BİR “CHIP” HEPİMİZİN GELECEKTEKİ YAŞAMINI DEĞİŞTİREBİLİR

KÜÇÜK BİR “CHIP” HEPİMİZİN GELECEKTEKİ YAŞAMINI DEĞİŞTİREBİLİR

CHIP

CHIP

Bir iki milimetrelik küçük bir chip (talaş, yonga) bugün birçok evde, büroda, hatta otomobilde kullanılmaktadır, küçüklüğüne rağ­men yaptığı iş adeta mucize sayılacak bu elektro­nik devre parçası çok yakın bir gelecekte yaşamı­mızı tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde değişti­recek ve genişletecektir.

Saat sabahın 7.30’u. Çalar saat çalmakta, yatak odasının perdeleri açılmaktadır. Bir taraf­tan termostat harekete geçer ve kalorifer yanarak odamızın sıcaklığı 22°’yi bulur. Mutfaktaki kahve makinası fokurdamağa başlar; arka kapı kendili­ğinden açılır ve köpeğin bahçeye çıkmasına müsaade eder. Televizyon da o sırada açılır ve en yeni haberleri verir: {Bir gece önce istediğiniz konular sıralanmıştı), bunlar ekonomiyle ilgili son haberlerdir. Televizyon haberleri bittikten sonra sıra postanıza gelir, bilgisayar şebekesine mektuplarını dikte eden iş adamlarının veya dostlarınızın mektupları okunur.

Bütün bunlardan sonra basacağınız bir düğme (bu yatağınızın yanında büyülü bir kutuya aittir) kişisel ve iş ile ilgili almış olduğunuz notları ekrana getirir.

Duş tam sıcaklıkta hazır Mr. A.’yı beklemek­tedir, duştan sonra giyinen Mr. A. yavaş yavaş aşağı iner, orada bu soğuk günde arabasının motoru da çalışmakta ve onu beklemektedir.

Bu sırada evin hanımı Alice A. yerel pazar­lardaki fiatları televizyonda birbiriyle karşılaştı­ran bir program seyreder. Bundan sonra basılan bir düğme televizyonu kişisel bir telefon şekline sokar, hanımın ekmekçi ve bakkalını karşısına çıkarır ve o da o akşamki yemekli parti için gereken siparişleri verir. Mutfak terminali üzerin­deki tuşlara basılınca da bellek-bankasındaki sevdiği yemek listeleri ekranda görülür, maki­neye bunlarla ilgili olarak 6 kişilik bir yemek için nelerin ve ne miktarda gerektiğini saptamasını emreder ve akşam tam 7.15’te fırının ısınmaya başlamasını ve her yemek için gereken sıcaklığı ayar ettirir.

Acaba bütün bunlar meşhur Ingiliz yazarı YVelIs’in havalinden mi çıkmıştır? Belki. Belki bu senaryonun gerçekleşmesine daha yıllar gereke­ceği halde esas teknoloji bugün bile mevcuttur. Bütün bunları mikrobilgisayar mucizesine borç­luyuz ve onlar teknolojide büyük bir kalkınma oluşturan o müthiş ucuz silicon-chip’in gelişme­siyle gerçek olmuştur, tıpkı birçok el âleti ve tezgâhının geliştirilmesi sayesinde buhar maki­nesinin yapılmış olduğu gibi. Bu ufacık chip’in başlattığı devrim Utopiyenlerin bile tahmin ede­meyecekleri birçok yeniliklerin kolaylıkla mey­dana çıkmasına olanak sağlayacaktır.

Bu mucize-chip’in milyonlarca yapılabilmesi 800 dolardan daha aşağı bir fiyatla satılan ev bil­gisayarlarının imalini şimdiden güvence altına almıştır, hatta bunların fiatlarının gittikçe düş­mesi bile söz konusudur. Yakında böyle bir ev bilgisayarı basit bir mutfak lavabosu kadar her evin bir parçası olacaktır. O çamaşır makinalarını dikiş makinalarını, robot elektrik süpürgesini, hatta tabakları durulayacak ve raflarına yerleşti­recek bir makinayı programlayacaktı-r. Herhangi bir makine iyi işlemez veya bozulursa, bilgisa­yara sorulacak bir soru derhal arızanın nerede olduğunu gösterecek ve onarım önerilerini de bildirecektir. Kompüterlenmiş bir aygıt sayesinde kaloriferin ısısı lüzumlu oda ve yerlere yöneltile­cek ve fazla ısınan odalardan kesilecektir ki bu sayede elektrik tüketimi de azalacaktır. Santa Clara, Calif’da yeni kurulmuş Intel Corp.’de, 1969’da, genç bir elektronik mühendisine, M. E. Hoff’a, programlanabilen masa üstü hesap maki- naları için minyatür bileşik takımlarının yapımı görevi verildiği zaman, yukarıda açıklananlardan ufak bir kısmını öngörmek kabil olmuştu. Hoff yeni bir düşünle karşılaşmıştı: neden kalkülatö- rün (hesap makinasının) aritmetik ve lojik devre sistemini bir silikon parçası (chip) üzerine yerleş­tirmek kabil olmasın ve esas girdi-çıktı ve prog­ramlama üniteleri başka ayrı bir chip’e bırakılma­sın? Bu, cüretli ve devrimsel bir buluştu.

1971’de kamuoyuna açıklandığı zaman bir chip’lik merkezi işletme ünitesi (one-chip Central Processing unit) neredeyse 4 milimetre uzunlu­ğunda ve 3 milimetre genişliğinde bir alanda 2250
transistor içeriyordu. Mikroskopla bakıldığı tak­dirde o bütün hat ve makaslarıyla bir demiryol manevra istasyonunu andırıyordu. Buna rağmen bu küçücük cansız mikroprocessor’un hesaplama kapasitesi 1946’da tamamlanan ENlAC’ın tama- miyle elektronik ilk bilgisayarının kapladığı yer alanına eşitti. O aynı zamanda 1960’lardaki IBM Kompüterinin yaptığı işi yapıyordu, oysa bu kompüter bütün parçalarıyla 30.000 dolar ediyor­du. Bu yeni chip yaptığı görevler karşısında öyle küçük ve ucuzdu ki onu fotoğraf makinalarına, satış otomatlarına, yazı makinalarına, evde kul­lanılan birçok aygıtlara, kısacası bir parça “düşünme” gücünden faydalanabilecek hemen hemen bütün âlet, aygıt ve makinelere “aşıla­mak” kabil olacaktı.

Chip aynı zamanda tamamiyle başka bir başarıyı da yukarıdaki söylenenlerle birleştiri­yordu. Bu sayede mikroprocessor’e yeni emirleri kapsayan başka yeni bir program chip’i eklemek suretiyle, o birçok daha başka işleri yapabilecek bir nitelik kazanıyordu.

Buna hatırlanacak bir sergilemede örnek olarak Monterey’in Pro-Log Corporation^ esası digital = sayısal saat olan bir yenilik yaptı. Fakat bellek chip’lerini ve saati bir oparlör’e bağlayınca ilk önce bir fonograf (gramofon) “The Sting” şarkısından temalar çalıyor ve sonra da bir elektrik piyanoya dönüşüyordu.

Intel Chip ve onunla aynı zamanda Texas Instruments fabrikasının yapmayı becerdiği chip, 1947 Bell Telephone Laboratuarlarında transis- tör’ün bulunmasıyla başlayan elektronik devrimi- nin doruk noktasını oluşturuyordu.

Küçük, son derece güvenilir, Vakum lambası (tüpü)’nün çalışması için ihtiyaç gösterdiğinden çok küçük bir elektrik akımıyla çalışan bu elekt­ronik chip zamanla bilgisayarlarda kullanılmak için ideal olduğunu kanıtladı.

1960’da mühendisler birçok transistor ve öteki elektronik bileşikleri küçücük dört köşe bir silikon parçası içine sokabiliyorlardı. Bu bütün­leşen devreler = entegre devreler kullanıldıkları her tesiste onun büyüklüğünü, maliyetinin ve elektrik tüketimini dehşetli surette düşürdüler ve böylece masa üzerinde kullanılabilecek küçücük bilgisayarların yapılmasına olanak sağladılar.

Bundan sonra minyatürizasyonda ikinci adım atıldı: 1960’ların sonlarında (large scale integra­tion) büyük ölçüde bütünleşme’nin geliştirilmesi, bu ayrı ayrı görevleri olan devrelerin bireysel chip’lere geçirilmesi. Bunun arkasından uzman­lar mikro-programlama sorunlarını çözdüler. Ve şimdi aynı esas chip —kuramsal olarak— güdüm­lü bir mermiye yöneltmekten bir ıskarayı çevir­meye kadar herşeyi yapabiliyor.

Bütün bu başarılar gerçek-dışı görünmekte, insanların gözlerini kamaştırmakta ve bilgisayar­lara sonsuz zekâ sahibi olarak elektronik beyin­lere kamuoyunda verilen imgeyi kuvvetlendir­mektedir. Bunlara rağmen çoğu bilim adamları kompüterlere, chip’lerle çalışanlar da dahil olmak üzere, dilsiz hayvanlar olarak bakmakta­dırlar. IBM verim işleme servisinin müdürü Louis Robinson “onlar ancak kendilerine verileni yap­maktadır” demiştir.

Bilgisayarların gerçekten tam yaptıkları şey, “sayıları kıtır kıtır yemektir”. Onlar aritmetikte şaşılacak şeyler yapmaktadırlar, bir saniyede mil­yonlarca rakamı işleyebilmektedirler. Aynı şekil­de onları stok etmeleri, birbiriyle kıyaslamaları ve istenilen verileri meydana çıkarmaları da önemli ve hayret vericidir. Bu sayede bilgisayar geniş ölçüde ve sayıda sorunları çözmeyi becermekte­dir, kompleks bir teleskop merceğinin tasarım­lanmasından güneş sistemine TV görüntülerinin gönderilmesine kadar.

Hiç kimse bugün iş adamının ona sarıldığı kadar sarılmamıştır. General Electric firmasının ilk bilgisayar kullanmaya başlamasından tam 24 yıl sonra bu çok yönlü makinalar kapitalizmin “kürek mahkûmları” oldu. Zaten çok canlı olan bilgisayar sanayisine “chip”lerin bulunması büs­bütün yeni bir canlılık verdi.

Birçok uzman aygıt yapan bütün bir sanayi­nin mini bilgisayarlar yapmak için yeni plan ve programlar yapmaya başlayacağına inanmakta­dır. Kaliforniya’da evler için özel kompüterler yapan Umtech Inc.’nin Satış Müdürü Richard Melmon şöyle demektedir: “Kimse üzerinde plak veya bant çalamayacağı bir stereo müzik dolabı almaz, aynı şey de bilgisayar için düşünülebilir Biz çok yakında yayımlayıcı (kitap basan ve yayımlayan) bir endüstrinin doğacağını göre­ceğiz”.

Daha çocukluk çağında olmasına rağmen bu mucize chip hayret edilecek derecede rekabet yaratan ve hızla büyüyen bir endüstrinin doğma­sını sağlamıştır. Bu çok yönlü küçük “aygıtı” üreten 50 kadar kumpanya arasında IBM, Texas Instruments ve Motorola gibi dev firmalar da bulunmaktadır. Geçen yıl Amerika’nın mikro bilgisayar chip satışı yaklaşık 200 milyon doları bulmuştu. Bütün bilgisayar endüstrisinin gelirle­riyle karşılanacak olursa oldukça mütevazi kalan bu sayının her yıl % 50 gibi şaşırtıcı bir oranla artacağı tahmin edilmektedir. Bu sırada alçalan fiatlar, satışların artmasına neden olmakta ve bu da karşılıklı fiatların inmesini sağlamaktadır.

 

(Tipik bir misal: 1971’de bir Sharp cep elektronik hesap makinesi 395 dolara satılırken, bugün onun teknik bakımdan daha gelişmiş bir modeli 10,95 dolara satılmaktadır). Şimdiye dek neredeyse endüstrinin chip üretiminin % 85’i toptan piya­saya yönelmektedir. En fazla TV oyunları, sayısal saatler ve hesap makinelerinde. Fakat uzun vadeli satışlar daha fazla 3 esas kilit alanında olacaktır:

Otomobiller

Geçen yıl Detroit (Amerika’nın otomobil üre­tim merkezi) 2 milyon dolar değerinde chip satışı olmuştur. 1980 başlarında otomobil endüstrisinin

1   milyar dolardan daha fazla chip satın alacağı beklenmektedir. General Motors, Oldsmobile, Tornado otomobillerinin ateşleme sistemini daha şimdiden chip’lerle ayarlamaktadır. Her otomo­bilde bir bilgisayarın bulunacağı gün pek uzak değildir (yalnız birkaç yıl sonra).

Komünikasyon – İletişim

Bell Telephone Laboratuarları, mucize chip’- ten faydalanarak herkesin evindeki telefonunu hırsızı haber verecek bir alarm tesisine, yangını önceden bildirecek bir yangın alârmına ve evin içinde bütün odaların birbiriyle görüşebileceği bir iç iletişim sistemine dönüştürmek için uğraş­maktadır. Motorola firması chip’le çalışan elde taşınan portatif telefonlar yaptı, bunlar bir kilo ağırlığında ve kablosuzdur. 1980 başlarında Washington ve Baltimor’da bu telefonlar bir deneme olarak kullanılmaya başlanacaktır. Ayda 100 dolarlık ücretle aboneler bu telefonu belediye sınırları içinde istedikleri yere beraber götürebileceklerdir, hatta sokakta giderken bile istedikleri yere telefon edebilecekler veya onlara telefon edilebilecektir.

Büro Donatım

Esaslı surette fiatları indirmek suretiyle, chip’ler geleneksel mini bilgisayarların iş pazarını dramatik bir şekilde genişleteceklerdir. Aynı zamanda chip’le donatılmış mini’ler mevcut büyük kompüterlere çok değerli ekler yapılmasını olanaklı kılmaktadır ki böylece onlardan ekono­mik daha büyük bir değer sağlanabilmektedir. Bazı sosyal eleştiriciler kompüterlerin televizyon gibi. her tarafa dağılmasının insanın bilimsel gücünü bir gün köreltebileceğini ileri sürmekte­dirler.

Sosyolog Jeymour Martin Lipsat gibi başkaları ise makineler tarafından bu kadar işin yapılması Atina Demokrasisi gibi birşeyin yeniden oluşma­sına-neden olacağını iddia etmektedir; Atina’lılar eşit olmayı başarmışlardı, çünkü onların bütün işlerini köleleri yapıyordu.

Tahmin olunduğuna göre bilgisayarların daha

25.0        değişik kullanılış şekli keşfolunmak üzere beklemektedir. Economist Dergisi şöyle demek­tedir: “Bu yeni uygulamaların ne olduğunu sormak, gelecekteki elektrik uygulamalarının ne gibi şeyler olacağını sormak gibi bir şeydir”. Bin- dokuzyüzseksendört isimli kitabında George Orvvells’in karamsar görüşüne rağmen kompüter devrimi aydınlara uyarıcı bir etki yapmakta, organlarını serbest bırakmakta ve insanlığı daha yüksek bir yaşam nizamına doğru coşkulamak- tadır.

READER ’S DIGEST’ten

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*