OTOMOBİL

Bir otomobil severin toplu taşıma terapisi

Bir otomobil severin toplu taşıma terapisi ekran-alintisi

Bir otomobil severin toplu taşıma terapisi Bu yazıyı okumak zorunda değilsiniz kanımca. Çünkü anlatacaklarımın temasını siz de yaşadınız… Ancak yaşadıktan sonra aynı noktaya mı vardınız onu bilemem. Anlattıklarımın çok mu önemi var, siz karar vereceksiniz de; ben bile emin değilim. Sonuçta “zamanın kısa tarihini” yazmıyorum… Ancak bir dakika; garip şartlanmalarla benim paylaşacaklarımın zamanın tarihinden önemsiz olduğunu kim söyledi?.. Düzeltiyorum bence daha önemli; lütfen devam edin… Çocukluğumdan bugüne, süreci bir psikologa anlatsak; o Anadolu sattığı için babama yaptıklarımı, bu işin sporu uğruna hayatımı kaybetmenin sınırından döndüğümü mesela!.. Doktor bey hemen cümleyi patlatır “Koçum sen bu işin hastasısın benim değil!” koravmuratoglu@gmaii.com leştirilemez, o tabii büyük sorun. Hoş, minibüse binince de vakit kaybın var. Ama direksiyonda değilsin. Lâkin benim uzun süre otomobilde vakit geçirmeyle, debriyajla frenle pek derdim olmazdı. Doktor dedi ya hastasıyız… Benim asıl derdim otomobiliyle kavşağıyla, sürücüsüyle yayasıyla, ışığıyla motorcusuyla, minibüsüyle dolmuşuyla ve her şeyden öte kültürüyle (insanıyla) trafik denen o şeytani iletişim sisteminden uzaklaşmaktı. Kaba, bencil ve fırsatçı, vandal insanlar yüzünden otomobil kullanmaktan kaçar oldum.
Değişim zamanı Son zamanlarda çeşitli nedenlerle otomobile olan bağlılığım azaldı ancak irademle de buna destek olarak iyice direksiyon başından uzaklaştım. Ve itiraf ediyorum çok mutluyum… Evet, bir otomobil hastası, fanatiği hatta hayatı bu eksende geçen-geçinen biri olarak toplu taşımayla ruhumu besliyorum artık. Hayatımın daha sevimli daha huzurlu bir hal almaya başladığını fark ettim. Çok mu jenerik hatta iddialı bir cümle oldu sizce? Olsun. Tam da dediğim gibi ama… Bu sonuca varışımın nedeni olarak kaybettiğim zaman, yetişme telaşı, dur-kalk, “Ah bitti sol bacağım debriyajdan” mı sandınız? Yanıldınız, bu değil. Elbette zaman kaybı hiçbir gerekçeyle önemsiz
Yüzleşme… Bu kadar mı kaba olur insanlar birbirine, bu kadar mı bencillikle ifşa eder insan cahilliğini? Fırsatçılığını gördükçe kaybettiğim an ya da hak değil derdim. Toplumu sorgular hale gelmek. Yolun neredeyse ortasına gelmiş yayanın üzerine süren adamı görmek istemiyorum. Koca yolda onlarca otomobil yol alırken bir şeridi park ederek kapamış aracı da, bu durumdan zerre rahatsızlık duymayan medeniyetsiz sürücüsünü de ve buna tepki vermeden oradan geçen sürü de depremler yaratıyor beynimde… Haksız olduğu an bile daha ilk sözünde, hareketinde düşmanca, vandal tavırlar sergileyenlere şahit veya muhatap olmak; %100 kilitli diferansi- yelli bir otomobili kullanmaktan daha çok zoruma gidiyor… “Trafik toplumun aynasıdır” sosyolojik önermesini de kabul edersen yandı gülüm keten helva. Buhranlardan buhran seç iyice sık çeneni. İşte acımasız sistem böylesine duygu düşünce selleri ve sorgulamalarla bir otomobil severin otomobille olan ilişkisine darbe vurabiliyor. Keşke bu toplumsal davranış biçimi ve ruh halinin tokat attığı tek şey bu olsaydı tabii, ayrı mesele… Bu durum benim için olduğu kadar, biliyorum birçoğunuz için de çok can sıkıcı bir hal almaya başladı. Velhasılıkelam, yaşasın sırt çantası, kitap, kulaklık ve akbil… Dıııı dııt… (Gerçi akbil kalktı di mi, olsun İstanbul Kart da aynı sesi çıkarıyor)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir