DÖLE GÖRE AYIKLAMA.

DÖLE GÖRE AYIKLAMA.

Sonraki kuşakların niteliğinin sınamasına dayandırılır. Bu yöntem, sonraki kuşakların testi ya da döl testi olarak adlandırılır. Bu test, açığa vurulmayan bir yatkınlık için (sözgelimi, iyi süt veren bireylerin elde edilmesi) ya da daha başka amaçlar (sözgelimi, yapay döllenme için bir boğa seçimi) doğrultusunda hayvan seçimi söz konusu olduğunda oldukça yararlıdır.
Sürü hayvanları için ayıklama yöntemi seçimi her zaman kolay değildir. Gerçekten de nitelikler o kadar çoktur ki, bunların tümüne yönelik iyileştirme (ya da ıslah) hem yavaş hem de güç olur. Her nitelik, birbirini izleyecek biçimde ayıklanmak üzere ya da birçok nitelik birbirinden bağımsız olarak iyileştirilmek üzere seçilebilir; her biri için bir eşik değer saptanır ve bunun altındaki bireyler elenir. Aynı biçimde, birçok nitelik üstünde, ama eleyici düzeyde olmayan bir ayıklama yapan toptan değerlendirme yöntemi de uygulanabilir. İyi bir not kötü bir notu dengeler, sonuçta yalnızca bütü-
nün düzeyi göz önüne alınır. YETİŞTİRME
Damızlığın seçimi gerçekleştikten sonra, yetiştirici yetiştireceği hayvanin özel koşullarına, arı ırk mı yoksa çaprazlamayla elde edilmiş ırk mı olacağına karar verir.
Arı ırk yetiştirmenin birçok üstünlüğü vardır: Irk, ortama ve iklime bölgesel olarak uyarlanır; burada türdeş bir sürü söz konusudur; ırkın soy kütüklerine başvurulabilir. Buna karşılık, an ırk yetiştirmenin sakıncaları, arasında, belli bir grupta, var olmayan nitelikleri yar atamamak, ani iktisadi değişikliklere, pazarlardaki yeni koşullara uyarlanamamak, kimi ırkların azlığı, vb. sayılabilir.’Arı ırkta, üç tip çiftleşmeye başvurulur: Yakın akrabalar arasında (ana-oğul, baba-kız, kızkardeş-erkek kardeş birleşmesi) çiftleşme; uzak akrabalar arasında (yeğenlerin birleşmesi) çiftleşme; hiçbir i akrabalığı olmayan, ama her biri ayıklama sınamalarından geçirilmiş bulunan hayvanlar arasındaki çiftleşme.
Çaprazlamayla yetiştirme aynı türden ama,her biri ilgi çekici özellikler gösteren farklı ırklardan olan damızlıkları çiftleştirmekten oluşur. Yavrular melez’dir (ırklararası melez). Bunlar kendi aralarında ve ana babalarının
4599
Üstte, sağda: Dizkapağına kadar uzun tüyleri, çok büyük bir kaba yelesi olan ve katır doğuran bir kısrak.
Solda:
Kısraklara doğum sırasında yardım etmek gerekir. Resimlerde yukarıdan aşağıya doğru bir tayın doğumunun çeşitli evrelerinden görüntüler izlenebilmektedir:
1. Doğumun başlangıcında, yetiştirici kısrağa yardım eder;
2. Doğumdan birkaç dakika sonra, ana, tayı temizlemek için yalar;
3. Yeni doğmuş yavru ayağa kalkar; 4. Daha sonra ahırda anasına yakm bir yerde samanların üstünde yatar.
ırklarıyla döllenebilirler. Bu, genlerin baskınlığına bağlı elverişli nitelikleri daha belirginleştiren ilgi çekici bir yöntemdir. Sonuçlar, birinci döl melezler için iyidir. Ama, onun ötesinde niteliklerin ayrıldığı ve homojenliğin kaybolduğu görülür; damızlıklar da artık güvenilir olmaktan çıkar. Türlerarası melezleme, farklı türlerden olan damızlıkları çiftleştirmeden oluşan bir yetiştirme yöntemidir. Çoğu kez dayanıklı ve güçlü olan bu tür-lerarası melez, ya kısır ya da az verimli olur. Sözgelimi (kısrakla eşeğin çiftleşmesiyle doğan) katır ve (dişi eşekle aygırın çiftleşmesinden doğan) bardo.
BESLENME
Yem oram, yavruların büyümesini, yetişkinin sağlıklı kalmasını, damızlık dişilerin karnındaki dölütün gelişme-
sini ve et, süt, yumurta, y bi üretimi sağlayacak güç Çeşitli besin kategorileri lar basit besinler ya da gl lu besinler (ya da protil besinler (protit ve glusıt) leşik besinler (aynı zama sel tuzlar ve vitaminleı basit besinlerin karışımı); lar yönelik oldukları haj rekli tüm besinleri sı tamamlayıcı bileşik besi Hayvan besleme, belirli} kesin bir biçimde düzenle re basit besinler (tahı yumrular, şeker ve damı larının artıkları olan seb lerin etli yerleri ve posa meyve küspesi, melas, 1 taneleri ve kabukları, m; küspeler, et unu, balık u süt ve sütün alt ürünleı dört bileşik besin kategoı lir: Eksiksiz (ya da tam) t ler ve tamamlayıcı bileşil başka % 20’den çokmad ren madensel tuz bileş 20’den çok melas ve % 2 densel tuz içeren melas Bu besinlerin ambalajla] ya sürülecekleri sırada ni ve hangi hayvan landıklarını belirten e piştirilir. Ek yitamin içer man bunlara vitaminli de yükseltgenmeyi önleyici e şitli ilaçlar, antibiyotikl maddeler de katılabilir. 1 muzlar ya da danalar içiı hemen hemen bütün bes yotiklidir.
YAŞAM YERLERİ
Yetiştirilen hayvanların ’
rindeki sağlık koşullaruun gözetimi gerekir. Yapılar, hayvan başma düşen alan, havalandırma, aydınlatma, sıcaklık düzenlemesi, nemliliğe karşı yalıtım, temizleme kolaylıkları, dolaşan, besin dağıtımı, vb. bakımından İdini ilkelere uygun olmalıdır, ayrıca bunların yılda bir kez ve her bulaşıcı hastalıktan sonra mikroptan arındırılması gerekir. a
İsveçli ressam, desinatör ve gravür-cü (Mora, İsveç, 1860-Stoekholm, 1920).
Önce heykel ve suluboya çalışmaları yapan Anders Zora, daha sonra uzun süre (1888-1896) Paris’te kaldı ve orada yağhboya portreler, nüler ve günlük yaşantıdan sahneler gerçekleştirdi; bu yapıtlarında canlı ışık oyunlarına, anlık görüntülere yer verdi; aynı özelliklere, şiddetli karşıtlık etkilerinin belirginleşmesine yol açan tarama çizgiler tekniğiyle gerçekleştirmiş olduğu gravürlerinde de başvurdu.
Doğduğu kente döndükten sonra, yapıtlarında özellikle halkın yaşamından
aldığı kesitlere yer verdi. Ayrıca XIX. yy. sonu doğalcılık doğrultusunda Mora yöresini betimleyen manzaralar ye kırsal yaşama özgü sahneleri konu alan yapıtiar gerçekleştirdi; bu çalışmalarında, özellikle canlı renklere, belirgin rölyeflere olan merakı açıkça görülür.
Zom’un gerçekleştirmiş olduğu çok sayıda gravür arasında özellikle, anlatım gücü ve uzun tarama çizgilerindeki kesinlikle dikkati çeken sanatçı portreleri (Verlaine’in Portresi, E. Re-nan ’m Portresi, Rodin ’in Portresi) vardır. Yapıtlarıyla ilgi gören bu İsveçli sanatçının Mora’daki malikânesinde bir Zora Müzesi açılmıştır. ■
460] İngilizler ülkeyi 1887’de ilhak ettiler. • 1897’de Natal’a kattılar. 1905’te bir vergi sorunundan ötürü son büyük ayaklanma çıktı. O tarihten sonra Zu-lularm (4 milyon dblaylarında) bir bölümü Güney Afrika Cumhuriyeti’nin zencilere ayırdığı bantüstanlarda ya-
şamaya başladılar: geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlıyorlardı ama nüfus artışları yüksek olduğundan, toprakları yetersiz kalıyordu.
Natal kıyısının şekerkamışı plantasyonlarındaki işçilerin bir bölümü de ene Zululardan oluşur; ayrıca Dur-
ban gibi büyük kentlerde ;tpplf lardır. Afrika Ulusal Kongresi’ı deri olan, şiddete başvurmadı eşitliğini sağlamak için çaba 1 yan ve kendisi de bir Zulu olan Luthuli (1898-1967) 1960’ta Nol rış Ödülü’nü almıştır.
İspanyol ressamı (Fuente de Cantos, 1598-Madrid, 1664).
Portekiz ve Andalucia yakınlarındaki Badajoz ilinde yetişmiş olan Francisco de Zurbaran, çıraklık dönemini (1614-1618) Sevilla’da, babasının kendisini yerleştirmiş olduğu ressam Ped-ro Diaz de Viîlanueva’nın yanında geçirdi. Doğduğu ilĞ döndükten sonra, Llerena’ya yerleşen, orada evlenen Zurbaran, çalışmalarıyla ün yaparak, Sevilla-daki üç dinsel kurumun ilgisini çekmeyi sağladı ve buralardan sipariş aldı. San Pablo dominiken manastırı için önce 1626-1627 arasında Aziz Dominicus’un Öyküsü’yle ilgili on dört sahne hazırladı (Sevilla’daki Magdalena Kilisesi’nde saklanan ikisi dışında geri kalanlar kaybolmuştur); ayrıca Kilise Babalan’yla ilgili
yedi portre (üçü Sevilla Müzesi’nde-dir) ve bir Çarmıha, Gerilmiş İsa (1627, Chicago, Art Institute) gerçekleştirdi.- Daha sonra Sevilla’daki bir manastırın avlusunu süslemek amacıyla çeşitli tablolar ve yapıhş tarih-. leri 1628 ile 1630 yılları arasına ras-layan çeşitli yapıtlar gerçekleştirdi. Son olarak Aziz Buenaventura Kole-ji’nde İhtiyar Herrera (Herrera el Vi-ejo) tarafından yapımına başlanmış olan bir dizi resim çalışmasını tamamladı.
Sanatçının üç önemli yapıtı bu çevrime aittir: Aziz Buenaventura ve Melek (Dresden Müzesi), Lyon Konsili ve Aziz Buenaventura ‘nın Bedeninin Teşhiri (Louvre Müzesi). Son derece gerçekçi biçimde yapılmış olan bu kompozisyonlar, aynı zamanda mane-
vi yaşamla ilgili izler taşır ve 2 ran’ın henüz otuz bir yaşmd elindeki tüm olanaklara egemer ğunu doğrular. Olası bir tene (karanlıkçılık) etkisi (sanat tari ri bu konuda düşünce birliğine mamışlardır ve bu soruna kes çözüm bulunamamıştır).hatta doğrusu Ribera ve Velazquez a ğıyla Caravaggio’nun. etkisi sana yapıtlarında gerçek olarak k( göstermişse de, büyük ölçüde lenmiş, hatta aşılmıştır. Ününün giderek artması bu Est duralı sanatçının 1629’da Sevill resmi bir çağrı almasını sağlad lece Zurbaran’ın “Sevilla döl (1629-1640)başladı ve bu,sanat mmdaki en önemli dönem oldu. kavunları, Portakallar ve Gül{C<
la yakmıanj için dit çevrim gerçekleş- karşılık 1*638-1639 arasında Guadi
tirdi; bu çevrime ait çalışmalardan bi- pe Hieronimitleri Manastın (Estreı
ri olan Aziz Hugo Rahipler Yemekha- dura) için gerçekleştirmiş olduğu
nesinde (1633’e doğru, Eyalet Müze- tün, ük yapıldığı yerde kalmıştır,
si, Sevilla) belki de, kesin, bilgi yüklü 1625’te evlendiği Beatriz de Moral
olmaktan dolayı.da biraz katı (çünkü in 1639’da ölümü üstüne ikinci kez
sanatçının çok yalın olan kompozisyo- kalan Zurbaran İ644’te 28 yaşın
nu, uzamın hemen hemen mimari bir ki dul bir kadınla evlendi. Ama o
anlayış içinde algılanarak kullanıl- nemlerde İspanya ciddi bir iktis
masına dayanır) bir sanatın ulaşmış bunalım içindeydi. Üstelik zevkle:
olduğu en iyi düzeyi sergiler. Murillo’nun yararına bir gelişme
muştu. Evlilik yükünü de üstlen:
MURİLLO ÎLE REKABET olan Zurbaran, boş yere yapıtları
daha esnek ama aynı zamanda
1634 yılı sanatçının yaşamında bir ko- yapmacıklı bir hava vermeyi ve r;
pukluk niteliği taşır. Madrid’e çağrı- binin üslubuna yakın bir üslubu ka
lan Zurbaran, Velazquez, Alonso Ca- ettirmeyi denedi: Bir Dikenli Taç
no ve o sıralarda adı sık duyulan bir- Yaralanmış Çocuk İsa (Sevilla Mi
kaç İtalyan ressamıyla birlikte Buen si); Aziz Yusuf’a Taç Giydiren İsa |
Retiro’nun dekorasyon çalışmalarına villa Müzesi). Ama bu yapıtlar,
katıldı; ama krallık sarayı için Her- Cuevas’ta ya da Guadalupe’taki ya
kül’ün İşleri [Prado) ve Cadiz Savun- larrn plastik güzelliğinden çok uz
ması gibi çalışmaları sanatçının savaş tı.
temaları ve mitoloji sahneleri işleme- Zurbaran artık büyük çevrimler y
ye pek yatkın olmadığım gösterir. maya girişmiyor ve ürünlerini Lî
1636’da Sevilla’ya dönen Zurbaran, Amerika’ya kaydırmaya çalışıyo:
yeniden bir manastır için çalışmaya (gerçekten de ölümünden sonra bı
koyuldu. 1637’de jerez de la Fronte- daki etkisi güçlenmişti); 1658’de M
ra Manastın rahiplerinin sipariş ver- rid’e giden ressam, sanat yaşam
diği resim dizisinin yapımına başladı yoksulluk ve unutulmuşluk içinde
ve bunları 1639’da tamamladı. Söz ko- kentte tamamladı; üstelik kolaya
husu yapıtlar günümüzde Grenoble çan sanatlarıyla barok modasına!
Bonacossi koleksiyonu, 1633, Floran- (dört tablo: Tebşir, Sünnet, İsa ‘mn Do- lanan Madridli genç ressamların
sa) gibi natürmortlardan sonra, Tri- ğuşu ve Epiphaneia), Cadiz ve New kabetinden de kendini kurlaramad
ana’daki Las Cuevas Manastın (Sevil- York gibi kentlere dağılmıştır. Buna 1664’te öldü.
Izürafa Çiftparmaklılar (Artiodactyla) takımı-
nın zürafagiller (Giraffidae) ailesinden memeli hayvan.
Boynunun uzunluğu sayesinde yüksekliği 5,50 m’ye ulaşan zürafa, bu özelliğiyle bütün öbür memelilerden ayrılır. Zürafanın başında deriyle örtülü iki küçük boynuz ve gözlerinin arasında, tam ortada bir şişkinlik bulunur. Tüylerine göre şu iki alttür ayırt edilir: Tüyleri açık renk ve sarı benekli olan benekli zürafa (Giraffa Camelopardalis Camelopardalis) ve daha kızıl renkli olan tüyleri belirgin bir biçimde beyaz çizgilerle bölünmüş olan ağsı benekli zürafa (Giraffa Camelopardalis reticulata).
Zürafaların yaşam yeri, Cape Town’a kadar uzanan Afrika savanalarını kapsar. Bu alanda 10-30 bireylik küçük sürüler halinde, ağaçlan, özellikle de dikensi yapraklı akasyaları yiyerek yaşarlar. Uzun boyunları zürafalara bu açıdan kolaylık sağlar, ama suyu
[luiuju su içmen için … ,, . , w
fan ayaklarım iki yana ancak on ayaklarım ıkı yana doğru
mok z°rundadır. açarak içebilirler. Zürafa, koşarken
Smzîrianan ¿^zürafa ay™ yandaki ayaklarını, aynı anda
görülüyor, ileri doğru fırlatan ve hızlı koşan bir
-O
‘ Yüksekliği 3 m‘den 5,50 m’ye kadar olabilen, ağırlığıysa 500 kiloyu bulan zürafa, özellikle akasya yaprakiarıylı beslenir.
hayvandır. Başlıca düşmanı aslandır. Günümüz doğasında zürafagille-rin ikinci bir cinsi olan okapi (Okapia johnstoni) vardır. Hayvanbilimcile-rin, ancak 1900 yılında tammış oldukları bu garip hayvan, Zaire’nin doğu kesimindeki ormanlarda yaşar. Esmer tüyleri, beyaz yanakları ve çiz-
gili bacakları vardır. Omuzbaşına kadar olan yüksekliği 1,60 m’ye erişir. Okapi, kimi hayvanat bahçelerinde görülebilen ve bazen buralarda üre-yebilen bir hayvandır. Gerçek bir “yaşayan fosil” olan okapi, Üçüncü Za-man’m bazı zürafagillerine yakın özellikler gösterir.
Miyosen’de, Yunanistan’daki; lere çok yakın olan Samotheriı ortaya çıkmış bulunan bu aile Avrupa ve Asya’da yerleşmiş, sonra da Afrika’ya çekilmiştir düncü Zaman Hindistanı’nm herium’unun dört boynuzu v&
Zürih
İsviçre’de kent (351000 nüf; banliyölerle birlikte 840 310 nüf; 1991). Nüfusu açısından İsviçre’nin en önemli kenti olan Zürih, Zürih gölünün kuzey uç noktasında yer alır.
ÖNEMLİ BİR KAVŞAK
Zürih’in gelişmesi, coğrafi ve tarihsel koşulların sonucudur: Kent, bir yandan, Sankt Gotthard geçidi aracılığıyla Alpler’in açılma noktasında ve Ren vadisi yakınlarında yer alır; bu durum kente, Ren bölgesi ülkelerinden İtal-
ya’ya ve Alsace’tan Avusturya’ya doğru önemli bir kara ve demiryolları kavşağı özelliği kazandırır. Öte yandan, ticaret ve el sanatları burjuvazisinin otoritesi, burada, öbür İsviçre kentlerinden çok daha önce, XII. yy’da ortaya çıkmıştır. Daha sonra, 1525’ten sonra reformcu Zwingli tarafından kurulan teokrasi rejimi döneminde sanayi alanındaki işlevi gelişmiş ve bu işlev, girişimleri, XIII. yy’dan kalma dokuma sanayisini (ipek işçiliği, daha sonra da pamuklu dokumacılık) canlandıran çok sayıda Pro-
4606
testam Zürih’e çekmiştir. XIX. liberal kapitalizmin ¡¿kelerini 1 semiş olan bir işadamları i kentte, demiryolu taşımacılığı: makine sanayisinin gelişmesine bir sanayi imparatorluğu kurm
BÜYÜK BİR SANAYİ MERKE!
Günümüzde, Zürih’in sanayi ge si, İsviçre iktisadına paralel ı yükselen bir eğri izler. Zürih’tı yün ve özellikle pamuk işlenir; cılık ve hazır giyim sanayileri
Limmat ırmağının nhttmları Ve üstünde Ilans Watdmann ‘m tOrtaçağ’da Zürih‘in belediye başkanı) at sırtındaki bir heykelinin yer aldığı ■ ifünsterbrücke ! koprusu. Fotoğrafın i solundaki iki kule, İsviçre’de yapılan en Kiyük dinse! roman i yapısı Grossmünster , kaledrali’nin (1100-i’ 1125‘e doğru)
£ kuleleridir.
y.iirih’in eski kent 1 kesiminde bir sokak.
Zweig
an Zweig
jgjİ
olarak bu ürünlerin işlenmesi sonucunda oluşmuştur.
Metalürji sanayisi, en önemli sanayi kesimidir: Dokuma makineleri ve demiryolu gereçleri (elektrikli lokomotifler) en eski dallardır. Buna giderek başka etkinlikler de eklenmiştir: Diesel motorları; sanayi araçları; hidrolik gereçler (türbinler) ve elektrikli gereçler (alternatörler). Son gelişmeleri oluşturan kimya sanayileri, kâğıtçılık, sabun fabrikaları, kauçuk imalathaneleri, silah sanayisi ve besin sanayileri de oldukça önemli etkinlik alanlarıdır.
Zürih’in sanayi işlevine bir de İsviçre’nin en büyük bankacılık ve finans
merkezi olması eklenir; bu iki alan« ki etkisi, bütün Batı dünyasına ya lir. Kent aym zamanda Alman İsv resi’nin düşünce merkezidir: Ünivı site; Federal Politeknik Okul (Po technikum); müzeler; basm ve yay: vb.
Zürih gölünü kapayan buzultaşı vad üstünde doğan kent, eşmerkezli t plana göre yayılmış ve günümüze banliyölerini oluşturan küçük kenti ri de şuurları içme almıştır: Affolter Binz; Eggbühl; Eichrain; Feld: Har Kappel; Neubühl; Oerlikon; Rütihc Schârenmoos; Triemli; Waldgarte vb.
AvusturyalI yazar (Viyana, 1881 – Pet-ropolis, Brezilya, 1942).
Yahudibir ailedengelen StefanZweig, Berlin’de, çoğunlukla da Viyana’ da edebiyat ve felsefe alanlarında öğrenim gördü. Avrupa’nın birçok kentinin yanı sıra Kuzey Afrika, Kuzey ve Orta Amerika, Hindistan’ı gezdi. Birinci Dünya savaşı yıllarında İsviçre’ de, 1919 – 1934 yılları arasındaysa Salzburg’da kaldı. 1928’de S.S.C.B’ne gitti, 1934’te İngiltere’ye geçti, 1940’ta da Brezilya’ya yerleşti. Burada, Avrupa’nın Hitler’in hizmetine girdiğini görünce umutsuzluğa kapıldı ve ikinci karısıyla birlikte Petropo-lis’te intihar etti.
YAPITLARI
Edebiyat yaşamına, çok genç yaşta şiirler yazarak başlayan Zweig, çeşitli türde yapıtlar verdi: Tersites (1907), Das Haus am Meer (Deniz Kıyısındaki Ev, 1912), jeremias (1917) gibi oyunlar; Acımak (Ungeduld des Herzens,
1938) adlı bir roman. Ama, daha çc öykü (Amok [1922], Perişan Hisle [Werwirrung der Gefühle, 1926],5a ranç Oyuncusu [Schachnovelle, 1942 vb.),eleştirel edebiyat denemesi (Ü Büyük Adam: Dostoyevski, Balzat Dickens [Drei Meister, 1920]; İnsaı lık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anla [Sternstunden der Menschheit, 1927 vb.), romanlaştırılmış yaşamöyküsı (Verlaine [1905], Verhaeren [1910] Romain Rolland [1920], Fransız İhtı lalinde BirPolitikacımnPortresi,Fou che [Joseph Fouche, 1929]; Marit Antoinette [1932] ve kendi yaşamoy küsü olân Dünün Dünyası [Die Wel von Gestern, 1942]) ile başarı kazan dı.
Freud’un psikanalizinden etkilener Stefan Zweig, yapıtlarında, bilincir derinliklerine, korkulara ve gizli tutulmuş arzulara yer vererek ruhsal, çözümlemenin ustalarmdan biri oldu.
Stefan Zweig’in ayrıca şiirleri de var dır. .
4607
İsviçreli hümanist ve reformcu (VVildhaus, Sankt Gailen kantonu, 1484-Kappel, 1531).
Üyeleri önemli görevlerde bulunmuş bir ailenin çocuğu olan Ulrich’ Zwignli, Viyana ve Basel lüniversite-lerinde, klasik yazarları sevmesini sağlayan iyi bir öğrenim gördü. Papazlık aşamasının verilmesinden sonra, Glarus’da (1506), Einsie-
deln’de ve Zürih’te önemli görevlerde bulundu. Erasmus’a büyük hayranlık duyduğundan, kurtuluş arayışından çok bir doğruluk arayışı içindeydi. Aynı zamanda da Kilise’de reform yapmak istiyordu: 1516’dan başlayarak, Einsiedeln’deki hac yolculuğu sırasında ortaya çıkan “batıl inançlara karşı mücadeleye girişti. Otorite yoluyla bir reformdan yana
olan Zwingli, amacına ulaşal için kanton yönetimi üstünde tün saygınlığım kullandı. 15: 1523’e kadar, Zürih kenti yeti nin onayıyla köklü bir Kilise t leme reformu gerçekleştirdi. ¡2 li’nin etkisi (yazılarının yayılı la) ve taklit edilmesi sonunda; ve Bern başta olmak üzere İsvi< büyük bir bölümünde aynı tür ğişiklik yoluna gidildi. Ama, 5 li, yalnızca] Katolikliğe bağlı yan, aynı zamanda 1524’te A ya ile bağlaşık bir birlik kuran simi kantonlarının direnişiyle İaştır Buna karşı koyabilme 1527’de, bir “komburjuvazi” | fakın böyle adlandınimasınıı ni, İsviçre kentlerinin çoğunu ya getirmesi ve Mulhouse’u c almasıydı) ittifakı kurdu. Philipp I ise, kendi açısmdi form’un yandaşları arasında * lere ve imparatorluğa karşı o: cephenin kurulmasını istiyorc lanchthon ve başkalarından.; gören Luther ve Zwingli, 1 Marburg’da buluştular. Karş: lan, birçok ortak noktayı, an zamanda da kutsal yaşam anle ilgili önlenmesi güç bir böll ortaya çıkardı. Zwingli’ye gö tiz ve şaraplı ekmekle yapılan ma töreni, yalnızca simgesel lerdi. Bu, Luther’in üstünde ş< si yaparak Reform’un üçüncü ğü”ne karşı çok büyük bir gü lik duymasına neden oldu. Ardından, Zwingli’nin “Hıı komburjuvazisi”ni genişletrnı şimine karşı çıkıldı. 1530’da (ya da Şarlken) tarafından 3 Augsburg çağrısı başta olma! birçok neden bu girişimi tel düşürdü. Bu durumda, tek baş lan Zwingli, Katolik kantonlaı mücadeleye girişti. Ama, 11 1531’de, Kappel savaşında öle rihli birlikleri de yenilgiye uğ Zwingli’nin temel yapıtı De falsa religione Commentaı (Dinsel Yorumlann Doğrulu Yanlışlığı Üstüne, 1525), Ca Christianae Religiçnis İnstitu ristiyan Dini Öğretimi, 1536) £ pıtından önce reformcuların: loji kitabı olduğunu da bu an lirtmek gerekir.
ÖZÜR
1. cildimizin 249. sayfasındaki Arjantin maddesinde 2. sütunun 16. sa-( tırında yer alan “Eva (Evita denir)”
deyişi “İsabel (İsabelita denir)”, 19. satırdaki “Eva” sözcüğüyse “İsabel”,
2. cildimizin467. sayfasındakiBelize
maddesinin 1. sütunu 3. satır “doğuda ve güneyde”, “batıda neyde” olacaktır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*