Genel

Afrika’nın ‘altın kalbi’nde büyük sömürge oyunu

Haber | Afrika’nın ‘altın kalbi’nde büyük sömürge oyunu | Haberhaber

 

Haber7, Afrika sevdalısı, özellikle Mali halkını çok seven Engin Şenol ile konuştu ve “Mali’de neler oluyor? Ne yapmalı?” sorusun cevabını aradı. Tabi Mali’yi konuşunca Afrika gündeme geldi ve Türkiye’nin Afrika’da yapması gerekenler cevap buldu.
İşte Mali’de olanların perde arkası:
15 milyon nüfusa sahip, 3-4 etnik gruba bölünmüş, yüzde 90’dan fazla nüfusu Müslüman olan iç çatışmanın eşiğine gelen bir ülke… Bize Mali’yi anlatabilir misiniz? Mali’de neler oluyor?
Engin Şenol kimdir, Mali’ye ilgisi nereden geliyor?
Engin Şenol eski bir gazeteci. Ekonomi Müdürlüğü, ulusal bir televizyonun Haber Daire Başkanlığı’nı yaptıktan sonra mesleğine ara verdi. Kafkasya ve Afrika üzerine çalışmalar yaptı, çeşitli organizasyonlarda bulundu ve sivil inisiyatiflerin yürüttüğü bazı hizmetlere bizzat katıldı. Nisan ayında Yüzbaşı Amadou Haya Sanogo’nun yaptığı askeri darbe sonrası Mali’ye gitti. Yüzbaşıya karşı yapılan karşı darbe girişiminin ortasında kaldı. Çok zor geçen günler sonrası Türkiye’ye dönebildi.
“HARİTALARDA BİLE AFRİKA’YA KARŞI PSİKOLOJİK SAVAŞ VAR”
Önce Afrika’ya bütün bakmakta yarar var. 30 milyon 244 bin 050 kilometrekare ile dünya toprağının yüzde 20,4’ünü kapsayan 1 milyar 100 milyon ile dünya nüfusunun yüzde 14,72’sini barındıran bir kıta. Fakat Avrupa’yı, Kuzey Amerika’yı, Hindistan’ı, Çin’i bile içine alabilecek Afrika, Kuzey Amerika Afrika kıtasından büyük gösterilir. Oysa ABD’nin toplam yüzölçümü sadece 9 milyon 249 bin kilometrekaredir. Haritalarda bile Afrika’ya karşı sömürge zihniyetinin bir yansıması olan psikolojik bir savaş vardır, bu kıta ile ilgili kirli bir medya yönlendirmesi ile insanlar aldatılmaktadır.
“MALİ, SURİYE KADAR ÖNEMLİDİR”
Mali’de böyle bir kıtada var olan 54 ülkeden biri. 1 milyon 240 bin kilometrekare toprağı olan, 15 milyonluk nüfusa sahip, imparatorluk geleneği olan millet. Diğer Afrika ülkeleri insan yapısının aksine demokrasi geleneğine bağlı, insanları hoş, sakin yaradılışlıdır. Afrika Blues müziğinin merkezidir, yetiştirdiği ünlü futbolcuları var. Bunlar gittikleri ülkede kendi inancıyla yaşayan ve taviz vermeyen sporcular.
Türkiye’yi de çok severler. Mali’yi bilen, orada dostları olan, değerlerini özümsemiş biri olarak söylüyorum: Mali bizim için Suriye kadar önemli bir ülkedir.
“FAKİR DEĞİL FAKİR BIRAKILMIŞ ÜLKE”
Tabi ‘dünyanın en fakir ülkesi’ diye lanse edilse de altın, uranyum, fosfat gibi madenlere sahip, hiçbir kuyu açılmasına izin verilmese de petrol ve gaz zengini ama insan kaynağı olarak ama tam 50 yıldır hafıza donukluğuna uğratılmış bir ülke. Fakir değil fakir bırakılmış. Yer altı zenginliği yüzünden Fransa’nın acımasızca üzerine çöktüğü, her türlü kirli oyunu oynadığı Mali’de bir türlü huzur sağlanamıyor.
“AFRİKA’DAKİ OYUNUN BAŞROL OYUNCUSU FRANSA’DIR”
Mali’de Fransız emperyalizminin en güncel oyunu sergileniyor
Güncel gelişmeleri sıralarsak 1992 yılından beri ülkenin başında bulunan ADEMA Partisi’nin lideri Amadou Toumani Toure, görev süresinin dolmasına bir ay kala darbe ile devrildi. Darbeyi yapan İngilizce öğretmenliğinden orduya geçen, biraz asi yaradılışlı yüzbaşı Amadou Sanogo idi. Tabi Devlet Başkanlığı hayal eden Sanago, Batı Afrika Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (ECOWAS) çok sert muhalefetiyle karşılaştı. Mali’nin üyeliği askıya alındı. Fransa ve Amerika başka olmak üzere hiçbir batılı ülke bir yüzbaşının Mali’nin yönetiminde olmasını istemedi. Çok sert geçen görüşmeler yapıldı.
KARŞI DARBENİN İÇİNE DÜŞTÜK
Biz de o süreçte Başkent Bamako’daydık. İşte Mali’de ki bu yönetim boşluğunda Kuzey’de yaşayan ve Libya’da Kaddafi’nin yanında savaşırken yenilgi sonrası para ve silahlarla geri dönen Tuareg’ler faydalandı ve adeta yürüyerek ülkenin kuzeyini yaklaşık 800 bin kilometrelik alanı Gao, Kidal ve Timbuktu şehirlerini işgal etti ve AZAWAD Devleti’ni ilan ettiler. Bu bölge Tuareg etnik kökenlileri temsil eden MNLA ve Tuareg yanında başka etnik insanları barındıran Ensaruddin Hareketi ve tevhid ve cihat hareketini temsil eden MUJAO ve Afrika’da El-Kaide yapılanması olarak bilinen ve -Global Cihad- düsturuyla hareket eden AQMI grubu bu bölgede hakimler. Fakat ağırlıklı Ensaruddin Hareketi bölgenin şu an hakimi. Başkent Bamako ve çevresi tamamen Mande kökenli Mali’lilerden oluşuyor. Yüzbaşı Amadou, baskılar sonucu seçimlere kadar şartı ile idareyi Dioncounda Traore’ye devretti. Kafası bozulunca da makamında dövdürecek kadar da ileri gidebiliyordu. Kendi adamı Cheick Modibo Diarra’yı başbakanlığa getirtti. 4 önemli bakanlığı da halen görevdeki askerlerden kendi adamlarını yerleştirdi. Bir yıllık sürede seçime gidecek hükümet, Fransa’nın baskılarıyla BM’ye müracaat etti ve Mali’nin Kuzey’ine askeri müdahale edilmesini istedi.
MÜSLÜMAN MÜSLÜMAN KANINI DÖKECEK
BM Güvenlik Konseyi’nde Kuzey’de ki İslamcı unsurların yok edilmesiyle ilgili ECOWAS ülkelerine müdahalenin nasıl olacağı konusunda planlama yapması için yetki verdi. Benin, Burkina Faso, Yeşil Burun, Gambiya, Gana, Gine, Gine Bissau, Fildişi Sahili, Liberya, Nijer, Nijerya, Senegal, Sierra Leone ve Togo’dan oluşan ECOWAS ülkeleri ortaklaşa hazırladıkları planı BM’ye sundular. 2013’ün sonrasında müdahale için hazırlıklar başladı. Bir anlamda Müslüman müslüman kanı dökecek. Geçtiğimiz günlerde Yüzbaşı Amadou’ya bağlık 20 kişilik asker grubu, Başbakan Cheik Modibo’yu evinden alarak Kati Askeri Kışlası’na götürdü ve istifa ettirdi. Yani Yüzbaşı Amedou hâla güçlü bir figür ülkede. Geri çekilmiş gibi duruyor ama istediğini yapıyor Mali’de.
BATI SÖMÜRGECİLİĞİ FORM DEĞİŞTİRDİ
Devlet Başkanı Traore’ye de Diango Cissoko’yu Başbakanlığa getirttirdi. Yani Fransa, tarihinde onlarca örneği olan, acımasız, gizli, bir o kadar da kirli senaryosunu modernize ederek ama emperyalist duyguların daha da sistemleştirdiği yeni oyununu Mali’de yine sahneye koyuyor. Bu kez BM’yi, batılı ülkeleri, yerli aktörleri de katarak bunu yapıyor. Tabi bunun temel sebebi Mali’nin altın, petrol, gaz, uranyum zenginliği. Çünkü batı sömürgeciliğin mimarları, kapitalizmin eski ve yeni formlarıyla Afrika kıtasına yeniden dönmeye karar verdi. Çünkü iflas ettiler. Afrika hâla çok zengin kaynaklara sahip.

27 GÜN KAOSUN İÇİNDE KALDIM
Mali’de orduda görevli yüzbaşı Amadou Sanago önderliğinde yapılan darbe sırasında bu ülkedeydiniz ve darbenin canlı tanığı oldunuz? Neler yaşadığınızı anlatabilir misiniz?
Evet Yüzbaşı Amadou Sanogo Sanogu’nun, darbeyi yapmış, – bana askeri malzeme verin. Kuzey Mali’deki işgali kaldıracağım- dediği, biraz korku, biraz ülkeyi böldürtmeyecek lider- psikolojisiyle kahraman olduğu dönemde Mali’deydik. Aynı zamanda Mali- Türk İşadamları Derneği’nin Türkiye temsilcisiydim. Amadou’nun Kati’de ki kışlasına birkaç kez gittik. Akıcı İngilizcesi, çevik yapısı, elinde sihirli sopası, Türk’lere bir anlamda bizlere yaptığı iltifatlarla farklı bir görüntü verdi. Diğer Mali’li askerlerden farklı, lider yaradılışlı bir kişilik. Kendisine bazı tavsiyelerde bulunduk. Hatta demokrasiye geçiş süreciyle ilgili bir de rapor hazırlayıp verdik. Bizzat bir yüzbaşının darbe ile ele geçirdiği bir ülkenin dünyada kabul görmeyeceğini, mutlaka demokratik bir süreci başlatması gerektiğini söyledik. Hayali demokratik süreçle devlet başkanı olmayı arzuluyordu. Bu süreçlerin nasıl olması gerektiğini de anlattık. Son gün Kati’de ki kışladan çıktık ve otele döndük. Daha otele giriş yapmadan silahlar patlamaya başladı.
COULİBALY (KOLİBALİ) KURTARDI
Eski Devlet Başkanı Amadou Toumani Toure’ye bağlık Kırmızı Bereliler, karşı darbe için harekete geçti. Tabi ilk olarak ele geçirilecek yer Mali Televizyonu. Biz tam ortada kalmıştık. Çok zor saatlerdi. Bizi Türkiye’de 9 yıl top oynamış, -ağzı olan konuşuyor- reklamı ve golleriyle hatırladığı Coulibaly (Kolibali) bizi o kargaşadan çıkardı. Doğru havaalanına gittik. Ne var ki havaalanı da tahrip edilmişti. Bamako’nun merkezinde yer alan otelde dönemezdik. Beyaz olarak ortalıkla gözükmemiz, hareket etmemiz mümkün değildi. Bamako’nun arka sokaklarından toz-toprak yollardan çukurlara düşe kalka bir otele ulaştık. Fakat orası da karşı darbe yapan kırmızı berelilerin askeri karargahının hemen yanındaymış. Sabaha kadar uçaksavar mermileri altında kaldık. Hatta kışladan toplanan askerlerin tutuklandığı anları da gördük. 3 kişiydik ikisi bir yol bulup geri döndü ama ben dönemedim. Veya döndürmediler. Türkiye’den -biletin hazır- diyorlar, havaalanına gidiyorum – ekranda yok- deyip geri çevirdiler. 27 gün Mali’de ki o kargaşa o kaos günlerinin şahidiydim. Hâlâ etkilerini yaşıyorum. Sağlığım düzelmedi.
YÜZBAŞI AMEDOU ABD’DEN EĞİTİMLİ
Derin iktidar krizi yaşayan Mali’de kısa bir süre içinde huzurun tesisi mümkün mü, bu konuda öngörünüz nedir?
Mali’de huzur mutlaka tesis edilmeli. Dış müdahale edilirse ne olacağı belli, zira Irak, Afganistan, Somali örnekleri ortada. Kesinlikle bu müdahale Fransa’nın bir oyunudur ve şu an sömürdüğü uranyum, altın ve çıkarılacak gaz ve petrolün güvenliğini sağlama operasyonudur. Mali’yi bölme planıdır. Şu an Amerika, Mali’de güçlü bir şekilde yerleşik duruma geldi. Zaten Yüzbaşı Amadou Sanogu’da Amerika’da eğitim almış bir subay. Fransa’nın bu isme, darbeye karşı duruşu bu yüzdendir. Mali, ülkenin kuzeyindeki işgale karşı hiçbir şey yapacak güçte değil. Bir uçağı yok, helikopteri yok, Bırakın bunları savaşacak elinde doğru dürüst bir tüfeği yok. Olanlar da Çinlilerin verdiği silahlar. Sonra kime karşı savaşacak? Karşısında ki insanlar da Müslüman.Tuareg’ler Libya, Cezayir, Nijer ve Mali’de kalabalık, Nijerya, Burkina Faso, Moritanya ve Tunusta azınlık yaşayan Afrika göçerleri. Bunlar Kuzey’e karşı bir hareket başladığında hareketsiz kalmazlar. Diğer İslami gruplar bölgeye akacak.
OSMANLI AFRİKA’YI 400 YIL SÖMÜRGECİLERDEN KORUDU
Özellikle müdahillik olma noktasında Fransızların Mali’yle yoğun ilgisi dikkat çekiyor. Fransızların baskılarıyla hükümet BM’den askeri müdahillik talebi geldi? Sizce dış müdahale doğru olur mu?
Afrika’da Portekizliler, İspanyollar sonrasında Fransızlar, İngilizler ve Ruslar sömürgenin merkezinde yer alan ülkeler. Osmanlı, bırakın sömürmeyi tam 400 yıl Afrika’yı bu acımasız emperyalist güçlerden koruyan devlettir. Afrika işgalleri 1500’lü yıllardan başlar. Afrika’nın kuzey bölgesini İspanyollar, Kızıldeniz, Hint Okyanusu’nu Portekiz işgallerine karşı Osmanlı imdadına yetişti.1517 Mısır idaresi Memlüklülerden devralındı. Somali’nin başkenti Mogadişu’da Osmanlı Padişahları adına para bastırılacak kadar Osmanlı bölgede seviliyordu. 16. Yüzyıl boyunca Mısır, Cezayir, Habeş, Trablusgarp, Tunus eyaletleri kuruldu. Ne var ki 20. yüzyılın başı Osmanlı’nın Afrika’dan çekiliş tarihidir.
AFRİKA’YI MANKURTLAŞTIRDILAR
Afrika bu yıllardan itibaren Fransa ve İngiltere’nin işgaline uğradı. Sonra araziden al, insan gücünü savaşlarda kullanılmaya, madenlere kadar her şeyini sömürdüler. Eyfel Kulesi’nin demir hammaddesi Cezayir’dendir mesela. Adeta Afrika’yı mankurtlaştırdılar. Fransa, Afrika’da ki sömürünün lideridir. Şu an Benin, Burkina Faso, Burundi, Cezayir, Cibuti, Çad, Fas, Fildişi Sahili, Gabon, Gine, Kamerun, Komor, Kongo Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Madagaskar, Mali, Moritanya, Nijer, Orta Afrika, Ruanda, Senegal, Togo ve Tunus Fransız etkisinin ağırlıklı hissedildiği ülkeler. Çünkü dilleri, devlet metodolojileri, bakış açıları maalesef Fransız eksenli. Tam 24 ülkede istediğini yapabilen konumda. Fransız’ın olmadığı yerde en az Fransız kadar Paris’e bağlı yerli yöneticiler işbaşında. Fransız- Afrika diye kavramda buradan doğdu.
FRANSA SİYASETİNİN KAYNAĞI AFRİKA’DIR
Şunu da söyleyebiliriz. Fransız siyasetinin para kaynaklarının ön önemli ayak Afrika ülkelerinde ki idarecilerin verdiği paralardır. Gabon bu konuda çok maharetli Afrika ülkesidir. Bununla ilgili belgeler de ortaya çıkmıştır. Fransa, Afrika’ya muhtaçtır. Bugün Tuareg bölgesinde zengin uranyum, petrol ve diğer madenler vardır. Bütün plan bu madenlerin güvenli bir şekilde çıkarılıp, Atlas Okyanusu’na indirilip, dünya pazarlarına sunulmasıdır.
16. YÜZYILDA BAŞLAYAN İLİŞKİLERİMİZ VAR
Mali neden önemli? Sömürgeci ülkeleri özellikle Fransızları oraya yönlendiren kaynak nedir?
Mali’nin yüzde 90’ı Müslüman. Bu açıdan önemli. İkincisi akacak kan Müslüman kanıdır. İnanın bir tane Hristiyan ölmez oradaki müdahalede. Ülkenin kendine has özellikleri var. Mali bir kere uysal bir toplum. Afrika halkları içerisinde çok özel bir yeri vardır Mali’nin. Halk, inanç ve farklı etnik unsurlardan oluşmasına rağmen, Tuaregler dışında kavga olmamıştır. Dünya’da dayanışma kültürünün en sık olduğu ülkedir. Hırsızlık dahil en az suç işleme oranına sahip bir ülke. Tam 16. yüzyılda başlayan bir ilişkimiz var. Timbuktu 13.yüzyılda Mali Sultanlığı döneminde inşa edilmiş, muhteşem evliya mezarları, tarihi yapı ve 700 bin yazma eser bulunuyor. Bu eserlerin yıkıldığı yönündeki haberler yalan. Bunu bilerek yayıyorlar. Mali’liler estetik yönleri yüksek, genlerinde imparatorluk davranışları olan bir toplum. Türkleri çok seviyorlar ve bütün kapılar ardına kadar açık. Öte yandan yeni dünya düzeninde yer alacaksak, bunu da İslam adaleti, müslümanca davranış perspektifinde olacaksa Türkiye olarak yardıma mecburuz.
MALİ’DE MUTLAKA OLMALIYIZ
2023 hedeflerinde dünya liginde oynayan, saygın bir devlet hedefi varsa Afrika’da olmalıyız ve Mali bunun için ideal bir konumda. Orada olmamız için bütün şartlar olgunlaşmış durumda. Bir de Rusların tespitiyle altın, uranyum, fosfat, gaz ve petrol zenginliğini sömürmeden, adaletçe dağıtarak dünya ekonomisine katılması noktasında emperyalist olmayan bir anlayışla bunu Türkiye’nin yapmasına Mali halkı razı. Fransa’nın bu kadar hızlı bir şekilde BM’yi harekete geçirir, talimatlarından çıkmayan ECOWAS ülkelerini – Hadi saldırın, Tuaregleri, Ensaruddin’i yok edin- anlayışının temelinde bölgedeki uranyum, gaz ve petrol zenginliğinin güvenli şekilde denizlere indirilmesidir.
Batı Afrika Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Mali’nin üyeliğini askıya aldı, Fransa askeri müdahale istiyor? Mali ikinci bir Somali olma yolunda diyebilir miyiz?
Görünen o ki BM Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesiyle ECOWAS ülkelerine bu müdahalenin yaptırılmasının yolu açıldı. Mart-Nisan aylarında bu müdahalenin olma ihtimali belirdi. ECOWAS ülkelerinin direnci olmasaydı darbeyi yapan Yüzbaşı Amadou Sanago geri çekilmezdi. Darbeci Yüzbaşı, devlet başkanını haliyle kendi atadığı başbakanı -bana uçak alın. Helikopter alın, silah sağlayın. Kuzey’e gidip hepsinin başını ezeyim- deyip kahraman olma, sonra da devlet başkanlığına oturma planları yapıyor. Fakat Mali devletinin bu silahları alma gücü yok. ECOWAS ülkelerin aslında kendi inisiyatifleri yok. Bunlar ağırlıklı olarak Fransa’nın etkisinde kalıyorlar.
MALİ’YE MÜDAHALE YENİ BİR SOMALİ FACİASINA YOL AÇAR
Müdahale kesinlikle doğru olmaz, Mali’yi parçalar ve çok Müslüman kanı akar. Kesinlikle çöl şartlarında da başarılı olamaz. Birkaç bin askerle 800 bin kilometrekareyi kontrol edemezsiniz. Bu tüm diğer ülkedeki Tuareg’leri de hareketlendirir ve bölgedeki aşırı bütün güçlerin bölgeye akmasını sağlar. Mali’ye müdahale Afrika’da yeni bir Somali faciasına yol açar. Bir yeni Afganistan daha ortaya çıkarır. Fakat başta Fransa olmak üzere bölgeyle yakından ilgilenen diğer ülkeler, uranyumu, altını, çıkarılacak gazı ve petrolü sömürecek konuma gelir ve krizden çıkarlar. Tabi sinsi hareket eden emperyalizmin baş temcilerini de unutmamak lazım. Onlar Afrika’ya planlı yerleşiyorlar. Fakat sesleri çıkmıyor tabi.
TUAREG BAHANE
Fransa, Kuzey’de ki başta Tuaregler olmak üzere Ensaruddin hareketini bahane ederek bölgeye yerleşmeye çalışıyor. Tabi bununda amacı bölgedeki zengin kaynaklar. ECOWAS olmadan Mali Devleti’nin ekonomisini ayakta tutması mümkün değil. Ortak para birimi, gümrüksüz geçişler, mali yardımlar bu çerçevede işleyen konular. Bu yüzden etkililer zaten. Fakat kimin adına etkililer? İşte kritik soru bu. Mali, müdahale olursa kesinlikle ikinci bir Somali olur ve bir daha huzur bulamaz. Bundan dolayı müdahale olmamalı.
AFRİKA BATI MEDYASININ YAYDIĞI AFRİKA DEĞİL
Dünyaya farklı bir Afrika Algısı pompalanıyor gibi. Mali’de gerçek durum nedir?
Konuya makro bakalım. Bir kere batılıların yaydığı gibi Afrika, yamyamların olduğu, her an adamların kesildiği, her gün çatışmaların olduğu, sokakta beyaz olarak gezmenin mümkün olmadığı, milyonların ellerinde tas dilendiği, her an bir beyazın kaçırıldığı, iskeleti çıkmış hayvanların çöllerde görüntülendiği gibi karelerle süslenmiş bir kıta değil. Bu Afrika algısını oluşturan batı medyasıdır. Türkiye’de de medya Afrika’da ki haberlere ve bilgilere magazinsel yaklaşıyor. Belli bir sermayenin elinde toplanan, bunu da emperyalist çıkarlarının en büyük kozu olarak kullanan kitlenin kontrol ettiği medya, Afrika’da ki küçük gösterileri abartıyor, çatışmalar büyütüyor, olayları kendi çıkarına çalışan devlet yöneticileri adına yönlendiriyor, kendine hizmet etmeyeceğini bildiği lider, sivil inisiyatif, gönüllü gruplarına karşı akıl almaz bir yıpratma faaliyetini yürütüyor.
“AMAN ADIM ATMAYIN” DİYORLAR KENDİLERİ KÖYLERE KADAR İNİYORLAR
Adeta -aman Afrika’ya adım atmayın. Burada her an başınıza her şey gelebilir- duygusunu bilinçaltına yerleştiriyor. Fakat kendi orada. Her yerde. Evet, Mali’de bir kaos vardır, doğrudur. Fakat Mali’nin en büyük askeri üssü Kati’yi gören, darbeyi yapan yüzbaşıyla görüşen biri olarak söylüyorum. Mali’de Yüzbaşı Amadou Sanago’nun emrindeki asker sayısı 5 bin’i geçmez. O kadar ki standardı sağlayan, birbirine benzeyen asker kıyafeti görmedim. Abdest almak için kışlada su bulamazsınız. Silahları ise eski. Zannediyorum en etkili silahları uçaksavarlar. Tankı, helikopteri, uçağı olmayan Mali Silahlı Kuvvetleri. Peki dünya medyasında ki yansımasına bakın. Tuaregler Libya’da Kaddafi adına savaşıp, geri döndüklerinde etkili silahları da beraberinde getirdiler. Fakat bunlar 4×4’ler üzerine konuşlandırılmış uçaksavarlar. Bunun dışında hiçbir şeyleri yok. Fakat çöl şartlarında yüzyıllardır yaşamayı becermiş, kimseye de el açmamış insanlar. Peki 800 bin kilometreyi yürüyerek nasıl işgal ettiler?
MALİ ORDUSUNUN BİR UÇAĞI BİLE YOK
Mali ordusunun orada hiç mensubu yok muydu?
Şöyle bir gözlemim var. 10 milyon dolarla Mali’de ki siyasi yapıyı sıfırdan oluşturmak mümkün. İstediğinizi oraya devlet başkanı yaparsınız. Fransa başta olmak üzere, bu fotoğrafı öyle büyütüyor ki işin içine adam kesmeleri, tarihi eserlerin yok edilmesini, aşırı İslamcı grupların Afrika’yı işgal etmesini çıkarına olan algıyı oluşturmada her olumsuzluğu koyuyor. Afrika, Asya kıtasından daha zengin ve kendine yetebilen kıtadır.
TÜRKİYE MALİ’YE NASIL SAHİP ÇIKABİLİR?
THY ACİLEN SEFERLERE BAŞLAMALI
Bölgeden gelen ‘Türkiye bize sahip çıksın’ şeklinde açık talepler var. Ülkenin toprak bütünlüğünü destekleyen Türkiye, Mali’ye nasıl sahip çıkabilir?
Afrika konusunda, özellikle Mali ile ilgili en bilgili, yetkin ve doğru tespitler yapan isim Prof. Dr. Ahmet Kavas’tır. Çad Büyükelçisi olarak atandı. Bu kararı gönülden alkışlıyorum. Sayın Büyükelçi Kavas’ın Mali ile ilgili değerlendirmelerine aynen katılıyorum. Türkiye’nin dış politikasının en önemli konularından biri bundan sonra Mali olmalıdır. Sıkı bir ilişkiye girmek şart. Mali’ye ulaşabilir olmalıyız. Öncelikle THY hemen seferlere başlamalı. Birde Afrika sessiz sedasız dijital bir devrim yaşıyor. Bu süreci de kaçırmamamız lazım. Özellikle Mali’de mobil haberleşme alanında hemen bir yatırım yapılabilir. Sivil toplum örgütleri, gönüllüler, medya mensupları Mali’yi akın etmeli. Türkiye’ye bu mazlum ülkeyi daha iyi tanıtmalı. Türkiye, Mali’nin bu kaostan çıkması konusunda rehberlik yapmalı. En önemlisi de Kuzey Mali’de ki gruplarla, Mali Devleti’ni bir araya getirmeli, anlaşmalarını sağlamalı.
TARAFLARI MUTLAKA BİR ARAYA GETİRİP BARIŞTIRMALI
Bunu da Burkina Faso’nun yürüttüğü çerçevede de yapabilir. Yanına Suudi Arabistan, Senegal, Moritanya, Mısır, Cezayir, Fas gibi ülkeleri alabilir. Mutlaka Mali ekonomisinde yer alacak adımlar atmalı. Türk şirketlerinin çoğalması lazım. Özellikle altın, temel gıda ihtiyaçlarının ithalatı, pamuk ve et ihracatı gibi konularda müteşebbis işadamlarının orada olması gerekir. Bir de Mali Silahlı Kuvvetleri’nin eğitimi konusunda hemen adım atılmalı. Buna da hazırlar zaten. Bir ülke düşünün ki sadece bir pilotu var, tek uçağı yok. Mali, Afrika’da Türkiye’nin -kardeşim- diyebileceği ülke olmalı. Fakat bu Orta Asya’da ki gibi kapitalizm merkezli bir yaklaşımla olmamalı. Afrika’yı Türkiye adına keşfedecek olan gönül erleridir. Mali’ye gidecek ve Bambara’ca bile 5 bin tane gönül eri bulsanız, ülkenin kaderini 2 yılda değiştirirsiniz. Türkiye, küresel emperyalizmin aktörlerinden biri olarak görülmüyor. BM’nin Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği’ndeki rekor sayıdaki destek bu düşüncenin karşılığıdır. Afrikalı ve haliyle Mali’li sömürgeciliğin keşif kolu olan misyonerlik, kölelik, sömürge altındaki ve ihanet içersindeki zihniyetlerden yorulmuş durumdadır. Afrikalılar insanlara ve devlete olan güvenini kaybetmişler. Bu yüzden dürüst ortaklara ihtiyaç duyuyorlar. Tutunacak bir el arıyorlar. Türkiye, bu çerçevede değerlendirilmektedir. Bunun için her türlü insani altyapı hazır.
Ortadoğu ve Afrika’da Türkiye’nin ıskaladığını düşündüğünüz noktalar var mı?
Ortadoğu’da izlenmesi gereken politikanın tüm görsellerini son 5 yılda görmeye başladık. Bence gayet iyi gidiyor. Özellikle Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politikamızdaki tüm paradigmaları yerle bir eden çıkışları bence olumlu gelişmeler. Fakat Afrika’nın yeni yüzyıldaki konumu konusunda çabaların hızlandırılması gerektiğine inanıyorum. Bu hafta da bildiğim kadarı ile Afrika gezisine çıkıyor. Keşke Mali’yi de bu programa eklese… Ülkelerin büyükelçiliklerini kapattığı dönemde bizim yeni elçilikler açmamız, büyükelçi atamalarında monşer mantığındaki isimlerin kıtaya gönderilmemesi, personel seçiminin daha dikkatle yapılması önemli adımlar. Unutmayalım 54 ülke, 30 milyon kilometre kare, 1 milyar 100 milyon nüfus ve 1000 yıllık ortak tarihten söz ediyoruz. Yapılacak her türlü çalışmanın altı boş değil, dolu değerler var.
BÜYÜKELÇİLERİMİZ HALKIN ARASINA GİRMELİ
Fakat görev yapan başta büyükelçiler olmak üzere çalışanlar halkın arasına girmiyor, ziyaret etmiyor, onların kalbine inecek tavırlar sergileyemiyorlar. Aslında tüm Afrika, renginden dolayı kendini aşağılamayan bir din ve onun mensuplarını istemekte. Bu davranışların tümü aslında dinimizde var. Fakat hal ilmiyle Afrika’da olan var mı? Yine de sömürge zihniyetinden bağımsız bir duruşu da Afrika’ya ancak Türkiye taşıyabilir. Aslında bu böyle doğrudan ifade edilmese de bilinçaltlarında var olan bir beklenti. Türkiye, Afrika’da ki değişimin, beklentinin ve gelecek vizyonunun farkında ama adımları hızlı atmakla geç kalıyor. Bunda da yetişmiş insan gücünün olmaması en büyük etken diye düşünüyorum. Bu açık kapatılabilir mi? Tabi ki kapatılabilir yeter ki yeterli irade konsun. Ben doğru fotoğraf ortaya konup, Cumhurbaşkanı, Başbakan nezdinde gerekli adımlar atılır diye düşünüyorum. Umutluyum şahsen. Özellikle Mali’de Türkiye çok kısa sürede çok önemli yerleşimler sağlayabilir.
BENZERLİKLER ORTAYA ÇIKARILMALI
Burada benzerliklerin öne çıkarılıp, ortak geleceğin kurgulanması sağlanmalı. Bunda da en önemli unsur din birliği olan Müslümanlıktır. Fakat bu anlayışın önünde ki en büyük engel Fransa’dır ve bölgedeki uydusu devletlerdir. Mali’de ki kargaşa Tuareglerin yaşadığı bütün ülkelere taşınır. Mali’nin Kuzey’inde ki Azawad Bölgesi’nde bağımsızlık ilan eden Ensaruddin Mali’de ki Hükümet’in temsilcileri Müslüman. Mande’ler yüzde 50 (Bambara, Malinke, Soninke) başkent Bamako ve çevresinde yaşıyor. Tuareg, Mor ve Songhaylar Kuzey’de. Mali bugün temelde iki krizle karşı karşıya. Bir merkezi iktidarın bir türlü sağlıklı bir yapıya kavuşamaması, Yani Yüzbaşı Amadou Haya Sanago’nun yaptığı darbeden sonra oluşan kaosun hafifte olsa devam etmesi. İkincisi Kuzey’de ki topraklarında ilan edilen bağımsızlık. Etnik yapı, Tuaregler dışında hiçbir zaman bir kavgaya neden olmamış.Bu yüzden ortak payda Müslümanlık olmalı. Etnik farklılık kavga sebebi olmaktan çıkarılmalı aksi halde Afrika’da bu fitne uyanırsa önü alınamaz. Önümüzde bir Ruanda örneği var. Bunun da müsebbibi de Fransa’dır.
Türkler Mali’ye ne kadar ulaşabilmiş? Ülkede ne kadar Türk yaşıyor?
Türkler Mali’ye ulaşmış tabi. Okullarımız var. İşadamları var. Türkiye’den giden güzel işlere imza atan girişimcilerimiz var ama yetmiyor. Tahminim 200 kişiye yakın bir Türk yaşıyor Mali’de. Bence bu sayı en az 5 bin kişi olmalı. Olmalı da, dediğim gibi derviş ruhlu, donanımlı, girişimci, hedefi olan, vizyon yüklenmiş kişiler, Mali’de ki bir çok algıyı değiştirir. Birde Fransızca değil Bambaraca konuşmalı oraya giden. Hatta Mali’de ki bu yerleşme Afrika’da ki bütün yönelimlerin altyapısı oluşturur.

Ülkenin kuzey kesimlerinde ciddi çatışmalar var. Yüzbinlerce kişi evlerini terketmiş, ülkede ciddi boyutta kaos hakim. Ülkenin ciddi boyutta yardıma ihtiyacı var. Yardımda bulunan 4 ülkeden biri olan Türkiye, Mali için acil olarak neler yapmalı?
Hayır ciddi çatışmalar yok. Hatta hiç çatışma yok. Batılı ajansların haberlerine bakmayın. İHH bölgeye gitti, yardım dağıttı. Güncel bir raporu var. Prof. Dr. Ahmet Kavas çok güzel projeksiyonlar tutuyor bu kıtaya. Afrika’ya insancıl bakan, bölge için yüreği yanan kurum ve kuruluşların değerlendirmelerine, haberlerine itibar etmeliyiz. Eğer batılı ajansların bize ulaştırdığı haberlere bakarsak – Askerler girsin, Tuaregleri yok etsin. Mali’ye huzur getirsin- mantığına otururuz. Hayır Türkiye’nin Afrika için bir bilinç inşa etmeli, bunun gereğini yapmalıdır.
TÜRKİYE TECRÜBESİNİ AFRİKA’YA AKTARMALIDIR
Bu bilinç sürecinin gerekleri bellidir ve Türkiye’de bu kaynak vardır. Kararlı, güçlü bir iktidar iradesi de çok şükür mevcuttur. Afrika’da sömürge devam ediyor ve form değiştirerek devam ediyor. Bu form Türkiye’nin bildiği formlardır. Çok zor süreçler geçirerek bugüne geldi Türkiye. Bu tecrübeyi mutlaka Afrika’ya aktarmalıdır ve yeni süreçlerin içinde mutlaka olmalıdır. Zira Afrika Türkiye’yi öteki emperyalist ülkelerle aynı kategoride görmemektedir. Bu bir fırsattır. Mali için acil yapılacak bu işgalin önlenmesidir. Tarafları bir araya getirip sonraki süreçte doğacak sonuçlara ayna tutmasıdır, tarafları ikna etmesidir.
SÖMÜRGECİ DEĞİL ORTAK OLARAK ORADA OLMALIYIZ
Aciliyet durumunda şimdiden Türkiye’nin projeksiyonunu Mali’ye tutmalı, olacak acıları hafifletecek insani yardımları hazır etmelidir. Sonrasında 15 milyonluk, farklı etnik yapıya mensup olup bir arada yaşama başarısını gösteren, Afrika’nın en barışçı toplumu olan Mali’nin devlet olarak yeniden organize edilmesine yardımcı olmalıdır. Bunu yaparken de sömürü mantığının dışında var olan zenginliklerini ortak olarak değerlendirecek iş süreçlerini başlatmalıdır. Sonrası zaten gelir ve Afrika’da Türkiye varlığı kabul edilir. Fakat önce gönüllere girecek ataklar yapmalıyız. Mali’de ki bu olumsuz süreçleri engelleyebilecek tek ülke Türkiye’dir. Türkiye, Afrika’nın güneşi olabilir. Afrika’da da olacaksak da Mali’yi bu kaostan kurtarmamız lazım. Görülen o ki Mali’yi ancak Türkiye kurtarır. Afrika’ya çirkin, acımasız, tescillenmiş, Afrika insanının nefret ettiği bir anlayışla yani Frankofon, Anglofon kafasıyla değil, Osmanlı gibi bakmalıyız. Afrika için perspektifimiz bu çerçevede olmalı, buna göre kurgulanmalı, bu süreçlerde ataklar planlanmalıdır.
BAĞIMSIZLIK İLAN EDEN TUAREG’LER 300 BİN KİŞİ
Tuareg’lerin Mali’nin 15 milyonluk nüfusun içinde ki payları yüzde 2,yani 300 bin kişi. Mali’de 1960 yılına kadar en fazla kanı dökülen millet Tuaregler. Bunların kanını döktüren de silahlandıran da, Afrika’nın göçerleri yapan, 4 ülkeye dağıtıp istikrarsızlaştıran da Fransa. Mali’de huzurun tesisi mümkün. Bunu da ancak, sömürgeci, kibirli olmayan, sömürgeci güçlerle ortak proje ile Afrika’ya yanaşmayan, Osmanlı perspektifinden bakan Türkiye Mali’de huzuru tesis edebilir. Burkina Faso Devlet Başkanı Blaise Compaore önderliğinde yürütülen, Mali’nin sınır bütünlüğü merkezinde Mali Devleti, Ensaruddin, Mujao ve MLNA, yani tüm Azawad yetkililerinin çözüm üzerinde anlaşmalarını sağlamalıdır. Mali bölünmemelidir ve Müslüman topluluklar geçmişte olduğu gibi bir arada yaşamayı keşfetmelidir. Bunun altyapısı vardır bunun sağlanması içinde bir hamiye, dost, samimi, içten bir ülkeye ihtiyaç vardır. Bu da sadece ve sadece Türkiye’dir. Afrika’da huzuru hak eden en önemli ülkelerden biridir Mali.
TUAREGLER YANLIŞ YAPIYOR
Ülkenin etnik yapısı göz önüne alındığında, krizin etnik unsurları benzeşen çevre ülkelere taşması bölgesel boyutlara ulaşması söz konusu olabilir mi?
Burada Tuareglerin konumunu iyi bilmek lazım. 1960 yılında Fransa bölgeden çekilirken bilerek Tuaregleri böldü ve Maali’nin Güneyine de itaat etmemeleri noktasında yönlendirdi. Şimdi çölde yaşamı bilen, dirençli, yüzyıldır bağımsızlık hayaliyle beslenen bir güç ve etrafına da toplayabileceği topluluklar olan Tuaregler var. Savundukları değer itibarıyla etnik olmasa da ortak payda bölgede birçok taraftar bulabilecek konumdalar. Fakat Tuaregler bağımsızlık ilan ederek büyük yanlış yapıyorlar. Karşılarında doğru belli ordusu olmayan bir devlet sadece Mali değil. Bölge ülkeleri gelecek kaygısından dolayı, biraz da Fransa ve batılı ülke baskısıyla şiddetle karşılar. Bunların karşı olmasından dolayı değil bölgede bir devlet olarak yaşamalarının mümkün olmamasından, Mali’nin geleceğini beraber inşa etmeleri gerektiğinden Tuaregler yanlış yapıyor. Bu bağımsızlık hareketi batılılara fırsat oluşturacaksa Tuareglerin durması lazım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir