EZEL KAMERASI

EZEL KAMERASI

Ömer Sevinçgül
Kaderimden kaçamam, yazılan başa gelir, olacak denen olur. Öyleyse günahımdan dolayı niçin suçlu sayılıyorum?” diye düşünenler hiç de az değil.

Bu mantığın, mesuliyetten kurtulmak isteyen bir suçluya ait olduğu gün gibi ortada. İşte formül: Suçu kadere yükle ve rahatla! Adil bir hakem olan vicdanın, bu düşünüş biçimiyle huzura kavuşacağını sanmıyorum. Çünkü, yapıp ettiklerimizin dikkatli bir şâ-hididir o. Şüphesiz bir “kader kanunu” vardır ve hükmünü yürütür, ama “irade” de bir kanundur. Her günahı isteyip dileyerek işlediğimizi nasıl unutabiliriz? Alınyazımızı oku-yamıyoruz, kaderde olanı bilmiyoruz.
Bizim bildiğimiz, önümüzde biri iyi, diğeri kötü iki yol bulunduğu. Asla inkâr edemiyeceğimiz irademizle birinden gidiyoruz. Giderken de nefsimizden başka bir zorlayıcı olmadığını pekâla hissediyoruz. Önce değil, ancak herşey olup bittikten sonra öğreniyoruz alın yazımızı.

Şu misâlin meselemize ışık tutacağına inanıyorum: Hârika bir kameraman düşünelim. Diyelim ki, bu adam, bizim gelecekteki on günlük hayatımızı gizlice filme aldı. Yâni, o on günlük yaşayışımızı önceden bildi. Biz de film olayını öğrendik, ama bantta neler ol duğunu bilmiyoruz. Onbirinci gün filmi bize gösterdi. İşlediğimiz hataları,

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*