Çabucak akşam geliyordu…

Çabucak akşam geliyordu…

çabucak akşam oluyordu

çabucak akşam oluyordu

Büyüdük pek birşey değişmedi aslında.. Biz planlar yapıyoruz, hedefler pilanlıyoruz zihinlerimizde ama bütün planların üstünde bir ka¬der planı işlemektedir. Hepimiz, da¬marlarımızda akan kan kadar, o planın çizdiği yolda ilerlemekteyiz.
Ne geçmiş bizim istediğimiz yol¬lardan geçmiştir ve ne de gelecek hep arzu ettiğimiz patikalarda uza¬nacaktır. Bazen ha vardık ha vara¬cağız derken menzil uzar. Bazen bir bakarsınız, upuzun sefer hazırlıkla¬rından sonra bir an gibi bitiverir yol. Ömür bu kadarcıktır, yol bura¬ya kadardır bazen.
Ugo Foscollo, Mezarlar adlı ağıt tadındaki şiirinde “neden zamanın¬dan önce ölümlü insan” derken, hayatta hiçbir şeyin; bizim kurduğu­muz küçücük plan ve hayallerin hiç­bir zaman, bizim istediğimiz zaman­da ve şekilde olmadığını göremeye­cek kadar buğulu muydu, eşyaya ve hadiselere bakan penceresi., kimbi- lir? Oysa herşey zamanındadır as­lında. Ama zamanı tayin eden biz değilizdir.. Biz başıboş da değilizdir.

Geçtiğimiz ay iki ölüm haberiyle irkildik. İki insan aramızdaki vaktini doldurup, yollarına devam ettiler. İki insan, iki gönül adamı, iki feda­kâr ruh, bizlere görünür oldukları beden libaslarını bırakıp elveda dediler. Gayri bundan öte ten geç­mezdi, gayri bundan öte, ne gör­mek için göze, ne işitmek için kula­ğa, lüzum vardı. Ne yürümek için ayağa, ne tutmak için ele, ne de sa­rıp sarmalak için kollar gerekiyordu

bundan öte…

Üzüldük, istemedik gitmelerini, kabul etmek gelmedi birçoğumuzun içinden. Ama kalamazlardı. Kalma­malı idiler. Hayat böyle idi. Bu tarla bunun için sürülüp ekilmişti. Dünya bir harman yeriydi, bir beyderdi. Bu ekin biçilmeliydi yani, dolgunlaşınca başaklar sap saman ayrılmalıydı.

Çocuklar öyle istiyor diye, akşam gelmemezlik edemezdi sokak arala­rına.. Oyunlar oyalanmalar sürüp gidemezdi hep. Bir büyük planla döndürülmekteydi kâinatın çarkla­rı.. İşte ömür bu kadardı, yol bizim istediğimiz yere değil, gitmemiz ge­reken yere varacaktı. Hayatın so­kaklarında kan ter koşuştururken, devran dönecek ve çabucak akşam olacaktı…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*