Katanov, Nikolay Fyodoroviç

Katanov, Nikolay Fyodoroviç

(d. 1862, Abakan – ö. 1922), özellikle Doğu Türk dilleri üzerine araştırmalarıyla tanınmış Sa-gay asıllı Rus Türkolog ve halkbilimci.
Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri Ens-titüsü’nde öğrenim gördü. Sibirya ve Doğu Türkistan’da araştırma gezileri yaptı (1888-92). 1894’te Kazan Üniversitesi Doğu Dilleri Kürsüsü’ne atandı ve ölümüne değin orada Türk dili ve edebiyatı, Türk halkbilimi ve Türk tarihi dersleri verdi. Bu arada Başkırt dili ve kültürü üzerine de araştırmalar yaptı. Başlıca yapıtları Opıt Issledovani-ya Uryanhanskovo Yazıka (1903, 2 cilt; Uryanhay Dili Üzerine Araştırma Denemesi) ve Nareçiya Uryanhaytsev (Soyotov) Abanskih, Tatar i Karagasov’dur (1907; Uryanhaylarm, Abakan Tatarlarının ve Ka-ragasların Lehçeleri).
Katanov’un özel kitaplığı 1920’de Türk hükümetince satın alınmış, İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Türkiyat Ens-titüsü’ne (bugün Türkiyat Araştırma Merkezi) verilmiştir.
Katar, resmî adı katar devletî, Arapça devlet katar, Basra Körfezinin batı kıyısında ülke. 10.000 km2’lik bir yanmada üzerinde yer alır. Körfezin kuzey yönünde 200 km boyunca uzanan yarımadanın en geniş yeri 88 km’dir. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) olan kara sınır-lannın uzunluğu 56 km’dir. Kıyılarının uzunluğu 560 km’yi bulur. Başkenti Doha, nüfusu (1987) 414.000’dir.
Doğal yapı. Katar’ın genellikle engebesiz olan topraklan doğudan başlayarak, orta
Katar
kesimdeki kireçtaşı platoya doğru hafif bir eğimle yükselir. Platonun 100 m yüksekliğe ulaşan tepeleriyle ülkenin kuzey ve doğu kıyılanndaki alçak kayalıklar başlıca engebelerdir. Güneydeki topraklann büyük bölümünü rüzgârın getirdiği kumlar örter, güneydoğuda da çok sayıda kumul vardır. Ülkenin geri kalan bölümü çoğunlukla tuzlu çukurlar, kumul çölleri ve kıraç ovalardan oluşur. Katar’a ait pek çok ada ve mercan resifi arasında Doha’nın 96 km doğusundaki Halul’un özel bir önemi vardır. Ülkenin kıyı açıklarındaki üç petrol yatağından elde edilen petrol burada toplanarak depolanır.
Katar’da yazlar sıcak ve nemli, kışlar yumuşak geçer. Temmuz ve ağustosta öğle saatlerinde sıcaklık 44°C’ye, nem oranı yüzde 85’e ulaşır. Kış aylarında nem daha azdır, sıcaklık ise 10°C-20°C arasında değişir. Ülkede yıllık yağış ortalaması 50-75 mm’dir.
Katar’m yeni tarım bölgelerinde yeşil alanlar gitgide artmaktadır. Çölde 150’yi aşkın bitki türü yetişir; bunların çoğu yaz yağmurları sırasında kısa süre çiçek açan bitkilerdir. Katar’ın hayvan varlığı sınırlıdır. Ceylan türleri giderek azalmaktadır. İç kesimlerde araptavşanı, körsıçan ve gerbil sıkça görülür; az sayıda tavşan ve kirpi de vardır. Amfibyumlar ve sürüngenler arasında sa-kangur, varan ve kaya keleri sayılabilir.
Yeraltı suları, yüksek mineral oranı nedeniyle içmeye elverişli değildir. Günümüzde su gereksiniminin yandan çoğu deniz suyunun arıtılmasıyla karşılanmaktadır. Katar’ın çıplak çöllerinde tarımın ancak 1960’larda başlamış olmasına ve yağışın pek az yerde 50 mm’yi aşmasına karşın, derin yeraltı kuyuları sayesinde iyi ürün alınır. Ocak-mayıs döneminde ülke kendine yetecek miktarda meyve ve sebze yetiştirebilmektedir.
Nüfus. Katar nüfusunun büyük çoğunluğunu göçmenler oluşturur. Yerli Katarlıların sayısı yalnızca 50 bin dolayındadır. Çoğunluk Arapça konuşur; yaygın kullanılan ikinci dil İngilizcedir. Nüfusun yüzde 45’ini öteki Araplarla birlikte Katarlılar, yüzde 34’ünü Güney Asyalılar, yüzde 16’sını İran-lılar, yüzde 5’ini de başka halklar oluşturur. Erkek nüfus kadın nüfusun yaklaşık iki katıdır.
Müslüman Katar halkının çoğunluğu Veh-habidir. Ama Vehhabiliğin resmî mezhep olduğu Suudi Arabistan’dan daha esnek bir anlayışa bağlıdır. Müslüman olmayanlar karneyle alkollü içki satın alabilir. Vehhabi önderlerinin muhalefetine karşın ülkeye televizyon da girmiştir. Bununla birlikte geleneksel tutuculuk hâlâ egemendir. 1980’lerin başında, kadınlann araba kullanması yasaklanmıştır. Ama ekonomik gereklilikler ve işçi sayısının azlığı kadınların bazı özgürlükleri kazanmasını sağlamıştır.
Ülke nüfusunun üçte ikisinin yaşadığı başkent Doha daha önce küçük bir balıkçı köyü iken zamanla canlı bir kentsel merkez olmuştur. 1940’ta petrol bulunmasıyla batı kıyısında Zikrit, doğu kıyısında da Museyid (Ümm Said) liman kentleri gelişmiştir. Bahreyn’den ithal edilen mallann boşaltıldığı Zikrit sığ ve elverişli bir limandır. Muse-yid’de ise derin deniz tankerleri ve şilepler demirler. Nüfusun yoğun olduğu ikinci büyük merkez Doha’nın 54 km kuzeyindeki el-Hureys’tir.
Büyük ölçüde ölüm oranının düşüklüğünden (1986’da binde 2,1) kaynaklanan yıllık nüfus artış hızı (1986) binde 24,8’dir. Yıllık doğum oranı ise (1986) binde 26,9’dur.
Ekonomi. Katar ekonomisinde devlet sektörü egemendir; özel sektör sınırlı ölçüde ticaret ve taahhüt işleriyle uğraşır. Hükümetler özel sektörü güçlendirmek amacıyla, düşük faizli kredi ve gümrük vergisinden bağışıklık gibi çeşitli teşvikler uygulamaktadır. 1985 verileriyle gayri safi milli hasıla (GSMH) 5,1 milyar ABD Doları, kişi başına milli hasıla ise 15.723 ABD Doları’ dır. Ulusal gelirin yansından çoğunu, devlet gelirlerinin ise yüzde 90’dan daha büyük bölümünü petrol gelirleri oluşturur.
Genellikle çorak bir ülke sayılan Katar 1970’lerde tarımda önemli bir gelişme göstermiştir. Sebze üretimi iç pazann gereksinimini karşıladığı gibi, bazen ihraç da edilmektedir. Toplam tarımsal gelirin yüzde 25’ini sebze üretimi, yüzde 20’sini taze
hayvan yemi ve yüzde 12’sini süt ürünleri oluşturur. Gene de bir miktar gıda maddesi ithal edilmektedir. Balıkçılık yurtiçi talebi karşılamaya dönüktür.
Katar dünya petrol üretiminin yüzde
0,6’sını, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ ne (OPEC) bağlı ülkelerin toplam petrol üretiminin de yüzde 2’sini gerçekleştirir. Bununla birlikte ülkenin bilinen petrol yatakları sınırlıdır; 1980’lerin başında ham petrol üretiminde hafif bir düşüş olmuştur.
Katar’da sanayiye fon aktanmı 1940’ta ülkenin batı kıyısındaki Duhan köyü yakın-lannda petrol bulunmasıyla başladı. Petrol ve doğal gaz çıkarımıyla Museyid’de büyük sanayi gelişti. 1975’te kurulan gübre fabrikası iki yıl sonra üretime geçti. 400 bin ton/yıl kapasiteli bir çelik fabrikası işletmeye açıldı. Çelik üretiminin yüzde 30’u iç pazarda tüketilmekte, geri kalan bölümü Suudi Arabistan ile BAE’ye ihraç edilmektedir. Bir un fabrikası ile iki petrol rafinerisinin yanı sıra Katar Petrokimya Tesisleri de Museyid’dedir.
Petrol üretiminin azalması olasılığı karşısında hükümet ekonomiyi uzun dönemde petrol yerine doğal gaza dayandırmayı planlamaktadır. Ülkedeki dört petrol yatağından çıkarılan doğal gaz da ham petrolle birlikte tükeneceği için, Katar yönetimi Duhan kıyı yatağının altındaki Huff oluşumunda ve bazı başka yerlerde bulunan büyük doğal gaz yataklarına ulaşmayı planlamaktadır.
Ülkede işgücünün yüzde 90’ını Katarh olmayanlar oluşturur. Yabancılar yönetim, eğitim ve sağlık hizmetleriyle teknik alanlarda çalışırlar. Hükümet okuryazarlık oranını artırarak Katarlı gençleri istihdam etmeye yönelik bir Katarlılaştırma politikası izlemektedir. Katar, dünyada ortalama gelirin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Birleşik bir sosyal güvenlik sisteminden yararlanan Katarlılar devletten çok düşük fiyatlarla ev ve toprak alabilir. Eğitim de parasızdır.
1973’ten bu yana Katar’m ulusal para birimi Katar Riyali’dir (1987’de 1 ri-yal=3,63 ABD Dolan). Bankacılık etkinliklerinde hiçbir sınırlama yoktur; ülke Basra Körfezinde önemli bir bankacılık merkezi durumuna gelmiştir. En büyük banka olan Katar Merkez Bankası’nın hisselerinin çoğu devletin elindedir.
Katar’da gelişkin bir yol ve kanalizasyon sistemi vardır. Doha’dan Selve yakınında sınıra kadar uzanan 104 km’lik karayolu Katar’ın Akdeniz kıyısıyla bağlantısını sağlar; bu yolun Suudi Arabistan’daki karayolu sistemiyle birleşen uzantısı ülkeyi Avrupa’ ya bağlar. Öteki yollar Doha’yı BAE sının-nın ötesindeki kent ve limanlara, Duhan ve Museyid’deki petrol merkezlerine ve Ru-veys ile Medinetü’ş-Şemal’a bağlamaktadır. Ülkede dört havaalanı vardır. Doha Uluslararası Havaalam’nı genellikle yabancı havayolu şirketleri kullanır. Katar, Bahreyn, BAE ve Umman’ın eşit paylarla ortak olduğu Gulf Air, ülke içindeki başlıca kentlere seferler düzenler.
Katar’m ihracatı, ithalatının yaklaşık iki katıdır. 1985 verileriyle 12.895 milyon Katar Riyali olan ihracat gelirinin büyük bölümünü ham petrol (yüzde 91) oluşturur; öteki önemli ihraç ürünleri çelik, balık ve sebzedir. Başlıca tahıl ürünleri ise işlenmiş gıda, hammaddeler ve sanayi ürünleridir. Dış ticaretin büyük bölümü Japonya, Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Kuveyt, Lübnan ve BAE ile gerçekleştirilir.
Yönetsel ve toplumsal koşullar. 19. yüzyılda es-Sani hanedanının yönetiminde bağımsızlığını elde eden Katar 1916’da başlayan İngiliz protektorasınm sona ermesi üzerine
3 Eylül 1971’de bağımsızlığını kazandı. Aile Meclisi 22 Şubat 1972’de Şeyh Halife Bin Hamedü’s-Sani’yi emirliğe getirdi; böylece İslam hukukuna dayalı meşruti monarşi düzeni kuruldu. 1980’lerin başında başbakanlık yetkilerini de emir üstlendi.
Hükümet üyeliklerinin çoğunu elinde tutan kraliyet ailesinin kökeni eski Arabistan’daki Şerif kabilelerinden Beni Temim’e kadar uzanır. Yürütme organı Bakanlar Kurulu ile 30 üyeli Danışma Meclisi’nden oluşur. Toprak sahiplerini, çiftçileri ve iş adamlarını temsil eden Danışma Meclisi’nin görevi, Bakanlar Kurulu’nca sunulan yasaları incelemektir. Petrol gelirleri, yönetime kamu hizmetlerinde köklü değişiklikler yapma olanağı vermiştir. 1976’da yörüngeye yerleştirilen bir haberleşme uydusu Katar’ da iletişim sisteminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ülkede Arapça dokuz gazete ve dergi yayımlanır. Katar Yayın Kuruluşu’ nun iki renkli televizyon vericisi vardır. Teleks sistemi tümüyle otomatiktir. Telefon kullanım oram (1984’te 2,8 kişiye 1 adet) Arap ülkeleri arasında en yüksek düzeydedir.
Kültürel yaşam. Katarlılar Bedevi geleneklerine bugün de sıkı sıkıya bağlıdır. Kabile gelenekleri canlılığını korumaktadır. Erkekler geleneksel giysi olarak aba giyerler. Genellikle evden dışarı çıkmayan kadınlar kalın ve siyah bir peçe örterler. Yabancı işçi akımı, Katarlıların yaşamındaki koyu bağnazlığı önemli ölçüde yumuşatmıştır.
Tarih. Katar adı ilk kez 10. yüzyıl Arap yazarlar İbn Hurdazbih ve el-Hasan bin Ahmed el-Hemdani’nin yapıtlarında yer alır. 18. yüzyılda Arabistan Yarımadasının batısı ile kuzeyinde yaşayan el-Halife kabilesinin Katar’ın kuzeybatısındaki ez-Zuba-re’ye göç etmesini kendileri için tehdit şayan Iranlılar 1783’te Katar’ı işgal ettiler. İranlıları yenilgiye uğratan el-Halife kabilesi Bahreyn Adasına taşındı. Bağımsız Bahreyn Devleti’ni kuran el-Halife şeyhleri, ez-Zubare’yi çevreleyen toprakları Bahrey-ni adıyla kendilerine bağladılar. Bahreyn şeyhleri ve Katar’daki uyrukları arasındaki sürtüşme 1867’de gerçek bir savaşa dönüştü. Bahreyn şeyhleri Abu Dabi şeyhinin de yardımıyla Katarlılan yendikten sonra Doha kentini yerle bir ettiler. Bölgedeki huzursuzluktan ve sıklaşan korsanlık olaylarından kaygılanan İngilizler ertesi yıl Katar’ın önde gelen ailelerinden Muhammed bin Sani es-Sani’yi şeyhliğe getirdiler. Yeni şeyh, komşularıyla aralarındaki anlaşmazlık konularının çözümünü İngilizlere bırakan bir anlaşma imzaladı (1868).
1871’den sonra Osmanlı Devleti Katar’a askeri birlikler yerleştirmeye çalıştı. Başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimler 1893’te silahlı çatışmayla sonuçlandı ve Osmanlı birlikleri şeyhin kuvvetlerine yenik düştü. I. Dünya Savaşı’yla birlikte Basra Körfezindeki Osmanlı nüfuzu sona erince Kasım 1916’da İngiltere ve Katar arasında imzalanan bir antlaşmayla Katar’da, Ateşkes Devletleri (bugün Birleşik Arap Emirlikleri) modeline benzeyen bir İngiliz protektorası oluşturuldu. Bölgede yüzyıllardır en büyük sorun olan korsanlık böylece bütünüyle sona erdi. Katar 1961’de Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne (OPEC), 1970’te de Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü’ne (OAPEC) üye oldu. 1971’de İngiltere Basra Körfezinden çekildiğinde Katar’m Bahreyn’le birlikte, BAE’yi oluşturan yedi emirliğe katılması öngörülmüştü. Ama iki ülke de bağımsız birer devlet olmayı yeğlediler.
katarakt, perde olarak da bilinir, göz merceğinin saydamlığını yitirmesi. Mercek-
te küçük benekler halinde mat alanların varlığı ya da merceğin yalnız çevresinin matlaşması önemli bir görme bozukluğuna işaret etmeyebilir. Ciddi görme bozukluğu olan vakalarda, merceğin ameliyatla çıkarılması gerekir.
Önemli görme kaybına neden olan katarakt, doğuştan olabilir. Bu durum gebeliğin ilk üç ayında kızamıkçık geçiren kadınların çocuklarında, ayrıca galaktozemili(*) bebeklerde ortaya çıkabilir. Down sendromu (Mongolizm), hipotiroidizm ve raşitizm de katarakta neden olabilir. Bebeklerde görülen katarakt, genellikle ilerleyici değildir.
Şeker hastalığı, özellikle denetim altına alınamamışsa, katarakta yol açabilir. Bu hastalık, ayrıca ağtabakada (retina) bozukluklara da neden olarak görmeyi bozabilir. Cam üfleme ya da dökme demir işinde çalışanlar gibi yüksek ısıya ya da X ışınlan ve temel parçacık (özellikle nötron) bombardımanına uzun sürelerle maruz kalanlarda da katarakt görülebilir.
Kataraktın en sık rastlanan türü, yaşlılıkla birlikte ortaya çıkar. Bu durum, merceğin yaşam boyunca büyümesiyle birlikte yoğunluğunun artmasından kaynaklanır. Merceğin merkezindeki matlık, merceğin kenarla-nnda oluşan katarakttan daha fazla görme kaybına neden olur. Katarakt oluşumunun ilk dönemlerinde yakım görmede hastanın gözlük takmadan okuyabilmesine olanak sağlayacak ölçüde düzelme görülebilirse de bu durum geçicidir.
katastrof kuramı bak. doğal afetler kuramı
Katavbalar, ABD’de, geçmişte Catawba Irmağının çevresindeki topraklarda yaşayan ve Siu dili konuşan Kuzey Amerika Yerli kabilesi. En önemli yerleşim merkezleri, bugün York ilinin (Güney Carolina) yer aldığı ırmağın batı yakasındaydı. Güneydo-ğu’daki öteki kabileler gibi erkek çocukla-nn kafa biçimini bozma gelenekleri nedeniyle beyaz tüccarlar tarafından “yassı kafalar” olarak bilinirlerdi.
Katavba köyleri, ağaç kabuğuyla kaplı kulübelerle genel toplantılann ve dinsel törenlerin yapıldığı bir tapınaktan oluşurdu. Her köyde başında bir reisin bulunduğu bir meclis vardı. Geçimleri tanma dayanan Katavbalar mısır eker ve yılda iki kez ya da daha fazla ürün alırlardı. Aynı tarlada kabak ve fasulye yetiştirirlerdi. Bazı Güneydoğu kabilelerinde çiftçiliğin kadınlar tarafından yapılmasına karşın, Katavbalar arasında tarlada erkekler çalışırdı. Kışın bölgeye göç eden çok sayıda yabanıl güvercin avlanırdı. Hasır, ahşap kap ve sepet gibi el işi ürünler et ve deri karşılığında beyaz kolonicilere ve öteki kabilelere satılırdı. Balık da başlıca yiyeceklerden biriydi; ırmakta uzun sopalarla ya da set ve tuzaklar kurarak mersinbalığı ve ringa avlanırdı.
17. yüzyıl sonlarında Katavbaların nüfusu
5.000 dolayındaydı. Beyazların bölgeye gelişinden sonra çeşitli kolonici gruplara bağımlı duruma geldiler. 1738’deki çiçek salgınında yanya düşen nüfuslan daha da azalarak 1780’e doğru 500’e kadar düştü. Tuska-rora Savaşı’yla (1711-13) Fransız ve Yerli Savaşı’nda (1754-63) İngilizlerin müttefiki olan Katavbalar, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda kolonicilere yardım ettiler. Günümüzde yaklaşık 1.200 Katavba, Güney Carolina’daki Rock Hill çevresinde yaşamaktadır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*