Türkiye’nin kutuplarda bilim üssü kurma çalışmaları kapsamında Akdeniz Üniversitesinin de bu konuda siyasal, hukuksal ve çevresel projeler üretmek amacıyla harekete geçen ilk üniversitelerden biri olduğu bildirildi.
Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Türkiye’nin 2015’te Antarktika’da üs kuran 30. ülke olacağını anımsattı.
İlk kez 20 yıl önce gündeme gelen Antarktika’da Türk araştırma üssü kurulması hedefi için bilim politikası oluşturmak amacıyla bilim insanlarının bir araya geldiklerini hatırlatan Gümrükçü, sadece o bölgede değil, aynı zamanda toplam büyüklüğü 27 milyon kilometrelik Arktika (buzullara yakın alanlar) bölgesinde de yapılacak bilimsel çalışmalara destek olmak, uluslararası projeler geliştirmek ve bu yönde politikalar oluşturmak amacıyla Akdeniz Üniversitesinin harekete geçtiğini kaydetti.
Bu kapsamda 7 çalışma grubundan oluşan bir ekip kurduklarını anlatan Gümrükçü, Türkiye için uzak bir mesafe olarak görülen ancak dünyanın büyük ve zengin ülkelerinin araştırma ve yatırım yaptıkları bu coğrafyada Türkiye’nin de bilimsel ve teknik çalışmalara bir an önce başlamasının doğru olacağını kaydetti. Bu alanda gönüllü olan ve çalışmak isteyen 62 öğrenci belirlediklerini ifade eden Gümrükçü, batı tarafından geleceğin Akdeniz’i olarak adlandırılan Arktik ve Antarktika’nın Türk bilim adamları tarafından inceleneceğini ve belli aralıklarla burayla ilgili bilimsel yayınlar yapılacağını belirtti.
Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere diğer bazı üniversitelerin bu konuda teknik çalışmalar hazırladığını söyleyen Gümrükçü, “Bu kapsamda bölgedeki siyasi, ekonomik ve diğer boyutları inceliyoruz. İklim değişikliklerinin sonuçları ne olacak ve buranın önemine bakıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’nin Alaska politikasını inceliyoruz. Burada bin 200 kilometrelik bir petrol boru hattı kurulmuş. Rusya, doğalgaz ve petrolün büyük bir bölümünü Rusya Arktikası’ndan sağlıyor. Dünyadaki petrolün yüzde 13’ü bu bölgede. Arktika Türkiye’nin 40 katı büyüklüğünde ve 28 milyon metrekarelik bir alandan oluşan bu bölgede 470 petrol kuyusu faaliyet gösteriyor. Bizim burada ne işimiz var diye düşünenler için buranın önemini daha iyi anlatma çabası içerisindeyiz”
12 ülkenin 1959’da Antarktika Antlaşması’nı imzaladığını ve bu antlaşmayla kıtanın herhangi bir zarardan korunduğunu da kaydeden Gümrükçü, sayıları bin ila 5 bin arasında olan araştırmacıların yıl boyunca buradaki araştırma merkezlerinde konakladıklarını anlattı. Bölgede yaklaşık 13 milyon insanın yaşadığını ve bunların bir kısmını yerli halk oluştururken, bir kısmını da ( son dönemlerde artan göçlerle birlikte) özellikle Avrupa’dan göç eden insanların oluşturduğunu anlatan Gümrükçü, “Gelecek için son derece önemli olan ve her geçen gün önemi ortaya çıkan bu bölgeyle ilgili hem halkımızı hem de bilimsel kesimleri harekete geçirmek durumundayız” dedi.
Türkiye’nin danışman üye olarak yerini alması gerektiğine de işaret eden Gümrükçü, bunun nasıl ve ne şekilde olacağıyla ilgili çalışmaları da Akdeniz Üniversitesi olarak oluşturdukları ” Küresel Bakışla Kutup Çağı Konferansları Serisi” ile yapacaklarını kaydetti.
Günümüzde Arktik çemberi ve Kuzey coğrafyasında yapılan çalışmalar sonucunda, yeni stratejik ulaşım yolları oluştuğunu da belirten Gümrükçü, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Kanada ve Rusya’nın Arktik çemberi içerisinde Tundra bölgelerinde büyük bir doğalgaz, mineral ve maden rezervlerinin bulunduğu alınan örneklerle kanıtlanmıştır. Ayrıca dünyada bulunan içilebilir su kaynaklarının büyük bir kısmı Arktik bölümde bulunmaktadır. Sadece Kanada çevresinde 31 bin 700 büyük göl bulunmakta ve dünyanın en fazla tatlı suyunu içeren bölgesidir. Antarktika bölgesinin önemi bilhassa yadsınamaz derecede önemlidir”
Gümrükçü, Antarktika’ya ilk Türk bayrağı diken bilim insanı Yrd.Doç.Dr. Burcu Özsoy Çiçek’in de deneyimlerini önümüzdeki günlerde öğrencilerle ve ilgili çevrelerle paylaşacağını sözlerine ekledi.
(AA)