Mutlu Yuvamız Senden Mutlu Bir Yuva İstiyorum Dedin Mutlu Bir Yuva ve Aile, şu dört ayak üzerinde kurulan kutsal bir müessesedir. 1-Sevgi, çok önemli 2-Güven, 3-Fedakarlık, 4- Hoşgörüdür. Mutlu bir aile için bunlardan bir tanesinin sarsılması, aile sarsıntısına yol açar. Bunun için birbirinizi Allah rızası için (O’nun rızasını kazanma ümidi ile) seviniz, birbirinize güveniniz ve güven öyle değerli bir duygudurki ...

Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme, sen dağları seyret… Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma… Kalbindeki o uçsuz, bucaksız sevgiyi hisset… Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma, ay ışığını seyret, SABRET… Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun… Sabret ki herşey gönlünce olsun… MEVLANA

AMBER : Rüyada amber görmek; menfaate delâlettir. Amber bulduğunu veya birinin kendisine amber verdiğini gören, hayra ve menfaate nail olur. Birine amber veren, ona faydalı olur. Sahip olduğu amberi kaybedenin, malı eksilir. Bir şey_ üzerine amber sürmek; nankör birine iyilik etmeye işarettir

ALTIN PARA : Danyâl (a.s.) buyurmuşlardır ki: Rüyasında elinde dörtten âzla altın para gören bir iş sebebiyle sıkılır yahut hakkındaki dedikodulara üzülür. Elinde sayılabilecek kadar az altın görenin, derdi hafif olur. Yâni adedi )elli ve az miktarda altın, küçük bir sıkıntıdır.26 İbn-i Şîrîn demiştir ki: Elinde beş adet altın gören, halkın beğeneceği bir iş ‘apar. Elinde tek altın gören, güzel ...

1-Baltacılar. 2-Teberdaranı hassa, Osmanlılarda padişahın sarayındaki solaklara verilen ad.

Teber taşıyan derviş.

1-Küçük balta. 2- Dervişlerin taşıdıkları uzun saplı, yuvarlak ağızlı balta. 3-Meşin kesmekte kullanılan alet. Ciltçilikte, altın yaldız üzerine tarama süs yapmakta kullanılan sivri uçlu demir. Uzun saplı, ucu sivri ve keskin temrenli, temrenle sapın birleştiği yerde, bir yanında aybalta biçiminde, öteki yanında düz, aybalta ya da sivri uçlu bir metal parça bulunan bir tür silah. Çok eskiden beri Çin’ de ...

Bir erkeği oğulluğa kabul etme, oğlu olarak alma.

1-Billurlaşma. 2- Belirme. 3-Tebellür etmek, billurlaşmak; belirmek, aydınlanmak.

1-Resmi bir bildiriyi alma. 2-Yetişme, erişme. 3- Tebellüğ etmek, resmi bir bildiriyi almak, aldığını imzasıyla belirtmek.

1-Bildiri vb. şeyleri almalar. 2-Yetişmeler, erişmeler.

1- İstenmediği halde bir kimsenin yanından, bir yerden ayrılmayan kimse için kullanılır; musallat: Ne tebelleş bir adam. 2- Bir kimseyi ya da bir şeyi (bir kimseye, başına) tebelleş etmek, onu ya da o şeyi bir kimseye musallat etmek, onu başına sarmak: Ele avuca sığmayan bu iki yaramazı başıma tebelleş edip gittiler. Bir kimseye tebelleş olmak, onun yanından ayrılmamak; musallat olmak.

1-Dilin anlaşılmaz hale gelmesi, karışıklık. 2-Tebelbül etmek, karışmak, anlaşılmaz hale gelmek. 3- Tebelbül-i elsine, dillerin anlaşılmaz hale gelmesi.

Kore’de sıradağlar, Japon denizi kenarında uzanır; 1 561 m.

1-Değişme, bir durumdan, bir biçimden başka bir duruma ve biçime geçme. 2-Tebeddül etmek, değişmek, başkalaşmak.

Tabi olarak, uyarak. Tebean tasarruf, miri arazi üzerinde yapılan yapılar ve dikilen ağaçlar nedeniyle, bu arazinin mülk topraklar gibi tasarruf edilmesi.

Hastaların daha çabuk iyileşmesi için yapılan çevre değişikliği; bu değişiklik için verilen izin; hava değişimi.

Yücelterek, ululayarak.

1-Büyütme, ululama, saygı gösterme: “Rekabet havassına iman, yaşamak kavgasının tebcilinden başka bir şey değildi” (Şükrü Kaya). 2-Tebcil etmek, yüceltmek, ululamak.