Baba Candır Başlıyor!
Baba Candır, uzun yıllar önce eşini kaybedince, üç çocuğuna hem babalık hem annelik hem de “hayat koçluğu” yapmak zorunda kalmış, emektar bir yufkacı olan Salih’in başından geçen bazen neşeli, bazen de hüzünlü olayları anlatıyor.
Salih’in üç çocuğu da büyümüş ve hayata atılma yaşına gelmiştir. Salih’in hayattaki tek amacı çocuklarının hem iş hayatında, hem de özel hayatlarında mutlu olduklarını görmektir. Çocuklar ise, artık büyüdükleri için, babalarının sözünü pek dinlemeden, kendi başlarının çaresine kendileri bakmayı, yani hayatı kendi bildikleri gibi yaşamayı tercih etmektedirler. Ancak üç çocuk da henüz kendi evlerine çıkacak kadar yeterli bir ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için, halen babalarının evinde yaşamaktadırlar. Aslında bu durum Salih’in de işine gelmektedir; çünkü, ne kadar büyümüş olurlarsa olsunlar, babalarının gözünde onlar hala küçük bir çocukturlar ve babalarının ilgisine ve korumasına ihtiyaçları vardır. Baba Candır başlıyor!
Çocukları İçin Yaşayan Baba Candır
Salih’in hayatta en çok inandığı sözlerden birisi “bir babanın, oğlunun yaptığı tüm yanlışlardan sorumlu olduğudur.” Bu nedenle, Salih, iki oğlunun da iş hayatlarında veya özel hayatlarında yaptıkları hataların sorumluluklarını üstlenmekte ve onları düzeltmek için büyük bir çaba harcamaktadır. Salih, bütün bunları yaparken, en çok kendi hayatını ihmal edip, sadece çocukları için yaşamaktadır. Bu yüzden de çocuklarına göre Baba Candır!
Salih’in en büyük çocuğu, kızı Ece, Türkiye’nin büyük holdinglerinden birinin sahibi ve yönetim kurulu başkanı, Anadolu Kaplanı tarzındaki bir adam olan Hasan başkan’ın özel asistanı görevindedir. Salih, kızının iş hayatında başarılı olmasına çok sevinirken; hiçbir özel hayatı olmamasına da üzülmektedir.
Salih’in en büyük oğlu Egemen de, aynı ablası kadar başarılı bir çocuktur; tıp fakültesinden iyi derece ile mezun olduktan sonra, onkoloji uzmanı olmuş ve özel bir hastanede, kanser araştırmaları üzerine çalışmaya başlamıştır.
Aile Değerlerini Önemseyen Dizi Baba Candır
Ece ve Egemen, iyi kariyer seçimleri yapmış olmalarına rağmen, iş arkadaşları veya patronları yüzünden büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Ece, patronunun oğlu, şımarık ve kontrolcü bir adam olan Haluk’a karşı büyük bir mücadele veriyordur. Haluk Ece’nin babasıyla olan yakınlığından ve hızlı yükselişinden rahatsızdır. Ece’den kurtulmak istemekte ve her fırsatta onu şirketten göndermek için uğraşmaktadır. Egemen de, görev aldığı hastanenin başhekimi ile uğraşmaktadır. Başhekim kendisine kafayı taktığı için Egemen sürekli nöbete kalmaktadır. Başhekim aslında Egemen’i sınıyordur. Egemen’in çalışkanlığından ve dürüstlüğünden emin olunca onu uçarı kızı Aslı ile tanıştırır.
Salih, kızı ve oğlunun bu kadar çok çalışırken, sağlıklarına hiç dikkat etmiyor olmalarından dolayı çok üzülmekte ve onlara küçük bir çocuk gibi görerek iyi beslenmeleri ve sağlıklarına dikkat etmeleri konusunda sürekli uyarmaktadır.
Kendilerini iş hayatına kaptırmış olan bu iki çocuk, babalarının bu aşırı korumacı halinden sıkılmıştır ve bu nedenle sık sık babalarını yalnız bırakmaktadırlar.
Baba Candır Dizisinin Problem Çocuğu
Ailenin en küçüğü Emrecan, tam bir “problem çocuk” tur. Emrecan, liseden sonra üniversiteyi kazanmış, ama ikinci sınıftan sonra okuldan atılmış, askerliğini yaptıktan sonra iki yıl boyunca iş aramış, ama hala kendisine uygun doğru dürüst bir iş bulamamış, aşırı asi ruhlu, biraz tembel, ama o kadar da sevimli ve özünde iyi kalpli bir gençtir.
Emrecan, sürekli olarak hayatıyla ilgili “hatalı seçimler” yaptığı için hem babasını, hem ablasını hem de abisini çok yormaktadır. Emrecan, üzerindeki bu ağır aile baskısı yüzünden acilen bir iş bulmayı ve kendi özgürlüğünü eline alıp kendisini ailesine kanıtlamayı çok istemektedir.
Baba Candır Genel Hikayesi
Baba Candır dizisinin ana hikayesi Emrecan’ın 11 sene önce katıldığı bir okul gezisinde meydana gelen bir yanlış anlaşılma; daha doğrusu bir “şaka” sayesinde başlar ve yürür.
“Hayat tesadüflerle yürür” sözünü doğrular şekilde; Emrecan’ın, ilkokuldayken, Ürgüp Peri Bacaları’na düzenledikleri bir okul gezisi sırasında karşılaştığı akranı yaştaki bir kız, büyüdüğünde, hem başının bir numaralı belası hem de hayatının aşkı olacaktır.
Ceylan, doğma büyüme Ürgüplü, güçlü karakterli, güzel yüzlü, akıllı, uslu, iyi kalpli, çalışkan, ve şirin bir kızdır.
Emrecan ve yakın arkadaşı Rüzgar; ilkokul gezisi sırasında, okul arkadaşlarından ayrılıp, dar bir vadide bir başlarına gezinmeye başlarlar. Ve o anda Rüzgar göle düşer, yüzme bilmediği için boğulması an meselesidir. Emrecan, bir türlü suya atlayıp arkadaşını kurtarmaya cesaret edemezken ve Rüzgar, tam kendini suyun derinliğine bırakıp boğulmak üzereyken; o sırada tesadüf eseri ordan geçmekte olan, Ürgüp’ün yerlisi küçük kız Ceylan, koşarak geldiği göle atlar ve Rüzgar’ın hayatını kurtarır.
Emrecan, nerden çıktığını anlayamadığı cesur kızı görünce korkup kaçar. Rüzgar, ilk önce hayatını kurtaran Ceylan’a teşekkür eder. Ama diğer yandan da, aynı cesareti gösteremeyen Emrecan’a çok kızgındır. Ceylan, Rüzgar’a “ben bugün senin hayatını kurtardım, bana bir can borcun var, yani aslında kader bugün burda bizi birleştirdi” deyince; Rüzgar, “evet.. çok haklısın.. bence biz büyüyünce evlenmeliyiz” diyerek, çocuk aklıyla Ceylan’la alay eder. Ceylan, çok temiz kalpli, iyi niyetli, romantik bir kız olduğu için Rüzgar’ın bu alaycı sözlerini ciddiye alır, ona inanır. Ceylan’ın bu halini gören Rüzgar, kendi kimliğini gizleyip, kendisini Emrecan olarak tanıtır ve Ceylan’a “on bir sene sonra İstanbul’da, Ulus Parkı’nda buluşmaları gerektiğini ve ordan sonra evlenebileceklerini” söyler. Ceylan, bu söze de inanır. Rüzgar, öğretmenlerinin seslenişi ile koşarak gidip otobüslerine biner. Ceylan, on bir sene sonra evleneceği çocuğun arkasından el sallar.
Aradan 11 sene geçtikten sonra, Ceylan, 11 sene boyunca hiç unutmadığı Emrecan ile, yani aslında Rüzgar ile buluşmak için İstanbul’a gelir.
Ceylan, İstanbul’a geldiği anda; kader, bir kez daha elini çabuk tutacak ve bu defa da hakiki Emrecan ile Ceylan’ın yollarını kesiştirecektir.
Ceylan, Emrecan’ın evine gelip, babası Salih’e kendisini “gelin” olarak tanıtınca; birden bire işler karışacak ve tüm aile Emrecan’ın bu defa da başına bir “kız meselesi” çıkardığı için ona çok kızacaktır. Emrecan, bir yandan Ceylan’la hiçbir alakası olmadığını anlatmaya ve bunu ailesine ispatlamaya çalışırken; diğer yandan da Ceylan’la yakınlaşacak ve farkında olmadan ona aşık olmaya başlayacaktır.
Aile Değerlerini Önemseyen Dizi Baba Candır
Baba Candır dizisinin ilerleyen bölümlerinde Ceylan, asıl hayatını kurtardığı ve günümüzde ünlü bir pop star olan Rüzgar ile tanışacak işler daha da karışacaktır. Rüzgar da, Ceylan’ı tanıyınca ona aşık olacak ve bu defa da Emrecan, çocukluğundan beri baş rakibi olan Rüzgar’a, sevdiği kızı kaptırmamak için büyük bir mücadele vermeye başlayacaktır. Ceylan gerçeği öğrendiğinde duyguları ve verdiği söz arasında kalacaktır.
Salih’in kız kardeşi, evin sağduyu merkezi ve çocukların dadısı rolündeki Nermin hala, Libya’da bir inşaatta çalışan eşini kaybetmiş ve borçları yüzünden evsiz kalınca da abisinin evine sığınmıştır. Nermin hala, çocuklara karşı çok “yufka yürekli” davrandığı için abisine çok kızmaktadır. Bu nedenle evin halası, evin babasına göre daha katı ve sert kuralları olan bir disiplin merkezidir.
– Baba Candır dizisinde tüm karakterlerin hikayeleri “aile değerleri” üzerinde birleşir.
– Çoğu zaman varlığını çok önemsemediğimiz ailemiz aslında sahip olduğumuz en değerli şeydir.
– Sorularımızın cevapları, problemlerimizin çözümleri aslında hep ailemizdedir.
– Baba Candır dizisi unutulmuş değerleri gün yüzüne çıkarıyor.
yönetmen :
Yusuf PİRHASAN
yapımcı :
MF Yapım
tarih :
Her Pazar – 19.55