Kaz Dağı

Kaz Dağı

Türkiye’de bulunan yerli kazlar da boz kazdan türemişlerdir. Kaz yetiştiriciliği özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, Ağrı, Erzurum ve en çok Kars illerinde gelişmiştir. Söz konusu yörelerdeki kırsal kesimlerde et ve yağ gereksiniminin önemli bir bölümü kazdan karşılanmaktadır. Hava-lann soğumaya başladığı kasım ve aralık aylannda anaç olarak ayrılanların dışında kalan kazlann et, yağ, karaciğer, tüy ve bağırsaklanndan yararlanılmaktadır. Türkiye’de yetiştirilen kazlar beyaz, siyah, san ve alaca olmak üzere dört tip altında toplanabilir.
Yapılan araştırmalar sekiz aylık yerli kazlann ortalama olarak erkeklerde 5 kg, dişilerde ise 4,5 kg dolayında ağırlığa eriştiğini göstermektedir. Kars yöresinde yetiştiriciler iki yaşındaki kazları kuluçkadan kalkar kalkmaz yavrularından ayırmakta ve yumurta vermeye devam etmelerini sağlamaktadırlar. Yerli kazların yumurta verimi bir yaşında 10, iki yaşında 15 kadardır. Beyaz renkli kaz tipi öbürlerine göre biraz daha fazla yumurta vermektedir. Ayrıca bak. karaca kaz, midye kazı.
Kaz Ana, bazı geleneksel çocuk şarkılany-la tekerleme ve ninnilere kaynaklık eden düş ürünü yaşlı kadın. Genellikle uçmakta olan bir erkek kazın sırtında, gaga burunlu, sivri çeneli bir nine olarak betimlenir. İngiltere’de çocuk tekerlemeleriyle ilişkilen-dirilmesi “eski İngiliz dadılarının en ünlü şarkıları ve ninnileri” olarak bilinen Mother Goose’s Melody; or Sonnets for the Cradle’ ın (Kaz Ana’nın Şarkısı ya da^Beşik İçin Soneler) yayımlanmasına dayanır. İlk çocuk kitabı yayımcılarından John Newbery’nin ardılları tarafından yayımlanan kitabın günümüze kalan en eski kopyası 1791 tarihlidir, ama 1781 tarihli bir baskısının bulunduğu bilinmekte, 1765’te de bir baskısının yapıldığı ya da tasarlandığı düşünülmektedir. Bu ilk baskının yayma hazırlanmasını Oliver Goldsmith’in üstlendiği, içindeki bazı şiirleri de gene onun yazdığı sanılır. Newbery’nin şirketinin “Kaz Ana” başlığını Charles Perrault’nun Contes de ma mère l’oye (1697; Kaz Anamın Öyküleri) adlı masal kitabından aldığı anlaşılmaktadır. Kaz Ana’nın, Boston’daki mezarı günümüzde de ziyaret edilen Elizabeth Goose (Vergoose ya da Vertigoose) adlı yaşamış bir kadın olduğu konusundaki efsane ise gerçekdışıdır. Goose’un 1719’da yazdığı söylenen tekerleme kitabına ilişkin herhangi bir kanıt da yoktur. Kaz Ana tekerlemeleri, ABD’de ilk kez 1785’te Isaiah Thomas tarafından Newbery baskısının yeni basımı olarak yayımlanmıştır.
kaz ciğeri (Fransızca foie gras: “karaciğer ezmesi”), Fransız mutfağına özgü nadide yiyecek. Zorla beslenerek yağlandınlan kaz ya da ördeğin ciğerinden yapılır. En iyi kaz ciğerinin Strasbourg yöresinde üretildiği kabul edilir. İyi kaz ciğeri yumuşak, kolay sürülür, pembe hareli ve krem rengindedir. Pâté de foie gras adıyla anılan bir türünün çevresinde yağlı yumuşak bir kabuk bulunur. Kaz ciğeri ezme halinde ekmeğe sürülerek, jöleyle, garnitür, krep ya da sebzeyle birlikte sunulabilir.
Kaz Dağı, kaz daGlari olarak da bilinir, eskiden îda, Marmara Bölgesi’nin güneybatısında Ege Bölgesi’yle doğal sınır oluşturan dağ sırası. Güneyinde Edremit Körfezi, kuzey ve kuzeybatısında da Kara Menderes Çayı havzası yer alır. İki yanındaki alçak alanlardan birdenbire yükseldiğinden
kaza sigortası 116′
heybetli bir görünüşü vardır. Batı kesiminde batı-doğu doğrultusunda uzanır, daha sonra kuzeydoğuya yönelir.
Batı kesimleri, çevreye doğru alçalan, yüksek ve geniş bir platoyu andırır. Ayva-cık’ın doğusundaki bu plato görünüşlü alan, batıda Ege Denizine ulaşan Tuzla Çayının yukarı kollan ile Edremit Körfezine inen Mıhhçay ve kollan tarafından yanlmıştır.
Kaz Dağlanmn orta kesimi, batı kesiminden farklı olarak gerçek bir dağ görünümündedir. Sıradağa adını veren ve en yüksek noktası olan Karataş Tepesinde 1.774 m’ye ulaşan Kaz Dağı bu kesimde yer alır. 1.700 m yüksekliğindeki sırtın üstünde, Karataş Tepesinden başka Sarıkız, Kala-bak, Küçük Kir tepeleri sıralanır. Kaz Dağlanmn orta kesimleri, güneyde Edremit Körfezine ulaşan Kocaçay, Manastır Çayı, Fındıklı Çayı, Akçadere vadileriyle derin biçimde parçalanmıştır. Kuzey yamacından da Kara Menderes Çayına kavuşan küçük dereler iner.
Kaz Dağlanmn doğu kesimi Gürgen Dağı adıyla anılan geniş ve kubbe biçimli bir kütledir. Gürgen Dağı kütlesi Kurugedik olarak bilinen bir boyun noktasıyla batıdaki asıl Kaz Dağı kütlesinden aynlır.
Kaz Dağlanmn gövdesi kristalin şist, gnays ve mermerden oluşan kristalli bir kütledir. Küçükkuyu’nun kuzeyinde, çok kıvrılarak bazı yerlerde kınlmış ve birçok kesimde püskürük oluşumlarla kesilmiş tortul kayaç dizileri vardır. Miyosen Bölümün (y. 26-7 milyon yıl önce) sonlanna ait olan bu diziler, geniş bir alanda asıl kütleye dayanır. Daha doğuya doğru yüksek kütle ile kıyı ovası arasında püskürük kayaçlardan oluşan alçak ve tepelik bir alan uzanır. Edremit Körfezi ile bu dağlann arasında önemli bir kınk (fay) hattı vardır. Edremit’in batısındaki Güre Kaplıcalan bu kırık hattının başlıca kamtlanndandır.
Kaz Dağının yüksek kesimleri sık bir orman örtüsüyle kaplıdır. Kuzey yamaçla-nnda 1.200 m’ye kadar nemli ortam bitkileri, daha yüksek yerlerde kayınlar görülür. Bu kesimlerde Kaz Dağı göknan adıyla anılan bir göknar türü doruğa doğru tırmanır. Dağın güney yamaçlan daha kurakçıl nitelikli bir orman örtüsüyle kaplıdır. Kaz Dağı ormanlannda kızılçam ve karaçamlar da geniş yer tutar. Eteklerde başlayan zeytinlikler, dağlann güneyindeki dar kıyı ovası ile Edremit Ovasını kaplar. İzmir-Çanakkale Karayolu, Kaz Dağlanmn batı ucunda, platoyu andıran kesimden geçer.
Yunan mitolojisine göre, tannlar Troya Savaşı’nı eskiden İda adıyla anılan Kaz Dağının doruğundan izlemiş, Ganymedes burada kaçınlmıştır. İda mitolojide, Paris’in ünlü seçimini yaptığı yer olarak da geçer.
kaza sigortası, kişiyi kaza, hastalık ve benzeri nedenlerle uğrayacağı maddi zararlara karşı koruyan sigorta sözleşmesi. Başlıca kaza sigortası türleri arasında sorumluluk, hırsızlık, uçak, işçi tazminatı, kredi ve temellük sigortalan sayılabilir.
Sorumluluk sigortası sözleşmeleri, motorlu bir taşıtın kullanımından, ticari bir etkinlikten, mesleki ihmalden ya da bir malın mülkiyetinden doğan borçlan kapsayabilir. Sigorta eden, sigortalının üçüncü kişilere ödemekle yasal olarak yükümlü tutulduğu bütün zarar tazminatını sigortalı adına ödemeyi kabul eder. Aynca sigortalının mahkemede savunulmasını da üstlenir.
Hırsızlık sigortası sözleşmeleri, soygun ve öteki hırsızlık türlerinden doğan zararlan
kapsar. Uçak sigortası genellikle uçağın uğradığı hasar ve uçağın mülkiyetiyle işletilmesinden doğan hukuksal sorumluluğu kapsar. İşverenlerin ödediği primlerle finanse edilen işçi tazminatı sigortası iş kaza-lan nedeniyle işçilerin uğradığı zararlan karşılar. Bu sigorta sağlık giderleri, geçici çalışmazlık ve sürekli sakatlık yardımlarıyla hizmet içi eğitim giderlerini içerebilir.
Pek çok biçimi bulunan kredi sigortası iflas, ölüm ya da sakatlık dolayısıyla ödenemeyen borçlan, banka iflasının yol açtığı mevduat kayıplannı ve ticari ya da siyasal nedenlerle ihracat kredisinin yitirilmesi riskini kapsar. Temellük sigortası, gayri menkul alıcısını, mülkiyetin devri sırasında fark edilmeyen zararlara (örn. üçüncü şahısların hak iddiaları) karşı korumayı amaçlar.
Kazablanka, İspanyolca casablanca (Beyaz Ev), Arapça darül-beyza (Beyaz Ev), Fas’ın kuzeybatısındaki Centre bölgesinde yönetim bölgesi. Atlas Okyanusu kıyısında, Chaouia kıyı düzlüğünün kuzey ucunda yer alır. Ülkenin en önemli kentlerinden Ka-zablanka’yı, onun 25 km kuzeydoğusunda bir sanayi limanı ve dinlenme merkezi olan Muhammediye’yi ve bu iki kente bağlı bölgeleri içine alır. Kuzeybatıda Atlas Okyanusu, doğuda Ben Slimane, güneyde ve batıda Settat illeriyle çevrilidir. Yüzölçümü 1.615 km2’dir. Fas’ın 1956’da bağımsızlığım kazanmasından kısa süre sonra kurulan yönetim bölgesi, ülkenin en kalabalık kentsel alanıdır. Nüfus (1987 tah.) 2.600.000.
Kazablanka, İsyanyolca casablanca (Beyaz Ev), Arapça darül-beyza (Beyaz Ev), Fas’ın Kazablanka yönetim bölgesinde kent. Atlas Okyanusu kıyısında yer alır. Ülkenin en önemli liman kentidir.
Kuruluşuna ilişkin bilgi yoktur. Bugünkü kentin yerinde 12. yüzyılda Anfa adlı bir Berberi köyü vardı. Hıristiyan gemilerine saldıran korsanlann merkezi durumuna gelen köy, 1468’de Portekizlilerce yıkıldı. 1515’te bölgeye dönen Portekizliler burada Casa Brança (Beyaz Ev) adında bir yerleşme kurdular. 1755’te büyük hasara yol açan bir depremden sonra boşaltılan kent, 18. yüzyıl sonlarında Sultan Sidi Muhammed bin Abdullah’ın emriyle yeniden kuruldu. Ardından, kente Casablanca adını veren İspanyol tüccarlar ve öteki Avrupalılar buraya yerleşmeye başladılar. Bir dönem, nüfusun çoğunluğunu Fransızlar oluşturuyordu; bu yıllarda, gene aynı anlama gelen Fransızca Maison Blanche adı da Casablanca kadar yaygın bir kullanım kazandı.
1907’de Fransa kenti işgal etti. Kazablanka, Fransız protektorası olduğu sürede (1912-56) Fas’ın en önemli limanı haline geldi. II. Dünya Savaşı sırasında 1943’te, kentte bir İngiliz-Amerikan zirvesi toplandı. 1961’de, Fas kralı V. Muhammed’in başkanlığında düzenlenen bir konferansta da Afrika ülkelerinin Kazablanka grubu oluşturuldu.
Fas’ın dış ticaretinin büyük bölümü bir dalgakıranla denizden korunan Kazablanka limanında gerçekleştirilmektedir. Avrupa’ dan gelen gemilerin de uğrak yeri olan liman, askeri güvenlik nedenleriyle kentle birlikte özel bir statüye sahiptir. Limana giden Hansali Bulvarı üzerinde turistik mağazalar yer alır. Doklardan ve limandan içeriye doğru, kentin eski bölümünü oluşturan özgün bir Arap kenti (medine) yer alır. Surlarının bir bölümü ayakta olan eski kent, iç içe geçmiş dar sokaklardan, beyaz badanalı tuğla ya da taş evlerden oluşur. Surlann dışında, Fransızların kurduğu yarım daire biçimindeki kent yer alır.. V. Muhammed Meydanı’ndan başlayan caddeler, limanın
her iki yanından kıyıya ulaşan çevre yolla-nyla kesilir. Eski kentin girişine yakın olan V. Muhammed Meydanı ile Birleşmiş Milletler Meydanı, işyerlerinin ve resmî binala-nn toplandığı merkezlerdir; bankalar, oteller, büyük ve modern mağazalar burada yer alır. Daha güneyde, Arap Birliği Parkı’na bakan beyaz Kutsal Yürek (Sacré Cœur) Katedrali vardır. Parkın batısında ve kıyıya kadar uzanan kesimde ise, parklar ve villa-lann bulunduğu, Anfa gibi konut alanlan yer alır. Halkın yoksul kesimi çoğunlukla dış mahallelerdeki gecekondularda oturur.
Toplu taşımacılık ağırlıkla otobüslere dayanır. Çevredeki öteki önemli kentlerle karayolu bağlantısı vardır. Kuzeydoğu yönünde Rabat, Meknes ve Fez’e giden demiryolu hattı, sının geçerek Cezayir ve Tunus’a ulaşır. Kentin güneybatısında Kazablanka-Anfa, doğusunda da Kazablanka-Nouaceur adlı uluslararası havaalanlan vardır.
Özellikle liman çevresinde ticaretin hızla gelişmesi sonucunda kent, Fas’ın ekonomik merkezi durumuna gelmiştir. Ülkedeki bankacılık işlemlerinin ve sanayi üretiminin yarıdan çoğu burada gerçekleştirilir. Başlıca sanayi kolları tekstil, elektronik, deri işleme, konservecilik, bira ve öteki alkollü içkiler ile alkolsüz içecek imalatıdır. Geniş kıta sahanlığı, kıyı sularında balıkçılığın gelişmesine olanak vermiştir. Başlıca deniz ürünleri dilbalığı, tekir, kalkan, yılanbalığı, yengeç ve karidestir.
Kazablanka’da farklı eğitim düzeylerinde Arap ve Fransız okulları vardır. Aynca, Goethe Enstitüsü, Belediye Güzel Sanatlar Yüksekokulu, Belediye Kütüphanesi’nin yanı sıra Tarihöncesi derneği, balıkçılık enstitüsü ve bahçecilik derneği gibi halka açık çeşitli kültürel kuruluşlar bulunur. Fas’ın önde gelen eğlence ve dinlenme merkezi olan Kazablanka’da Kon Tiki, Miami, Tahiti ve Lido gibi birçok ünlü plaj vardır. Ayrıca Arap Birliği Parkı gibi çeşitli parklar ve deniz kıyısında gezi alanlan bulunur. Nüfus (1982) 2.139.204.
Kazablanka Konferansı, II. Dünya Savaşı sırasında ABD başkam Roosevelt ile Ingiltere başbakanı Churchill arasında Kazablanka’da yapılan toplantı (12-23 Ocak 1943). Müttefiklerin gelecekteki genel askeri stratejisini belirlemek amacıyla toplanan konferansa her iki taraftan komutan ve askerler de katılmış, SSCB önderi Stalin ise çağnlı olduğu halde gelmemiştir.
Konferansta Kuzey Afrika seferinin tamamlanmasından sonra Sicilya’nın işgal edilmesine karar verildi, Pasifik bölgesine gidecek kuvvetler ayrıldı, Uzakdoğu’daki başlıca saldırı hatlan belirlendi ve Almanya’nın yoğun biçimde bombalanması üzerinde anlaşmaya varıldı. Ayrıca önceden belirlenmemiş bazı konular da tartışılarak nükleer bomba konusunun araştırılması, Fransız direnişinin desteklenmesi ve en önemlisi, Almanya, İtalya ve Japonya’dan “kayıtsız şartsız teslim olmaları”nın istenmesi karar-laştınldı.
Kayıtsız şartsız teslim alma politikası savaştan sonra sert biçimde eleştirildi ve bu politikanın bir bildiriyle ilan edilmesinin, Almanya’da Hitler’i devirip barışın daha erken bir tarihe alınmasını sağlayabilecek olan muhalif gruplann cesaretini kırdığı öne sürüldü. Churchill de bu eleştiriye yanıt olarak, o sırada Müttefik ülke önderleri ve halklan için kabul edilebilir olan bütün koşullann (Almanya’nın parçalanması, tümüyle silahsızlandırılması, para, mal ve zorunlu çalışma biçiminde tazminat ödemeye mahkûm edilmesi gibi) Almanya’daki muhalif gruplar için cesaret kinci olduğunu söyledi.
Kazak, Karadeniz”in ve Hazar Denizinin kuzey hinterlandındaki bağımsızlığına düşkün ve savaşçı toplulukları oluşturan kişilere verilen ad. 15. yüzyılda Dinyeper bölgesindeki yarı bağımsız Tatar toplulukları için kullanılan Kazak adı, aynı yüzyılın sonlarında Polonya, Litvanya ve Moskova Büyük Prensliği’nden kaçarak Dinyeper ve Don bölgelerinde bağımsız ve özerk askeri topluluklar kuran seriler için de kullanılmaya başladı. 16. yüzyılda altı önemli Kazak yerleşim bölgesi vardı: Don, Greben (Kafkasya), Yaik (Ural Irmağının orta kesimi), Volga, Dinyeper ve Zaporojye (Dinyeper’ in batısı).
Polonya kralları 16. yüzyıl başlarında Zaporojye Kazaklarını Polonya’nın sınırlarını korumak üzere askeri koloniler biçiminde örgütlemeye başladılar. 16. yüzyıl boyunca ve 17. yüzyılın ilk yarısında siyasal özerkliklerini koruyan Zaporojye Kazakları, Bog-dan Hmelnitski’nin(*) önderliğinde 1649’da yarı bağımsız bir devlet kurdular. Ama Polonya’nın baskısı üzerine özerkliklerini koruma karşılığında Rus Çarlığı ’na bağlanmayı öngören Pereyaslav Antlaşması’nı (1654) imzaladılar. Bu antlaşma Kazakların içişlerinde Polonya egemenliği dönemine oranla daha geniş bir özgürlük elde etmesini sağladı. Ayrıca Kazak atamanının (het-man), Polonya ve OsmanlIlarla görüşmelerde Rus çarının onayını alma koşuluyla, dış ilişkilerde de kendi başına hareket etmesi kabul edildi. Sonuçta Kazaklar bazı askeri yükümlülükler karşılığında özerkliklerini bir ölçüde korudularsa da bu durum kısa sürdü. Güçlü ve merkezî bir devlet yapısına dayanan Rus Çarlığı, adım adım Kazakların özgürlüklerini kısma yoluna gitti.
Kazaklar Rus egemenliği altında Don Irmağı çevresindeki yurtlarından çıkarak doğuya doğru yayıldılar ve Sibirya’ya ilk yerleşen gruplardan biri oldular. 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde Kazak topluluklarının sayısı Don, Kuban, Terek, Orenburg ve Ussuri Kazaklarıyla birlikte ll’e ulaşmıştı. Zaporojye Kazaklarının özerk yönetim yapısı 1775’te ortadan kaldırıldı.
Kazakların ayrıcalıklarından yoksun bırakılması bir dizi ayaklanmaya yol açtı. 17. ve 18. yüzyılların en ünlü asi Kazak önderleri arasında Stenka Razin, Kondrati Bulavin ve Yemelyan Pugaçov sayılabilir. Bu ayaklanmaların bastırılmasından sonra bütün Kazak erkekleri için 20 yıl askerlik yapma zorunluluğu getirildi. Her köyün (stanitsa) kendi meclisini seçmesine izin verilmekle birlikte, atamanın merkezî hükümetçe atanması biçiminde yeni bir uygulama başlatıldı. Kazakların geleneksel olarak eşitliğe ve komünal toprak sahipliğine dayanan toplumsal yapısı, özellikle memur ve subaylara özel mülk edinme ve mülklerini başkalarına kiralama hakkının verildiği 1869’dan sonra bozuldu.
Rus çarları 19. ve 20. yüzyıllarda devrimci etkinlikleri bastırmak için birçok kez Kazakları kullandılar. 1918-20 arasındaki iç savaş sırasında Kazaklar bölündü. Güney Rusya’daki Kazaklar bu bölgede etkinlik gösteren Beyaz orduların çekirdeğini oluşturdu; savaş sonrasında yaklaşık 30 bin Kazak Beyaz ordularla birlikte Rusya’dan kaçtı. Sovyet yönetiminde Kazak topluluklarının oluşturduğu yönetim birimlerine son verildiyse de II. Dünya Savaşı sırasında Kazak askeri birlikleri yeniden canlandırıldı.
Kazak Abdal, asıl adı ahmed (ü. 15. yy sonu – 16. yy başları), taşlamalarıyla ünlü Bektaşi şairi.
Yaşamına ilişkin fazla bilgi yoktur. Bir tarikat olarak Bektaşîliğin kurumlaşmasını
sağlayan ve Bektaşilerce ikinci pir olarak bilinen Balım Sultan’ın giyimini, yürüyüşünü överek anlatmasına bakarak onu gördüğü sonucuna varılmaktadır. Bazı kaynaklarda Romanya Türklerinden olduğu belirtilen şairin, sakalını tıraş ettiği için “Kazak” mahlasını aldığı da söylenir. Onu başında bir Bektaşi tacı, üzerinde geleneksel Bektaşi giysileri ve elinde ağzına götürdüğü bir “nefir”i çalarken betimleyen eski bir Bektaşi resmi, bu tarikatın önde gelen kişilerinden olduğunu ortaya koymaktadır.
Bektaşi şiirinin genelinde görülen ve “za-hid” denen softalara, medreselilere yöneltilmiş yergilere dayanan mizah Kazak Abdal’ ın şiirinin ana çizgisini oluşturur. Ele geçen az sayıdaki şiiri eleştiride zaman zaman sövgü düzeyine çıkmakla birlikte, günümüze değin yaşamış ve unutulmadan söylene-gelmiştir.
Kazak halısı, Azerbaycan SSC’de, Kafkasya’nın Kirovâbad bölgesindeki Türk soyundan yan göçebelerin yaptığı el dokuması döşeme yaygısı. Karşıt renklerin kullanıldığı çarpıcı desenli bu güzel halılar ej derli halıların özelliklerini sürdürür. Ama
Kazak halısı, Kafkasya, 19. yy sonları;
Altred E. Farah Koleksiyonu
Alfred E. Farah, fotoğraf Otto E Nelson – EB İne
zeminleri onlardan farklıdır. Kazak halılarının zemininde üçlü madalyon düzenlemeleri ya da içi yıldızlarla doldurulmuş dört kareyle çevrili sekizgen gibi, başka bölgelere özgü çok daha eski düzenlemeleri anımsatan merkezî nitelikli desenler görülür. Bazı halılarda da soyut biçimli baklavalar ya da Yöriiklerden almçna çengelli örgeler kullanılmıştır. Oldukça basit küçük seccadelerin çoğunda mihrap deseni bulunur. Kazak halıları çoğunlukla saf yünden ve bütün öbür Kafkas halıları gibi Gördes düğümüyle dokunur. Kafkas halıları içinde havlan en uzun ve en yatık olanıdır. Bu nedenle, görünüşleri öbürlerinden daha kabaysa da yüzeyleri daha parlaktır.
Kazak Hanlığı, bugünkü Kazakistan SSC topraklarında 15. yüzyılda Kazaklar tarafından kurulan hanlık. 17. yüzyılda gerilemeye başlayarak 18. yüzyıl başları ile 19. yüzyıl ortaları arasındaki dönemde Rus Çarlığı’na bağlanmıştır. Ayrıca bak. Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.
Kazak Yaylaları, Rusça kazahskî melko-sopoçnİk, Kazakistan SSC’nin orta ve doğu kesimlerini kaplayan yüksek bölge. Cum-
117 Kazakistan SSC
huriyet topraklarının beşte birini oluşturur. Bir peneplen biçimindeki yükseltinin Paleo-zoyik (Birinci) Zamanda (y. 570-225 milyon yıl önce) oluşmuş tabam Mezozoyik (İkinci) Zaman (y. 225-65 milyon yıl önce) başlann-da aşınarak engebeli bir düzlük haline gelmiştir. Bölgede çok sayıda alçak tepe ile Tengiz Gölü gibi su kütlelerinin doldurduğu geniş çöküntüler vardır. Doğuda Karkarali Dağları (1.358 m) ve Kızılray (1.559 m) ile güneybatıdaki Ulutau’da (1.133 m), daha yakın dönemlerdeki yer hareketleri sonucunda ortaya çıkmış tek tek dağ kütlelerine rastlanır. Bölgeye kara iklimi egemendir; yıllık yağış ortalaması 100-300 mm’dir. Bu nedenle ırmak sayısı azdır ve bahar aylan dışında derelerin çoğu kurudur. Kavurucu sıcakta bitki örtüsünün aldığı renkten ötürü Kazaklar yöreye Sari-Arka (San Yayla) adını vermişlerdir. Kuzeydeki steplerde yumak ve sorguçotu, güneyde yarı çöl bitkileri ağırlıktadır. Dağ yamaçlarında ise çam or-manlan vardır. Karaganda ve Ekibastuz’da kömür, Karaj yakınında demir cevheri, Cezkazgan, Kounradski, Şayak ve Bozşa-kol’da bakır madenleri bulunur.
Kazakça, kazak türkçesi olarak da bilinir, Kıpçak öbeğine bağlı Türk lehçesi. Kazakistan SSC, Orta Asya’nın bazı bölgeleri, Rus SFSC, Çin’in Sinkiang Uygur özerk bölgesi, Moğolistan Halk Cumhuriyeti ve Afganistan’da konuşulur.
Kuzeydoğu, Güney ve Batı olmak üzere üç ana kola ayrılır; yazı dili Kuzeydoğu kolunda gelişmiştir. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra bir edebiyat dili durumuna gelmiştir. Çince, Arapça, Farsça, Moğolca, Özbekçe, Rusça ve Tatarcadan alınma sözcükler içerir. Kazakçanın yazımında 1938’e değin Arap alfabesi, bu tarihten sonra Rus alfabesine dayanan yeni bir yazı sistemi kullanılmıştır. Dokuz ünlü ve 26 ünsüzün bulunduğu Kazakçanın Türkiye Türkçesine göre bazı ses değişmeleri şunlardır: Sözcük başındaki y sesi c ve /’ye (yaka/caga; yolljol\ yalumMjatırmak), ş sesi s’ye (baş/bas), Kazakçaya başka dillerden girmiş sözcüklerdeki/sesi p’ye (îikirlpikir), z ise benzeşmeyle .s’ye dönüşmüştür (yazsaijassa).
Kazakçada belirtme durumu -di (tilimizdi “dilimizi”), yönelme durumu -ga,-gel-ka,-ke (akılga “akla”, mektepke “mektebe”), bulunma durumu -da,-del-ta,-te (filinde “dilinde”), çıkma durumu -dan,-nan (solardan “şunlardan”, samayman “elbisesinden”), araç durumu -pen (ötürükpen “yalanla”) ekleriyle gösterilir. Kişi adılları men, sen, ollal, biz, senderlsizder, olar, gösterme adıllan bul (“bu”), sol (“şu”), osı (“o”), soru belirteçleri kay (“kim”, “hangisi”), kalay (“nasıl”), kaçan’dvc (“ne zaman”). Eylem çekiminde geniş zaman -atın,-etin (osı ekevi bolatın “o ikisi olur”), belirli geçmiş zaman -dı,-di (Terciman gazetin şı-gardı “Tercüman gazetesini çıkardı”), belirsiz geçmiş zaman -gen (körmegendi “görmemişti”), gelecek zaman -gay,-gey (tangdagay “hayret edecek”) ekleriyle yapılır, şimdiki zaman bileşik eylem biçiminde kurulur (ketip baradı “gidiyordu”). Dilek-koşul eki -se (çalıksa “usansa”), istek eki -a (barayın “varayım”), buyurma eki -gıl, -gın, -çı, -jı’dır (bargıl “var”).
Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, kazakİstan olarak da bilinir, Rusça
KAZAHSKAYA SOVYETSKAYA SOTSİALİSTİÇESKA-
ya respublİka, SSCB’yi oluşturan 15 cumhuriyetten biri. Avrasya kara kütlesinin orta kesimindeki dalgalı platolarda 2.717.300 km2’lik bir alanı kaplar. Doğu-

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*