alabalık ya da Leven Gölü alabalığı dünyanın çeşitli yerlerindeki sulara götürülerek yaygın biçimde üretilir.
Göldeki yedi adanın en büyüğü olan St. Serf, 1150’de St. Andrews Augustinusçulan için yapılmış bir manastırın kalıntılarını banndınr. Castle Adasında aralannda İskoçya kraliçesi Mary’nin de bulunduğu birçok ünlü Kişinin hapsedildiği, 14. yüzyıl
sonlarında yapılmış bir şatonun kalıntıları vardır. Tahttan feragat belgesini 1567’de burada imzalayan Mary’nin 1568’de kaçışı
Leven Gölü üzerinde uçan yaban kazları
David ve Katie Urry-Bruce Coleman Ltd.
sırasında göle atılan şato anahtarları 300 yıl sonra bulunmuştur.
Levend, Agâh Sırrı (d. 26 Ocak 1894, Rodos – ö. 28 Ekim 1978, Ankara), edebiyat tarihçisi. Türk dil ve edebiyat tarihini bilimsel bir yaklaşımla incelemeye çalışmıştır. Darülfünun-ı Osmani Edebiyat Medre-şesi’ni bitirdi (1919). 1922’de kurduğu Özel İstiklal Sultanisi’nde ve İstanbul Erkek Lisesi’nde (bugün İstanbul Lisesi) edebiyat öğretmenliği yaptı. 1935’te Eminönü Halkevi başkanı oldu. 1939-46 arasında Aydın milletvekili olarak TBMM’de bulundu. 1947’de Gazi Terbiye Enstitüsü’nde edebiyat öğretmeni olarak çalışmaya başladı; 1949’da emekliye ayrıldı. İnönü Ansiklope-disi’nin (sonradan Türk Ansiklopedisi) çalışmalarına genel sekreter olarak katıldı (1945-51, 1961-63). 1949’da Türk Dil Kurumu (TDK) Yönetim Kurulu üyesi oldu.
Levend
Ara Güter
1951’de yapılan olağanüstü kurultaydan sonra 1960’a değin kurumun genel sekreterliğinde bulundu. Bu dönemde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde edebiyat tarihi dersleri de verdi. 1963-66 arasında TDK başkanlığı yaptı.
İlk yazısı Konya’da çıkan Babalık gazetesinde yayımlanan (1913) Agâh Sun, gençlik yıllarında edebiyatın çeşitli türlerinde yazdı. Acılar (1928) adlı romanından sonra daha çok edebiyat araştırmalarıyla edebiyat tarihi çalışmalarına yöneldi. Mehmet Servet (Berkin) ile birlikte Felsefe ve İçtimaiyat (1927-30) dergisini çıkardı. Araştırma yazılarının büyük bölümü Eminönü Halkevi’nin yayın organı olan Yeni Türk dergisinde, eğitim, toplumbilim ve edebiyat alanındaki yazılan Ulus, Türk Dili, Son Posta, Vakit, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten gibi yayın or-ganlannda çıktı.
Agâh Sim Levend özenli ve ciddi çalışma-lanyla geniş kapsamlı ve ilgi çekici edebiyat tarihi araştırmalan yayımlamış, edebiyat tarihini kişilerin tarihi olmaktan çıkarmak amacıyla kişileri edebi türlerin gelişimi içinde incelemeye önem vermiştir. Başlıca yapıdan arasında Edebiyat Tarihi Dersleri (1931-38, 3 cilt), Maarifimiz ve Milli Terbiyemiz (1940), Eserler ve Şahsiyetler, Tahlil ve Tenkit (1940), Nâbi’nin Surrıamesi (1944), Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Safhaları (1949; 2. bas. Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, 1960), Gazavat-nâmeler ve Mihaloğlu Ali Bey’in Gazavat-nâmesi (1956), Türk Edebiyatında Sehr-engizler ve Şehrengizlerde İstanbul (1958), Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnun Hikâyesi (1959), Tarih Boyunca Türk Dili (1961), Hüseyin Rahmi Gürpınar (1964), Ali Şir Nevaî (1965-68, 4 cilt), Şemsettin Sami (1969), Türk Edebiyatı Tarihi (1973, 1. cilt) sayılabilir.
Levendoğhı, Tarık, asıl soyadı sevenler (d. 9 Eylül 1913, İstanbul – ö. 8 Eylül 1978, İstanbul), sahne tasanmcısı ve yönetmen. Ankara Devlet Tiyatrosu’ndaki tiyatro ça-lışmalarının yanı sıra çevirileriyle de tanınmıştır. Soyadını kayınpederi Agâh Sırn Levend’e beslediği sevgi nedeniyle değiştirmiştir. Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde resim eğitimi gördü. Daha sonra İtalya’ ya gitti ve Milano’daki Brera Güzel Sanatlar Akademisi’nde sahne tasanmı okudu. Dönüşünde bugünkü Devlet Tiyatrolan’nın temelini oluşturan Tatbikat Sahnesi’nde teknik müdürlük görevine getirildi (1940). Bir yandan Tatbikat Sahnesi’nde birçok oyunun sahne tasanmlanm yaparken, bir yandan da yönetmenliği denedi. Aynı yıllarda başladığı Ankara Devlet Konservatuva-n’ndaki öğretmenliğini 1963’e değin sürdürdü.
Levendoğlu, Devlet Tiyatrolan’ndan başka İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan’n-da, Dormen, Gen-Ar ve Site gibi özel topluluklarda da çalışmalar yaptı. 1951’de Chicago Uluslararası Fuan’ndaki Türk Pav-yonu’nun dekorasyonunu gerçekleştirmek üzere ABD’ye gittiği sırada Chicago’daki DePaul Üniversitesi’nde bir süre dekor ve kostüm dersleri verdi. Anıtkabir’in tavan freskleri ve Ankara’daki Yeni Sahne’nin düzenlemesi de Levendoğlu’nundur. Levendoğlu C. Goldoni, T. Wilder, P. Levi, D. Fabbri, H. Leonard, L. Pirandello gibi yazarlardan oyunlar çevirmiş, çalışma-lanyla yurtiçinde ve yurtdışında birçok ödül kazanmış, 1970’te Türk-İtalyan kültür ilişkilerine katkılanndan ötürü İtalyan Cumhurbaşkanlığının “Cavaliere” nişanıyla ödüllendirilmiştir.
Levene, Phoebus (Aaron Theodor), asıl adı FtşEL aaronovİç levîn (d. 25 Şubat 1869, Sagor, Rus Çarlığı – ö. 6 Eylül 1940, New York kenti, ABD), nükleik asitlerin araştınlmasma öncülük eden Rus asıllı ABD’li kimyacı.
Levene 1891’de Petersburg Çarlık Tıp Akademisi’nden tıp doktoru olarak mezun olduktan sonra, ülkedeki Yahudi düşmanlığından kaçarak New York kentine yerleşti. Orada hekimlik yaparken Columbia Üniversitesi’nde kimya öğrenimi gördü ve çalısmalannı kimya üzerinde yoğunlaştırdı. 1905-39 arasında Rockefeller Tıp Araştırmalan Enstitüsü’nde çalıştı.
Levene hemen hemen bütün organik bileşikler üzerine araştırma yaptı, ama nükleik asitler üzerine yaptığı araştırma bunlann en önemlisiydi. Nükleik asit molekülünün te-
373 Lever, Charles James
mel yapı taşlan olan nükleotitleri ayırmayı başardı ve 1909’da ribonükleik asit (RNA) molekülünden beş karbonlu bir şeker olan D-riboz’u ayırdı. Yirmi yıl sonra da D-riboz’dan bir oksijen atomunun çıkmasıyla oluşan ve dezoksiribonükleik asit (DNA) molekülünün bir bölümü olan 2-dezok-siribozu buldu. Levene aynca nükleik asit bileşenlerimi! nükleotitleri nasıl oluş-turduklannı ve nükleotitlerin bir zincir biçiminde nasıl birleştiklerini de belirledi. Levene çalışmalanna başladığında, nükleik asitlerin önemi bilinmiyordu, ama sonraki buluşlarla DNA ve RNA’nm kromozomla-nn temel bileşeni olduğu ve yeni döllere kalıtsal bilgiyi aktardığı anlaşıldı.
levent, Osmanlı Devleti’nde donanmadaki bir sınıf askere (gemi leventleri) ve eyaletlerin güvenlik işlerinde görev alan paralı milislere (kara leventleri) verilen ad. Donanma ya da gemi leventleri, kıyı bölgelerinden alınan Türk gençlerinden oluşurdu. Aralannda levend-i Rumi denen az sayıda Rum genci de bulunurdu. Paralı deniz piyadesi durumundaki leventlerin silahlan tüfek, kılıç ve mızraktı. 17. vüzyılın ikinci yansında serbest leventler de (korsanlar) donanmaya alınmaya başladı. Ellişer kişilik bölükler halinde bir ocak oluşturan gemi leventlerinin disiplini ve eğitimi için 1793’te bir kanunname çıkanlarak Levent Çiftliği kuruldu. Bir bölümü tımarlı olan leventlerin deniz savaşlannda istenen başa-nyı gösterememeleri üzerine kalyoncu(*) sınıfına ağırlık verildi ve 19. yüzyılın başında leventlerin yerini tümüyle kalyoncular aldı. Geleneksel giysileri kırmızı berata (başlık), kollu beyaz gömlek, kırmızı yelek, san kuşak, dizkapağı üstünde kalan mavi kısa şalvar olan leventler, bellerinde de bıçak taşırlardı. Donanmanın İstanbul’da bulunduğu zamanlarda Üsküdar, Galata, Beşiktaş, Eyüp ve Hasköy’deki kışlalarda ban-mrlardı.
Celali Ayaklanmalan sırasında ortaya çıkan kara leventleri, beylerbeylerinin kapı halkı(*) içinde yer alıyordu. Kadroları dağılınca kapısız leventat denen çetelere katılıyorlardı. Osmanlı yönetimi, Anadolu’daki toplumsal düzeni bozan levent olaylarını önleyemeyince, bunlan paralı asker olarak orduya alma yoluna gitti. Miri levent denen bu askerler, cephe savaşlarına ve sınır kalelerine gönderilmeye başladı. Ama Anadolu’daki levent eylemlerinin gene de önü alınamadı ve 1776’ da bir fermanla leventlik yasaklandı. 1790’larda daha köklü önlemlere başvurulunca, leventlerin bir bölümü Akkâ valisi Cezzar Ahmed Paşa’ya sığındı; yakalananlar da öldürüldü.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*