Çocuğun gördüğü ilk gerçek çiçek
Küçük çocuk, yürümeyi iki-üç gün önce öğrenmesine rağmen, çağrıldığı yere gitmenin telâşına kapılmıştı. Açık bırakılan kapıdan bahçeye çıktığında, gözüne ilk çarpan şey, çimenler arasındaki çiçek oldu.
Çocuğun gördüğü ilk gerçek çiçekti bu.
Çiçeğin ise, gördüğü en güzel çocuk.
Bir süre bakıştılar, daha sonra koklaştılar.
ilk önce çocuk öptü çiçeği, anneciğinin onu öptüğü gibi.
Ve sonra çiçek bir bûse aldı o ipek yanaklardan, bir sabah esintisini bahane ederek.
Çocuk, çiçeği her gece rüyasında gördüğü cennet bahçelerinden hatırlamıştı.
Çiçek ise, cennetten geldiğini zannetmişti o yavrunun, mis kokusuna bakarak.
Çocuk, çiçeğin yanında fazla duramazdı. Aceleyle veda etti ona, bahçeyi aştı, kaldırıma geçti, düşe-kalka uzaklaştı.
Küçük çocuğu, bir daha gören olmadı.
Fakat çiçek müstesnaydı.
Biliyordu gül kokulu arkadaşının nereye gittiğini. Çünkü sabahları, tâ özünden damlayan şebnemlerde seyrediyordu, onun şimdi cennet çiçeklerinden öpücükler aldığını