ARİSTO ya da ARİSTOTELES (İÖ 384-322) Eski Yunanistan’ın büyük filozoflarından biriydi. (Filozof bilgeliği seven, yaşamını, dünyayı anlamaya, araştırmaya ve açıklamaya adayan kimsedir.) Aristo Yunanistan’ın kuzeyindeki Stageiros’ta doğdu. Babası, Makedonya kralının sarayında doktordu. 17 yaşındayken ünlü filozof Platon’un öğrencisi olmak amacıyla Atina’ya gitti ve Platon ölene kadar 20 yıl orada kaldı. Bu süre içinde biyoloji, matematik ve felsefe alanlarında çalışmalar yaptı; dersler verdi ve yazılar yazdı.
Aristo, İÖ 343’te, Makedonya Kralı II. Philippos’un o zamanlar 14 yaşında olan oğlu İskender’e öğretmenlik yapmaya başladı. İs-
kender’e Yunanlılar’ın çok değer verdiği, bilgi edinme tutkusu ve düşünce özgürlüğü gibi nitelikleri sevmeyi ve bu nitelikleri olan insanlara saygı göstermeyi öğretti; İÖ 339’da Stageiros’a döndü.
İÖ 336’da Kral Philippos’un öldürülmesi üzerine daha sonra Büyük İskender olarak anılacak olan oğlu tahta çıkınca Atina’ya geri dönen Aristo orada kendi felsefe okulunu kurdu. Aristo ve öğrencileri pek çok konuyu ağaçlar altında gezinerek tartışırlardı. Bu yüzden Aristo’nun geliştirdiği düşünce sistemi Yunanca “peripatos” sözcüğünden kaynaklanan Gezimcilik olarak da anılır.
İÖ 323’te Atina’yı bırakıp, Euboia (Eğri-boz) Adası’nda, Khalkis’teki annesinin evine giden Aristo bir yıl sonra 62 yaşında öldü.
Aristo’nun Düşünceleri
Platon ve Aristo’nun düşünceleri birbirinden çok farklıdır. Platon insan yaşamının nasıl olması gerektiği üstüne düşünceler geliştirmişti. Oysa Aristo insan yaşamının gerçekte nasıl olduğu ve insanların karşılaştıktan bazı sorunlara nasıl çözüm getirilebileceği konusuna ilgi duymuştur. Başka bir deyişle, Aristo çağdaş bir bilim adamına benziyordu: Belirli bir düşüncenin gerçekleştiği durumda dünyanın nasıl olacağını düşlemek yerine, gerçek dünyadaki olaylara bakarak, bunlardan yeni düşünceler üretmeye çalıştı. Usavurmanın (akıl süzgecinden geçirmenin) kurallarını oluşturan mantık bilimi Aristo ile başlamış, yaklaşık 2.000 yıl hemen hemen hiç değişmeden kalmıştır.
Aristo bilim ve felsefenin yanı sıra başka konularla da ilgiliydi. Konuşma sanatı ve şiir üstüne kitaplar yazdı, yaşadığı dönemde yazılan oyunları inceledi. İyi oyun yazmanın kurallarını öğrenmek isteyenler onun görüşlerine başvururdu.
Aristo’nun en ünlü yapıtları Organon, Phy-sika (“Doğa”), Metafizik (ta metaphysika) ve Politika’dır. Ortaçağ yazarları doğa ve insan yaşamıyla ilgili görüşlerinin çoğunu Aristo’ nun öğretisi üzerine kurmuşlardır.
ARİSTOFANES ya da ARİSTOPHANES
(İÖ 448-380) Eski Yunan komedisinin en büyük oyun yazandır. Yunanlı büyü
bilgisayarlardan yararlanılıyor {bak. BİLGİSAYAR).
Aritmetik Yasaları
Aritmetiğin temel işlemleri toplama, çıkarma, çarpma ve bölmedir. Bu “dört işlem” ansiklopedinizde ayn birer madde olarak ele alınmıştır. Aritmetiğin temel kavramlarını ve hesaplama yöntemlerinin bazı özelliklerini bu maddede, konuyla ilgili öbür bilgileri de Kesirler, Matematik ve Ondalik Sayilar maddelerinde bulabilirsiniz.
Dört işlem birbirinden ne kadar ayrı gibi gözükse de aralarında çeşitli bağlantılar vardır. Hesap yaparken ya da hesapların doğruluğunu sınarken bu bağlantılardan yararlanılabilir. Nitekim toplama ve çıkarma işlemleri birbirinin “karşıtı” ya da tersi olduğundan, bu iki işlem arasında çok açık bir bağlantı söz konusudur. Örneğin 12 ile 5’i toplayınca 17, 17’den 5’i çıkarınca gene 12 bulunur. Bu işlemler şöyle gösterilebilir:
12+5=17
17-5=12
Bu işlemde rakamların yeri değişse bile sonuç değişmez. 5 ile 12’nin toplamı gene 17, 17’den 12 çıkarıldığında sonuç gene 5’tir. Demek ki bu ilişkiyi gösteren iki “aritmetik cümlesi” daha yazılabilir:
5+12=17
17-12=5
Çarpma ile bölme işlemleri arasında da aynı bağlantı vardır. Örneğin aşağıdaki dört aritmetik cümlesinde görüldüğü gibi bu iki işlem de birbirinin tersidir ve rakamlar yer değiştirdiğinde sonuç değişmez:
4×3=12 12-5-3= 4 3×4=12 12*4= 3
Aslında bir bölme işlemi yaparken bu problemi bir çarpma işlemine dönüştürmek herkese daha kolay gelir. Sözgelimi 24 f-3’ün kaç ettiğini bulmak için genellikle içimizden “Kaç keti* üç M etlet?” dîye sorarı/.. Bu sın unun sayıhıılu ya/ıhfji 7-“ » M
Çarpım tablosu’na eğitimde çok önem verilmesinin nedenlerinden biri, bu tablonun yalnız çarpma değil bölme işlemlerinde de kullanılabilmesidir. Üstelik bu tablodaki çarpımların hepsini tek tek ezberlemek gerekmez. Çünkü
7X8=56 olduğunu biliyorsanız
8X7=56
olduğunu da biliyorsunuz demektir. Buna çarpma işleminin değişme özelliği denir. Bu özellik nedeniyle, çarpılan iki sayı (çarpanlar) yer değiştirdiğinde sonuç (çarpım) aynıdır.
Diyelim ki 7 kere 8’in kaç ettiğini bilmiyorsunuz, ama 7×4=28 olduğunu biliyorsunuz. Bu bilgiden yararlanarak 7 X 8’in kaç ettiğini nasıl bulursunuz? Elbette 28’in iki katmı alarak. Neden böyle yapıldığını açıklamanın bir yolu, aynı işlemi aşağıdaki gibi yazmaktır: 7×8=7x(4×2)
Bu durumda eşitliğin sağ yanındaki gösterimi (7×4)x2
biçimine dönüştürebiliriz. Çünkü üç sayıyı birbiriyle çarparken işleme ister ilk iki çarpanla, ister son iki çarpanla başlansın sonuç değişmez. Buna çarpmanın birleşme özelliği denir. Bu terimin seçilmesindeki neden, 7x4x2 gibi üç çarpanlı bir işlemde ortadaki 4 çarpanının 7 ya da 2 ile birleşerek işlemi başlatabilmesidir. (Toplama işlemi de tıpkı çarpma işlemi gibi hem değişme, hem birleşme özelliği taşır. Buna karşılık çıkarma ve bölme işlemlerinde bu özelliklerin ikisi de yoktur.)
Çarpma işleminin başka bir özelliği de toplama üzerine dağılma özelliğidir. Örneğin 3×14 işleminde bu özellikten nasıl yararlanılacağını inceleyelim. 14 sayısı 10+4 biçiminde de yazılabileceğine göre, 3×10 ile 3×4’ü ayn ayn hesaplayıp sonuçlannı toplayabiliriz: 3xl4=3x(10+4)
=(3xl0)+(3×4)
=30+12=42
Akıldan hesap yapmayı kolaylaştıran bu yöntem, kâğıt ve kalemle çarpma yaparken uygulanan çeşitli yöntemlerin de temelidir.
Sayılaun biıçok ilginç b/Hlîfij vaulıı ve lıe
TİN
ki 99+67 yerine 100+66 işleminin arayarak bu toplamayı kolayca
imde aşağıdaki çıkarma işlemlerin-uç hep 34’tür:
W, 76-42, 75-41, 74-40,..
99-36 yerine 100-37 işlemini çözeli sonucun 63 olduğunu daha kolay
arasındaki ilişkilerin bilinmesine u “hesap oyunları” akıldan hesap i)k kolaylaştırır.
Kökler
atematikçi ile bir imparator arasın-ginç bir öykü anlatılır. Bu matema-ı$ı bir hizmete karşılık kendisini inek isteyen imparatorundan bir ilasının karelerini dolduracak ka-İstcr. Ama bir koşulu vardır, itasının ilk karesine 1, İkincisine 2, r 4, dördüncüsüne 8 pirinç tanesi
* böylcce son kare doluncaya kadar ilde pirinçlerin sayısı iki katına tır.
ye kaç pirinç tanesi koymak gerek-plarnak ister misiniz? (İmparator L’tnen kabul etmiş, ama Çin gibi bir sinde bile matematikçinin istediği iç bulunamamış!)
iki katını alarak gidildiğinde, aşağı-1c* de görüldüğü gibi hızla büyür:
I Ix2x2x2x2 =16 —2 Ix2x2x2x2x2 =32 4 1x2x2x2x2x2x2=64 (2 –8
katlar sayıyı art arda yazmak çok ‘er aklığından, daha kısa bir gösteril benimsenmiştir:
1×2 =2*
1x2x2 =22 1 x2x2x2 =23
1 x2x2x2x2 =24 ıt en alttaki 24 kısaltması “ikinin uıvveti” ya da “iki üssü dört” ola-. Dunu izleyenlerin okunuşu da ay-
ye gerek duyulma/.) (iene Çinli matematikçinin isteğine dönersek, satranç tahtasının 64. karesine 263’e eşit sayıda pirinç tanesi koymak gerekir.
Bütün bu örneklerdeki gibi 2\ 2\ … 263 biçiminde yazılan sayılara ıtslü sayılar, sağ üst köşeye yazılan sayılara ise 2’nin kuvvetleri ya da üsleri denir. Doğal olarak bütün sayıların “kuwet”i alınabilir, örneğin, kullandığımız “onlu” ya da “on tabanına göre sayma sistemindeki tamsayıların birler, onlar, yüzler, binler basamakları 10’un kuvvetleridir ve 1=10° 100=102 10=10’ 1.000=103 biçiminde gösterilebilir.
Kenarı 5 cm olan bir karenin alanı 5×5=25 cm2’dir (bak. Alan ve Hacim). 5×5’in kısaca 52 biçiminde yazıldığında “beşin karesi” diye okunması bundan kaynaklanır. Aynı biçimde, kenarı 5 cm olan bir küpün hacmi 5x5x5 cm3 ya da kısaca 53 olduğundan bu sayıyı da “beşin küpü” olarak okuruz.
Bazen alanı bilinen bir karenin kenar uzunluğunu bulmak gerekir. Bu işlemin sonucu o sayının karekök’üdüı (bak. Matematik). Aynı biçimde, hacmi bilinen bir küpün kenar uzunluğunu bulmak için de o sayının küpkök’ünü alırız. Sayıların daha yüksek kuvvetlerini ya da köklerini bulmanın en kolay yolu ise bu tür özel fonksiyonlan olan hesap makineleri kullanmaktır.
Matematikçilerin gözünde aritmetik yalnızca sayılarla hesap yapmak değildir. Onlara göre aritmetik, sayıların ilginç yanlarını ortaya çıkararak düşünme yeteneğimizi de geliştiren önemli bir matematik dalıdır. (Ayrıca bak. S AYI.)
ARJANTİN. Arjantin Cumhuriyeti Brezilya’dan sonra, Güney Amerika’nın ikinci büyük ülkesidir. Batıda And Dağlan’ndan, doğuda Atlas Okyanusu’na kadar uzanır.
Sıcak olan kuzey eyaletlerinde pirinç, şekerkamışı, pamuk ve tropik ürünler yetişir. Ülkenin doğusundaki ve iç kesimlerindeki J ovalar (bak. Pampa) serin, sulak ve ağaçsızdır.
Uuenos Aires’te, Plaza de Mayo’daki Arjantin hükümet binası Casa Rosada (Pembe Ev).
C.ında üzüm, şeftali ve öteki meyveler yetiştirilir. Daha güneyde And Dağlan’mn yamaçları arasında, merkezinde San Carlos de Bariloche kenti bulunan güzel bir göller bölgesi vardır. En güneydeki Patagonya hem kurak, hem de soğuk bir bölgedir (bak. Patagonya), ama burada çok büyük koyun sürülerini besleyen otlaklar da vardır. Patagon-ya’nın kuzey bölgesindeki Rio Negro Vadisi, ılıman bölge meyvelerinin yetiştirildiği önemli bir merkez olmuştur. Bu bölgede elma, armut vı• erik yetiştirilir.
Üç büyük akarsu ülkeyi güneye ve doğuya doğru geçerek Atlas Okyanusu’na ulaşır. Hunlann en büyüğü, Paranâ, Paraguay ve Üıuguay ırmaklarının oluşturduğu kuzeydeki Kıt) de la Plata akarsu ağıdır. Bu ırmakların oklukça büyük bir bölümünde ulaşım gemilerle sağlanır (bak. Paranâ, Paraguay vr Pla-ia ı»MAKi.Aim. Avıı bir mailde olarak okuya-
Kıtanın en güney ucunda, ülkenin öteki bölümünden Macellan Boğazı’yla ayrılan Ti-erra del Fuego Adası vardır. Üçte biri Arjantin’e, üçte ikisi Şili’ye ait olan adada, sürekli sert rüzgârlar eser, iklim soğuk ve yağışlıdır. Doğuda, İngiltere’ye ait Falkland Adaları vardır. Arjantin, Malvine Adalan olarak adlandırdığı bu adalar üstünde hak iddia etmektedir (bak. Falkland Adalari).
Arjantin Cumhuriyeti’nin her bölgesinin, toprağın niteliğine ve iklime göre, kendine özgü bir doğa yaşamı ve bitki örtüsü vardır. Kuzeydoğudaki bataklıklarda ve tropikal yağmur ormanlarında uluyan maymun, tapir, dev kanneayiyen, jaguar, bataklık geyiği ve koy-pu gibi hayvanlar yaşar. Çayırlarla kaplı ovalarda armadillolar, tilkiler, pumalar ve kokarcalar vardır. Arjantin’in kuşlan arasında, bir tür akbaba olan dünyanın en büyük yırtıcı kuşu kondor, devekuşuna benzer hay
yük ırmaklarda balıkçıların peşine düştüğü çok güzel dorado balıkları da vardır.
Arjantinliler’in ataları çeşitli ülkelerden gelmiştir. Göçmenlerin çoğu 1858 ile 1930 yılları arasında, İspanya ve İtalya’dan, bazıları ise Britanya Adalan’ndan, Avrupa ve Doğu Akdeniz ülkelerinden gelmişlerdir. Arjantin’de yaşayan Yerliler’in çoğu öldürülmüş ya da sürülmüştür; ama bugünkü Arjantin halkının bir bölümü Yerliler’in soyundan gelir. İngiliz kökenli Arjantinliler’in bir bölümünü ise, Patagonya’daki, Galce konuşan koyun yetiştiricileri oluşturur.
ARJANTİN’E İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: 2.780.092 km2.
NÜFUS: 31.496.000 (1987).
YÖNETİM BİÇİMİ: Cumhuriyet.
BAŞKENT: Buenos Aires.
COĞRAFİ ÖZELLİKLER: Kuzey ve Güney Amerika’nın en yüksek doruğu Aconcagua Dağı (6.959 metre); pampalar; kuzeyde ağaçlık Gran Chaco avlanma bölgesi; güneybatıdaki And gölleri bölgesi.
BAŞLICA SANAYİ: Donmuş et, un, dokuma, deri, kimyasal maddeler, motorlu araçlar, çelik.
BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, mısır, süpürgedarısı, yonca, sığır, koyun, pamuk, şekerkamışı, şarap, turunçgiller, petrol.
ÖNEMLİ KENTLER: Buenos Aires, Rosario, Cördoba, La Plata, Tucumân, Santa Fe, Mar del Plata, Mendoza.
EĞİTİM: 6 ile 14 yaş arasındaki çocuklar için ilkokul eğitimi zorunludur.
Halkın çoğu Katolik’tir. Ülkenin dili İspanyolca’dır ama İtalyanca sözcükler de kullanılır. Nüfusun yüzde 90’ı okuma yazma bilir ama kırsal bölgelerde okul sayısı hâlâ çok azdır.
Arjantin’de en sevilen spor futboldur. Öteki eğlenceler arasında yüzme, kürek çekme ve yatçılık sayılabilir.
Çiftlikler ve Fabrikalar
Ülkenin zenginliği ve öteki ülkelere sattığı ürünlerin büyük bölümü, sığır yetiştiriciliğinden ve çiftçilikten sağlanır. Arjantin dünyada …. £___1- -•*. —•£ . t – *
mati de yerel bir üründür. Üzüm ve ötek meyveler Andlar’ın eteklerinde yetiştirilir.
Arjantin’in güneyindeki ve kuzeybatısında ki petrol kuyuları ülkenin tüm yakıt gereksini: mini karşılayacak kadar verimlidir. Ser odunlu ağaçlar bakımından zengin olan bü yük ormanlar vardır. Kuzeyde yetişen v< derilerin işlenmesinde kullanılan tanen elde edilen bir ağaca odunu çok sert olduğu içir “balta kıran” anlamında quebracho denir.
Arjantin’de insan sayısının iki katı kadaı sığır bulunur. Bu kadar çok sığın bulunan biı ülkede büyük et paketleme fabrikalannır olması da doğaldır. Frigorifico adı verilen bu fabrikalarda et, dışanya satılmak için hazırlanır. Frigorifico’l&nn yan ürünleri arasında donyağı, tutkal, gliserin ve gübre sayılabilir. Arjantin’de olağanüstü çok olan buğdayın öğütüldüğü değirmenler ve ılık kuzeyde yetiştirilen şekerkamışım işleyen fabrikalar da vardır.
Arjantin gereksinimi olan birçok malı kendi üretir. Bunlar arasında dokuma, yün, reyon (yapay ipek), pamuklu kumaş, çelik, cam, çimento, kâğıt, otomobil lastiği, sabun, ayakkabı, televizyon ve öteki mallan üreten sanayiler vardır. Fabrikalarda kullanılan enerjinin çoğu petrolden elde edilir. Çünkü Arjantin’de kömür çok azdır. Hidroelektrik enerji kaynaklan da geliştirilmektedir. Motorlu taşıtlar ve kimyasal maddeler sanayileri Arjantin’deki iki önemli sanayi dalıdır.
Sanayi kuruluşlannın sayısı arttıkça halkın çoğu kırsal bölgelerden kentlere göç etmiştir. Bugün nüfusun dörtte üçü kent ve kasabalarda yaşar. Başkent Buenos Aires (bak. BUENOS AİRES) Güney Amerika’daki en büyük kentlerden biridir; Rio de la Plata halici üzerinde yer alır ve tüm demiryollannın birleştiği bir noktadır. Karayollan ağı da çok gelişmiştir. Başkentin yakınındaki La Plata’nın modern limanı çok işlektir; gemiler buradan Paranâ Irmağı’na girebilir; bazılan tahıl yüklemek için Rosario’ya ya da tahıl ve sığır almak için Santa FĞ’ye gider. Güneydeki deniz üssü
lıtrîh
\ı|,ıntin’e ilk gelen beyazlar İspanyollar’dı.
< *l<t’da, genrsiyle Plata’mn geniş ağzına gir-«lıj-ınde, burayı “Tatlısu Denizi” olarak adlan-
• ln.ın Juan Dıaz de Solıs, birkaç arkadaşıyla l*n lıkte karaya çıktı ve İspanya kralı adına bu ••»plaklara el koydu.
11 yıl sonra, ünlü Cenevizli kâşif John ı .ıhot’un oğullarından biri olan Sebastian
* «bot da gemisiyle Plata Irmağı’nın ağzına im Mı. Bu çamurlu ve kahverengi ırmağa Rio ■ Iı- la Plata (Gümüş Irmak) adını verdi; çünkü
Tony A Marion Morrison
••mu çobanları 19. yüzyılın ortalarına kadar ıiıım|)jıl(itda başıboş gezerlerdi.
• ı tıı.ıp.ıu yukarı bölümünde var olması gere-knı ı^uk miktardaki gümüş üzerine anlatılan lnn,<>l, oyktı duymuştu. Değerli madenler ıiı;ıy.111 İspanyollar, Peru’nun zenginliklerine tıl.ıytinimek için bu yöreden geçmek istiyor-Itmlı, l.a Plata’nın ıssız vadilerinde yerleşim v* ıı kııımayı düşünmemişlerdi.
I > ‘o da İspanya adına kâşif Pedro de Men-pnçmenlerle birlikte Arjantin’e gelip İHi^ımkıı Buenos Aires’te ilk İspanyol kolonisini kuulu. Ama Yerliler’in birkaç kez buraya ..ıl.lfiınasî üzerine göçmenler sığırlanyla birlik ir kasabayı bırakıp içerilere, bugün Para-ftıı.ıv’m başkenti olan Asunciön’a gittiler. Humus Aires kenti gerçek anlamda ancak I ıKD’ılı* kurulabildi. Bu arada ilk göçmenlerin ııııı.ık kıyısında bıraktıkları sı£u ve a<laı
ya başlamasıyla birlikte sığır çobanl; başıboş yaşamı da sona erdi.
İspanyol hükümetinin bu ilk kolo gereken ilgiyi göstermemesi üzerine a lar’m, yani Güney Amerika’da doğan İ yol kökenlilerin hoşnutsuzluğu giderek 1808’de Napolyon, İspanya’yı işgal edi| hapsedince Arjantin’deki criollolar isya Buenos Aires’te bir konsey toplayıp İs| genel valisinin yetkilerini üzerlerine a ve cunta denilen bir yerel hükümet ku karar verdiler. 25 Mayıs 1810’da gem istifa etti ve cunta iktidan aldı; yeni lııı de ülkeyi hâlâ tutuklu İspanyol kralı yönetiyordu. Ama bugün, Arjantin lıa tarihi ülkelerinin bağımsızlık günü kabul etmektedir.
Bundan sonra İspanyol orduları kez Peru’dan ülkeye girerek, İspariye menliğini geri getirmek istediler ama ı lar, Jose de San Martin adında büyı askeri önder buldular. Arjantin’in ulus; ramanı olan San Martin, İspanyol oı Peru ve Şili’den çıkanlmadan güvenlik olamayacaklannın farkındaydı. 1817’d Andlar Ordusu’nu, bu çok büyük dağ e aşarak Şili’ye götürdü ve burayı İv egemenliğinden kurtardı. Daha sonra denizci Lord Cochrane’nin kurduğu doı nın yardımıyla, adamlannı Peru’nun Okyanus kıyısındaki başkenti Lima’ya dü. Peru’nun özgürlüğe kavuşturulma* vini tamamlamayı bir başka büyük <i kuzeyden gelen Simön Bolıvar’a bırakt Bolîvar, SfMON). 1825’te Güney Amer tümü, İspanyol egemenliğinden kurtul Özgürlüğünü kazandıktan sonra A fırtınalı bir iç savaş dönemine girdi; ey deki yerel önderler kendi başlarına davranmaya başladılar. Ülke neredey çalanıyordu. 1829’da sığır çobanlarının İtrinden Juan Manuel de Rosas, I Aires eyaletinin valisi oldu ve yavaı öteki önderlerin güçlerini kırdı. Ne 1852’de onun devrilmesiyle haşlayan ı
Arjantin’in katılmadığı I. ve II. Dünya savaşlarından sonra, 1946’da Juan Domingo Perön başkan oldu ve çeşitli reformlar yaptı. Karısı Eva (ya da Evita) halk tarafından çok sevildi ve güç kazandı. Haklarını gözettiği işçilerce desteklenen Perön ülkeyi bir diktatör olarak yönetiyordu. 1955’te askeri bir darbeyle düşürüldü ve sürgüne yollandı. Perön’dan sonra birbirini izleyen hükümetler güçlü askeri önderlerin desteğine dayanarak yönetimlerini sürdürdüler.
1966’dan başlayarak Arjantin’i askeri cuntalar yönetti. 1973’te başkan seçilen Hector Campora, Perön’un sürgünden dönebilmesi ve yeniden hükümeti kurması için istifa etti. Ama Perön enflasyonu (aşın fiyat artışlarını) durdurmayı başaramadı. Birkaç ay sonra ölünce yerine ikinci karısı Mana Perön geçti.
O da giderek gücünü yitirdi ve 1976’da gene askeri bir hükümet kuruldu.
1981’de başkan olan General Leopoldo Galtieri 1982’de Arjantin’i, Falkland Adaları yüzünden İngiltere ile savaşa sürükledi. Arjantin Falkland Adalan’nı işgal etti ama iki ay sonra İngiliz kuvvetleri adalan tekrar ele geçirdiler. 1983 seçimlerinde Arjantin, Raül
Alfonsm’in yönetiminde sivil bir hükümet kavuştu.
ARKEOLOJİ, insanların geçmişi öğrenmelel rini sağlayan bilim dallarından biridir. “Geç mişin incelenmesi” anlamına gelen iki Yunan ca sözcükten türetilmiştir. Arkeoloji bizi yazılı tarihten önce yaşamış insanlara ilişkiı bilgi edinebilme olanağı sağlar. Arkeologla eskiçağlarda yaşayan insanların yaptıklar alet, eşya ve yapı kalıntılarını inceleyerek onların nasıl yaşadıklarım ve nasıl insanla: olduklarını anlamaya çalışırlar.
Arkeologlar çalışmalarını çoğunlukla eski den insanların yaşadığı varsayılan yerlerd< kazılar yaparak yürütürler. Yıkılan bir kentiı üstüne yenisi yapıldığından, eski kentler ge nellikle toprağın altında kalır.
Tarihöncesi arkeolojisi yazılı tarihten önceki insanı inceler. Bu incelemede daha çok kazı yöntemine başvurulur. Kazılar çok büyük bir dikkatle yürütülür, çünkü toprak üstünde de, tarihöncesinden kalan çanak çömlek kırıklarına, taş aletlere ya da su arkları kalıntılarına rastlanabilir.
5.000 yıl öncesinden kalan ilk yazılı bulun