Kaşgar Dağları

Kaşgar Dağları

, Çince muztagata shan, Wade-Giles yazımında mu-shih-t a-ko shan Çin’de, Sinkiang Uygur özerk yönetim bölgesinin batı ucunda dağ sırası. Dağlık Pamir bölgesinin doğu uzantılarına koşut olarak 322 km boyunca kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır. Yüksekliği Kungur Masifinde 7.719 m’ye ulaşır. Muztagata Doruğu (7.546 m) Kaşgar’ın 161 km güneybatı-sındadır.
Kaşgar halısı, Çin Türkistam’ndaki (bugün Sinkiang Uygur özerk bölgesi) Kaşgar’a özgü el dokuması döşeme yaygısı. Hotan ve Yarkant’ta (Shache) yapılan benzerlerinden çoğu zaman güçlükle ayırt edilir.
Bunların her üçü de eskiden Semerkand halısı adıyla pazarlanmıştır. Kaşgar halısını öbür ikisinden ayıran başlıca özellikler, İran desenlerinin taklit edilmesi, İran kaynaklı
bordür düzenlemeleri ve büyük çeşitlilik gösteren biçimlerin genellikle koyu çizgilerle çevrelenmiş olmasıdır.
Kaşgarlı Mahmud, tam adı mahmud bin huseyİn BİN muhammed (ü. 11. yy’ın ikinci yarısı), Divanü Lügati’t-Türk{*) adlı ünlü sözlüğüyle tanınan Türk dilci, ansiklopedici, yazar.
Yaşamına ilişkin aynntılı bilgi yoktur. Karahanlılar soyundan Barsganlı Hüseyin’ in oğluydu. Kaşgar’ın önemli bir bilim ve kültür merkezi olduğu dönemde yetişti. Medrese öğrenimi gördü ve dönemin bütün klasik bilimlerini öğrendi. Daha sonra Bağdat’a yerleşti. Bu arada birçok Türk kentini gezip dolaştı; Tüıklerin çeşitli gelenek ve göreneklerini inceledi. Arapça ve Farsçanın yanı sıra Türkçenin Hakaniye, Oğuz, Kıpçak, Argu, Çigil, Kençek ve Uygur ağızlarını da öğrenmişti. 1072-74 arasında, Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla hazırlayıp Abbasi halifesi Muktedi’ye (hd 1075-94) sunduğu Divanü Lügati’t-Türk, ilk Türkçe sözlük olarak kabul edilir. Kaşgarlı Mahmud’un, ilk Türkçe dilbilgisi kitabı sayılan Kitabu Ceva-hirü’n-Nahv fi Lügati’t-Türki adlı öbür yapıtı ise bugüne değin ele geçmemiştir.
kaşık, sulu ya da küçük taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan, çukurca bir yüzeyiyle bir sapı bulunan küçük araç. Yemek pişirmede ve servis yapmada da kullanılır.
Kaşığa benzer araçların Tarihöncesinde de yapıldığı kazılardan anlaşılmaktadır. Örneğin Anadolu’da kaşığın ilk biçimi sayılabi-
Sapiarı pırlantalarla süslenmiş Abdülaziz dönemine (1861-76) ait bir çift altın kaşık
Ara Güler
lecek kemikten yapılmış spatulalarla Çatal-höyük ve Hacılar’da karşılaşılmıştır (İÖ 7-6. binyıl). Hacılar’da pişmiş toprak kaşıklar da ele geçmiştir. Hitit ve Geç Hitit dönemlerinde, Ege uygarlıklarında, Frig, Lydia, Roma ve Bizans dönemlerinde Anadolu’da kemikten, deniz kabuklarından, seramikten ve metalden kaşık yapılmıştır.
Kaşıklar Anadolu’da yapıldıkları malzemeye göre adlandırılır. Tahta kaşıklar daha çok şimşir, ardıç, gürgen, meşe, armut, karaağaç gibi ağaçlardan, kemik kaşıklar boynuz, bağa ve sedeften, metal kaşıklar demir, bakır, pirinç, gümüş ve altından yapılır. Kullanıldıkları yer ve amaca göre de kahve, çay, komposto, çorba kaşığı olarak anılır.
Anadolu’da kaşıkları ile ünlü merkezler arasında Konya, Akseki (Bademli köyü), Kaş (Davazlar köyü), Gediz, Geyve, Taraklı, Bolu (Mudurnu, Göynük, Seben, Kıbrısçık), Kastamonu, Bergama, Bursa, Eskişehir, Anamur, Silifke özellikle anıla-
59 kaşıkçı
bilir. Günümüzde turistik amaçla da üretilen süslü kaşıklarıyla Konya bu sanat dalını seri üretim biçiminde sürdürmektedir.
kaşık oyunları, karşılıklı ya da daire biçiminde dizilmiş oyunculann her iki elde birer çift kaşıkla ritim tutarak oynadıklan halk oyunlarına verilen genel ad. Halay, bar, zeybek gibi halk oyunlannın bazı bölümlerinde de kaşık oyunlarına yer verilir.
Kaşık oyunları başta Konya, İçel ve Antalya illeri olmak üzere Anadolu’nun birçok yöresinde daha çok kapalı yerlerde oynanır. Toplu ya da tek kişiyle oynanan, kadınların ve erkeklerin yalnız ya da karışık olarak oynadıkları biçimleri vardır. Oyun sırasında “İcaşık havası” denen ve yörelere göre değişen ezgiler çalınır; bu ezgilerle birlikte türküler de söylenir.
Kaşığın oyunlarda ve müzik topluluklarında bir ritim aracı olarak kullanılması çok eskiye dayanır. Horasan, Türkistan ve Kuzey Afganistan’da ve Asya’nın iç bölgelerinde dağınık olarak yaşayan Uygur Türklerinde oyun ve müzik aracı olarak kaşık kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca Balkan-lar’da ve başta Girit olmak üzere birçok Ege adasında kaşıktan bu amaçlarla yararlanılmaktadır.
Türkiye’nin kaşık oyunlarıyla ve oyunlar sırasında söylenen türküleriyle büyük ün kazanmış yöresi Silifke’dir. Silifke kaşık oyunları ekipleri, oyun havaları, türküleri, giysileri ve figürleri ile dünyanın birçok yerinde yapılan şenliklerde birincilikler almıştır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*