Bu topraklarda yaşayan genç kardeşlerime
Sevgili gençler! Sizi tanıyorum.
Biliyorum. Sizinle benzeşen ortamlarda büyüdük. İyi niyetli, alın terine değer veren, mert, cesur, dindar, sevgi gösterene sevgi gösteren, vicdanlı, aileye, Rabbine, namusuna, camiye, Kuran’a, peygamberine, değer veren insanlar olduğunuzu biliyorum.
Böyle olmanız gerekmiyor mu?
Küçükken; Kuran kursuna, camiye, medreseye gider. Kuran öğrenirdiniz.
Ufak tefek günahlar dışında günahtan kaçınırdınız. Haram paraya tenezzül etmez, dostluğa, bir kahveye, bir selama çok değer verirdiniz.
Sizin için Peygamberimiz Hz.
Muhammed (s.a.v.) ebedi önderdi, özlenecek insandı.
Namaz için camiye giderdiniz.
Tam olmasa da namazınızı kılardınız.
Tasavvufa ilgi duyardınız. Kuran’ı Kerim sizin için hayat iksiri idi. Şu anda da biliyorum böylesiniz. Büyük çoğunluğunuz böyle. Yoldan savrulmuşlar hariç.
Ama sonra ne oldu ki; birdenbire, dini değerler yerine size yabancı olan bazı düşüncelerin aranızda yayılması için ortam oluşturuldu.
Benim bildiğim, sizin için din; dilden, mezhepten, meşrepten, ekmekten, tuzdan önce geliyordu. Çoğunuz için hâlâ öyle.
Sizin; mühendis, mimar, vali, devlet başkanı, doktor, işadamı, bilim adamı, belediye başkanı, milletvekili, din alimi olmanızı isterdik. Kavgasız, kansız, gürültüsüz, kucaklaşarak, konuşarak dertlerinizi anlatmanızı isterdik.
Beraberce, birbirinize yumruk sıkmadan, ayrı-gayriye, farklılığa alışarak, vicdan besleyerek beraber yaşamanıza ne engeldir.
Gençler! Sizler ihanetten, gadirden, zulümden, zalimden, haksızdan yana olmazsınız. Olmamalısınız. Arkadan vurmazsınız. Kutsala düşman olmazsınız.
Din adına insan öldürmezsiniz.
Irk adına insan öldürmezsiniz. Dininizi terk etmezsiniz.
Gelin beraberce hassasiyetlerinize bakalım. Hatırlayalım beraberce.
1 – Siz Müslümansınız. Sizin bir dininiz var. Laf olsun diye değil, yaşansın diye bu dine girdiniz. Rabbiniz sizin sahibinizdir. Yaratıcınızdır. O ne istiyorsa onu yapmalısınız. Neden sakındırıyorsa sakınmalısınız. Dinin eveti evetiniz olmalı. Dinin hayırı hayırınız olmalı. İman bu. Allah’a inanacağım, ama kendime göre bir helal- haram kuracağım diyemezsiniz. Bu Allah’a din öğretmektir. Bu şirktir.
2 – Yarın herkes yok olduğunda, Rabbinizle baş başa kalacaksınız.
3 – Hz. Muhammed (s.a.v.) sizin yol göstericinizdir. Siz veya biz veya başkası Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yerine başkasını koymaya çalışırsa ebediyen İslam’la ilişkisini keser.
Mürted olur. Yani dinden çıkar.
4 – Kur’an-ı Kerim sizin baş tacınızdır.
Öyle olmalıdır. Dininiz İslam ise, bu böyle.
5 – Sevgiden, birlik ve beraberlikten, kardeşlikten yana olmalısınız.
6 – Selahaddin-i Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet, Mevlana, Said Nursi ve benzer binlerce önderiniz var. Sizin hayalinizi bu insanlar süslemeli.
7 – Etrafınızda irtidat etmiş, dinden vazgeçmiş insanlar olabilir. Sizin onlarla ne işiniz olabilir.
8 – Kendinizi; ilminiz, çalışkanlığınız, bilginiz, başarınız ile ispat ediniz. Siz bunları becerecek haldesiniz.
9 – Bilin ki öldüğünüz gün; dünyadaki sloganlar, arzular, düşünceler, davalar, kahramanlıklar, dostlar, düşmanlar hepsi yok olacak. Siz orada ALLAH ile baş başa olacaksınız. Orada çetin hesaba çekileceksiniz. Derdiniz Allah ise kurtaracaksınız. Derdiniz başka bir şey ise kaybedeceksiniz. Ne ırkınız, ne diliniz, ne mezhebiniz, ne babanız, ne anneniz, ne alkışlar, ne övgüler, ne yergiler, hiçbirinin size faydasız olmayacak… Hiçbirinin. Mezarlar açılsaydı ve ölenler konuşabilseydi, bugün buraya ne yazdımsa, ölüleriniz de size aynen onu diyeceklerdi.
10 – Bu ülke azizdir. Babalarınız, dedeleriniz burada büyüdü.
Yaşadı. Bu ülke, dünyadaki bütün mazlumların limanıdır. Bakın Suriyelilere, buraya sığındılar.
Iraklılar, Kürtler, Ezidiler, Yahudiler, Türkmenler… Hepsi baskıya uğradıklarında buraya sığındılar. Ve biz onlara; dillerine, dinlerine, ırklarına bakmadan gönlümüzü açtık. Bu ülke kaybederse hepiniz kaybedersiniz. Hepimiz kaybederiz.
Var olamazsınız. Var olsanız da payanda olursunuz.
11 – Suriye’yi, Irak’ı, Yemen’i, Afganistan’ı, üzüntü ve dehşetle görüyoruz. Gençler: Bu ülkelerin de sizin gibi gençleri vardı. İdealleri vardı.
Aileleri vardı… Endişeleri… Şimdi çoğu toprakta. Çoğunun mezarı bile yok.
Kefeni bile! Gençler; ülkemizin böyle olmasından ürkmüyor musunuz?
12 – Anneleri ağlatmayın.
Öldürdüğünüzde de: öldüğünüzde de anneler ağlıyor. Ya sizin anneniz, veya başka anneler..
13 – Sosyal medyadaki bu düşmanlık, üslup, nefret, kin nedendir? Nefret ettiğinizin cesedi önünüze konsa, içiniz rahatlayacak mı? Diyelim ki rahatladı.
Siz dünyada ebedi mi kalacaksınız.
Kazık mı çakacaksınız dünyaya. Yarın da siz onun gittiği yere gideceksiniz.
14 – Hz. Yusuf gibi olmak varken, Nemrut gibi olmak niye?
15 – Kimden etkileniyorsunuz? Kim sizin akıl önderiniz. Sizin önderleriniz ahiretinizde sizden neyi sakındıracak.
Hiç bu hesabı yapıyor musunuz?
Bırakın sizi, kendilerine faydaları olacak mı?
16 – Hiç mi Allah’ın hesabını yapmıyorsunuz?
17 – Yüce Allah, Hz. Peygamber, Kuran, ezan, bayrak, ülke, insan, özgürlük hepimizin, hepinizin ortak değerleri değil mi? Bunlardan hangisinden rahatsızsınız.
Şehit cenazeleri, annelerin feryatları, genç insanların ölümü kime yarıyor.
Bu ülkede artık doğu- batı, kuzeygüney var mı? Bütün diller, ırklar, meşrepler, aileler birbirleriyle sarmaş dolaş olmuş değiller mi?
Dünya kan gölü halinde. Ülkeler yıkılıyor. Haritalar değişiyor. Bütün bunları görmüyor musunuz gençler!
Sizin ellerinize kalem, dosya, defter, cetvel , steteskop yakışır. Silah, tetik, el bombası değil.
Gençler! Gelin. Allah’la yar olun.
Hz. Muhammed (s.a.v.) ile yoldaş olun. İslam’a, sevgiye, kardeşliğe çağıran birer dil olun. Gözyaşını silen birer el olun. Bu yolun dışındaki bütün yollar hüsrandır.
Sevgi, dostluk, barış, kardeşlik, tevazu, merhamet kasırgası estirmek zorundayız. Bu günlerdeyiz. Zor günlerdeyiz .Birbirimize muhtaç olduğumuz günlerdeyiz. Sizi birbirinize düşman edenler, bilin ki sizin de ecdadınızın da, geleceğinizin de düşmanlarıdır.
Gençler. Lütfen; Bu yazdıklarımı, politikadan, siyasetten, önyargılardan, düşmanlıklardan, kinden ve nefretten uzak durarak değerlendirin. Birer insan olarak, vicdan sahibi olarak, ülkeyi sevenler olarak, geleceğinizi sevenler olarak değerlendirin. (Bu yazıyı pazartesi günü tasarlayıp yazdım. Bir yıldan beridir bu noktaya dikkat çekiyorum. Geçen haftaki yazımda da gençlere dikkat çektim.
Gençlere eğilmek zorundayız. Gençleri yanlış ellere teslim ediyoruz. Onlara yönelmeli ve onların vicdan ile hassasiyetlerini çalanlara fırsat vermemeliyiz.
Yazımın dün medyada yer alan, gençlerle ilgili hassasiyetlerle aynı tarihe rast gelmesi de ayrı bir tevafuk oldu.
Çarşamba günü hayatını kaybeden 8 asker şehidimize de rabbimden ebedi rahmet dilerim.)
***
Müslüman o kimsedir ki…
Güzel huyludur… Kıyamet günü sevaplar tartılırken, müminin terazisinde olan şey, güzel ahlaktır.
İnsanı cennete götürecek iki şey vardır.
Allah’a karşı gelmekten sakınmak.
Güzel huy. Namazınız, orucunuz, haccınız olmasına rağmen size fayda sağlamamıştır demektir.
Yumuşak huyludur… Yüce Allah sevdiği kuluna yumuşak huy nasip eder. “İnsanlara sert davranan kişide hayır yoktur” diyor Hz.
Peygamber (s.a.v.).
İnsanlara iyi davranın, yumuşak muamele edin. İnsanlara merhameti öğrenin. Sert, katı, vicdansız olmayın. Düşene vurmayın. Mert davranın.
İnsanlarla iyi geçinin… Hz.Peygamber (s.a.v.) insanların hatasını yüzüne vurmazdı. Utandırmazdı. Sevmeseniz bile birini, yüzüne gülümseyebilirsiniz.
İnsanlarla çekişmeyin… Yüce Rabbimiz insanlarla çekişmeyi yasakladı. (Enfal, 46) Didişmeyin. Alay etmeyin. Kavga etmek için fırsat kollamayın.