“Aklım almıyor”, dedi..
‘İyi yapıyor”, diye karşılık verdim. Ve devam ettim:
“Sen deryayı bardağa doldurmak istiyorsun, suç bardakta mı?”
* Aslında onun yaptığı, bundan öteydi.. O, sonsuzu mahduda sığıştırma vehmine kapılmıştı.
• • •
HAYRETİN YERİ
Bir grup insan sunî bir tepenin yamacında hayretler içinde… Bir başkası bir baraj kıyısında takdirlerini ifadeden âciz.. Bir diğeri takma gözü dalgın dalgın seyretmede..
Sunî dağ, baraj ve takma göz… Hemcinslerimizin bu eserlerini haklı olarak alkışlıyoruz..
Ya gerçek dağlar, okyanuslar ve gören gözler?!.
Bunlara ne zaman bakacağız?..
• • •
NASİPLENMEK
O büyükler, dünyanın üstünde yürüdüler, içine ise asla girmediler…
“Dünyadan da nasiplerini unutmadılar.” Lâkin, sadece nasiplenmek için bu dünyaya gelmediklerini bilerek yaşadılar…
Gelmişken ondan da birkaç lokma aldılar ve devam ettiler yollarına…
• ••
BEDEN VE KÂİNAT
Ruh zâtında hayattardır, girdiği yeri de hayatlan-dırır, Bilgisiz elden ilim akıtır… Cahil dudaklardan hikmetler döker… Yol, iz tanımayan ayakları, diyar diyar gezdirir. Akılsız beyin hücrelerinden ilim fışkırtır…
Kendini ve bedeni böylece değerlendiren ruhlar, kâinat kitabındaki şu akıllara durgunluk veren hikmetleri seyredince, eseri aşarak müessire geçer ve böylece Allah’a iman ederler… Bunu başaramayanlar ise, bedende boğulur, tabiata ezilir ve mahvolurlar.