Kirkpatrick, Ralph (Leonard)

Kirkpatrick, Ralph (Leonard)

(d. 10Haziran 1911, Leominster, Massachusetts -ö. 13 Nisan 1984, Guilford, Connecticut, ABD), ABD’li müzikolog. 20. yüzyılın en etkili klavsencilerinden biri olarak ünlen-miştir.
Altı yaşında piyano, 1930’da klavsen çalmaya başladı. 1931’de Harvard Üniversite-si’nden mezun olarak Paris’e gitti. Orada Wanda Landowska’nm, Nadia Boulanger’ nin ve erken dönem İngiliz müziği uzmanı Arnold Dolmetsch’in öğrencisi oldu. 1940’tan 1976’ya değin Yale Üniversitesi’n-de ders verdi. Daha çok J. S. Bach’ın ve Domenico Scarlatti’nin klavsen müziği yorumlarıyla tanınmakla birlikte klavikordu ve özellikle W. A. Mozart’ın müziği için erken dönem konsol piyanoyu da kullandı. En önemli araştırmaları Domenico Scarlatti (1953) yaşamöyküsü ve Scarlatti’nin bütün klavye sonatlarının 18 ciltlik tıpkıbasımıdır (1971).
Kirkwall, İskoçya’nın kuzey ucu açıklarındaki Orkney Adalarının merkezi (1486) kraliyet ilçesi (royal burgh) ve liman kasabası. Bölgede İskandinav etkisi 12. yüzyıla değin sürmüştür. Aynı dönemde kırmızı kumtaşından yapılmış St. Magnus Katedrali de bu etkiyi ortaya koymaktadır. Kontluk Sarayı’nın kalıntıları ve 17. yüzyıl evlerinin bulunduğu dar, parke taşlı sokaklar kasabanın ilgi çekici yerleridir. Gemi yapımı dışındaki ekonomik uğraşlar viski damıtımı, yumurta paketleme, krema ve peynir yapımı gibi yerel tarım ürünlerine dayanan hafif sanayi dallarıdır. Kuzey Denizinden çıkartılan petrol ve 19 km güneybatıdaki Flotta’da yapılan bir kıyı terminali, kasabanın bir ölçüde gelişmesini sağlamıştır. Kirkwall, Orkney Adalarının yerel yönetim merkezidir ve adalara yönelik çeşitli hizmet kuruluşları da burada toplanmıştır. Nüfus (1981) 6.826.
Kirkwood aralıkları, küçük gezegenlerin (asteroit) dağılımında görülen düzensizlikler. Bu bölgelerdeki küçük gezegenlerin yörünge periyotları, Jüpiter gezegeninin periyodunun basit kesirleri kadardır. 1860’larda ABD’li matematikçi ve astronom Daniel Kirkwood, kimi yerlerde küçük gezegenlerin yoğunluğunda azalmaların olduğunu buldu ve bu olguyu Jüpiter’in yol açtığı tedirginliklere (pertürbasyon) bağladı. Bu tür bir aralıkta (ya da boşlukta) dolanan bir cismin hareketi, Jüpiter’in çekim kuvvetinin etkisiyle tedirginliğe uğrar ve sonuçta cisim başka bir yörüngeye oturur.
Kirman, İran’ın güneydoğu kesiminde il (ostan) ve il merkezi kent. Kirman kenti çorak ve kayalık tepelerin eteklerinde, denizden 1.749 m yükseklikteki kumlu bir ovada yer alır. Kuzeyi ve doğusu dağlarla çevrili olan kentin iklimi serindir; ilkbahar ve sonbaharda kum fırtınaları görülür. Nüfusun çoğunluğu Farsça konuşan Müslü-manlardan oluşmakla birlikte, yörede Zerdüşt dinine bağlı küçük bir topluluk da yaşar. Kirman, İran’ın en büyük halı ihraç
Kirman da i. Ardeşir dönemine ait kale kalıntısı, 3. yy, İran
Laurence D Loeb
merkezidir. Kent eskiden şal yapımcılığıyla tanınırken sonradan özellikle Mahani banliyösünde gelişen hah dokumacılığı önem kazanmıştır. 1970’lerin ortasında, içinde bir çimento ve dokuma fabrikası ile bir soğuk hava deposu da bulunan bir sanayi merkezi kurulmuştur. Bir termik santralın da yer aldığı kentin suyu yeraltı kemerleri (kanat) aracılığıyla çevredeki tepelerden taşınır. Karayoluyla Bender Abbas ve Meşhed’e bağlanan Kirman’da bir de havaalanı vardır.
Kentin Sasani hanedanından I. Ardeşir (hd 224-241) tarafından kurulduğu ve o yıllarda Behdesir, Berdesir ya da Berdeşir adıyla anıldığı sanılır. Safeviler döneminde Kirman adını alan kent 10. yüzyılda eyalet merkezi yapıldı. 1509’da Özbekler tarafından yağmalandı, 1720’de de Afgan işgaline uğradı. Zend hanedanından Lutf Ali Han buraya sığınınca, Kaçar hanedanının kurucusu Ağa Muhammed Han tarafından yağmalandı. Feth Ali Şah’ın yönetimi sırasında (1797-1834) yeniden inşa edildi. Kentin çarşısında Mescid-i Melik (11. yy), Mescid-i Cuma, Mescid-i Bazar-ı Şah (Selçuklular zamanında yapıldı) ve Mescid-i Pa Minar (1390’da Timurlular tarafından yaptırıldı) gibi eski camiler vardır. Çarşının batı ucunda, Kaçar hanedanının eski içkalesi Ark (Arg) yer alır. Ark’ın yanında ülkenin Afganlarca işgal edildiği 1722-30 arasında inşa edildiği sanılan Kale bulunur. Kirman Ovasında, büyük olasılıkla 11. ya da
355 kirman
12. yüzyılda yapılmış bir mezar olan Cebel-i Seng (Taş Dağı), batıda ise verimli ve güzel bir bahçe olan Bağ-ı Sirif yer alır.
Yüzölçümü 179.916 km2 olan Kirman ili batıda Belucistan ve Sistan, kuzeyde Yezd, kuzeydoğuda da Horasan illeriyle çevrilidir. Lût Çölünün ortagüney bölümü (Deşt-i Lût) il sınırları içinde İcalır. Çöl alanının doğusunda kumullar, batısında da rüzgârın oyduğu 55-70 m yüksekliğindeki tepecikler (kalut) yer alır; güney kesimi ise oldukça kuru ve tuzsuzdur. Çölün öteki kesimlerinde yörede şehr lût denen, kuestalar(*) görülür.
Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan dağ sıraları ilin büyük bölümünü kaplar; bunlardan Lale Zar (4.374 m) ve Hezaran (4.419 m) sönmüş yanardağlardır. İlin tek önemli akarsuyu Halil Rud Irmağıdır. Alçak çöküntü alanlannda çok sıcak ve kurak bir iklim görülürken, daha yüksek kesimlerde sıcaklık düşer.
Kirman Dağlarının büyük bölümü çıplaktır. Su kıtlığı yüzünden, tarım ancak vahalarda ve dağların eteklerinde yapılabilmektedir. Yüksek kesimlerde tahıl, pamuk, şeker pancarı, yağlı tohumlar, meyve ve sebze, 1.100-1.400 m’nin altındaki sıcak bölgelerde pirinç, mısır, kına ve meyve yetiştirilir. Yörede ayrıca kitre elde edilir. Başlıca hayvansal ürünler genellikle yün ile şal dokumacılığında kullanılan bir çeşit yumuşak yün olan kork’tur. Kirman bakır, kömür, krom, kurşun, çinko, uranyum ve aluminyum gibi madenler açısından zengin olmakla birlikte, bu yataklara ulaşmanın güçlüğü madenciliği engellemektedir. Yörede ayrıca petrol yataklan bulunmuştur. Bender Abbas’tan Kirman’a uzanan boru hattı ile elektrik nakil hatları sanayinin gelişmesinde etkili olmuştur. Kirman dışındaki önemli kentler Baft, Bam, Refşencan (Behramâbad), Şehr-i Babek ve İsmail-âbad’dır. Nüfus (1985 tah.) kent, 266.800; (1984 tah.) il, 1.535.000.
kirman, kîrmen olarak da bilinir, yün, kıl ya da pamuk iplikleri eğirme ve bükmede kullanılan araç.
Gürgen, çam ya da çınardan yapılır. Dört parçadan oluşur. İki parçası yaklaşık 20 cm boyunda ve 3 cm eninde hafif kavisli iki kanattır. “Dönelge” ya da “parmak” denen bu kanatlardan biri 2-2,5 cm öbürü 1-1,5 cm kalınlığındadır. Her iki kanadın da tam ortasında yuvarlak birer delik vardır. Kalın kanadın yan tarafında, ince olanın içinden geçebileceği genişlikte ikinci bir delik daha bulunur. Kirmanın üçüncü parçası olan mil, yaklaşık 30 cm boyunda ve 2 cm çapında, yukarıdan aşağıya doğru kalınlaşan bir çubuktur. Kanatların ince olanı kalın olanının yanındaki delikten sokulur ve böylece bir haç biçimi alan parçaların ortalarındaki delikler hizalanır. Mil, kalın tarafı aşağıda kalacak biçimde bu deliklerden geçirilir ve yukarı doğru çekilerek sıkıştırılır. Dördüncü parça olan “ağırşak” dönmeyi kolaylaştırmak amacıyla milin alt ucuna takılır.
Bükülecek yün ya da pamuk önce taranıp parmak kalınlığında parçalar haline getirilir. Sol kol bileğine bilezik gibi geçirildikten sonra ucu sağ el ile inceltilerek kirmana iliştirilir. Sonra gene sağ el ile bir yandan kirman sürekli döndürülürken, bir yandan da parmaklarla bükülüp inceltilen iplik dönen kirmanın kanatları üstüne sarılarak yumak haline getirilir. Sol koldaki yünün hepsi iplik haline gelince önce mil, sonra ince kanat, ardından da kalın kanat çekilerek yumak kirmandan alınır. Genellikle
Kirman halısı 356
yörüklerin ve köylülerin kullandığı ilkel bir iğ olan kirmanla ip bükme işini daha çok yaşlı kadın ve erkekler yapar.
Kirman halısı, İran’ın güneyindeki Kirman kenti ve çevresinde yapılan el dokuması döşeme yaygısı. Kirman yöresi 16. yüzyıldan beri, desenleri çok özenli, yüksek nitelikli halıların üretildiği bir merkezdi. Genel olarak 16. ve 17. yüzyıla ait pek çok halının Kirman’da yapıldığı sanılır. Bunlar arasında vazolu ve kıvrımdallı halılar, bahçe desenli halıların en güzelleri ve hayvan
Bir vazolu Kirman halısından ayrıntı, 17. yy; Tekstil Müzesi, Washington, D.C.
Textile Museum Collection Washington, DC , fotoğraf.
Olto E. Nelson – EB Inc
örgeleri de içeren bazı madalyonlu halılar vardır. Kirman halılarının hepsi pamuk çözgü üzerine Sine düğümüyle dokunur. Sert ve kalın yünden atkılar iyice gergin olarak geçirilir, bunların arasında daha gevşek ipek ya da pamuk atkılar da bırakılır. Sonuçta “çift çözgülü” bir halı elde edilir; iki çözgü katından birinin iplikleri, ötekilerin neredeyse tam arkasında yer alır. İran halıları içinde Kirman halıları renkleri en zengin ve çeşitli olanlardır.
16. ve 17. yüzyıllara ait “klasik” Kirman halılarının en tanınmış grubunu vazolu halılar oluşturur. Bütün zemin boyunca yinelenen sivri uçlu baklavalarla iyice stilize edilmiş çeşitli çiçek örgelerinin zengin ve uyumlu renkler içinde birleştiği bu halılar son derece zariftir. Baklavalar genellikle kesintisin asma dallarıyla yapılmış büyük boyutlu ovallerin kesişmesinden oluşur. Asma dallan boyunca, her biri bir baklavanın merkezinde olacak biçimde çiçekler yerleştirilmiştir. Bazı halılarda her baklavanın içi başka bir renkte düzenlenmiştir. Birçok halıda baklavaların içinde bezemeli bir vazo deseni olur. Bu tür halıların tüm deseni büyük bir olasılıkla Uzakdoğu ipekli kumaşlarından geliştirilmiştir.
Vazolu halıların üretimine 18. yüzyılda devam edildiyse de bu dönemde genelde İran’ın öteki halı merkezlerinde olduğu gibi Kirman’da da uzun bir durgunluk yaşandı. Ama 19. yüzyılın sonlarına doğru halıcılık yeniden canlandı ve Kirman kısa sürede İran’daki en önemli üretim merkezlerinden biri oldu.
Piyasada kullanılan Kirman-Lavere adı, bu bölgede halıcılık yapılan köylerden Raver’ in adından gelmiştir. Kirmanşah halıları ise
bugünkü adı Bahteran olan Kirmanşah’ta, Kirman üslubunda dokunmakta ve çoğunlukla Kirman halısı olarak satılmaktadır.
Kirman Selçukluları, Büyük Selçukluların, 1048-1186 arasında İran’ın güneydoğusundaki Kirman’a egemen olan kolu.
Kirman, Büyük Selçuklu egemenliğine girdikten sonra yarı bağımsız bir Büyük Selçuklu melikliği oldu. İlk melik olarak atanan Çağrı Bey’in oğlu Kavurd (hd 1048-73), kardeşi Alp Arslan’a karşı ayaklandı (1063). Kufs Dağlan ve Kirman’m kırsal yörelerinde etkili olan Şabankaralar kabilesini bastırdı; Umman’ı da Kirman’a bağladı. Büyük Selçuklu sultanlığı için Melikşah’la mücadele ederken öldürüldü. Oğulları Kirmanşah (hd 1073-74) ve Hüseyin’in (hd 1074) başansız yönetimleri sırasında yıkılma noktasına gelen Kirman Selçukluları, Sultan Sencer’in egemenliğini tanıyan I. Arslan Şah (hd 1101-42) yönetiminde parlak bir dönem yaşadı. Bayındırlık ve sanat çalışmaları yoğunluk kazandı. Fars bölgesi egemenlik altına alındı. Muhyiddin Tuğrul Şah döneminde (1156-70) başlayan iç kanşıklıklar ve meliklik mücadelesi Irak Selçuklularının egemenliğinin tanınmasından sonra daha da arttı. Irak Selçuklularının bir kargaşa dönemi yaşadığı sırada, Kirman meliki Tuğrul Şah’ın oğullan II. Arslan Şah, Behram Şah ve II. Tuğrul Şah arasında çıkan meliklik mücadelesinden yararlanan Oğuzlar, Kirman’a akınlar düzenlemeye başladılar. Oğuz beyi Melik Dinar, Kirman’ı istila ederek Kirman Selçuklularına son verdi.
Kirmanşah bak. Bahteran
Kirmastı bak. Mustafakemalpaşa
Kirmastı Suyu, Mustafakemalpaşa çayi olarak da bilinir, Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nde akarsu. İçbatı Anadolu’dan gelen iki kolun Güney Marmara Bölümü’nde birleşmesiyle oluşur. Kolların büyüğü Adırnaz Çayı, Murat Dağının kuzeyinden kaynaklanır. Çeşitli kesimlerde Çavdarhisar Çayı, Tavşanlı Çayı, Kocaçay daha sonra da Orhaneli Çayı olarak adlandınlır. İlkçağda bu kol Rhyndakos adıyla bilinirdi. İkinci önemli kol, Şaphane Dağının kuzeyinden doğan ve çığırının ilk kesimlerinde Emet Çayı adıyla anılan akarsudur. Dursunbey çevresinden gelen küçük akarsularla beslenen çay, bu kesimde Dursunbey’in eski adıyla Balat Çayı olarak bilinir. İki kol İçbatı Anadolu Eşiğinin kuzey kesiminde birleşerek Kir-mastı Suyu adını alır. Mustafakemalpaşa’ nın (eskiden Kirmastı) güneydoğusunda ovaya inen akarsu, bu kenti geçtikten sonra Ulubat (Apolyont) Gölüne ulaşır. Ulubat Gölünün batısından çıkan Ulubat Suyu, Karacabey’in doğusunda Susurluk (Susurlu) Çayına katılır.
Akarsuyun Kirmastı Suyu adıyla uzunluğu yaklaşık 40 km’dir. Bazı kaynaklarda Emet Çayı, bazılarında da Adırnaz Çayı akarsuyun başlangıç kolu kabul edilir ve Kirmastı Suyu için 200 km’yi aşan, hatta 300 km’ye yaklaşan uzunluklar verilir.
Yağmur ve kar sulanyla beslenen akarsuyun kışın ve ilkbaharda kabaran sulan yazın azalır. İki büyük kolun birleştiği Döllük köyü yakınlarında yapılan ölçümlere göre akarsuyun ortalama debisi 64 m3/sn’dir. Düzeyi en düşük olduğunda debisi 7,5 m3/sn, en çok kabardığında da 3.374 m’/sn (29 Aralık 1939) olarak ölçülmüştür. Gözlem sonuçlan da, düzensiz rejimli bir akarsu olan Kirmastı Çayının önündeki ovalar için büyük tehlike oluşturabileceğini gösterir. Akarsu kabardığında dağlık alanlardan ge-
len azgın sular Ulubat Gölünde depolanır. Bunun taşkınlan önlemeye yetmeyeceği düşünülerek Kirmastı Suyunun kollan üzerinde barajlar kurulması planlanmıştır.
Kirov, Rus SFSC’nin kuzeybatısında yönetim birimi (oblast). Yüzölçümü 120.800 km2’dir. Vyatka Irmağı havzasının hemen tümünü içine alır. Büyük bölümü ırmağın orta vadisinden başlayarak kuzeyde Kuzey Yükseltilerine (Severnye Uvali), doğuda ise Vyatka Yükseltisine (Vyatka Uva) ve Yu-kan (Verhne) Kama Platosuna kadar uzanan buzultaşı bir düzlükten oluşur. Bölgenin hemen tümü çam, göknar, ladin ve huşağaçlanyla kaplı tayga alanında yer alır; güneyde meşe gibi yaprak döken ağaçlar görülür. Turbalık ve bataklık alanlar da yaygındır. Nüfusun çoğu Vyatka Vadisinde yaşar. Kerestecilik bölge ekonomisinde önemli yere sahiptir. Omutninsk yakınlann-da bulunan ve 18. yüzyıldan bu yana işletilen demir yataklan Urallar’daki demir cevheri yataklarıyla birlikte metalürji sanayisinin temelini oluşturur. Rudniçni’de fosfor çıkarılır. Tarımsal etkinliklerin önemsiz olduğu Kirov’da kırsal nüfusun büyük bölümü 1930’lardan sonra ülkenin öteki kesimlerine göç etmiştir. Yönetim merkezi Kirov kentidir. Nüfus (1983 tah.) 1.660.000.
Kirov, eskiden (1934’e değin) vyatka, Rus SFSC’nin kuzeybatısında, Kirov yönetim bölgesinin (oblast) merkezi kent. Vyatka Irmağı kıyısındadır. Novgorodlu tüccarlarca 1181’de Hlinov adıyla kuruldu. 14. ve 15. yüzyıllarda Ruslann yerleştiği “Vyatka Topraklarının merkezi oldu. 1489’da Moskova tarafından ele geçirildi. 1780’de Vyatka adını aldı ve il merkezi oldu. Ama ekonomik bakımdan önemli bir gelişme gösteremedi ve sürgün yeri olarak kullanıldı. Bir zamanlar büyük önem taşıyan el sanatları günümüzde yerini demir dışı metal işleme, makine ve araba lastiği üretimi gibi büyük ölçekli modern sanayi dallarına ve keresteciliğe bırakmıştır. Öğretmen okullan ve tanm enstitülerinin bulunduğu kentte devrimci Rus önder ve yazar A.İ. Herzen’in Kirov’da sürgünde bulunduğu sırada kurduğu bir kütüphane vardır. Kent demiryoluyla Perm, Kotlaş, Vologda ve Gorki’ye bağlanır. Nüfus (1986 tah.) 415.000.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*