Kazinczy, Ferenc

Kazinczy, Ferenc

(d. 27 Ekim 1759, Ersemlyen – ö. Ağustos 1831, Szephalom, Macaristan), Macar edebiyatçı. Macar dilini yenileştirme çalışmalan ve edebiyat üslubunu geliştirme girişimleriyle büyük ölçüde etkili olmuştur.
Varlıklı ve soylu bir ailenin oğluydu. Çocukluğunda Almanca ve Fransızca öğ-
çocuğunun geçimini topraklarımn kısıtlı geliriyle sağlarken başka yazarlarla ciltler tutan yazışmalarıyla ve özgün yazılarıyla edebiyatı kaba ve aykırı bulduğu her şeyden anndırmaya çalıştı. Macar edebiyatında sone türüne öncülük etti; etkileyici epigramla-n Tövisek es virâgok (1811) başlığıyla yayımlandı.
Edebiyatı sansür etmek gibi bir rol üstlenmesi Kazinczy’nin sonu gelmeyen tartışmalara girmesine yol açtı. En ünlü mücadelesi ise dili geliştirme konusundaydı. Macar dilini edebi anlatım bakımından esnekleştirmek amacıyla dilbilgisi, yazım ve üslupta bir dizi reform başlattı. 1828’de Macar Akade-misi’nin kuruluş çalışmalarını yürüten komitede yer aldı; 1830’da da akademinin üyeliğine seçildi.
kazkarabatağı (Anhinga anhinga), Peleca-niformes takımının, Anhingidae familyasının tek türü olan su kuşu. Yaklaşık 90 cm uzunluğunda, ince yapılı, uzun boyunlu bir su kuşu olan kazkarabatagımn vücudu genellikle siyah, kanatlan ise gümüş renginde
Kazinczy, T. Heinrich’in bir resminden yapılmış taşbaskı, 1859
Petofi İrodalmi Muzeum, Budapeşte
rendi. 1769’da günümüzde Borsod-Abaûj-Zemplen ilinde kalan Sârospatak’taki ünlü Kalvenci okula girdi. Macaristan’ın coğrafyasını konu alan ilk kitabını buradayken yayımladı (1775). Daha sonra hukuk okudu ve devlet memuru oldu. Aydınlanma düşüncesinden etkilenen Kazinczy, İmparator II. Joseph’in ilerici yönetimini onaylıyordu. II. Franz’ın tahta çıkmasıyla başlayan gerici dönemde ise muhalefete katıldı. Aralık 1794’te siyasal bir komploya katıldığı için tutuklandı ve olayda önemsiz bir rol oynamasına karşın ölüm cezasına çarptınldı. Cezası hapse çevrilen Kazinczy Haziran 1801’de salıverildikten sonra bütün zamanını Macar edebiyatını geliştirme çalışmalan-na ayırdı.
Siyasal ve toplumsal koşulların canlı bir kültürün gelişmesine uygun düşmemesi, sınırlı okur kitlesinin beğenisinin de fazla incelmemiş olması yüzünden Kazinczy çeşitli zorluklarla karşılaştı. Kansı ve yedi
Kazkarabatağı (Anhinga ârihiıiğa)
James R. Strfımoos-EB Inc.
tüylerle bezelidir. Üreme mevsiminde erkeklerin tüylerinde yeşil parıltılar belirirken başlarında açık renkli bir tepelik oluşur. Daha alacasız olan dişilerin ön bölümü yıl boyunca kahverengimsidir. Avrupa’da rastlanmayan, tropik ve sıcak bölgelerde görülen kazkarabatağı, göl Ve ırmak boylarında küçük koloniler halinde yaşar. Gövdesi suya gömülmüş bir biçimde yüzerken dışan-da kalan başını ve boynunu yılan gibi sağa sola oynatır. Gagasını saplayarak avladığı balıkları kıyıya taşıyarak yer. Çiftleşme mevsiminde erkekler uzun kuyruk teleklerini yelpaze gibi açıp havaya dikerek dişiye gösteriş yapar. Kazkarabâtakları sıkça örülmüş ve içi yapraklarla döşeli yuvalanna, 3-6 tane mavimsi yeşil renkli yumurta bırakır. Yumurtadan tüysüz olarak çıkan yavrulann kısa sürede hav tüyleri çıkar. Türkiye’de Hatay ilindeki Artıik Gölünde üreyen kaz-karabatağının bu gölün kurutulmasıyla soyu tükenmiştir.
kazma, ahşap bir sapın ucuna dik açı yapacak biçimde takılan sivri ve keskin bir demirden oluşan, toprak kazma ve kaldırma aleti. En eski tanm aletlerinden biridir. Günümüzde daha çok bahçe düzenlemesi gibi küçük ölçekli işlerde kullanılmaktadır. Ayrıca bak. çapa.
kazoku (Japoncada “çiçek ailesi”), Japonya’da Meici Restorasyonu döneminde oluşturulan soylular sınıfına verilen ad. Kazoku sınıfı, 1869’da, kuge’lerle (saray soyluları) topraklarını imparatora devretmek zorunda kalan daimyo’\ann(*) tek bir sınıf içinde birleştirilmeleriyle oluşturuldu. 1884’te prens, marki, kont, vikont ve baronluğa denk düşen unvanlann verilmesiyle kazo-/cu’luk Avrupa’daki gibi hiyerarşik bir yapı kazandı. Bu dönemde kamu hizmetinde yararlılık gösterenlere de soyluluk unvanı verilmeye başladı. Kazoku’ter 1889’dan sonra Japon yasama organının üst meclisinde yer aldılar. Kazoku’luk 1947 Anayasasıyla ortadan kaldırıldı.
kazsılar bak. Anseriformes
Kazvin, İran’ın ortakuzey kesiminde, Merkezi ilinde (ostan) kent. Elburz Dağlannın güney eteğindeki verimli ve geniş bir ovada yer alır. Sasani hükümdan I. Şapur’un yaklaşık 250’de kurduğu kentin adı başlangıçta Şad $apur’du. 7. yüzyılda Müslümanlığın yayılmasına öncülük eden bir merkez olarak gelişti. Harun Reşid döneminde sağlam surlarla çevrildi. Cengiz Han’ıft istilası sırasında yerle bir edildi. Safevi hükümdan I. Tahmasp’ın (hd 1524-76) başkenti Tebriz’den buraya taşımasıyla yeniden canlandı. 1598’de I. Abbas’ın (Büyük) (hd 1588-1629) İsfahan’ı başkent yapması üzerine bir kez daha önemini yitirdi. Nadir Şah Hindistan seferinden döndükten (1739) kısa bir süre sonra İran’ın başkenti Meşhed’e giderken Kazvin’de taç giydi. Kaçar hanedanından Aga Muhammed Hân 1796 dolayında Kazvin’i Hazar Denizi, Basra Körfezi ve Anadolu ile yapılan ticaretin merkezi durumuna getirdi. 19. yüzyılda Rusya ile İngiltere’nin İran’ın içişlerine yönelik müdahaleleri ve baskıcı şahlık yönetimine karşı yoğun tepkilere sahne olan kent, 1909’da Reşt’ten gelen milliyetçilerin eline geçti. İnğilizlerin 1920’de bir askeri karargâh kurduğu kentte ertesi yıl gerçekleştirilen bir darbeyle Şah Rıza Pehlevi başa geçti. İran İslam Devrimi (1978-79) sırasında kent halkı ile İran ordusu arasında çatışmalar çıktı.
Kazvin kara ve demir yollarıyla Tahran ve Tebriz’e, karayoluyla da Hazar Denizi ve Hemedan’a bağlanan bir ulaşım merkezidir. Sanayisi dokumacılık, çırçır, değirmencilik, gıda işleme ve elektrik donanımı imalatı gibi dallara dayanır. Aynca bir termik santralı ve eski İran Tarımsal Kalkınma Bankası’nın yardımıyla kurulmuş modern bir tavukçuluk kompleksini barındırır. Selçuklu sultanları döneminden kalma başlıca yapılar Kazvin Mescid-i Cuması, küçük bir kubbeyle örtülü olan Haydariye Medresesi, İranlı gezgin Müstevfi’nin türbesi Ve Şah Camisi’dir. Kazvin’in 60 km kuzeydoğusundaki dağlarda Sabbahilere ait bir kalenin kalıntılan vardır. Nüfus (1985 tah.)
205.900.
Kazvin Mescid-i Cuması, İran’da, Kaz* vin kentinde Büyük Selçuklu camisi. Melik* şah’ın oğlu Ebu Şüca tarafından 1113-19 arasında yaptmlmış, çeşitli zamanlarda elden geçirilmiş, 19. yüzyılda Kaçarlar döneminde bugünkü görünümünü almıştır. Planı İran mescid-i cumalarının genel plan şemasına uyar: Revaklarla çevrili, dikdörtgen biçimli büyük bir avlunun her kenanmn ortasına bir eyvan getirilmiştir. Kıble yönündeki büyük eyvanın arkasında da bir mihrap önü kubbesi yer alır. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır.
Ardistan, Gülpayegân ve İsfahan’daki benzerleri gibi Kazvin Mescid-i Cuması da hem tuğla işçiliğinin, hem de çini mozaik ve
sırlı tuğla uygulamasının üstün örneklerini barındırır. Büyük eyvanın dış yüzü ve iç duvarları çini mozaiklerin en yoğun olduğu yerlerdir. Mihrap önü kubbesinin üstü turkuvaz renkli sırlı tuğlayla kaplıdır. Bu
Kazvin Mescid-i Cuması nın avlusundan büyük eyvana bakış, İran
National Tourist Organization
kubbenin oturduğu duvarlar, tuğla örgüleriyle oluşturulmuş desenlerle bezenmiştir. Alçı kabartma bir yazı kuşağı bütün duvarları dolanır. İran alçı bezeme sanatının en güzel örneklerinden bazısı da Kazvin Mes-cid-i Cuması’ndadır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*