Genel

Liebig, Justus

Liebig, Justus

1824’te Giessen Üniversitesi’ne giren Lie-big, 1826’da profesör oldu ve burada genç kimyacılara lumyasal araştırma yöntemlerinin sistemli olarak öğretildiği ilk laboratu-van kurdu. Bu laboratuvar çok geçmeden dünyanın en ünlü kimyasal araştırma merkezlerinden biri durumuna geldi ve buraya Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Liebig ile çalışmak isteyen öğrenciler gelmeye başladı. Von Hoffmann, Sir Edward Frankland, F. A. Kekule von Stradonitz ve Charles-Adolphe Wurtz gibi bir sonraki kuşağın en önenui kimyacıları bu öğrenciler arasındaydı. Uebig’in laboratuvan kimya eğitimine
Trygve Lie H. Roger Vok*
uğraştı. Ama bu sorunlara ancak geçici çözümler getirebildi.
1950’de “20 Yıllık Banş ProgramTna destek sağlamak ve Milliyetçi Çin’in BM’den çıkarılmasını isteyen SSCB’mn girişimlerini önlemek amacıyla SSCB ve ABD başkentlerine bir “barış heyeti” gönderdi. Aynı yıl BM’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıması doğrultusunda çaba gösteren.
BM birliklerinin Kore Cumhuriyeti’ne
den*(Z7 Haziran 1950) ^sonraTLie Sovyet delegelerinin sürekli saldın ve engellemeleriyle karşı karaya kaldı. SSCB’nm Güvenlik Konseyi’nde yemden seçilmesini veto edeceği kesinleşince, Genel Kunıl’ca resmî seçim yapılmadan görev süresi üç yıl uzatıldı. Bunun üzerine SSCB Lie’yi genel sekreter olarak tanımayacağım duyurdu. Lie aynca Senatör Joseph R. McCarthy’niri BM içindeki komünistleri açığa çıkarma gerekçesiyle yürüttüğü soruşturmanın sonunda “vatana haklılığından kuşku duyulan” ABD yurttaşlarına iş vermekle suçlandı, ama bu suçlamalar kanıtlanamadı.
Arabuluculuk işlevini yerine getirmesinin olanaksızlaştığını gören Lie, 10 Kasım 1952’de istifa etti. 1954’te In the Cause of Peace (Barış Uğruna) adlı kitabı yayımlandı.
Lieber, Francis, asıl adı franz ueber (d. 18 Mart 1798, Berlin – ö. 2 Ekim 1872, New York kenti, ABD), Alman asıllı ABD’li siyasal düşünür ve hukukçu. Code for the Government of Armies in the Field (1863; Savaş Alanında Orduların Yönetimi İçin Kurallar) adlı yapıtı, savaşa ilişkin uluslararası sözleşmelerin temelini oluşturmuştur.
Üniversite öğrenimini Jena’da tamamladı. Liberal görüşlerinden ve siyasal eylemlerinden dolayı Prusya yönetimince iki kez hapse atıldı. İngiltere’ye kaçarak 1827’de ABD’ye göç etti. ABD’de The Encyclopedia Ameri-cana’nm birinci baskısının yayın yönetmenliğini yaptı (1829-33). South Carolina Colle-ge’da (Columbia) tarih ve siyasal iktisat profesörlüğüne atandı (1835). Daha sonra New York’ta Columbia College’da ders vermeye başladı (1857). En önemli kitaplarından Manual of Political Ethics (1838-39,
2 dit; Siyasal Ahlak Elkitabı) ile On Civil Liberty and Self Govemmenfı (1853, 2 dit; Yurttaşlık Hakl an ve Kendi Kendim Yönetme) bu dönemde yazdı. Amerikan İç Savaşı sırasında Birlik Ordusu için hazırladığı Code for the Government of Armies in the Field?da savaşın yol açtığı yıkımı azaltacak, sivil halkı koruyacak ve savaş tutsaklarına
“Kelen Eğilenler”, Max Uebermam’ın yağlıboya çalışması, 1887; Ulusal Galeri, Berlin
StaatBche Museen zu Berin, NaÖonaMSaterie, Bertin
anlayışıyla çarpıcı bir karşıtlık oluşturuyordu. Resim, Liebermann’a “çirkinlerin müridi” lakabının takılma «ana neden oldu. Lie-bermann 1873 yazım Barbizon’da geçirdi; orada Jean-François Millet ile tanıştı, Corot, Constant Troyon ve Charles-François Daubigny’nin yapıtlarım tamdı. Bunların sonucunda resimlerinde daha aydınlık renkler kullanmaya başladı.
1878’de Münih’e döndü, 1884’te de Berlin’e yerleşti. Bu dönemde konularım Amsterdam yetimhaneleriyle yaşh yurtlanndan, Alman ve Hollandah köylülerle işçilerin yaşamlanndan seçti (örn. “Keten Eğiren-leı3’, 1887). Bu resimleriyle Alman sanatına yaptığı katkı, Millet’nin Fransız resmine kazandırdıklarıyla karşılaştırılabilir.
Liebermann’ın 1890’dan sonraki üslubu Fransız izlenimcilerinin (başlarda Manet’ nin, sonra da Degas’nın) etkilerim taşır. Akademik çevrelerin benimsemediği izlenimcilik ve art nouveau gibi üslupları destekleyen Berlin Sezessionu’nun Kurucusu ve önderi olmasına karşın, 1898’de Berlin Akademisi’ne üye, daha sonra da başkan seçilmiştir.
Liebig (Baronu), Justus (d. 12 Mayıs 1803, Darmstadt, Hessen-Darmstadt – ö. 18 Nisan 1873, Münih, Almanya), organik kimyanın sistemleştirilmesine, kimyanın biyolojiye uygulanmasına (biyokimya), tarım kimyasının temel ilkelerinin geliştirilmesine ve kimya eğitimine önemli katkılarda bulunan Alman kimyacı.
Kısa bir süre eczacılık öğrenimi gören Liebig, o dönemin önde gelen kimyacılann-dan Karl Wilhelm Gottlob Kastner ile çalışmak ve kimya öğrenimi görmek için Bonn Üniversitesi’ne girdi. Daha sonra Kastner ile birlikte Erlangen Üniversitesi’ ne geçti ve 1822’de doktora çalışmasını tamamladı öğrenimini Paris’te sürdürebilmek üzere Hessen hükümetinden burs aldı ve Alexander von Humboldt’un yardımıyla Joseph-Louis Gay-Lussac’ın özel laboratu-vannda çalışma olanağını elde etti.
bir yön kazandırdı ve uygulanan bu eğitim yönteminin 19. yüzyıl sonlannda Almanya’ da kimyanın gelişmesine büyük katkısı oldu. 1845’te baron unvanı alan Liebig 1852’de Münih Üniversitesi’nde kimya profesörü oldu ve ölene değin bu üniversitede görev yaptı.
Liebig, F. Hanfstaengi’in bir fotoğrafı, 1868
Geseftschaft Liebig Museum, Giooson, Almanya
liebig inorganik ve organik kimyanın pek çok alanında çalıştı. Siyanat asit ile fulmınik asidin izomerÜği (eşizlık) üzerine yaptığı ilk araştırmalar o dönemdeki kimyacıların çalışmalarım etkiledi ve Liebig’i organik kimyaya yöneltti. Organik kimya üzerinde çalışırken bir başka değerli kimyacı olan Fried-rich Wöhler ile tanıştı. Bu iki kimyacının arkadaşlığı yaşanılan boyunca sürdü ve çok sayıda araştırmayı birlikte yürüttüler. Aynı kimyasal grubun çeşitli tepkimelerde değişmeden kaldığı acıbadem yağı (benzaldehit) üzerine yaptıkları çalışma bunlar arasında en önemlisidir. Liebig, kök (radikal) adı verilen bu tür gruplar üzerinde gerçekleştirdiği çalışmalarla kök kuramının geliştirilmesine önemli katkılarda bulundu; kök
Liebknecht, Karl 412
kuramı, organik kimyanın sistemleştirilme-sine yönelik ilk büyük girişimdir.
Liebig’in karbon ve hidrojenin kimyasal çözümlemesine yönelik olarak geliştirdiği basit teknikler organik kimya çalışmalarında çok yararlı oldu. Halojenlerin kimyasal çözümlemesi için de bir yöntem geliştiren Liebig, polibazik organik asitler üzerine makaleler yayımladı ve asitlerin hidrojen kuramım destekleyen çalışmalar, yaptı. Günümüzde de çoğu laboratuvarda damıtma işleminde kullanılan Liebig yoğunlaştıncısı-nın yaygın olarak kullanılmasını sağladı (bu aygıtı liebig’in kendisi geliştirmemiştir). Liebig 1838’den sonra bitki ve hayvan kimyasıyla ilgilenmeye başladı. Vücuttaki sıvıların ve dokuların çok sayıda kimyasal çözümlemesini yaptı ve hayvan organizmasındaki azotlu bileşikler üzerine araştırmalar yürüttü. Daha sonra taran sorunlarıyla çok yafandan ilgilendi ve 1840’ta Die organische Chemie in ihrer Anwendung auf Agrikulturchemie und Physiologie (Organik Kimyanın Tarım Kimyasına ve Fizyolojiye Uygulanması) adlı yapıtım yayımladı. Bu kitap tarımla uğraşanlara çok yardıma oldu. Liebig bitkilerin humusla beslendiği konusundaki eski kurama karşı çıktı ve bitkilerin toprak ve havadan amonyak, su ve karbon dioksit aldığım gösterdi. Toprakta eksilen öbür elementlerin mineral gübreler yoluyla verilmesi gerektiğim savundu.
Son yıllarında Liebig’in ünü çok yaygınlaştı ve kimyasal olaylarda en son sözü söyleyecek kişi olarak kabul edildi. Bazen çok katı olan düşüncelerim açıklamakta hiç çekinmediğinden her zaman haklı olmadığı bilimsel tartışmalara sıkça katıldı. Çalışmalarının çoğu 1832’de kurduğu Annalen der Pharmacie’de yayımlandı. Bu yayının adı daha sonra en önemli süreli kimya yayım olan Annalen der Chemie olarak değişti. Liebig Münih’te profesörlüğü kabul ettikten sonra, laboratuvar çalışmalarım bıraktı, yeni öğrenciler yetiştirmeyi kabul etmfedi ve kimya .konularında makaleler yazmaya ağırlık verdi. Sık sık girdiği polemiklerin yam sıra, bu makaleleriyle de kimyanın daha geniş biçimde insan yaşamına uygulanması gerektiğini savundu.
Liebknecht, Karl (d. 13 Ağustos 1871, Leipzig – ö. 15 Ocak 1919, Berlin, Almanya), Rosa Luxemburg ve öbür radikallerle birlikte, Berlin’de Spartakistler adlı yeraltı grubunu kuran Alman sosyal demokrat. Bu grup sonradan Alman Komünist Partisi’ne (DKP) dönüşmüştür.
Kari Liebknecht, 1913
Intarfoto-Fnedrich Rauch, Münih
Wilhelm Liebknecht’in oğlu olan Kşırl, babasının yönettiği Almanya Sosyalist İşçi Partisi’ne (1891’den sonra Almanya Sosyal Demokrat Partisi-SPD) karşı Antisosyalist Yasa’nm yürürlükte olduğu yıllarda büyüdü. Partinin mali yardımıyla önce Leipzig’ de, ardından doktorasını tamamladığı Berlin’de hukuk ye siyasal iktisat okudu. Potsdam’da İmparatorluk Öncü Muhafızlarında askerlik (1893-94) ve bir süre Vestfalya’da avukatlık yaptıktan sonra, 1898’de Berlin’e döndü. Babasının öldüğü 1900’de Julie Paradies’le evlendi ve ondan üç çocuğu oldu. On yıl sonra kansı ölünce, Heidelberg Üniversitesi mezunu olan Rus asıllı Sophia Ryss’le ikinci evliliğini yaptı. 1904’te, Königsberg’deki bir mahkemede, Doğu Prusya’dan Çarlık Rusyası’na sosyalist propaganda yatmakla suçlanan topraksız köylüleri hiçbir ücret almaksızın savundu. Savunmasını sosyal demokrasinin haklılığı tezine dayandırdı ve davayı militarizmin yaralandığı bir platforma dönüştürdü. 190Tde Stuttgart’ta Uluslararası Sosyalist Gençlik Örgütleri Birliği’nin kurulmasında finftmli rol oynadı. Aynı yıl Militarismus und Antimilitarismus adlı kitabından dolayı 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Silezya’daki Glatz’da cezasını çekerken, Prusya eyalet meclisine (Landtag) seçildi. Sonraki yıllarda SPD içinde Marksist kuramı gözden geçirmek isteyen ve giderek güçlenen akımın karşısında Ur tutum talandı. Partinin sol kanadının baş sözcüsü olarak 1912’de Reichstag’a (Parlamento) girdi.
I. Dünya Savaşı sırasında savaş hükümetine karşı muhalefetin ön saflarında yer aldı. Reichstag’fa savaş kredilerine karşı oy kullanan ilk milletvekili oldu. Ocak 1915’te savaşın bir iç savaşa ya da sınıf savaşma dönüştürülmesi için açıkça çağnda bulundu. Hükümetçe cephe gerisinde hizmet vermek üzere askere alındıysa da Reichstag’dA ve Prusya eyalet meclisinde temsil görevim sürdürmesine izin verildi. Ekim 1915’te hastalanana değin Rusya Cephesi’nin Düna bölümünde ağaç kesme, patates soyma ve tarlalardaki çürümüş artık ve kökleri yakma gibi işlere koşuldu. Sosyal Demokrat Parti yönetimine karşı yürüttüğü muhalefetten dolayı 1916’da partiden çıkarıldı. Rosa Lux-emburg’la birlikte yeraltında Spärtakistler adıyla savaş karşıtı devrimci bir hareketin kurulmasına önderlik etti. Güçlü bir örgütlenme ağı aracılığıyla çeşitli devrimci propaganda eylemlerine girişen hareketin gizli yayın organı Spartakusbriefen’i çıkardı. 1916’da Berlin’deki 1 Mayıs gösterisinde hükümetin devrilmesi ve savaşa son verilmesi çağrısında bulundu. Bunun üzerine yargılanarak hapsedildi. Devrimci hareketin hızla yükseldiği Ekim 1918’de hükümetin çıkardığı afla serbest bırakıldı. Rusya’ Haki Sovyet yönetimi serbest bırakılmasını Berlin’deki elçilik konutunda onuruna verdiği bir akşam yemeğiyle kutladı.
Bu sırada Friedrich Ebert önderliğindeki SPD devrimci dalgayı ılımlı bir yörüngeye çekmeye çalışıyordu. Sovyet modeline uygun bir devrimci ayaklanmayı hedef alan Liebknecht, kitleleri bu doğrultuda harekete geçirecek bir örgütlenmeye girişti ve Alman Komünist Partisi’nin oluşturulmasında önemli rol oynadı. Bu parti radikal unsurları örgütlemede beklenen başarıyı gösteremedi. Monarşinin devrilmesinden sonra Ebert’in kurduğu geçici hükümetle birlikte baş gösteren kanlı çatışmalar tırmanma eğilimine girdi. Geçmişte babasının yolunu izleyerek, şiddete dayalı taktiklere karşı çıkmış olan Liebknecht Ocak 1919’da bir darbeyle iktidarı ele geçirmeyi denedi. Bu girişim karşıdevrimin yükselişini hızlandırdı ve Rosa Luxemburg’la birlikte karşı-
devrimin ilk kurbanları arasında yer aldı. 15 Ocak 1919’da tutuktayken kaçmaya çalıştığı gerekçesiyle karşıdevrim« gönüllüler tarafından kurşuna dizildi.
Liebknecht, Wilhelın (d. 29 Mart 1826, Giessen, Hessen – ö. 7 Ağustos 1900, Berlin, Almanya), Kari Manc’ın yatan arkadaşı ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ nin (SPD) kurucularından Alman sosyalist.
Giessen, Marburg ve Berlin üniversitelerinde öğrenim gördü. Bu dönemde Fransız sosyalist düşüncesine ilgi duymaya başladı. İsviçre’de bir süre ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra 1847’de hukuk öğrenimi görmeye karar verdi. 1848’de Paris’teki
WHhelm Liebknecht, y. 1890
Archiv für Kunst und Geschäht». Berlin
Şubat Devrimi’ne zamanında yetişemeyin-ce, Almanya’ya geçerek başarısızlıkla noktalanan çeşitli devrimci ayaklanmalara katıldı. Baden’de gerilemekte olan devrimci mücadeleyi yemden canlandırma girişimi sırasında yakalandı ve sekiz ay hapis cezasına çarptın İdi. Serbest bırakıldıktan sonra İsviçre’ye döndü. Ama İsviçreli işçiler arasında artan etkisinden korkan Avusturya ve Prusya hükümetleri Cenevre’den çıkarılmasını sağladılar. İngiltere’ye giderek Londra’daki Komünistler Birliği’ne katıldı, Kari Marx ve Friedrich Engels ile yakın işbirliğine girdi. Bu arada Augsburger allgemeine Zeitung’un Londra muhabiri olarak çalıştı. 1862’de Prusya hükümetince affedilince Berlin’e döndü ve Norddeutsche allgemeine Zeitung’un yazarları araşma girdi. Çok geçmeden sosyalistler arasında etkili bir konum kazandı. 1862’de başbakan olan Otto von Bismarck, Liebknecht’in işçi sınıfı üzerindeki etkisinden rahatsızdı. Onu kendi safına çekmeyi başaramayınca 1865’te Prusya’dan atılmasını sağladı.
Leipzig’e yerleşen Liebknecht, Ferdinand Lassalle tarafından 1863’te kurulan ve güçlükler içinde bulunan Alman Genel işçi Demeği’ne (ADAV) katıldı. Orada August Bebel’le yatan bir dostluk kurdu. Farklı özellikleriyle her bakımdan birbirini tamamlayan bu ikili yüzyılın sonuna değin Alman sosyalizmine önderlik etti. Leipag’ de sosyalizme yeni yandaşlar kazanmak için etkin bir çalışma yürüten Liebknecht, kitleleri eğitme çabalarım Demokratisches Wochenblatt dergisi aracılığıyla sürdürdü. 1867’de işçilerin oylarıyla Kuzey Almanya Reichstag’ma (Parlamento) seçildi. Reichstag'<5& Lassalle’m devlet sosyalizmi anlayışına karşı çıktı. 1869’da Eisenaçh’ta toplanan kongrede Bebel’le birlikte Almanya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni kurdu ve merkezi Londra’da bulunan I. Enternasyonali (Uluslararası Emekçiler Birliği) üye olmasını sağladı.
Fransız-Alman Savaşı (1870-71) sırasında savaş kredileri oylamasına katılmayarak savaşa ve hükümete karşı yazılar yazdı. 1872’de “vatana ihanete teşebbüs” suçlamasıyla tutuklandı. Aynı suçla yargılanan Be-bel’le birlikte Hubertusburg Kalesi’nde 2 yıl’ hapis cezasına çarptırıldı.
Prusya’nın savaşta kazandığı askeri zafer Alman sosyalistlerinin Reichstag’daki gücünü kıramadı. Liebknecht Bismarck’m önünde bir engel olmaya devam etti. Bismarck’m sosyalistleri sindirmeye yönelmesi, Lassalle ve Liebknecht yandaşlarının 1875’te Gotha’ da Almanya Sosyalist İşçi Partisi adı altında birleşmesini sağladı. Bir uzlaşma ürünü nlan ve devlet destekli üretim birliklerini öngördüğü için Marx’in sert eleştirilerine hedef olan Gotha Programı uzun bir süre Alman sosyalizmine yön verdikten sonra 1891’de yerini Marksist ilkelere göre hazırlanan Erfurt Programı’na bıraktı. Bu arada Bismarck sosyalistlere başta yayın dünyası olmak üzere çeşitli alanlarda yasaklar getiren Antisosyalist Yasa’yı 1878’de Reich-stag’dan geçirmeyi başardı.
Yıllarca süren baskılara karşın sosyal demokratların gücü sürekli arttı. Yasanın yürürlükten kalktığı 1890’da sosyal demokratlar seçimlerde büyük başarı gösterdi. Bu başarı aynı zamanda Liebknecht’nin kitleleri eğitmeyi temel alan taktiğinin olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koydu. Çalışmaları serbest bırakılan parti 1891’de Erfurt’ta Almanya Sosyal Demokrat Partisi adım aldı. Liebknecht yaşamının «on dokuz yılında partinin en etkili gazetesi Vorwärts’taki yanlarıyla partinin önde gelen sözcülerinden biri oldu.
Liechtenstein, resmî adı Liechtenstein prensliği, Almanca Fürstentum Liechtenstein, Avrupa’da, İsviçre ve Avusturya arasında küçük prenslik. Yüzölçümü 160 km2, başkenti Vaduz, 1992 tahmini nüfusu 29.600’dür.
Ülkenin doğuda kalan üçte ikilik bölümü, Orta Alpler’in bir parçası olan Rhätikon Masifinin engebeli eteklerinden oluşur. Yüksekliği 1.800-2.623 m arasında değişen dağların aşağı yamaçları yaprakdökmeyen ağaçlar ve alp tipi çiçeklerle kaplıdır. Çıplak doruklan ise karla örtülüdür.- Uç büyük vadiyle yanlan dağlann sulannı Sa-
mina Irmağı toplar. Ülkenin batı kesimini Ren Irmağının taşkın ovası kaplar. 111 Irmağı vadisiyle birlikte bu ova, kuzeye doğru genişleyen, üçgen biçiminde bir düzlük oluşturur. Bir zamanlar bataklık olan ırmak vadisi, 1930’da başlatılan akaçlama çalışmalanyla tanma son derece elverişli hale getirilmiştir.
Fön rüzgârlanmn etkisiyle ülkede ılıman bir ilelim hüküm sürer. Yıllık yağış miktarı, bölgeye göre 914-1.143 mm arasında değişir. Kış aylarında sıcaklık ender olarak -15°C’nin altına düşer; yazın ise ortalama 20°C-28°C arasındadır. Bu iklim koşullan, dağlık bir bölge için pek elverişli olmayan üzüm ve mısır ekimini olanaklı kılmıştır.
413 Liechtenstein
nüfusunun yaklaşık yüzde 33’ü çalışır. Madeni eşya, ilaç, tüketim maddeleri imalatı ve gıda işleme belli başlı sanayi kollarıdır. 1921’de İsviçre Frankı’m resmî para birimi olarak kabul eden Liechtenstein, 1924’ten beri de İsviçre gümrük birliği üyesidir. 1990 verilerine göre gayri safi milli hasılanın (GSMH) 940 milyon ABD Dolan olduğu ülkede kişi başına 32.790 ABD Dola-n düşmektedir.
Kilometrekare başına 185,2 kişinin (1992) düştüğü ülkede nüfusun gitgide daha az bir bölümünün (1990’da yüzde
Liechtenstein
Başkent Vaduz yakınlarında eski bir şato ve kilise
Ken Lambert/Çamera Press
Liechtenstein’m bitki örtüsü, sazlıklardan otsu bitki ve ağaç topluluklarına kadar büyük çeşitlilik gösterir. Suyıldızı, çuhaçiçe-ği ve orkide gibi çeşitli çiçeklere rastlanır. Ormanlar kayın, akçaağaç, çınar, dişbudak gibi ağaçlardan oluşur. Ayrıca zengin bir hayvan varlığı vardır. Ormanlarda geyik, karaca, elik, tavşan, marmot, sülün, or-mantavuğu, keklik, tilki, porsuk, sansar, kakım, kokarca, gelincik gibi hayvanlar yaşar.
Ren Irmağının suladığı ovalarda her dönemde yerleşim vardı. Yüzyıllar boyunca vadiye, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğuma bağlı Vaduz ve Schellenberg feodal beylikleri egemen oldu. Bu iki beylik; 1719’da Liechtenstein prenslerinin yönetimi altında birleşmiş olmalarına karşın, günümüzde bile Yukan Ülke ve Aşağı Ülke adlanyla ayn seçim bölgeleri oluştururlar. Tarihi boyunca dış etkilere kapalı, sakin, kırsal bir ülke olan Liechtenstein, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir sanayileşme yaşamıştır.
Meşruti bir monarşi olan Liechtenstein’da prenslik babadan oğula geçer ve yönetim hanedanın kurallarına göre belirlenir. 1921 anayasası ile dört yıllık bir süre için seçilmiş 25 üyeden oluşan tek meclisli bir parlamento (Landtag) kurulmuştur. Yirmi yaşm üzerindeki bütün erkek yurttaşların seçme ve seçilme hakkı vardır. 1984’ten beri 20 yaşm üzerindeki kadınlar, da genel seçimlere katılabilmektedir, ama yerel seçimlere katılma haklan yoktur.
Hükümet, Landtag’m önerisiyle prens tarafından dört yıllık süreler için atanan bir hükümet başkam ve yardımcısı ile üç bakandan oluşur. Ülke, üç yıl için seçilen belediyelerin yönetimindeki 11 özerk bucağa (Gemeinde) bölünmüştür. Ülkede sembolik bir polis gücü vardır, ama ordu 1868’de dağıtılmıştır.
Hemen hemen hiçbir doğal kaynağı bulunmayan Liechtenstein, kereste de dahil bütün hammaddeleri dışandan alır. Bu yüzden sanayileşme, öteki ülkelerde olduğu gibi çevre kirliliğine yol açmamıştır. Yaklaşık 4.200 hektarlık alan kaplayan ormanların tümü, doğal dengeyi korumak ve aşımmı önlemek amacıyla koruma altına alınmıştır. Ağır sanayi yoktur; küçük imalat işletmeleri ülkenin tümüne yayılmıştır. Buralarda ülke
2,4) tanmla uğraşmasına karşın, çiftlik alanlan gün geçtikçe büyümektedir. En büyük tanm işletmeleri hayvancılığa ve mandıracılığa aynlmıştır. Mısır ve patates geleneksel tanm ürünleridir; bunun yanında tahıl ve sebze üretimi de artmaktadır. Bağcılık ise gelişmemiştir. Yaz aylannda dağ yamaçlan otlak olarak kullanılır. Hükümet tarafından desteklenen turizm Vaduz yöresinde yoğunlaşmıştır. Turistlerin çoğu çevredeki Avrupa ülkelerinden gelir. Ülkede şubesi bulunan yabancı firmalann ödediği vergiler ek bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Liechtenstein, çok gelişkin bir karayolu ağıyla komşu ülkelere bağlanır. Paris-Viyana ekspres hattının bir parçası olan demiryolu, ülkenin kuzey kesimlerinden geçer. Havaalanı yoktur. Liechtenstein’lılar İS 500’den sonra bölgeye yerleşen Alamanlann soyundan gelmektedir. Resmî dil Almanca olmakla birlikte, telaffuz ve sözcük dağarcığı bakımından yerel özellikler gösteren bir Alaman lehçesi konuşulur. İsviçre’nin Valais kantonunda! gelip 13. yüzyıl sonlarında Triesenberg’e yerleşen göçmenlerin soyundan olan Val-serler ise çok farklı bir lehçe konuşmaktadır. Nüfusun çoğunluğu Katoliktir. Güneyde yer alan sanayileşmiş Yukar Ülke Vaduz, Balzers, Triesen, Triesenberg Schaan ve Planken bucaklanndan; kuzeyde ki Aşağı Ülke ise Eschen, Mauren, Gam-prins Ruggell ve- Schellenberg bucaklann dan oluşur. Savaş sonrası sanayileşmemi etkisiyle birçok insan büyük bucaklara gö< etmiştir. Nüfusu en yoğun olan bucaklar yönetim ve ticaret merkezi Vaduz ile başlı« sanayi merkezi olan Schaan’dır.
Sağlık işleri, başında bir devlet görevlis bulunan Halk Sağlığı Kurulu’nun deneti mindedir. Liechtenstein’m sağlık kuruluşla n yetersiz olmakla birlikte, halk İsviçre’de ki kuruluşlardan yararlanabilmektedir. Bı nedenle Liechtenstein, İsviçre’deki sağlı] kuruluşlarına parasal destek verir, Sosya güvenlik, çeşitli zorunlu sigorta sistemleri^ fe sağlanır. Bu kapsamlı sistemlerin parasa yükü çalışanlar, işverenleî ve devlet tarafın dan paylaşılır. Bu konudaki finansman açık lanm devlet kapatır.
Eğitim, Ulusal Eğitim Kurulu’nun deneti mindedir. İlköğretim sekiz, ortaöğretim ü yıldır. Ülkede bir meslek okulu, bu- üniveı
Lied 414
site hazırlık okulu, bir yüksek ticaret okulu, bir müzik okulu ve bir teknik yüksekokul vardır. Yedi yaşın üzerindeki bütün yurttaşlar okuryazardır.
Liechtenstein prenslerinin dünyaca ünlü resim koleksiyonları Vaduz’un merkezindeki Englânderhaus’ta (İngiliz Evi) sergilenmektedir. Burada Rubens, van Dyck, Bru-eghel, Teniers gibi önde gelen Flaman ressamların yanı sıra Ostade, Steen, Rembrandt, van Ruisdael, Cuyp, Hobbema ve van de Velde gibi Felemenk ressamların yapıtları da yer alır. 1969’da açılan Devlet Sanat Koleksiyonu’nda Frans Hals, van Dyck ve Jan van Goyen’in resimlerine ait bir bölüm ile 20. yüzyıl sanatçılarının yapıtlarından oluşan bir modern sanat bölümü bulunmaktadır.
1930’da kurulan Liechtenstein Posta Mü-zesi’nde, 1912’den sonra basılan ulusal pullar ile Liechtenstein’m Evrensel Posta Bırli-ği’ne (UPU) üye olduğu 1921’den bu yana alınan pullar sergilenir. Vaduz’daki Liechtenstein Ulusal Müzesi’nde çoğunlukla ilkçağ ve Roma dönemi sanat yapıtları bulunur. Burada ayrıca Liechtenstein’m sanat tarihinin gelişimini gösteren bir koleksiyon ile ülke folkloruna ayrılan bir bölüm vardır. Devlete ait Liechtenstein Ulusal Kütüphanesi 1961’de kurulmuştur.
Son yıllardaki gelişmelere ilişkin ayrıntılı bilgi ve istatistikler için bak. AnaYillik.
Lied (Almancada “şarkı”), bir şiirden şarkı olarak söylenmek üzere yapılmış beste. Soylu kadınlara duyulan aşkı (Minne) konu eden şair ve şarkıcıların (Minnesinger) elinden çıkan ilk Lied örnekleri 12. ve 13. yüzyıllardan kalmadır. Minnelied denen bu yapıtların günümüze ulaşan birçoğu Güney Almanya kökenlidir ve daha geç tarihli bazı yazmalarda toplanmıştır. Bu şarkıların bazı şiir kalıplarına dayanan çeşitli formları vardır. Gerçek Lied, başka formların birçoğunda olduğu gibi genellikle iki bölümlüdür: Değişik üç kıtadan oluşan şiirin ilk iki kıtası, müziğin ilk cümlesi (a) ile söylenir. Son lata ise, müziğin (a’ya göre farklı bir melodi olan) ikinci cümlesiyle (B) söylenir. Böylece ortaya aaB formu çıkar. Alman bestecilerin çok tuttuğu ve çeşitli biçimlerde yayılan bu forma Bar denir.
Teksesli (tek melodi çizgili) Minnelied’ 1er, çok sayıda küçük sıçrayış içeren canlı parçalardır. Ana çizgileri (contour) gösterişli bir biçimde öne çıkarılmış olan bu Minnelied’ 1er, majör-minör dizilerin ortaya çıkmasından önce ortaçağ ve Rönesans müziğinde görülen modal dizileri (makam) kullanır. Bu dönemin müzik yazısında ritim değerleri kesin bir biçimde belirtilmediğinden, Min-neliecTlerin ritimleri konusundaki yorumlar tartışmalıdır. Önemli Minnesinger’leı arasında Walter von der Vogelweide, Tannhâu-ser, Wolfram von Eschenbach ve Neidhart von Reuenthal sayılabilir. Bunlardan ilk üçünün adı günümüzde Richard Wagner’in operalarından bilinir.
14. yüzyılda teksesli Lied gerilerken, iki ya da daha çok ses ya da ses ve çalgı için çoksesli Liedler ortaya çıktı. En tanınmış çoksesli Lied”lerden biri, Oswald von Wol-kenstein’m (1377-1455) “Wach auff myn Hort”udur.
15. yüzyılda çoksesli Lied’let daha da gelişti, ses sayısı dörde kadar çıktı. Bunlar Minnelied’ 1er gibi yalnız saraylılara değil, aynı zamanda aydınlara ve din adamlarına da sesleniyordu. Daha çok Bar formunun kullanıldığı ve romantik sözlerin ağır bastığı bu Lied’ferde bölümse! tekrarların bulunmadığı göze çarpar. Melodili bölümü genellikle
orta parti (tenor) söyler, tenora eşlik eden partilerin çoğunu çalgılar seslendirir. Tenor parti genellikle daha önce var olan, bilinen tnr melodidir, çoksesli Lied için yeni ve özel olarak bestelenmemiştir. Fransız-Flaman etkileri, partiler (genellikle üç parti vardır) arasındaki ilişkilerde kendini belli eder. Müziğin dokusu bazen akorlarla kurulu olur (armonik yazı). Bunun dışındaki durumlarda partilerden biri, bir cümlenin bir parçasında başka bir partinin melodisini taklit edebilir (taklitli kontrpuan yazısı). Yalnızca söylenen ya da çalman ve söylenen üç partinin var olduğu durumlarda ise, tenor ve üst parti (discantus) armonik bir birlik oluştururken, üçüncü parti (kontrtenor) serbest hareket eder; öbür iki partinin arasına ve aşağıya sıçramalar yapar. Çoksesli Liettler 16. yüzyıl ortalarında Ludwig Senfl ve çağdaşlarının şarkılarıyla doruğa ulaştı. Matbaanın keşfi, dindışı çoksesli Lied lerin yayılmasında etkili oldu ve tutulan Lied’lerin birçoğu, yalnızca yeni sözler yazılarak dinsel parçalar haline getirildi. Böylece Lied11er Protestanlığın yayılmasında önemli bir rol oynadı. Rönesans’ın sonlarına, gelindiğinde (y. 1580), Lie<f 1er özellikle İtalyan üslubunda besteleniyordu’. İtalyan madngalinin bütün Avrupa’da yayılmasıyla eski Lied geleneği önemini yitirdi. 19. yüzyılda Alman besteciler yeniden Lied formuna döndüler. 18. yüzyıl sonlan ile 19. yüzyıl başlarında romantizm akımı sırasında ciddi konulan işleyen popüler şiir büyük bir hız kazandı ve müzikçüer Goethe
gbi ustaların birçok şiirim Lied olarak îstelediler. Toplam 600’den fazla Lied bestesi olan Franz Schubert’in yanı sıra Robert Schumann, Johannes Brahms ve Hugo Wolf 19. yüzyılın en iyi Lied bestecileri arasındaydı. LieeFleidéla şiirlerin düzeyi genellikle çok yüksek olmamakla birlikte, romantik sanatçılar şiirle müziği eşdeğerde tutmuşlardı. Romantik anlayışla yazılan LiecTler genellikle piyano eşliğinde msan sesi için düşünülmüştü. Piyano partisi sıradan bir eşlik değil, yer yer bir virtüöz tekniği gerektiren, zor ve sanatlı bir yazıydı ve kompozisyon bütünlüğünde Lied’in ezgisi kadar önemli bir yeri vardı. Lied’lenn müziği çağdaş operanın geniş kapsamından yoksundu, ama daha içten ve duygu açısından daha incelikliydi. Besteciler çoğunlukla Lied çevrimleri yazdılar. Bunlar tek bir konuyu ele almakla birlikte, müziksel geliştirmeye geniş olanaklar sağlıyordu. Bir Lied’ae sözler ya baştan sona (eksiksiz, tekrarsız ve dize sırasıyla) besteleniyor ya da bazen her dize, bazen de bazı dizeler ve kıtalar müziğe göre tekrarlanıyordu. Bazı LietT 1er büyük orkestra eşliği için, bazılan da yaylı ya da üfleme çalgılardan oluşan oda müziği topluluktan için düzenlenmişti.
Liège, Flamanca luik, Belçika’nın doğu kesiminde il. Yüzölçümü 3.862 km2’dır. Doğuda Almanya’yla sının vardır. Huy, Liège, Verviers ve Waremme adlı dört ilçeye (ıarrondissement) aynlır. Merkezi Liège kentidir. Ağırlıklı olarak Fransızca konuşulan bir bölge olmakla birlikte Almanca konuşulan Eupen-et-Malmédy ve Sankt Vith ile Almancamn hâlâ yaygın biçimde konuşulduğu eski tarafsız bölge Moresnet’yi de içine alır.
Liège yaklaşık 1.000 yıl boyunca Yukan Geldeıiand’dan Fransa sınırına (Champagne) kadar uzanan bir bölgeyi denetimleri altında tutan Iiège’deki prens-piskoposla-nn merkezi oldu. Burgonya Felemenki’nin kuzeybatı ve güneydoğu .bölgeleri arasında yer alması nedeniyle 15. yüzyılda özel bir önem kazandı. Bölgedeki prens-piskoposlar
16. yüzyıldan sonra genellikle Felemenk’in Habsburg hükümdarlanyla işbirliği yaptılar.
Fransa 17. yüzyılda bir saldın düzenleıigp bölgeyi Fransız Devrim Savaşlan sırasada tümüyle ilhak etti (1795). I8l5’te Fefe-menk’e bırakılan Liège, 1830’da Belçika’ya bağlandı.
Liège, çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesine elverişli verimli topraklarla kapk-dır. Sularını Maaş (Meuse), Amblève, Ourthe ve Vesdre ırmaklan toplar. Killi br balçık tabakasıyla kaph tebeşir oluşumla bir plato olan kuzeybatıdaki Hesbaye’de ve şeker pancan yetiştirilir, sığır beslenir. Kuzeydoğudaki Pays de Herve Platosunun nemli kim topraklarında otlaklar ve meyve bahçeleri yer alır; ilin bu kesiminde şurup ve peynir üretilir. Maaş Vadisinde bostancılık ve mandıracılık yapılır. Güney ve güneydoğuda tarımın ancak sınırlı ölçüde yapılabildiği Condroz ve Hautes Fagnes (Hohes Venn) bölgeleri yer alır. Yaylalarda domuz ve süt hayvanlan beslenir; vadilerde ise mandıracılık yapılır, yulaf, çavdar, buğday, yonca, patates yetiştirilir. Spa He Outhre ve Amblève ırmaklan boyunca turizm gelişmiştir. Ardennes’lerin bazı kesimleri özellikle de Eupen-et-Maldémy bölgesi sık ormanlarla kaplıdır. Hautes Fagnes fundalıktan doğal yaşamı koruma bölgesi olarak ayrılmıştır.
Sanayi tesisleri Maaş Vadisindeki Liège ve çevresindeki uydu kasabalaria Vesdre Vadisindeki Vervıers’nin çevresinde toplanmıştır. Sambre-Maas kömür havzasmm doğu ucu il sınırlan içindedir. Maaş Vadisi boyunca kömür ocaklan, kok finnlan, çelik fabrikalan ve kimya ile metalürji fabrikalan uzanır; bölgedeki kömür üretimi gitgide azalmaktadır. Verviers Belçika yün sanayisinin merkezidir, öteki önemli yerleşmeler arasında Maaş Vadisindeki Huy ile Ar-dennes’dekiEupen, Spa, Stavelot ve Sankt Vith adlı pazar ve sayfiye kasabalan sayılabilir. Ulaşım kanal içine alınmış Maaş Irmağı, Albert Kanalı, altı ana karayolu ve birkaç uluslararası demiryoluyla sağlanır. Başta Amblève ve Ourthe vadileri olmak üzere ilin pek çok yerinde eski şatolar ve manastırlar vardır. Nüfus (1991) 999.646.
Liège, Flamanca luik, Almanca lüttich, Belçika’nın doğu kesimindeki Liège ilinin merkezi kent. Maaş (Meuse) Irmağı kıyısında, ırmağın Ourthe Irmağı ile birleştiği noktada yer alır. Tarihöncesi dönemde yerleşmeye açılan bölge Romalılarca Leodi-um olarak adlandırılırdı. 705’te kentte öldürülen Maastricht piskoposu St. Lambert’in anısına Iiège’de bir şapel yapıldı. St. Hubert kendi piskoposluk merkezini 721’de buraya taşıyınca Liège bir kasaba oldu. Yörenin ilk piskopos-prensi Notger’in döneminde liège Prensliğı’nin ve Mosan Oku-lu’nun merkezi olarak önem kazandı ve Avrupa’nın belli başlı kültürel merkezlerinden biri durumuna geldi. 1195’te berat aldı. Loncalann kent meclisinde temsil edilmeye başlamasından sonra, loncalarla soylular arasında iktidar mücadelesi başladı. Ani bir saldın karşısında yenilgiye uğrayan soyluların taraftarlan 1312’de, Saint-Martin Kilisê-Şİ’nde toplanan halk tarafından yakılarak öldürüldü. 1313’te ticaret loncalarının çoğuna siyasal eşitlik tanındı.
15. yüzyılda Felemenk’in Burgonya’nın egemenliği altında bulunduğu dönemde Charles’a (Cesur) teslim olmayan kent 1467 ve 1468’de bu hükümdar tarafından yağmalandı. Charles’ın ölümünden sonra yemden inşa edildi ve 16. yüzyılda Evrard de La Marck adlı piskopos-prensin yönetimi sırasında en parlak dönemini yaşadı. 1684’te piskopos-prenslerle vatandaşlar arasındaki çatışma yemden alevlenince bundan en fazla demokratik kurumlar zarar gördü. Kent, 1691’de Fransızlar tarafından bomba-
415 Liesegang halkaları
Liège, Belçika
Photo Research International
iandı, İspanya Veraset Savaşı (1701-14) sırasında da Ingilizlerin eline geçti (1702). 1789’daki kansız bir devrim soyluların yönetimine son verdi. 1795’te Fransa’ya bağlanan Liège 1815’te Belçika’nın öteki kesimleriyle birlikte Hollanda Kralhğı’na bırakıldı. Uègeliler 1830’daki Belçika Devrimi sırasında önemli bir rol oynadılar.
Belçika’nın bağımsızlığını kazanmasından (1830) sonra hızla genişleyerek büyük bir sanayi merkezi durumuna gelen kent 1891’de tahkim edildi. Her iki dünya savaşında da Almanlar tarafından işgal edildi ve özellikle II. Dünya Savaşı’nda bombardımanlardan büyük zarar gördü.
Günümüzde önemli bir sanayi bölgesi olan Maas Vadisinin başlıca ticaret merkezi olan kentte demir ve çelik dökümhaneleri, ram fabrikalan, kömür madenleri, silah fabrikalan ve bakır antma tesisleri vardır. Liège aynı zamanda, Batı Avrupa’nın üçüncü önemli ırmak limanı ve ülkenin ikinci büyük demiryolu merkezidir. Kentin yakınlarındaki Bierset’te bir havalimanı
vardır. _____ . ,
Eskiden Saint-Paul Manastır Kilisesi olan katedralde St. Lambert ve Cesur Charles’ın eşyaları saklanır. Öteki önemli romanesk ve gotik kiliseler arasında Saint-Denis, Saint-Jacques, Saint-Martin, Sainte-Croix ve 1108’den kalma vaftiz kumasıyla dikkat çeken Saint Barthélémy Kilisesi sayılabilir. Piskopos-prenslerin 15. yüzyılda inşa edilen, 18. ve 19. yüzyıllarda onarılan sarayı günümüzde Adalet Sarayı’dır. Eski bir Benedikten manastın olan Saint-Laurent 1796’dan bu yana askeri hastane olarak kullanılmaktadır.
Belçika’nın Valonlann yaşadığı kesiminin başlıca kültür merkezi olan kentte, konser salonlan, tiyatrolar, bir opera ve birçok müze vardır; bu müzelerin en önemlileri dekoratif sanatlara ayrılmış Ansembourg Müzesi, Maison Curtios’daki (y. 1600) arkeoloji müzesi, silah müzesi, besteci César Franck’m evi ve Valonlann yaşam biçimini gözler önüne seren ömeUerin sergilendiği müzelerdir. liège Devlet Üniversitesi (1816) 1960’larda güneydeki bir bölgede tümüyle yeniden inşa edilmiştir. Kraliyet Müzik Konservatuvan (1887) Eugène Ysâye tarafından kurulan keman okuluyla ünlüdür, kentte aynca birkaç ulusal araştırma labora-tuvan ile büyük sanayi kuruluşlanna bağlı teknik okullar vardır. Nüfus (1990 tah.) 196.825.
Liège Devlet Üniversitesi, Fransızca université de l’état a liège, Belçika’mn Liège
kentinde, karma eğitim uygulayan ve Fransızca eğitim veren kısmen özerk, yükseköğretim kurumu. 1816’da Hollanda kralı I. Willem tarafından kuruldu. Belçika’nın bağımsızlığını kazanmasından birkaç yıl sonra Bir devlet üniversitesi oldu (1835). Devletin mali destek sağladığı üniversitenin felsefe, edebiyat, fen, hukuk, ekonomi, sosyal bilimler, tıp, veteriner, mühendislik ye mimarlık fakülteleri bulunur. Aynca üniversiteye bağlı psikoloji, eğitim ve beden eğitimi enstitüleri ile bir iş idaresi okulu vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir