İLKSER OKUTAN
Ahhh ah bir anlasak bize sıkıntı verenin Ayşe Fatma Ahmet Mehmet olmadığını gelen rabbimden geliyor ve sadece bizleri sınamak için.Sabrı öğrenenlerden olmamız duası ile.Güzel paylaşımlarınızdan ötürü teşekkür ederiz. İLKSER OKUTAN
Ahhh ah bir anlasak bize sıkıntı verenin Ayşe Fatma Ahmet Mehmet olmadığını gelen rabbimden geliyor ve sadece bizleri sınamak için.Sabrı öğrenenlerden olmamız duası ile.Güzel paylaşımlarınızdan ötürü teşekkür ederiz. İLKSER OKUTAN
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.
Bir gün Yaradan’a sormuş; “Ya Rabbi, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?”
“Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.”
“Peki, insanlar bana birşey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?”
“Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek. Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek.”
“Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?”
“Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek.”
“Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?”
“Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak.”
“Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.”
“Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek.”
O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;
“Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?”
“Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, “ANNE” diye çağıracaksın.”
Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında,
yeter ki samimi olun onlara.
Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu deyin mesela.
Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.
Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da;
sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da.
Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.
Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir;
yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.
Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden,
o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden.
Yoksa çiçek çok da önemli değildir,
zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.
Sahiplenilmeyi sever kadınlar;
“kendi ayakları üstünde durma felsefeleri”
güçlü görünme kaygısından.
Hesap sorar gibi değil, tebessümle
“nerdeydin” dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.
Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.
Dinlenilmeyi sever kadınlar;
düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.
Düşüncelerine değer verdiğiniz an,
yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman,
sizi yere göğe sığdıramazlar;
o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.
Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar;
elinde değildir ki;
hala içindedir elinde pamuk şekeri
saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.
Ve annedir bütün kadınlar;
bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar;
çünkü geleceğinizi onlar kurarlar.