Böyle durumlarda kalp pili normal ileti başlayana değin geçici olarak ya da kalp blokunu önlemek amacıyla sürekli kullanı­labilir.

Böyle durumlarda kalp pili normal ileti başlayana değin geçici olarak ya da kalp blokunu önlemek amacıyla sürekli kullanı­labilir.

Geçici uygulamada, ince tellere bağlı min­yatür bir elektrot, genellikle koldaki bir toplardamardan sokularak kalbe kadar iler­letilir. Cihazın elektrik üreteci olan bölümü vücudun dışında bırakılır ve kalp vurumlan- nın düzenle sürmesini sağlar. Sürekli uygu­lamada, elektrot toplardamar yoluyla kalbe sokulur ya da ameliyatla kalp yüzeyine yerleştirilir. Elektrot genellikle sağ karıncık­ta, elektrik üreteci sıklıkla köprücük kemi­ğinin altında deri altındadır.

tarafından düzenlenir, ayarlandıktan sonra düzenli aralıklarla elektriksel uyanlar üret­meyi sürdürürlerdi. Bu pillerin çoğu dakikada

 

yapiian eşzaıisaiıü pıiıeı yaıinz norma; ka-p vurumu kesildiği zaman kalp kasılmalarım uyarır. Bu tur pillerin çoğu, normal kalp atım hızı dakikada 68-72’nin altına düştüğü zaman livarı verecek biçimde, dii/enlenmis- hastalığın türü iklim koşullarından beslen­me alışkanlıklarına ve sosyoekonomik ko­şullara kadar birçok etkene bağlıdır. Örne­ğin ABD ve İngiltere gibi ileri ölçüde sanayileşmiş ülkelerde damar sertliği ve buna bağlı kalp hastalıkları (örn. miyokart enfarktüsü) azgelişmiş ülkelere oranla daha sık görülür.

Doğuştan gelen yapı ve işlev bozuklukları çok sık rastlanmasa da, kalp ve büyük damarları etkileyerek doğumdan hemen sonra, kimi zaman da yaşam boyu çok önemli dolaşım sorunlarına yol açar. Bu durumun nedeni genellikle annenin gebeli­ğin ilk aylarında geçirdiği bir enfeksiyon ya

ğumdan önce fazla etkisi olmayabilir. An­cak, -bozukluk doğumdan sonra dokulara oksijen gitmesini engellediğinden sakatlık

D/.U/.UİA

oirç.11 prıipr

miş kanın sol kalpten sağ kalbe, oradan da akciğerlere gen dönmesine neden olan ge- çişlerdir (şant). Oksij enlenmiş kan ile kirli kanın karışmasına nedp.n nlan vara hn/ıık-

Kalpa-sutra

Öteki damar hastalıkları arasında arterit, tromboflebit, atardamar-toplardamar fistül- leri, Buerger hastalığı, anevrizmalar, trom- bozlar ve damar sertliği sayılabilir. Yüksek tansiyon çok çeşitli etkenlere bağlı olsa, vücuttaki bütün organ ve dokuları etkilese de öncelikle bir dolaşım bozukluğu sayılma­lıdır.

Kalp ve damar hastalıkları kan dolaşımını etkilediği için vücuttaki bütün dokularda bozukluklara neden olabilir. Bununla bir­likte en sık rastlanan belirtiler koroner hastalıklarındaki ağrı, kalp yetmezliğindeki

l._1_       ___ • J-.1_._l 1-. _  i..ı.._l__

Kaiji üUVUiiicNi. UUKUiai via Âli LUtUiiiiâSi

(ödem), toplardamarlarda dolgıınlıık. kara-

tıkanmalannda tıkanan damarın beslediği bölgede solukluk, soğuma ve beslenme bozuklukları ile akciğerleri de etkileyen

i__ *„1.1,1_ ı„ ~x_v;ı_ „„1..1, j___ ı.x.J_

Kaıp ve aamar nastaiiKiannaa tanı onceıiK- le fizik muayene ile konursa da elektrokar­diyografi, anjıyografi, X ışınlan gibi yar- dımcı yöntemlerden de büyük ölçüde yarar­lanılır Tp.HaviHp. kııllnnılnn ilanlardan ha7i-

 

 

 

tir ve kulakçıktan kaynaklanan uyanları saptayan duyarlı bir elektrot taşır.

Kalp pili yerine yerleştirildikten sonra elektrot ve tellerinin sık sık muayene edil­mesi gerekmez. Deri altına yerleştirilen üretecin güç kaynağı düzenli aralıklarla, genellikle dört beş yılda bir değiştirilir. Kalp pillerinin çoğunda güç kaynağı olarak îjil kullanılır; plütonyum-238 gibi radyoaktif zc’opiann da kullanıldığı üreteçler üzerine i_-=i“rmalar yapılmaktadır.

Lıip sesi, kalbin çalışırken çıkardığı ses. Normal olarak stetoskopla dinlendiğinde rivulan iki ayn sesten birincisi yumuşak ve rtraz uzun, İkincisi ise keskindir. Kulak- zjs. ve kanncıklann arasındaki kapakçıkla­ra kapanmasıyla oluşan birinci ses kanncık fcisilmasının (sistol) başında duyulurken, ttn-ri sese aort ve akciğer kapakçıklarının ssıol sonunda kapanması neden olur. Ka­rıncığın gevşemesi (diyastol) sırasında erken 3:”emde ortaya çıkan ve kanncık duvannm nrreşimleriyle oluştuğu düşünülen üçüncü ses yumuşak ve hafiftir; kimi zaman sağlıklı talpîerde de duyulabilir. Dördüncü ses ise -yastol sırasında oluşur, ama normal du­rumlarda duyulmaz. Kulakçık kasılması ile ünncığa boşalan kanın kalp duvarına çarp- —ısı sonucu oluştuğu düşünülen bu ses incak fonokardiyografiyle saptanabilir. Kalp sesinin artması ya da azalması, seslerin limanlamasındaki değişiklikler gibi nor­malden sapmalar, kalp hastalıklarının araş­tırılmasında ve jhastahklara tanı koymada »k önemlidir.

kalp ve damar hastalıkları, kalp ve ¿¿marlann yapı ve işlevlerinin doğuştan re^en ya da sonradan oluşan bir bozukluk nedeniyle etkilenmesiyle ortaya çıkan has- ■_alıklann ortak adı. Yaşamın sürmesi için talbin işlev görmesi zorunlu olduğundan, talp durması yüzyıllardır ölümle eşanlamlı tutulmuştur. Eski Yunanlı hekim Hippo- krates IÖ 5. yüzyılda, günümüzde kalp «diziyle bağdaştınlan ani ölümü tammladıy- 53 da, kalp hastalığının ayn bir olgu olarak kabul edilmesi 17. yüzyılda otopsi inceleme­lerinin yapılmaya başlamasıyla mümkün oldu. 20. yüzyılın başlannda atardamar kan basıncının ölçülmesi ve X ışınları gibi tanı koymaya yardımcı olan çeşitli yöntemlerin geliştirilmesi birçok kalp ve damar hastalı- ğuıa ayıncı tanı konmasını sağladı. Günü­müzde belirli bir toplulukta kalp ve damar hastalıklannın görülme sıklığı ve görülen lukları daha ağır tabloların ortaya çıkması­na yol açar. Dokuların yeterince oksijen alamaması derinin mavi renk almasına (siya- noz), büyüme ve gelişme geriliğine neden olur. Ender görülen ve mavi bebek hastalığı olarak da bilinen Fallot tetralojisinde kann- cık orta bölme açıklığı, akciğer kapakçığı darlığı ile sağ kanncıkta büyüme görülür; ayrıca, aort sağa kayarak kalbin iki yarısın­dan da kan alabilecek pozisyona gelmiştir. Öbür doğuştan bozukluklar arasında aort ve akciğer atardamannın birbiriyle yer de­ğiştirmesi, duktus arteriozus açıklığı ve aort yayı darlığı sayılabilir. Bu bozukluklann tümü dolaşım yetmezliğine yol açarsa da, hemen hepsi modern kalp cerrahisi yöntem­leriyle doğumdan hemen sonra ya da çocuk­luk çağında düzeltilerek tedavi edilebilir.

Sonradan gelişen kalp ve damar hastalık- lannın en sık rastlananlanndan biri koroner atardamar hastalıktandır. Koroner atarda­marların sıklıkla damar sertliği nedeniyle daralması ya da tıkanması kalp dokusunun yeterince beslenememesine neden olur. Beslenme bozukluğu, ağırlığına göre şiddet­li göğüs ağnları ve spazmlara (anjina pekto- ris) ya da miyokardın bir bölümünde doku ölümüne (miyokart enfarktüsü) yol açar. Yüksek tansiyonla da yakından ilişkili olan koroner atardamar hastalıkları tedavi edil­mezse ritim bozuklukları ve ani ölümle sonlanabilir.

Enfeksiyon hastalıkları da dolaşım siste­minde çeşitli bozukluklara yol açabilir. Bunların başında A grubu hemolitik strep­tokok türü bakterilerin yol açtığı ateşli romatizma gelir. Hastalık bakterilerin bo­ğazda yerleşmesiyle başlarsa da kalbin içini döşeyen zarda (endokart), kalp kasında (miyokart), çevresini saran zarda (perikart) ve kapakçıklarda iltihaplanmaya neden olur. Bu bölgelerde bakteri, mantar ya da virüs kökenli başka iltihaplanmalar da olu­şabilir. Frenginin geç dönemlerinde de kalpte, özellikle aort kapakçığında ve aortta yapı bozuklukları görülür.

Kalpteki ileti sisteminin herhangi bir ne­denle bozulması aritmilerin ortaya çıkması­na neden olur. Başlıca ritim bozukluklan taşikardi, bradikardi ile kulakçık ve karın­cık fibrilasyonlarıdır. Kulakçıklar ile kann- cıklar arasındaki iletinin belirli bir noktada tam olarak kesilmesi ise kalp blokuna yol açar. Kalbi etkileyen bütün yapı ve işlev bozukluklarının sonucunda kalp yetmezliği gelişebilir.

lan koroner damar genişleticileri, tansiyon düşürücü ilaçlar, idrar söktürücüler, ağrı kesiciler ve pıhtılaşmayı önleyen ilaçlardır. İlaçla tedavinin yetersiz kaldığı ya da yararlı olmadığı bazı durumlarda ameliyata başvu­rulur.

kalp yetmezliği, sağ ya da sol kalbin, kimi zaman da ikisinin birden vücudun gereksini­mini karşılayacak miktarda kanı pompalaya- maması. Başlıca nedenleri arasında kor pulmonale(*), yüksek tansiyon, koroner damar sertleşmesi ve ateşli romatizma sayı­labilir.

Sol kalp yetmezliğinde soluk darlığı, yatar­ken soluk alıp vermede güçlük ve akciğer toplardamannda kan basıncında artma; sağ kalp yetmezliğinde ise karaciğer büyümesi ve bacaklarda sıvı toplanması (ödem) görü­lür. Yetmezlik her iki kanncıkta da varsa kalpte büyüme ve ritim bozukluğu ortaya çıkar.

Tedavide hastanın dinlenmesi ve kendisini zorlayacak hareketlerden kaçınması gere­kir. Kalp kasım güçlendirmek amacıyla dijitalin kullanılır. Sıvı toplanmasını önle­mek için tuz aliminin kısıtlanması, sıvı atıhmının artmlması gerekir. Aynca yet- • mezliğin altında yatan neden ortadan kaldı- nlmalıdır. Ayrıca bak. kalp bloku; miyokart enfarktüsü.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*